One Piece Rpg

Her şey olabileceğinden daha hızlı gelişmişti. Hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde yerden yükselmek için kanat çırparken önce, küçük bir sıyrık diyerek önemsemediği omzunda ki yara daha da açılmıştı ve marineler ona yağmur gibi mermi yağdırıyordular. Bir çelik zırh misali görünen kanatlarını denizcilere karşı kendine bir kalkan gibi tutup mermilerden olabildiğince kurtulmuştu. Yarasının verdiği acı, kanatlarının üstündeki konsantrasyonunu kaybetmesine neden olmuştu ve zaten yorgun olan bedeni, bir taş parçası gibi yere çakılmıştı. Yaralı omzunun üstüne düşmesiyle, açılmış olan yarası daha da çok acımaya başlamıştı. Öyle ki bu acı yüzüne yansıyor ve yüzündeki tüm hatları geriliyordu. Yere düşer düşmez çelimsiz bir denizci askeri gelip, ellerini arkadan kelepçelemişti. Ardından Hitsu’nun koluna girip, limandaki sallanan gemilerine doğru götürüyordu ki iri cüsseli, sert bakışlı kaptan gür sesiyle askerlere bağırarak tüm tayfanın kelepçelerini çıkarılmasını emretmişti. Başı önde, kolunda bir denizci zoruyla giden Hitsu, bir ümit suçsuz olduğunu anlamıştır belki diye, kafasını kaldırmış ve kaptana doğru bakarak yüzünde yalan bir gülümsemeyle, masumluğunu göstermeye çalışıyordu. İlk defa koluna kelepçe takıldığı için, çıkartıldığında elleriyle bileklerini ovuşturdu. Kelepçeyi çıkartan çelimsiz asker yanına bir arkadaşını daha çağırmış ve yeniden Hitsu’nun kollarına girmişti. Şimdi kaptanın söyleyeceği tek söze bağlıydı her şey. Sinirli ve isteksiz bir ses tonuyla askerlerine, “Bu adamlar normal haydutlara benzemiyorlar. Onlara deniz taşından kelepçeler takın.” Diyerek, Akira ve tayfasının kaçma olanağını kapatmış oldu. Kendi kendine söylenecek gücü bile kalmamıştı Hitsu’nun. Limanda duran bir asker, geminin güvertesindeki diğer askere bağırarak deniz taşı kelepçeler getirmesini istemişti. Gemi güvertesindeki asker, hızlıca geminin alt güvertesine koşarak inmişti ve elinde bir kutuyla gemiden, limana inmişti. Kaptanın arkasından koşarak, özel kelepçeleri bütün korsan tayfasına zorla taktılar. Bu kelepçe onun zaten olmayan enerjisini de ondan almıştı. Başını tekrardan öne doğru eğmiş, gözleri istemsizce nerdeyse kapanma seviyesine gelmişti ve oldukça tiz bir sesle, “Orospu çocukları.” Diyerek acısını ve nefretini dindirmeye çalıştı ama o kadar tiz bir sesti ki sadece kendi duya bilmişti. Artık gözlerini açık tutamıyordu, sadece yanındaki askerlerin her adımında yaklaşan deniz kokusundan ve tahta geminin içinden gelen gıcırtılardan anlaya biliyordu her seferinde cehenneme yaklaştığını. Koluna giren askerlerin attığı her adımda çıkan, sertçe gelen bot sesleri yerini tahta gıcırtılarına bırakmıştı. Bedeninin artık hafifçe sallandığını hissede biliyordu. Artık geminin içerisindeydi. Yaşlı bir erkek sesi, “Onu hemen sedyeye yatırın onunla ben ilgilenirim.” Dedikten sonra, yaşlı adam Hitsu’nun omzundaki yaraya pansuman yapmış, onu başka bir sedyede yatırmış ve diğer yaralı olanlarla ilgilenmeye gitmişti. Yattığı yerden, “Sanırım dinlenmek için bir zamanım oldu artık.”  diye düşünerek dinlenmeye başlamıştı.

Pansumanlarını alan hemşireler teker teker çıkıyor. En son çıkan hemşire Akira ya dönerek "Gece bir iğneniz olacak çocuklar uslu durun." diyor. Bu ne anlama geliyor acaba diye düşünüyor akira uzun uzun. Her halükarda gece birşey olacağını biliyor. Ve hemşireye dönerek Geceyi Sabırsızlıkla bekliyorum. diyor . Bundan  sonra kafasını yastığa koyuyor. Bir plan yapmayı deneyecek ama bunu arkadaşlarıyla konuşmaya karar veriyor. Sessiz bir şekilde tora ya dönerek. Tora bir plan yapmamız lazım gece birşeyler olacak gibi. Seikatsu Hitsu Ve tora durumlarınız nasıl savaşabilirmisiniz ?

