İlk görevim için west blue daki Gunkanjima kalesi 'ne atandım duyduğuma göre komutan yemek yemekten ayağa kalkamaz olmuş.Ayrıca bu bölge fazlasıyla pasif bir bölgeymiş. Ancak bunların hiçbiri umrumda değildi ben sadece çok sevdiğim işimi yapacak ve halkı koruyacaktım.
Öğleye doğru kaleye varmıştım.Kapıdaki askerlere yeni atandığımı söyleyerek komutanın nerde olduğunu sordum .Askerler yolu gösterdi .Komutanın kapısını çaldım ve içeri girdim.
komutan yemek yemeye dalmış o kadar şişmanki insanın kusası geliyor yüzüne bakınca senin yeni gelen subay olduğunu anlıyor bir yandan yemek yerken"kira değilmi!" diyor iğrenç şapırtı sesiyle sende "evet efendim!" demen kalmadan "...zaten..... o ...... olmalısın hııııı hıııııhııııı" yapıyor geniş nefes aralıklarıyla yağlı elleriyle görev çizergesini sana veriyor ve odana götümesi için ağızından tükürükler fışkırarak "tekğmeeeeeeeeen yeni adammı götür" diye yineleyerek bağırıyor
Adamı görmesiyle söylentilerin doğru olduğunu anlıyor.İşinin çok zor olduğunu ama başarabileceğini düşünüyor.Ardından bir teğmen geliyor ve kiraya onu takip etmesini söylüyor.Kira teğmenin peşine takılıyor.
"BÖYLE BİR GERİZEKALIDAN EMİR ALIYORUZ DİYE DÜŞÜNÜYORSUNDUR MUHTAMELEN!..." biraz yürüdükten sonra "yanlış düşüncelere kapılma kaptanın şeytan meyvesi nedeniyle çok fazla yemek yemesi gerekir" sonra gözleri dolarak sanki ona hayranmışcasına "Kaptan süpeeeerrdir" dedi yine ciddi ifadesiyle "bu gün serbestsin yarın iştimada hazır ol eğitim dövüşü yapıcaksın. (ekbilgi: ada sadece kalden ve kalenin içideki koydan oluşuyor.)
Teğmenin sözünden pek fazla etkilenmemişti kira . Yarına kadar koyu ve kaleyi gezmek istiyordu . İlk önce kaleyi gezdi.Kale en az bir 150 yıllıktı.Daha sonra koya indi masmavi denizi ve sapsarı kumu olan bir koydu az ilerde bir mağara vardı.Ama akşam olmuştu mmağaraya gitmedi .Kaleye döndü ve odasına gitti .Yarınki eğitim dövüşünü düşünmeye başladı.Karşısına kim gelirse gelsin yenmek tek düşüncesiydi.Sabah oldu eğitim dövüşünün yapılacağı yere gitti.
marine kaptanı tekerlekli sandalyede üç kişi tarafından itilerek hızlıca getirildi ve bizzat seni kendinin eğiticeğini söyledi.hakkında çok şey duymuştu atıcılığın elbet iyiydi ancak sana yakın dövüş de gerektiğini düşünüyordu derken şu sesi duyuyorsun kaptan"burası neden bu kadar pasif bir bölge biliyormusun genç çırağım..." uzun bir soluk daha alıp hırıltılı bir sesle"... bizim sayemizde buralardan korsanlar geçemez bu kale tam yıldır West Blue ve diğer adaların güvenliğini sağlar şimdi sende en az bizim kadar güçlü olmalısın... ...SALDIR BANA KÜÇÜK ÇAYLAK " diye bağırarak senden büyük bir ciddiyetle kendisine saldırmanı istedi
Kaptan ın bu sözünden sonra biraz sinirlendi yakın dövüş yapması gerekiyordu silah kullanamazdı . kaptan tam karşısındayıdı sol taraftan saldıracaktı çünkü kaptan sağlak tı sol tarafı daha az savunmalıydı.Hem tekerleki sandalyede oturuyordu o yüzden savunamazdı. Harekete geçti sol tarafına doğru koştu ve sol yumruğunu kaptana salladı...
