One Piece Rpg

Etrafa biraz bakındığımda Yüzbaşı ve Binbaşının hararetli bir şekilde konuşurken görüyorum ve etraf neredeyse tamamen bomboş ilk önce sabah kahvaltım için sipariş veriyorum ve yemeğimi alır almaz Yüzbaşı ve Binbaşının olduğu masaya gidiyorum ve "Günaydın Efendim" diyip sandalyeye oturuyorum. Yemeğimden biraz yedikten sonra "Dün gerçekten canım cıktı bu kadar fazla iş olduğunu bilmiyordum artık bana bir yemek ısmarlarsınız hehe" diyorum gülümseyerek Yüzbaşına. Bu civardaki korsan aktivitelerini merak ediyordum biraz Binbaşı ve Yüzbaşı'dan biraz bilgi alsam iyi olacak "Buraya atandığımdan beri hiç korsanlar ile ilgili bir haber almadım son zamanlarda dikkat çeken ödülü artan korsan tayfaları hakkında  veya bu civarda ki son korsan aktiviteleri bilginiz var mı ?"

Yüzbaşı senin söylediklerini duymuyor bile hararetle tartışmasına devam ediyor.
-Bu nasıl iş yahu biz nasıl buna müsaade ederiz
-Elimizden ne gelir ki?
-Bilmiyorum. Ama durum böyle olucak olursa ben istifamı koyarım masaya.
-Kimin masasına yarbayınkine mi? yoksa kaptanın kine mi yoksa Gartinin kine mi?Bu konu da yapabileceğimiz bir şey yok. ah Latnis sen mi geldin nasılsın ?

Yüzbaşı ve Binbaşı ile vedalaştıktan sonra odama çekliyorum ve eşyalarımı topluyorum. Tüm eşyalarmı topladıktan sonra yatağıma uzanıp yaklaşık iki saat kadar dinlendikten sonra kapının çalındığını duyuyorum ve "Buyrun" diyiyorum bir marine askeri masama bir zarf bırakıp cıkıyor. Zarfı hızla açıp okuduğumda aklımda tek bir cümle kalıyor "Ryugen Merkez Karakoluna atandınız" ve zarfın içine ilk maaşım olan 20.00 Belii vardı. İlk maaşımı almak birazcıkta olsa mutlu etsede beni yinede Tuğamiral Garti'nin hain oyunu sayesinde tüm takım dağılmıştı ve yine Merkez Karakoluna atanmıştım açıkcası Merkez Karakolunda olmak pek hoşuma gitmiyordu diyebilirdim ancak bütün dolaplar merkez karakolunda dönüyordu ne demişler düşmanını kendine yakın tut evet aslında eğer onlara yakın olursam işlerine burnuma daha rahat sokabilirim sanırım bu bir yerde iyide oldu. Her neyse yavaştan cıksam iyi olacak daha ilk önce gemi biletlerini almam gerek ama ondan önce Yüzbaşına'a son bir veda etsem iyi olacak ayrıca nereye atandığınıda oğrenirim. Eşyalarmı alıp Yüzbaşının odasına gidiyorum ve kapısını çalıyorum.

"Tuğamiral Bilsonun adaya gelişinden sonra Tuğ Amiral Garti Bu şehre gelecek bunu biliyorsun. Ve Garti bizim ekibimimzle çalışmak istememiş; Ekibi dağıtma kararı almış öğleden sonra herkesin yeni tayinleri belli olur." Binbaşının bu sözleri sonrası sinirden adeta yüzümün şekli değişiyor. Nasıl yapabilir ki böyle bir şeyi evet Tuğamiral Garti hakkında ki ilk izlenimlerim pek iyi değil di buraya atanıcağını oğrendiğimde bi takım zorluklar yaşıyabiliceğimi bize zıt gidiceğini düşünmüştüm ama bu kadar ileri gitmesini gerçekten beklemiyordum herşeyden ote bu yetkiyi kötüye kullanmaktır resmen ayrıca Yüzbaşı ve Binbaşının burada bir ailesi var yerleşmiş bir düzenleri var evet açıkcası marine olmanın zorluklarından biride belki farklı yerlere tayin olmaktır ama bu tayin sadece yönetimi ele geçirmek için yapılan bir hareket ve cok adice lanet olsun. "Böyle bir şeyi nasıl yapabilir ki bu cok adice değil mi? yapabilceğimiz bir şey yok mu yani elimiz kolumuz bağlımıyız?" diyorum nefes almadan tek seferde