Sağ elim dövüşemeyecek halde ancak sol elim hala işe yarar . Ayrıca doktorlar iyi baktılar ağrım sızım kalmadı. Bu laflardan sonra durumlarını değerlendirdi. Kendisi hariç hepsini bu lanet kelepçeler etkiliyordu. Bunlardan kurtulmalıydılar.Yoksa kaçma hayalleri suya düşerdi. Ayrıca biraz önceki hemşire ne demek istemişti gece bizi ne bekliyordu. Her şartta hazır olmalıydılar. hele bu satılmış marinelerle iken . Daha sonra Hitsu ve Kai ye baktı ve onların durumunu öğrenmek istercesine onlara baktı.

Gerekli açıklamaları Akira ve Kai yapmıştı o yüzden açıklama yapma gereği duymadı Seikatsu. Sadece olacağı beklemeye başladı.

"Gerçekten özür dileriz marine-san. Planınıza dair hiç bir şey bilmiyorduk. Ama korsanların adayı ele geçirmesi denizcilerin bu durumu kabul ettiginin göstergesi olarak kabul ettik. Ve duydugum kadarıyla halka zulmeden bu korsanların bu adada kral gibi yasamasına izin veremedik. Evet para için savaşan ödül avcılarıyız ama sizin kadar adeleti önemsiyoruz. Benim 2. Adım seigi'dir mesela. Babam denizciydi ve korsanlar tarafından öldürüldü. Ben de Çelik Adelet(seigi adalet, Hagane Çelik demektir.) olarak korsanları öldürmeye yemin ettim. Ayrıca planınız mahvolmuş filan değil. Simba orada ağzımıza sıçtı. Ondan süphelenmeleri mümkün değil. Ayrıca bir planım var" Lanet olsun boktan bir durumun içine düştük ama kurtarabiliriz. Tüm beyin hücreleri "KAI". (kai salınım demek)

"Marine-san eğer gücümüze güveniyorsanız korsanları yenebiliriz. Öncelikle bizi yaptıklarımızdan dolayı Gambler korsanları kaptanı Baladsev'e hediye edin. Deniz taşı taktığınızı söyleyin ama normal kelepçe takın. Onlar bizi kilitlendiğinde biz kelepçelerden kurtulup içeriden bir saldırı duzenliyelim. Eş zamanlı olarak dışarıdan bir saldırı gerçekleştirirseniz, korsanları kesinlikle yenebiliriz. O korsanlardan sizin kadar nefret ediyoruz, kanıt burada..." bacağımı gösterdim. Bu plan işe yarar ama kabul ederler mi? Sakin ol Akira. Bu durumdan güçle sıyrılamayız. Beynimizle çıkmalıyız bu cehennemdem...

-- Edited by Hagane Kai on Monday 6th of August 2012 09:29:38 AM

Ahhh napıyor bu ikisi. Biri başka biri başka. Akira biraz daha kibar olmalı kai de o kadar yavşamamalı . Adam zaten ibnenin önde gideni. Anladığım kadarıyla ajan sokmuşlar tayfaya artık amacları neyse . Her durumda planlarının ortasına daldık. Ama bu onlar için iyi birşey simba denen karıya yararları dokunmuştu sonuçta. Marinenin bunu anlaması gerekiyor. Küçücük çocuk bile bunu anlar. Gerçi küçük çocuk kadar beyni varmı o da ayrı bir konu ama hayırlısı artık. Bakalım tekrar sayıp sövecekmi ne yapacak mariine?

Teslimat mı ne teslimatı burada işler dönüyor. Ve de Cipher Pol mü ? Onları duymuştu. Onlar devletin özel birliği gibi birşeydi. Şimdi başları belada olabilirdi işte. Ayrıca kapon adası da nerede buradan fazla uzaklaşırlarsa umi ve carter ı tekrar göremeyebilirler. Lanet olsun peki korsan lafıyla kimi kastediyorlar. Bizi mi yoksa ordaki lanet korsanlarımı. Tam anlamıyla bir çıkmaz . Plan plan plan lazım.... Ahhh bu kelepçeler geçekten yoruyor. Kurtulmamız lazım. Maceram başlamadan bitemez olamaz bu. Marine gemisinde olamaz. Tora durum vahim şimdilik yapacak birşey yok ama zamanı geldiğinde birşey yapmamız lazım. İlk önce kelepçelerden kurtulmalıyız. Yoksa kurtulamayız bi boka yaramıyoruz şu an. Birşeyler düşün. Seikatsu sen şu an etkilenmeyen tek kişisin kelepçelerden kurtulabilirmisin. Marangoz yeteneğinle falan birşeyler yapmalısın hadi koçum.  

