''3 farklı adaya gideceksiniz şuan en yakın olan ada Hyogo adası bu ada gibi oradada marine karargahı yok ama denizcilerin oradan haberi var balıkadamlar orada rüşvet sayesinde duruyor bu sayede denizcilerle savaşmadan orada yaşıyorlar limanda bir kayık var ona binip gün boyu batıya gidin akşama doğru orada olacaksınız onlara sis korsanları 4lü toplantı istiyor demeniz yeterlidir onlara söyldikten sonra Niyoshi adasına gideceksiniz Kuzey batıya doğru gidin önünüze çok büyük bir ada gelecek orada bir gece kalın sabah tekrar kuzey batıya gidin bu sayede Niyoshi adasına varıcaksınız orada ufak bir marine karargahı var amasizi ilgilendirmiyor akşam üstü orada olursunuz orada kılçık korsanlarını bekleyin limana geleceklerdir limanda onlarada aynı bilgiyi vereceksiniz gece o adada kalabilirsiniz sabah kuzey batıya gideceksiniz akşam yada gece yarısı Bayber adasında olursunuz orada Kutup korsanları var onlara da aynı bilgiyi verin gece yarısıda olsa güney batıya doğru bir kilometre tekneyle gidin orada bir ada var orada gecenizi geçirin sabah kalktığınızda güneye doğru gelin bu adaya geleceksiniz unutursunuz diye bu kağıda hangi adada kim var onları yazdım ne tarafa doğru gideceksiniz hepsi bu kağıtta Bu 3 kağıtta ise Hyogo, Niyoshi, Bayber adalarının kroki çizimi var bu 3 tayfa ile düşmanız size saldırabilirler bu yüzden her zaman hazırlıklı olun özelliklede dönüşte''
Reisin bize verdiği görevin birinci kısmını tamamlamıştık.Balıkadam korsanlarına toplantı hakkında bilgi ulaştırmıştık.Şimdi ise kılçık korsanlarına bilgi vermek için niyoshi adasına doğru yola çıkacaktık.Son olarak da Kutup korsanlarına haber vererek yolculuğumuzu tamamlayacaktık.
Sabah güzel bir şekilde uyanmıştık yemekler ve banyo harikaydı.Çok rahat bir gece geçirmiştim.Şimdi ise yolculuğa çıkma vaktiydi.Gokudera da kalkmış ve hazırlanmıştı.sabah ise çorba içip üzerine de bir çay içtikten sonra karnımızı doyurduk sonrada tuvalete gitmiştik.Şimdi ilk işimiz limana gidip kendimize bir tekne bulup yola çıkmaktı.Hemen anahtarı tipsiz herife verip otelden çıktık ve limana doğru yöneldik.
-- Edited by idrisovic on Monday 27th of August 2012 10:22:06 PM
Böyle güzel bir hotel odasında kalmayalı uzun zaman olmuştu. Hatta bir an için artık o tek yataklı odanın benim evim olduğunu sanmaya başlamıştım bile. Ancak buradan ayrılmak sığınaktan ayrılmaktan çok daha zordu. Fakat reisin bize verdiği görev her şeyden daha önemliydi. Bugün görevin ikinci kısmını yerine getirecektik yani Niyoshi Adası'na doğru yola çıkacaktık. Ancak yola çıkmamızı önleyen büyük bir eksiklik vardı. Bu da teknemizin veya kayığımızın olmayışıydı.
Kalktığım gibi yemeğimi yiyip, tuvaletimi yaptıktan sonra bir de güzel banyo yapmıştım. Oklarımı ve yayımı her zamanki gibi sırtıma alarak lastiği beklemeye başladım. O da hazırlandıktan sonra aşağıya inerek resepsiyona anahtarı vererek hotelden dışarı çıktık. İlk hedefimiz tekne bulmak olduğu için limana doğru ilerlemeye başladık.