"Merkez karagahı efendim siz nere atandınız" diye soruyorum Yüzbaşı'ya

Out: Çok fazla kısa oldu ama Yüzbaşının nereye atandığını bilmiyorum aynı yere atandıysak beraber gideriz diye düşündüm o yüzden devamını getirmedim.

Cevabımı duyduğunda Yüzbaşının yüzü gülüyordu. "Eh en azından yanlız değilmişim..." dedi Yüzbaşı. Bunu duyduğumda gerçekten sevinmiştim merkez karakolundaki rütbelilerle hiç anlaşamıycaktım bu baştan belliydi ama bu sefer yanımda Yüzbaşı olacaktı bu hem birlikte vakit geçiricek biri demektir hemde arkamı kolluycak biri gerçekten çok iyi oldu bu. Yüzbaşı bana bir kahve içmeyi teklif etmişti ben de kabul etmiştim bu teklifini içeri girdiğimde odada Binbaşını da gördüm elinde bir fincan kahve vardı onun atandığı yer ise Ryugen'in dışındaymış. Binbaşınıda burda gördüğümde aceba oda mı merkeze atandı diye düşünmüştüm ama aceba nereye atanmışı ki. "Efendim atamanız nereye oldu?" diye soruyorum Binbaşına.

Düşmanıı kendini yakın tutucaksın demişler. Merkezde olduğum zaman Matjalev'in işlerine direk olarak burnumu sokabilirdim ve yanımda Yüzbaşının olmasıda bana ciddi bir avantaj sağlıyabilirdi keşke Binbaşı'da Ryugen'de kalsaydı.

Binbaşı biraz utangaç bir şekilde cevap veriyordu "Ben ve yarbay Marine HQ'a atanmışız ana karargahta devam edeceğiz görevlerimize. Bu ülkenin kaderi için artık bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Aslında bir kurtulma ferahlığı var içimde çünkü biz burada yanlış bir iş yapıyoruz. Devrim bu ülke için bir ihtiyaç. Ve denizciler ellerinde kılıçla devrim ağacını sürekli buduyorlar. Biz onu budadıkça o daha kuvvetli büyüyor her seferinde. Neyse artık Ryugenin siyasi sorunları yeteri kadar yaşlandırdı beni sanırım." "Sizin adınıza çok sevindim efendim Marine HQ gerçekten bu benim en büyük hayellerimden birisi her ne kadar sizden ayrılıcağıma üzülsemde Marine HQ'ya atanmanıza çok sevindim" diyorum. Gerçekten Marine HQ'ya atanmalarına şarmıştım açıkçası ve son sözleri biraz kafamı karıştırmıştı. "Evet aslında devrim konusunda haksız değilsiniz ancak bu ülkenin ihtiyacı olan tek şey değişim şu sadece kendi çıkarlarını düşünen üst rütbelilerden kurtarılması gerekiyor bu şehirin. Bir denizci olarak bu konuda elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum çünkü bir denizcinin görevi bulunduğu yerdeki adaleti sağlamaktır ve bu şehirdeki düzensizliğe bir son vermeyi gerçekten çok istiyorum "

Binbaşı kahvesinden bir yudum daha alıp iyilik temennilerini aktarıyor sana: "Umarım başarılı olursun genç adam. Bir ülkenin kaderinden bahsediyoruz burada ve milyonlarca insanın hayatı buna bağlı. Umarım Nihayete erdirirsiniz."

Yüzbaşı binbaşının yanına gelip oturuyor. "Olabilir Latnis fakat ben bu gün yola çıkmam biliyorsun benim burada bir evim vardı. Ancak beş altı gün sonra Ryugen'e gidebilirim."