Lanet olsun. Neler dönüyor burada. Siktiğimin Chiper Pol'u ne. "Sakin olun. Bizi korsandan filan saydıkları yok. Biz sadece işlerine burunlarını sokan sümüklü çocuklarız. Kaçmaya çalışmak bizi zor duruma düşürür. Sadece olacakları bekleyin ve korsan kelimesini ağzınıza bile almayın. Şimdilik güvende sayılırız." Eğer kaçmaya çalışırsak daha kötü bir yere koyulabiliriz, daha kötü muamele bile görebiliriz. Şu an için başka yere gitmek en kötü senaryo. Daha Umi'yi bile alamadık. Bahsettikleri teslimat tahminimce 2 korsan grubu ya da gambler korsanlarıyla suçlu bir örgütün arasında olacaktı. Biz kavgaya girince Badaslev işi iptal etti. Simba'dan haber alan denizciler bu teslimatı biliyordu ve iş üstünde basacaklardı bu 2 grubu. O zaman korsanların işini bitireceklerdi, tabi diğer suçlu örgüt de. O zaman diğer suçlu örgüt Kapon adasında. Chiper Pol ne demek bilmiyorum ama güvendikleri kesin, o zaman 2 gruba birden saldıracaklar demektir. 2 grup birden düşmedikten sonra anlamsz zaten. "Akira Chiper Pol ne demek? Ayrıca bizi bir yere götürmek istediklerinde kabul edin. Neler döndüğü az çok anladım sanırım. Marangoz kaçmaya çalışayım deme. Şu an en iyi senaryo bizi dostları sanması. Daha önce getirdiğim adam yüzünden sadece ödül avcılarıyız..."

Gemi bir süre hareket ettikten sonra duruyor nerede olduğunuzu anlamak için dışarı bakıyorsunuz. Burası maceraya ilk başladığınız liman bölgesi. Barın içi pencereden görülebiliyor. Barda yatan Umi'yi ve doktoru görebiliyorsunuz. Gemi limana yaklaşınca barmen bardan çıkıp kıyıya geliyor ve sonra sadece zıplayarak gemiye çıkıyor. Barmen gemiye bindikten sonra gemi tekrar hareket ediyor. Kısa süre sonra barmen onu ilk gördüğünüzdeki gibi kaslı fakat takım elbiseli olarak odanıza geliyor. Üçünüzü bardan biliyor faha Hitsugi onun için yabancı biri yanı başına gelip soruyor: "Kimsin ve ne biliyorsun ?" Hitsugi cevap vermiyor. Barmen sakin bir şekilde işaret parmağını hızla Hitsuginin kalbine üç kere sokup çıkarıyor. "Shigan" Ardından Yanındaki yatağa geçiyor ve Orada yatan Seiketsuya soruyor. "Kimsin ve ne biliyorsun ?"

Adam sakin bir şekilde Akiranın yanına geçti ve aynı soruyu yineledi: "Kimsin ve ne biliyorsun?"

Orospu çocuğu, es geçti beni. Çok sağlam cevaplarım vardı neyse. Şimdilik yaşıycaz demek ki. Tanrı olma şansım devam ediyor. Hemşireler geri geldi, şimdilik tek önemli şey bu. Ayrıca yemek getirdiler ama yiyecek gücüm yoktu, ayrıca hemşirelerin elinden yemek mükemmel olurdu. "Hey. Hemşire hanım. Bİliyorsunuz ki bu kelepçeler tüm gücümüzü aldı. Yemek yememize yardımcı olamaz mısınız acaba?" dedim. Lanet olsun, çok güzeller. Bir de ellerinden yemek yersem harika olur. Birden iyi davranmaya başladılar. Kötü polis iyi polisi mi oynuyorlar, yoksa gerçekten korsan olmadığımıza inandılar mı? Lanet olsun hemşireler tuzak olabilir. Beynime hakim olduğum sürece problem yok. Kızlarla istediğim kadar oynaşabilirdim o zaman. Korsan değilim zaten, Akira ve bildiği geçmişim olmasa korsan olmak gibi bir niyetim olmazdı. Pehh, lanet olsun. Hadi bakalım kızlar, yedirin ve sevin beni...

Yemeği yemeye başlıyorsunuz bir iki parça aldıktan sonra artık yeme isteğiniz kalmıyor. Çok yorulduğunuzu hissediyorsunuz duyularınız uyuşuyor. Bir yerlerden bir. "Yediler mi?" Lafı geçiyor kulağınıza ama tam algılayamıyorsunuz. Gözleriniz yavaşça kapanıyor. Ve bilincinizi kaybediyorsunuz. Uyandığınızda kendinizi bir sahilde uzanır ken buluyorsunuz eşyalarınız yok ama kelepçelerden de kurtulmuşsunuz.

Upgrade

karakter statları +1