Limana geldiğimizde satılık gemiler ve sahibi olan gemiler diye ikiye ayrılmıştı. Bir an için başka bir gemi çalmak istesem de burası güvenliği fazla olan bir yere benziyordu. Bu yüzden bunun kötü bir fikir olduğunu düşündüğüm için satılık gemilerin oraya doğru yürümeye başladım. Karşımıza yaşlı ve kendisini kurnaz sanıyormuş gibi gülen bir adam çıktı ve direk "'Buyrun benim gemilerime bakın hepsinin üstünde fiyat vardır seçtiğiniz zaman teknenin yanındaki numarayı bana söyleyin ve parasını verin yeter" dedi. "Tamam teknelere bakalım sonra yanınıza geliriz" dedim kibar bir şekilde. Ardından teknelere bakmaya başladım. Üçe bölünmüştü tekneler.Tahta tekneler bizi yarı yolda bırakabilecekmiş gibi bir dayanıksızlığı vardı. Abanoz gemiler ikinci el gibiydi ancak idare ederdi. Motorlu tekneler gibi hızlı olmasa da kürek çekince işimizi görürdü. Motorlu teknelere gelirsek aynı reisin bize verdiği gibi bir tekne vardı içlerinde. Bunu almayı planlıyordum. Bu sayede teknesinin yok olduğunu anlamazdı. Tekneye biraz yaklaşıp fiyatını öğrenecektim. Ona göre yaşlı adama gidip gitmeyeceğimize karar verecektik.
-- Edited by Gokudera on Wednesday 29th of August 2012 11:00:58 PM
Limana geldiğinizde satılık gemiler ve normal gemiler olarak ikiye ayrılmıştı satılıkların tarafına ilerlemekten başka bir çareniz yoktu oraya tam girecekken yaşlı bastonu sayesinde ayakta duran kel bi adam var kazıkçı gibide bi gülüşü var ''Buyrun benim gemilerime bakın hepsinin üstünde fiyat vardır seçtiğiniz zaman teknenin yanındaki numarayı bana söyleyin ve parasını verin yeter'' diyor ve siz sırayla bakıyorsunuz tamamen tahtadan - abanoz ağacından - motorlu kayıklar- olarak üçe ayrılmış tahtalar çok tekin gözükmüyordu abanozlarda sanki iinci el gibiydi ki reisin size verdiği kayığın tıpa tıp aynısını görüyorsunuz....
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Limana varmıştık.Şimdi ise kendimize gemi bulmamız gerekiyordu.Etrafta gemi ararken normal gemiler ve satılık gemiler diye ikiye ayrılıyordu.Hemen vakit kaybetmeden satılık gemilerin olduğu yere doğru ilerledik.Oraya giderken elinde bastonu olan bir yaşlı adam bizi durdurdu ve kendisinin gemileri olduğunu söyledi.Adamda biaz kazıkçı tipi vardı ama başka çaremizde yoktu hemen yola çıkmalıydık.Ayrıca gemilerin üzerinde fiyatlar ve numaralar yazılıydı.Yaşlı adamın tekneleri de üçe ayrılıyordu.tamamen tahtadan - abanoz ağacından - motorlu kayıklar.Üç türden kayığa bakarken reisin bize verdiği teknenin aynısı gözüme çarpmıştı.Bütün teknelerin sayılarına ve fiyatlarına bakmak için biraz daha ilerlemiştik ve satılık gemilerin önüne kadar gelmiştik.Bakalım teknelerin fiyatları nasıldı?
GEmilerin faiyatları siz yürüdükçe yükseliyordu tahta tekneler 200.000 Beli civarı bir ücrete sahipti abanoz ağacından yapılma teknelerde ortalama 400.000 Beli idi motorlu teknelerse 600 000 Beli 50 aşağı 50 yukarı değişiyordu hepsi motorlu kayık 600 000 Beliydi 600 000 Beli vermek mi yoksa reisten azar işitmek mi hangisi daha kötü diye düşünürken istediğiniz tekneyi alıyorsunuz ve yola çıkıyorsunuz ama bir sorun vardı yemek almayı unutmuştunuz...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Teknelerin fiyatları gelişmişliğine göre artıyordu doğal olarak. 200.000 beli den 600.000 beli ye doğru bir fiyat aralığı vardı. Ve bizim beğendiğimiz yani reisin bize verdiğine benzeyenin fiyatı da en yükseklerinden biriydi. Ancak bu fiyat reisin bizi azarlamasından daha az acı vereceği için almaya karar vermiştik. Anladığım kadarıyla lastikte para yoktu. Bu yüzden yine tüm parayı ben verecektim. "Dostum bu 2 oldu dedim" ve yaşlı adama doğru parayı vermek için yanına gittim. Parayı verdikten sonra büyük bir heyecanla tekneye binip tekrar yolculuğumuza başladık.