Yüzbaşı binbaşının yanına gelip oturdu ve "Olabilir Latnis fakat ben bu gün yola çıkmam biliyorsun benim burada bir evim vardı. Ancak beş altı gün sonra Ryugen'e gidebilirim." dedi. Ama benim için durum biraz farklıydı neticesinde oraya gidip yerleşmem gerekiyodu bugün yola çıksam iyi olacaktı. "Haklsınız efendim ben bugün yola cıkmayım düşünüyordum neticesinde oraya gidip yerleşmem filan gerekiyor." diyorum ve biraz süre oturup kahvemi bitirdikten sonra ayağı kalkıp "Efendim kahve için teşekkür ederim ben artık yola çıksam iyi olacak" diyorum çıkmak için izin aldıktan sonra direk olarak iskeleye doğru gidiyorum ve bilet almak için gişelere gidiyorum.

Ailem ile konuştuktan sonra karargahtan çıkıp ryugende bir süre dolaşmıştım hava çok güzeldi neticesinde. Ayrıca bir kez daha farkettim ki karargah şehirin gerçketen en güzel yerinde idi. Görüntüsü hoşuma giden bir kafeye girip bir kaç bir parça bir şey sipariş verikten sonra manzarayı seyderip yemeğimin gelmesini bekliyordum. Ryugen şüphesiz şuana kadar gördüğüm en güzel şehirdi. Ben bunları düşünürken servis gelmişti ah bu biraz hızlı oldu sanki ama çok açıkmıştım kahvaltı yapamadığım için gelen yemekleri hızlı bir şekilde yemiştim. Biraz süre daha oturduktan sonra hesab ödiyip kalkmıştım. Karagaha doğru yürürken farkına vardım ki buraya geldiğimden beri gerçekten pek bir şey yapmamıştım sadece olayları incelemek ile meşguldüm gerçekten işe yarar bir şeyler yapmam gerekiyordu. Şu aralar gündemdende uzağım aslında bir gazete alsam iyi olacak bir süre etrafta gezinip gazete satan bir yer arıyıcaktım ve bulduğumda bugünün gazetesini alıcaktım daha sonra karagah'taki ofisime gidip aldığım gazeteyi okuduktan sonra bir asker'den son zamanda ki korsan aktiviteleri ve genel durum hakkında bilgi alıcaktım.

-- Edited by Latnis on Wednesday 15th of August 2012 11:41:27 PM

Gazete ile beraber karagaha dönüyorum ve odamda gazeteye göz atıyorum. İlk dikkatimi çeken şey 2 yonkou'nun birbiri ile savaşması kesinlikle şuan denizcilerin en üst kademesi bu olayla meşguldür. Daha sonra 4 Mavi İmarator haberi dikkatimi çekti. Genelikle güçlü korsanlar Gradline'a girmek için fırsat kullarlar ama bunların Grandline'a girmemesinin 3 sebebi olabilir. 1. Sebeb korku ki bu tayfaların herhangi bir korkusu olduğunu sanmıyorum 2. Sebeb ise para,mal, mülk gibi sebebler olabilir neticesinde bu adamlar belirli bölgeler hüküm ediyorlar resmen oradaki para kaynakları ile gerçekten zengin olabilirler 3. Sebeb ise güç kazanmak için belirli planları olması olabilir. Açıkcası "Kaplan Gözü" isimli bir tayfayı daha önce hiç duymamıştım bu denli güçlü bir tayfa Ryugen'in yakınlarında dolaşması kesinlikle tehlikeli. Kaldı ki bu herifler gayet varlıklılar yani bu adamların halen East Blue'da kalması için tek bir neden kalıyor bir şey planlıyor olabilirler burnuma kötü kokular geliyor açıkcası. Daha fazla dikkat etmem gerek Ryugen'e bir fırtınanın geldiğini hissedebiliyorum adeta üç yandan tehlike yaklaşıyor Ryugen'in üst rütbelilerinin sorumsuzlugu ve yandaşlığı, devrimciler ve diğer yandan Kaplan Gözü tayfası ve şuan merkezde kesinlikle yanlızım yapıcağım herşeye dikkat etmem gerek buradaki üst rütbelilere güvenemem. Yüzbaşı Bitavara'nın buraya gelmesine daha 1-2 hafta var ayrıca yakında Tuğamiral Emily Bİlson yakında burada olacak açıkcası en büyük umudum o umarım iyi biridir. Biraz daha düşünüyorumda gerçekten 2 yonkou'nun savaşması kesinlikle denizcilerin dikkatini yeni dünya'ya çekmiştir açıkcası bir devrim gerçekleşicekse şu sıralar gerçekleşir gibime geliyor neticesine dikkatler Yonkou'larda diyebilirim. Askere "Şu Kaplan Gözü Tayfası hakkında biraz daha bilgi verebilir misin son zamanda ne gibi faliyette bulundular?" elden geldiğince fazla bilgi toplamalıyım bu tayfa hakkında gerçekten tehlikeli olabilir. Açıkcası bir devrim denemesi olursa bu deneme ister başarılı ister başarısız olsun askeri olarak bi zayıflama olacaktır ve bu zayıflamaya kullanabiliceklerinden şüphe ediyorum. Biraz daha bilgi topladıktan sonra harakete geçmem gerek artık. 