beklediğin gibi kaptana yumruk doğrudan geldi ancak kaptan bunu sivrisinek ıssırığı gibi hissetti sana doğru dönüp"çocuk sen nasıl subay oldun lmek mi istiyorsun" diyerek hayatında yediğin en güçlü tokadı yüzüne attı bu sırada etraftaki askerlerin gözü parıldamakta herkes sen tokadı yediğin anda "kaptanın ünlü tokadı" demeye başladı
Kira afalladı neler olduğunu anlamıyordu attığı yumruk işe yaramamış üstüne üstlük birde hayatı boyunca yediği en güçlü yumruğu yemişti. Kira daha sonra farketti bu ona daha önce bahsedilen şeytan meyvesinin gücü falan olmalıydı. Yoksa kaptanı normal bir insan olamazdı .Kaptana doğru açıklama bekler gibi şaşkın şakın baktı .
"sana sulu göz bir bebek gibi bakman için mi subay rütbesi verdiler çocuk!?" diye sinirlice seslendi kaptan ardından "ya benim ceketimi bir şekilde uçurursun yada seni deponun başına koyarım yıllarca orada kalırsın hadi saldır!"dedi hırıltılı sesiyle.
Bu sözlerin ardından tüm gücüyle savaşmaya karar verdi. Düşündü onun ceketini uçurmak için önce seri saldırılar yapmalıydı daha sonra tekniğini uygulayıp arkasından ceketini uçuracaktı.Planı kurguladı ve harekete geçti önce kaptana direk sağlı sollu yumruklarını geçirdi ama önceki gibi fazla etkilemiyordu ve bir anlık boşkuk yakaladı ve tekniği uygluladı EARTH SPARE. Yerden kopan toprak ve kayalar çok iyi bir kamuflaj olmuştu ve bu andan yararlanıp kaptanın arkasına geçti ceketini almak için davrandı......
elini kaptanın ceketine attığında elin acımaya başladı ve eline baktığında elinin bir kısmı kızarmıştı, kaptan açıklama yaparcasına" benim meyvem yağ yağ meyvesi vücudumdaki büyün yağları kaynar hale getiren logia tipi bir meyvedir elindeki yanık diğer herkestede olan bir şey..." diğer askerlerin ellerine bakınca onlardada küçük çaplı yanıklar görüyorsun.kaptan sözüne "tebrikler subay çocuk hakkını vermem lazım en hızlı altıncı kişi oldun"diyerek gülmeye başladı ve omzunu sıvazladı ama adamın kilosu nedeniyle elinden ziyade ıslak terini hissdeyirosun"yeh! yeh! yeh! yeh!... hadi çocuğu alında revire götürün nasıl korktu eli yanınca yeh! yeh! yeh!"
Sevinçliydim aslında ayrıca kaptana saygım birazdaha artmıştı .Herkesin benim gibi elinin yandığına inanamıyordum.Daha sonra bir asker gelip beni götürdü.Revire gittim.Elimi sardılar.
Rpin : Kira nın eli sarıldıktan sonra genel marine antremanına katıldı .Antremanda askerlerle tanıştı kaynaştı.Sevmişti burayı Akşama doğru askerler yemek haneye gittiler kira da gitti . Aşçı çok şirin bir amcaydı. Yemekler güzel ve doyurucuydu.Daha sonra yatakhaneye gidip yattı .Ve bu gün olanları düşündü ilk defa bu kadar zorlanmıştı .Neyse yarın neler olacak diyip uyudu. Ertesi gün komutan onu yanına çağırdı. Askerlerden duyduğuna göre komutan görev vericekti ilk görevi için heycanlıydı..Komutanın odasına girdi ve onu dinlemeye başladı .....
komutan boğuk sesiyle "mağaraya git beni bekle!" diye emretti sana.mağaranın yolunu tuttun bu mağarayı zaten adayı gezerken fark etmiştin büyükçe bir mağaraydı ve beklemeye başadın anacak neredeyse on-oniki saat geçmişti bile artık o heyecandan eser kalmamıştı daha ziyade ayağında bir sızı vardı ve mağaradan tıkırtılar duymaya başladın...