Büyük bir heyecanla yeni gemimize binip yol almaya başlamıştık. İşte o anın büyüsü kaybolunca anladım ki o mükemmel teknemize yiyecek almadan binmiştik. Otelden çıkmadan önce yemek yesem de yine acıkacaktım besbelli. Sonuçta reisin dedikleri "Niyoshi adasına gideceksiniz Kuzey batıya doğru gidin önünüze çok büyük bir ada gelecek orada bir gece kalın sabah tekrar kuzey batıya gidin bu sayede Niyoshi adasına varıcaksınız orada ufak bir marine karargahı var amasizi ilgilendirmiyor akşam üstü orada olursunuz " belliydi. Akşam üstüne kadar yemek yemeden duracaktık. Eğer kıyıdan fazla uzaklaşmamışsak motoru kapatıp uçarak adaya varıp yiyecek bir şeyler alıp gelebilirdim. Bunu İdris'e de söyledim.
Fiyatlar teknelere göre değişiyordu.Tahta tekneler 200.000 orta taraftakiler 400.000 en kaliteli olanlar (reisin bize verdiği tekneye benzeyenler)ise 600.000 idi.İyiki gokuderanın parası vardı bu çocuk çok işe yarıyordu.Yaşlı adama 600.000 beliyi verip gemiyi aldık ve yola koyulduk.Sonunda reisin azar işitmesinden de kurtulacaktık.Yolda biraz ilerledikten sonra birşey fark ettim.Yemek.Evet yemeği unutmuştuk akşam üzeri adaya varacağımızı yazmıştı reis.Akşama kadar yemek yemesek dayanabilirdik ama düşman adaya gidiyorduk.Bitkin olursak bu bizi öldürebilirdi.Bunları düşünürken gokudera yemek için bir teklif sunmuştu.Adaya kadar uçup bize yemek getirecekti o yemek almaya giderken bende gemiyle burada bekliyecektmi.Eğer kıyıdan çok uzaklaşmışsak yapacak fazla birşeyimiz yoktu.GOkuderanın adadan yemekle dönmesini bekledim.Gokudera geldikten sonra yolculuğumuza son hız devam edecektik.
Adadan pek uzaklaşmadığınızı G. havaya uçtuğunda görüyor 10 dakikalık bir yol olucak 5 dakika gidiş ve 5 dakika geliş orada alacaklarıda bir 10 dakika sürebilir bu yüzden idris olduğu yerde 20 dakika bekleyecekti ama hafif dalgalar vardı ve bu onu biraz uzaklaştırabilirdi Gokudera uçup şehre gitti ve pazarlara girmeye başladı...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Gokuderayı adaya yollamıştım ve teknede tek başıma kalmıştım.Deniz biraz durgun gözüküyordu ama burası denizdi ve sağı solu belli olmazdı.Gokuderanın tekneden uzaklaşmasını yavaş ve umursamaz bir şekilde izledim.Gokudera birsüre sonra görünürden kaybolmuştu.Şimdi koca bir denizde tek başımaydım ve tekne biraz da olsa yer değitiriyordu.G. nin pazardan güzel yiyecekler alıp gelmesini beklemekten başka çarem yoktu.Gemide antrenman yapmak ölüm anlamına geliyordu. o yüzden hiçbirşey yapmadan derin düşüncelere daldım.Acaba bu toplantı neyin nesiydi diye düşünmeden de edemiyordum.Acaba bir savaş mı olacaktı ya da bir ittifak mı bunları zaman gösterecekti.Ama ilk önce şu haberi diğer korsanlara iletmeliydim.