Asker sorduğum soruya cevap olarak "Efendim tayfa geçenlerde Bir ticaret gemisine saldırmış bilindiği kadarıyla bütün gemi sakinleri zehirlenmiş bu olayın Şişman rahip adındaki korsan lideri tarafından yapıldığı düşünülüyor. Gemiden sadece Muslu adındaki bir adam ve kızı kurtulabilmiş fakat onlarda yakındaki bir adaya sığındıktan sonra muslu intihar ederek yaşamına son vermiş. Kısa bir süre sonra tayfa Bir adaya saldırdı adadaki bütün denizci kuvvetlerini öldürdükten sonra adanın büyük bir kısmını yakmışlar. bu olaydanda yine aynı korsanı sorumlu tutuyoruz. Fakat kesin bir bilgimiz yok. CP 1'in daha sonra dada yaptığı çalışmalarda yanıcı madde kullanıldığı anlaşılmış." demişti.

Son zamanlarda bayağı haraketlilermiş. Bir ticaret gemisine saldırmak korsanlar için sıradan bir şey diyebiliriz ancak doğrudan bir adaya saldırmak onların gücünü kanıtlıyor açıkcası halen Grand Line'a girmemelerinin bir sebebi olmalı hayır daha doğrusu bir planları olmalı. Planları konusunda aklıma hiç bir şey gelmiyor gerçi daha fazla bilgi edinsem belki bir şeyler bulabilirim ama denizcilerin elindeki tüm bilgi bu daha fazla bilgiye nasıl ulaşabilirim ki ? . Askere son soru olarak "Peki Matjalev isimli kayık tüccarı hakkında neler biliyorsun buraya yeni atandığım için onu merak ediyorum" diyorum. Matjalev hakkında biraz bilgi alırsam iyi olacaktı neticesinde yarın Tuğamiral'in partisi olacaktı ve o adama dikkat etmem gerektiğini biliyordum. Buraya gelmeden önce biraz dikkat çekmeyi düşünüyordum aldığım bilgilerle umarım istediğim gibi dikkat çekebilirim. Onların içine sızmadan bu olayları çözmem pek mümkün görünmüyordu çünkü bir şekilde dikkatlerini çekip onların arasına sızmalıydım tek care buydu.

Asker biraz garipsemiş bir bicimde "Efendim Matlajev-san şehrin saygı değer zenginlerindendir. Ve birliğimize büyük destekleri vardır." demişti şüphelerimin boşuna olduğunu sanmıyorum ama Matlajev kendini çok iyi örtpas ediyor bundan şuphem yok bunu askere sormam çok gereksiz bir haraketti tekrar düşününce bunu fark ettim. Askere "Anladım adını sık sık duyduğum için merak etmiştim ayrıca biraz kılıç talimi yapmak istiyorum talim alanı nerede?" .  Asker bana talim alanının yerini söyledikten sonra "Verdiğin bilgiler için teşekkür ederim çıkabilirsin" diyorum ve kılıçlarımı hazırladıktan sonra doğruca talim alanına doğru gidiyorum.