Tıkırtıları merak ettin ve içeri bir göz atmaya karar verdi. Yavaşça içeri doğru yürüdü. Her yer karanlıktı.Mağaranın duvarları upuzundu bayada genişti. Birazdaha yürüdükten sonra büyükçe bir alana çıktı.Buraya güneş ışınları yansıyordu .Mağaranın duvarlarında aralıklarla yarasalar vardı. birkaç yerde ise hafif su birikintisi.Bir tıkırtı daha duydu .Tıkırtı tam arkasından geldi arkasını döndü ve...
Beklemeye başlıyorlar. Kaptan cüssesine göre baya hızlıymış meğer. Buna çok şaşırmıştı. Ayrıca bu kapının ardında ne vardı büyük bir ayımı yoksa bir canavar mı belkide bir korsan sığınağı vardır.Heyecanlanmaya başladı kira.Düşünceler arasında biraz beklediler. Bir süre sonra destek ekip geldi. Ve kaptan konuşmaya başladı...
-- Edited by kira on Thursday 19th of July 2012 08:21:32 PM
Out: Drogan Gm sizi yanlış yönlendirmiş, siz sadece ilk başta yaptığınız gibi kendizini yönlendirin. Ayrıca kumadanın meyvesini logia değil paramaecia olarak değiştiriyorum. Gerisini rp içi görürüsünüz. Konunuzu ben devraldım.
Tıktırıtları duyduğun yere döndüğünde karşında kumandanını görüyorsun. Sallanan göbeğiyle sana doğru geliyor "Ne bekliyorsun çaylak hadisene, sana çok özel bir şey göstereceğim." deyip yürümeye devam ediyor. Cüssesine göre hzılı bir insan şu kumandan. On dakika boyunca yürüdükten sonra bir kapının önüne geliyorsunuz. Demirden ve sağlam görünen bir kapı. Kapı mağaranın tam ortasında gibi duruyor, tüm mağarayı kaplıyor. " Bu bizimle onların arasına koyulmuş bir sur gibi. Onların kim olduğunu içeri girince anlayacaksın, biraz bekleyelim destek ekip birazdan burada olur." diyor ve yre bağdaş kuruyor.
Yabani köylülere bakıyorum ne kadar ilker kalmışlar oğlun olsa sevilmez yani o derece . Bazılarının hastalıktan kalkacak hali yok. Kadınlar bakımsız sanki savaş meydanından çıkmış gibiler . Diğer askerlerde benim gibi düşünüyor olamlı diyorum. Hepside onlara pislik gözüyle bakıyor.Erkeklerde ise taş sopa bıçak gibi ilkel aletler var . Ortada bir grup var bunlar savaşcı erkekler olmalı. Çeşitli hareketler yapıyorlar. Biz onlara bakarken tehlikeli dar bir yola giriyoruz.Yol çok dar. Sanki yol yıkılacakmışta biz de düşücekmişiz hissi doğuruyor içimizde.Ben kaptana soruyorum. Sorumu mazur görün efendim ama ben ilk defa böyle birşey görüyorum .Nasıl farkedilmemiş bunlar nasıl bu zamana kadar böyle yaşamışlar ve devlet onlardan ne istiyor?
-- Edited by kira on Saturday 21st of July 2012 12:07:26 AM
Out: Destek ekibin geldiğini söylememiştim. Neyse bu sefer görmezlikten geliyorum.
Destek ekip geldiğinde kumandan hızlıca yerinden kalkıyor. Destek ekip 7 adet erden oluşmakta, yani kumandandan sonra en yüksek rütbeli kişin sensin burada. Kumandan destek ekipten iki kişiyi parmaklarıyla gösteriyor ve kafaıyla arkada kalan kapıyı işaret ediyor. Erler hemen kapının yanında bulunan bir çarka yükleniyorlar, ağır birşey gibi duruyor. Bu arada kumandan yanına gelmiş ve " İçeride göreceğin şeyler seni çok şaşırtmasın diye şimdiden bir açıklama yapıyorum. İçeride resmen farklı bir dünya var ve içerde yaşayan bir halk. Yabaniler... Her seferinde bu mağaradan çıkıp, dış dünya için tehlike oluşturuyorlar. Bizim karagahamızın kurulma sebebi bu aslında.... Bu mağaradan açılan kapı yabaniler tarafından bilinmeyen bir kapı gizlice gireceğiz ve asıl kapıyı kırmaya çalışan yabineleri, dağıtacağız. Çok iyi dövüşemiyorlar ama sayıları çok fazla. Umarım kimseye bir şey olmadan olayı kapatırız." Diyor ve erler tarafından açılan kapıdan içeri dalıyor.