İdris teklifimi kabul edince motorları durdurup burada bekleyecekti. Zaten havalandığım zaman adadan pek uzaklaşmadığımızı gözlerimle görmüştüm. "Fazla sürmez en fazla 20-30 dk ya burada olurum" dedim. Çünkü gidiş geliş 10 dakika sürse pazarı bulmak ve oradan yemekleri seçmek falan uzun sürebilirdi. Tamamen kuş moduna geçtikten sonra adaya doğru gitmeye başladım. Tamamen kuş olmamın sebebi onun aerobik özellikleri ile daha hızlı uçmamdı. Bu sayede kısa sürede yani düşündüğüm gibi 5 dakika bir sürede adaya varmıştım. Karşımda duran kaldığımız otel vardı. Yere indim ve pazara doğru ilerlemeye başladım.
Rp out: İsterseniz alma rpsi yapabilirim ya da siz fiyatı söyler imzamdan düşer ve tekneye geri döndüğümü yazarım.
Gokudera 1000 Belilik bir alışveriş yapmıştı idris ise denizde tek başına dururken bir kaç dalgayla bir yere sürüklenmişti öylece denizde sürükleniyordu ki tekne görmediği bir şeye çarptı önüne bakıyordu ama hiçbirşey göremiyordu taki elini uzatana kadar elini uzattığında eli görünmez olmuştu korkup elini çekti bu sefer kafasını içeri soktu ve orada görünmeyen muhteşem güzellikte bir ada gördü...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Teknede beklemeye devam ediyordum.Ulan bizim Gokuderada gitti gelmek bilmiyor.MAl mal bekliyorum burada yapacak birşeyde yok üstelik.Bir an önce gelsede şu denizden sağ salim karaya çıkabilsek.Neyse gemi dalgalarla beraber sürükleniyor.Birden gemi birşeye çarpmış gibi sallandı.Etrafa baktığımda geminin çarpacağı bir cisim görünmüyordu.Elimi uzattım ama o da ne elim görünmüyordu.Hemen korktum ve elimi çektim.Merakım beni boş bırakmıyordu hemen sonra kafamı uzatmıştım.Kafamı soktuğumda ise muhteşem güzellikte bir ada görüyordum.Bu bir şaka olmalı diye düşündüm.Hayal gücüm bana şu an kötü bir oyun oynuyor gibi.Ama ada çok güzel görünüyordu.Bu adayı gezmek istiyordum ama önce bizim Gokuderanın gelmesini beklemeliydim yoksa ölse beni bulamazdı.G. nin gelmesini bekleyecek geldiğinde ise bu ada hakkında onu bilgilendirecektim ve beraber adaya çıkacaktık.
Pazara girip yiyecek bir şeyler almıştım. Böyle bozulacak şeyler değil de daha çok dayanacak yiyeceklerdi bunlar. 1000 beli de böyle gitmişti. Bu yolculuk hem masraflı hem de riskli. Ancak şimdilik kurallara uymamız gerek. Aldığım yiyecekleri torbaya koyarak limana doğru ilerledim. Şehrin ortasında uçamak istemediğim içindi bu ilerlemem. Limana vardığımda lastik çocuğun yanına uçmaya başladım.
Gemi akıntıda sürüklenme olasılığı vardı ancak gözlerim onu bulmama ihtimalini kaldırıyordu ortadan. Zaten gelip gitmek kısa sürmediği için bir süre sonra gemi görüş alanıma girdi. İdrisovic ise bir şeyler ile uğraşıyordu. Hemen tüm gücümle oraya doğru uçmaya başladım tabi torbaların düşmemesini sağlayarak. Oraya vardığımda "Hey şahin şuna bakmalısın" dedi ve kafasını biraz ilerletti. Görünmez olmuştu lan. Hassiktir bu da onun güçlerinden birisi mi? Sonra kafasını tekrar görünür hale getirdikten sonra "Hadi sen de bak şu güzel adaya" dedi. Neler olduğunu hala anlamamıştım. Teknemize konuktan sonra torbaları bırakıp lastiğin yanına gittim. Kafamı soktuğumda muhteşem bir ada bana bakıyordu. Sanki büyülenmiş gibiydim. Bu ada beni kendine çekiyor gibiydi ancak bizim görevimiz vardı değil mi? Ama gitmeyi de çok istiyordum. Siktir et "Hadi ne duruyoruz çıkalım bu adaya" dedim ve adaya doğru yol almaya başladık
Adanın içine girdiğinizde adada daha önce hiç görmediğiniz değişik meyveler var ve adanın tam ortasında saray gibi bir yapı var biraz yürüdükten sonra ufak bir dağa çıkıyorsunuz yüksekliği 5 yada 10 metre civarı onun üstüne çıktığınızda adanın hiç tümseği olmadadığını üstünde durduğunuz yer hariç her yerin dümdüz olduğunu ve yerlerdeki ufak meyveleri görüyorsunuz ada tahminen 2 kilometre çapında bir yer....