Asker bana talim alanının yerini tarif etmişti. Talim alanı binanın en üst katında terastaydı. Teresa çıktığımda beni bir görevli karşılamıştı önce kim olduğumu sormuştu "Adım Latnis buraya yeni atanan bir subayım" demiştim ve ben bunu söyleyince buraya yeni atanmış bir subay olduğumdan olsa gerek bana daha saygılı davramanmaya başlamıştı. Talim alanı gerçekten çok genişti ve bir zengin aletler ile doluydu. Ayrıca manzarası ile tüm şehri görebiliyordum zaten merkez karagahı şehrin tam ortasındaydı ve bu karagahın terasından manzaraya bakmak büyüleyiyci tek kelime ile. Görevli yanıma yaklaşıp ne kadar çalışıcağım sormuştu "Akşam yemeği vaktine kadar çalışmayı düşünüyorum" diyicektim. Akşam yemeği zamanından kısa bir süre önce talimi bırakıcaktım çünkü duşa girmem gerekebilirdi neticesinde uzun sayılabilicek bir süre çalışcaktım ve yorulup terliycektim bir duş iyi gelebilirdi bana. Öncelikle biraz açma germe egsersizlerini yaptıktan sonra antremana başlıyıcaktım. Biraz etraftaki insanlara baktındım belki bire bir bir anterman maçı yapabilirdim gerçekten iyi olurdu saldırı gücüm konusunda kendime güveniyordum ancak savunma konusunda çokta iyi değildim açıkcası. Etrafa bakındıktan antremana başlıycaktım ilk önce kısa bir süreliğine temel kılıç haraketlerini deniyicektim bir anda zorlu haraket yapmak istemiyordum çünkü geliştirmek istediğim yeni bir teknik vardı ve bu teknik beni gerçekten zorlayabilirdi öncelikle temel haraketerden başlarsam daha iyi olcağını düşünmtüm. Kısa bir süre temel haraketleri bitirdikten sonra yeni tekniğimi denemek için harakete koyulucaktım kılıcımı 2 elime kavrayıp 180 derece dönüp bir şok dalgası oluşturmaya çalışcaktım şuanlık seviyemde bunu yapabilirim gibi görünüyor ama bu tekniğim aslı bu olmaycaktı kendimi iyice geliştirip bu şekilde bir girdap oluşturmaya çalışıcaktım ancak bu şuanki seviyemle mümkün değildi bunu çok iyi biliyordum gidicek daha çok yolum var..

Ayrıca yarın Emily Bilson için düzenlenicek partiye gidicektim. Şuanlık burada güvenebiliceğim hiç kimse yok bu yüzden tek şansım Emily Bilson gibi duruyor açıkcası şüphe ettiğim tüm konuları ona anlatmayı düşünüyorum yani kısacası ya hep ya hiç diyiceğim. Eğer Emily Bİlson onların adamı çıkarsa işim zora giricek ancak tüm içtenliğim ile iyi biri olmasını umuyorum bakıp görüceğiz.

Gördüğüm kabusun üstüne birden kapıdan gelen asker bana tuğamiralin buraya geldiğini ve karargahı gezdiğini söylemişti. Derhal hazırlanıp onunla görüşsem iyi olacaktı en azından bugün tanışsak yeterli olurdu diye düşünüyorum. Kıyafetlerimi giyip kılıcımı yanıma aldıktan sonra odama gelen askere beni yeni tuğamiralin yanına götürmesini istiyicektim. Emily Bilson'ı gördüğümde önce onu kendimi tanıtıcaktım yüksek ihtimalle yeni geldiği için işleri vardı bu yüzden ona yardım etmeyi teklif edicektim neticesinde buraya yeni geldi bir yaveri veya yardımcısı olmayabilirdi eğer Emily Bilson'ın yaveri görevini üstlenebilirsem her hâlükarda iyi olacaktı. Eğer ki Bilson onların adamı olsa bile onun sağ kolu olarak onu izleyebilirdim veya tüm bu olayları beraber inceleyebilirdik iki türlüde benim işime gelirdi. Umarım Emily Bilson düşündüğüm gibi iyi biri çıkar..