RP in:Yabaniler mi çok şaşırdı kira. Hiç böyle birşey beklemiyordu. Demek bu devirde hala yaşayanlar vardı. Kapta ın dediğine göre fazla güçlü değillermiş ama çoklarmış bu sorun yaratabilir. Aynı karınca gibi.Karıncalarda tek başına güçsüzlerdir.Ancak bir araya gelince bir karpuzu bile kaldırabilirler. O yüzden dikkat etmeliyiz diye düşündü kira. Kapıdan içeri girdiler yürümeye başladılar acaba daha ne kadar yürüyeceklerdi?
Çok uzun bir süre yürüyorsunuz, en azıdan san uzun geliyor. Herkes gergin ve tedirgin. Bu halleri sana da yansıyor, kendinde tanımlayamadığın bir gerginlik buluyorsun. Nerden üstüne yerleşti, neden bu his üstüne bindi? Bu sorular seni rahatsız ederken yürüyşünüzn sonuna geliyorsunuz. Bir kapı daha açılıyor ve içeriye gün ışığı çöküyor, bu ışığın nereden geldiğini anlayamıyorsun, sonuçta bir mağaranın içerisindesiniz. Kendinizi yine karanlık bir yola atıyorsunuz. Yolun bir tarafı açık ve aşağıdaki Yabani köylerini görebiliyorsunuz. Yol dar ve tehlikeli gibi gözüküyor dkkat etsen iyi edersin.
Uzun lütfen, daha okunaklı rpler istiyorum. Sadece benim yazdıklarım değil, kendi düşüncelerinizi de istiyorum. Uzun lması çok önemli değil ama karakteri iyi işlemeniz önemli. Size zorla birşey yaptırmak istemiyorum ama eminim bunu yaparsanız sizde eğleneceksiniz. Hem bu alacağınız Upgradeleride arttıracak.
"Farkedilmemiş mi gibi duruyor ? Bizim karagahımız sırf bu adamları uzak tutmak için kuruldu subay Kira. Bu adamlar buranın kutsal oldğuna inanıyor ve gerekli olmadıkça buradan çıkmıyorlar. Fakat çıkıncada hiç saygılı davranmıyorlar." diyor subay içten bir şekilde. Bu sıkıntı onu sarmış sarmalamış gibi... Yol çok uzun gibi duruyor ve kumandana sorularını sormak için çok uygun bir mekan.
Demek o yüzden bu kaledeydik. Amacımız bu insanların halka zarar vermesini engellemekti. Ama hala düşman hakkında bir bilgisi yoktu. Kaptana birkaç soru sormalıydı.
Peki ama kaptan bu kadar ilkeller niye onları yenemedik niye bu zamana kadar burada böyle yaşamaya devam ettiler. Çok mu güçlüler sizi beni buradaki diğer askerleri yenecek kadar güçlüler mi ? Eğer o kadar güçlüyseler neden takviye birlik talep etmediniz , olsa olsa eski güçsüz insanlardır. Hem ayrıca eğitilebilirler.
Bunları dedikten sonra içine bir rahatsızlık geldi çok mu fazla şey söylemişti. Daha yeni subway olmuştu. İnşallah ters birşey olmazdı bu sözlerinden dolayı. Kaptana baktı ve cevabını beklemeye koyuldu.