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
O kadar para verip aldığımız teknenin motoru olduğu için adaya çıkmak zor olmamıştı. Adaya vardığımızda tekneyi sabitleyerek adaya çıktık. Böyle bir adanın olacağı yani görünmez bir alanda adanın olacağı hiç aklıma gelmezdi hele 4 denizden birisindeysek. Hani grandline da bununla ilgili efsaneler vardı ama burada olması ilgimi çekmişti açıkçası. Bu yüzden adanın içine doğru ilerlemeye başlamıştık. Her tarafa meraklı gözlerle bakıyordum. Daha önce görmediğim değişik bir çok meyve vardı. Bunlar zararlı mıydı yada şeytan meyvesi gibi tatsız mıydı? Belki ise hayatımdaki yediğim en güzel meyveler bile olabilirdi. Meyvelerden birini alıp incelemeye başladım. Emindim böyle bir şeyi daha önce görmediğime. Lastiğe seslenip "Hey tatsana şunu" diyip fırlattım meyveyi.
Biraz daha ilerledğimizde ufak bir tepeye çıkmış bulunuyorduk. 5-10 metre gibi bir yüksekliği olmasına rağmen adanın her tarafı gözüküyordu. Bunun nedeni adanın dümdüz olmasıydı. Bu tepe hariç pürüz yok diyebilirdim. Tabi ufak meyveler ve şu ortadaki saraya benzeyen yapı dışında. Böyle garip bir adada böyle bir yapının olması da doğal olması gerekliydi. Ancak ben yine merakıma yenik düşerek adanın tam ortasında duran adayı göstererek "Lastik şu saray gibi olan yapı çok dikkatimi çekti" dedim . "Var mısın yarışa" dedikten sonra onu hiç beklemeden koşmaya başladım.
Gokudera gelmişti sonunda.Onun gelmesiyle ona ada hakkında birkaç şey anlattım.Başta benim deli olduğumu sansada sonra o da gözleriylr gördüğü için ikna oldu.G. benim gibi adaya çıkmak istiyordu.Adaya çıktığımızda ilk dikkatimizi çeken şeyler yerde bulunan meyveler ve adanın dümdüz olmasıydı.NAsıl bir adaydı bu üzerinde durduğumuz dağ dışında bir tümseği yoktu.Bu durum içime kurt düşürmüştü ama önümüzde saray gibi bir yapı vardı.Önce o sarayı gezip bu adanın gizemini çözmek istiyordum.Sonra ise geç kalmadan görevimize devam etmek istiyordum.Ben bunları düşünürken G. bana bir yarış teklifinde bulunmuş cevabımı beklemeden de yarışa başlamıştı.Seni haylaz çocuk bu işi daha eğlenceli yapmak istiyorsun.Neyse bu çocuğu kırmayalım dedim ve hemen arkasından saraya doğru hızlı bir şekilde koştum.
Saraya doğru koşuyordunuz idris tam gokuderaya yetişecekken gokudera sinsilik yapıp hemen kuşa dönüşüyor ve saraya idristen önce varıyor idris hile yaptığını düşündüğü işçin gokuderaya kızarken arkadan bir ses geliyor ''Hey siz evet siz adaya yanlışlıkla ayak basanlar ya kaptanımın sarayından uzaklaşın yada beni burada kalmanıza ikna edin burası kaptanımın adası Vohahahahaha'' diye çirkin bir gülüşle cümlesini sonlandırıyor adama tam kafayı çevirecektiniz ki dev gibi bir havuz görüyorsunuz havuz tertemiz çok berrak bir su sayesinde bu hale gelmiş durmadan tepeden su akıyor o sırada çalıların içinden adam çıkıveriyor...
Spoiler
Adam bu...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Evet yarış başlamıştı.Gokudera kaybedeceğini bildiği için önceden başlamıştı.LAnet herif hemen geliyorum dedikten sonra aradaki farkı kapatmıştım.G. yi tam geçecekken birden kartal mı şahin mi herneyse o moda geçti ve uçmaya başladı ve saraya benden önce vardı.Seni hilebaz kartal yarışı sabote edeceğini hiç düşünmemiştim.Benim de yeni bir tekniğim var ama hala tam olarak kullanamıyorum.Eğer o tekniği kullanabilseydim şu an sana fark atmış olurdum.(g2 çalışmaları)Neyse G. ye bu fırçayı attıktan sonra çalıların arasından bir adam çıktı ve konuşmaya başladı. ''Hey siz evet siz adaya yanlışlıkla ayak basanlar ya kaptanımın sarayından uzaklaşın yada beni burada kalmanıza ikna edin burası kaptanımın adası Vohahahahaha' demek bu adanın sahibi vardı ha.Ama bu adayı niye böyle koruma altına almıştıki.Ne saklamaya çalışıyorlardı neyse şimdilik bu kadar merak bizi öldürür.Adama cevap vermem gecikmedi.Ben İDrisovic Sis korsanlarının üyesiyim.Bu da en iyi okçu olacak olan kişi GOkudera.Tanıştığımıza memnun oldum küpeli.Buraya şans eseri geldik buranın bir sahibi olduğunu bilmiyorduk.Ayrıca kaptanım dediğin kişi kim ve bu adayı niçin böyle koruyorsunuz?
İdris ne olduğunu anlamadan yarışa başlamam avantaj katmıştı bana. Ancak kendisinin hızı benden fazla olduğu için bana gittikçe yaklaşıyordu. Son kozum ise kartala dönmekti. Kartala dönerek yarışı birinci bitirdim. İdris ise hile yaptığımı düşünüyordu. Sanki kendisinin öyle yeteneği olsa kullanmayacaktı. Yani bende vardı kullandım. "Şimdi yarışı kaybettin yani kıskanmanın alemi yok." dedim biraz daha kızdırmak için. Böyle biz söz dalaşına girerken bizi bundan kurtaran bir sözdü "Hey siz evet siz adaya yanlışlıkla ayak basanlar ya kaptanımın sarayından uzaklaşın yada beni burada kalmanıza ikna edin burası kaptanımın adası Vohahahahaha". Çok şaşırmıştım yani görünmez adası olan bir kaptan bence hemen buradan uzaklaşmalıyız tehlikeli heriflere benziyorlar. Ama lastiğimiz durur mu? Yapıştırdı cevabı ben ise hala ne yapacağımızı düşünüyordum. Arada beni de övmüştü sağ olsun ama bu bilinen bir şeydi. "İdrisoviç'in dediği gibi biz buraya yanlışıkla geldik. Teknemiz bir şeye çarpmış gibiydi. Elimizle yoklayınca görünmez olmuştu biz de şaşırıp buranın nasıl bir şey olduğunu anlamak için bu adaya çıktık" dedim ve olayların nasıl gelişeceğini seyrettim.