Kaptan sana dönüp kocaman dudaklarıyla sırıttı ve ''Onlar çok güçlü değildirler ama bir özellikleri vardır ne kadar yaralarsak yaralayalım tekrar iyileşiyorlar onları buraya kapattık çünkü insanlara saldırıyorlar ama insanlar onlara karşılık verse bile yenemiyorlar yani öldüremiyorlar onların kafasını bile kopartsak tekrar birleşiyorlar bu onların güçlü yanı ama savunma konusunda bildikleri hiç bir şey yok eline sopa almış rastgele sallıyan çocuklardan farklı değiller bu arada burada olma nedenimizide söyliyeyim buraya arada gireriz ve olabildiğince çoğunu parçalarız ki üremeye devam edemesinler ve yaşamları ortalama 300 yıl olarak tahmin ediliyor kale bile 150 yıllık ama bu saldırıları 100 yıldır devam ediyoruz ama hala bir sonuç alamadık sadece üremelerini büyük miktarda azalttık'' diyor ve önündeki yolda yürümeye başlıyor...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Demek öyle baya uzun yaşıyorlarmış ama savaş gücü anlamında sıfırlarmış. Demek amacımız üremelerini engellemek ki bu sayede zamanı gelince hepsi toptan temizlensin. Kira artık hayretlere düşüyor ilk defa aldığı bir görevde böylesine bir manzarayla karşılaşmaktan şaşkına dönüyor. Derken asıl can alıcı noktayı kaptana soruyor:
-Peki Kaptan planımız ne nasıl saldıracağız. Direk önden bodoslama mı yoksa değişik taktikler uygulayarak mı ?
Kaptan sana dönüp ''Nasılsa saldırı güçleri çok fazla değil ama çok fazlalar herkes 1 er metre arayla yürüyecek ve şehrin ortasına geldiğimizde saldırmaya başlayacağız'' diyor ve yürümeye devam ediyor...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Demek öyle . Planı anlamıştı basit ve kolay bir plandı. 1 er metre arayla yürüyeceklerdi. Bu sayede hem ayrılmayacaklar hrm birine birşey olursa hemen müdahale edebileceklerdi. İyi düşünmüştü kaptan. Kendini hazırlamalıydı. Artık yaklaşmışlardı. Gücünü toplayıp konsantre oldu. Ve yürümeye devam etti. Gerçekten uzun ve ince bir yoldu. Artık sabırsızlanıyordu. Aşağı inmiş olmalıydılar artık . Yürümeye devam etti.
yolda giderken durmadan saldırıyorlar kaptana meyvesi sayesinde hiç biri dokunamıyordu erlerde artık zayıf noktalarını öğrenmişti onlarada yaklaşamıyorlardı ama sana arkadan farketmeden iki tanesi yaklaşıyor ve kollarından tutuyor ve önünden bir tanesi sana yaklaşıyor herkes kendini korumakla meşgul tek başınasın...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Durumundan dolayı şaşırıyor. Adamlar dana gibi güçlü. Kurtulmaya çalışıyor ama sımsıkı tutmuşlar bırakmıyor ibneler. Hemen bir plan düşünüyor. Önden gelen adamdanda kurtulabilmek için önden gelen adamı 2 ayağıyla itecek bu sayede hem arkaya doğru itici güç uygulayıp onları yere serecek hemde öndeki adamı yere serecek . Daha sonra ise diğer gelenlere pistollere saldıracaktı. Planı uygulamaya koydu.
Plan başarılıydı önündekine bir tekme atmıştın havaya zıpladığında ise arka taraftakiler seni tutamadı ve hep beraber düştünüz sonra kalkıp ateş etmeye başladınız kaptan baktığında yolda yürüyormuş gibi yürüyor ve ardaki mesafeyi sana göre kuruyor seninle onun aranda tam bir metre var ama arkaya baktığında herkes kendi derdiyle meşgul bir metreden daha fazla fark var arada kaptan planına çok uygun bir şekilde ilerliyor artık şehrin merkezindeydiniz ve etrafınızda 750 kadar adam vardı durmadan saldıracaktınız yada büyük bir saldırıyla hepsinin işini tek seferde yenicektiniz...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Durmadan saldırılırsa biz biteriz bunlar bitmez diye düşünüyor. Ama en güçlü saldırılarını yaparlarsa onları afallatacağını düşünüyor.Ve bu düşüncesini kaptana demeye karar veriyor. Kaptana baktığında kaptanın sanki bir çocukla oyun oynar gibi onlarla oynadığını görüyor. Aslında o hariç herkes çok kolay bir şekilde savaşıyor. Herkes okadar alışmışki bunlarla savaşmaya sanki günlük kale temizliği yapıyorlar. Kaptan herkesin bir anda tüm gücüyle saldırmasının onları afallatacağını düşünüyorum. Eğer kabul ederseniz saldıralım