Sorularınızı sormuştunuz adam cevaplamaya başlıyor ''S...'' daha tek kelime edememişken arkasından bir adam çıkıyor ve omzuna dokanıyor onun ozunda siyah bir kedi var ve size hafi gülümseyerek bakıyor ''Sen meyve kullanıcısı eğer tayfamıza gelmek istersen kapımız herzaman açık ve sen meyve gğcğn veya hehangi başka bir eteneğin varsa sende bizim tayfajmıza gelebilirsiniz eğer tayfamıza gelmek istemesseniz sizi burada bir geceliğine ağırlayabiliriz'' diyor o pislik herifin yerine bu adamın davranışları nedense çok iyiydi adam çok sevecen biriydi...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Bizim söylediklerimiz üzerine cevap vermeye çalışan pislik tek kelime edemeden susturulmuştu arkasından çıkan adan tarafından. Bu adamın omzunda siyah bir kedi vardı ve bize hafifçe gülümsemişti. O arkadaki çalılıklarda daha kaç kişi çıkacak diye bekliyordum ama daha başka birisi çıkmadan siyah kedili herif gülümseyerek konuşmuştu. Biz artık Sis Korsanları üyesi olduğumuz için o tayfaya katılamazdık. Hem zaten böyle bir tayfaya katılmak istemezdim zaten. Görünmez adada saklanarak yaşamak bu bana göre değildi sanki. "Teklifiniz gerçekten cazip ancak biz söylediğimiz gibi Sis Korsanları üyesiyiz. Hatta bize verilen görevi yerine getirmek için denizdeydik. Daha sonra burasını bulduk tesadüfen. Yani başka bir adaya gidecekken bir uğrayalım dedik böyle güzel bir adaya. Hem sırrını da öğrenmiş oluruz diye. Burada gecelemek gibi bir amacımız yok. Bu adanın sırrını söylerseniz seviniriz aksi takdirde bize yol gözükür. Teknemize biner ve yol almaya devam ederiz" dedim. Gayet açıklayıcı bir cümle kurduğumu düşünüyordum bakalım cevapları ne olacaktı.
Adama sorular sorup durmum anlamaya çalışmıştım.Adam cevap verecekken arkasından garip bir adam beliriverdi.O adamın daha önce olmadığından emindim ama şimdi oradaydı.Neyse bu adamın üzerinde garip bir kedi vardı.kedili adam bize dönüp cazip bir teklif yaptı ''Sen meyve kullanıcısı eğer tayfamıza gelmek istersen kapımız herzaman açık ve sen meyve gğcğn veya hehangi başka bir eteneğin varsa sende bizim tayfajmıza gelebilirsiniz eğer tayfamıza gelmek istemesseniz sizi burada bir geceliğine ağırlayabiliriz''.Demek tayfa ha hangi tayfaydı acaba bu kişiler ama bu beni ilgilendirmiyordu çünkü şu an Sis korsanları üyesiydim ve bir görev üzerindeydim.Adama cevap verecekken G. benden önce davrandı "Teklifiniz gerçekten cazip ancak biz söylediğimiz gibi Sis Korsanları üyesiyiz. Hatta bize verilen görevi yerine getirmek için denizdeydik. Daha sonra burasını bulduk tesadüfen. Yani başka bir adaya gidecekken bir uğrayalım dedik böyle güzel bir adaya. Hem sırrını da öğrenmiş oluruz diye. Burada gecelemek gibi bir amacımız yok. Bu adanın sırrını söylerseniz seviniriz aksi takdirde bize yol gözükür. Teknemize biner ve yol almaya devam ederiz" dedi.G. teklifi benim gibi reddetmişti.Sıra bendeydi Teklifiniz için teşekkürler bayım.Sizi kırmak istemezdim ama arkadaşın dediği gibi şu an başka bir tayfaya üyeyiz ve görev üzerindeyiz.Zaten sizde görev sırasında tayfasını satan adamları tayfanıza almak istemezsiniz.Şu an görevimiz için gece başka bir adada olmak zorundayız.Onun için bu adada fazla kalamayız gece burada kalmak isterdik ama görev önce gelir.Dedikten sonra adamların tepkisini merak ettim
Gerizekalı korsanlar bizi neden öylece bırakmazdınız ki anlamıyorum. Yani bırakın gidelim buradan düzgünce. İlk defa red edilebilirsin ama bunlara alışman lazım. Tipin o kadar da iyi olmadığı için kızlar zaten sana bakmıyordur. Fakat şimdi ne yapabilirdik ki. Sonuçta lastik çocuğu görmüyordum. Ok atarsam herhangi bir yerde çıkar ve ona saplanabilirdi. Bu yüzden saldırmak yerine kaçmamız gerekiyordu. Dahi çocuğumuz lastik de aynısını söylemişti. Sesin geldiği yeri anlamıştım bu yüzden okumu çıkartıp onun biraz ters yönüne ipli oklarımdan birini yolladım. "Hey benim bir tekniğim vardı hatırlarsın onla yerimizi belirleyebiliriz" dedim. Umarım anlamıştır çünkü ipi tutarsa hem yerini bilebilirim hem de çekiştirdiğim zaman bir mesajı anlayabilirdi. "Sana güveniyorum lastik."dedim. Daha sonra uçarak uzaklaşacaktım buradan. Teknenin olduğu yere varıp ayrılacaktık beraber.
-- Edited by Gokudera on Monday 10th of September 2012 07:00:54 PM
Siz tam arkanızı dönüp gidecekken adam ikinizide omuzlarınızdan çekiyor ve benim tayfama katılmak zorundasın daha önce hiç reddedimedim diyor bir nefes aldıktan sonra cümlesine devam ediyor şimdi gidebilirsiniz tabi birbirinizi görebilirseniz diyor ve adam sizi görünmez yapmıştı birbirinizi göremiyorsunuz bu kötü olacak gibi...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Adamlara gereken cevabı verdiğimizi düşünüyordum.Tepkilerini merak ediyordum.Reddedilmek herkes için kötü birşeydir.Ama bu adamların bu davranışımız karşsısındaki tepki çok önemliydi.Bizi olduğumuz gibi bırakıp karışmamalarını istiyordum.Hadi G. acele edip teknemize dönelim dedikten sonra arkamıza dönüp ilerleyecekken adam birden omuzlarımızdan tuttu.Adam bize tayfasına katılmamız gerektiğini ve daha önce hiç reddedilmediğini söyledi.Ardından da gidebileceğimizi söyledi.Son olarakta kötü bir ses tonuyla bizi görünmez yaptığını söyledi.Demek yeteneğin buydu dokunduğun nesneleri görünmez yapmak. G. seni görmüyorum ama burada olduğunu biliyorum.Beni duyuyorsan birbirimizi görmemize gerek olmaz.Şimdi bu adaya hiç uğramamışız gibi tekrar teknede buluşalım.Oraya varınca birbirimiz bekleyelim ve orada olduğumuzdan emin olalım..Bu sözlerden sonra G. de birşeyler söylemişti. "Hey benim bir tekniğim vardı hatırlarsın onla yerimizi belirleyebiliriz"yetenek hanig yeteneğiydi acaba.Oklar oklar tamam anladım ipli oklarından bahsediyordu.İpi tutup biribirimizin yerini ve konumunu öğrenebilirdik aferin G. bu da iyi bir plandı.Planı anlamıştım ve ipi arıyordum işte ip.İpi tuttuğumda tamam G. mesaj alındı(bu sırada ipi çekiyordumki planı anladığımı ve yerimi fark etsin)
Sana gelince kedili herif bizi öylece bırakmayacağını biliyordum.Kendinizi bizim yerimize koyarsanız size katılmamızın çok zor olduğunu anlarsınız.Şu an bir görevdeyiz ve sizinde buna saygı göstereceğinizi düşünüyoruz.Korsanların kuralı olmasa da bu bir korsan nezaketidir.Bizi tekrar eski halimize döndürürseniz çok memnun oluruz yok böyle kalacaksınız derseniz size elveda der denize açılırız ama sizinle dost bir şekilde ayrılmak istiyoruz.
Adam cevabını aldıktan sonra çok sinirleniyorki suratı kıpkırmızı oluyor ardından arkasındaki sarı saçlı çocuk görünmez oluyor ve siz görünür oluyorsunuz ama bir sorun var sarışın nerde diye düşünürken ikinizde ardı ardına birer tekme yiyor ve yere seriliyorsunuz ardından adam ya bize katılırsınız yada ölürsünüz diyor...
__________________
Kötülere karşı acıma duygusu beslemem.Ancak aile farklı birşey.
Adama cevabımızı vermiştik.Bu cevaptan sonra şerefsiz herif daha çok sinirlenmişti ve bizi görünür hale getirmişti arkasındaki sarı adamı da görünmez yapmıştı.Şerefsiz herif ciddiydi galiba.Sarı herifin attığı tekmeler ve adamın arkasından söylediği ya bize katılırsınız ya da sizi öldürürüm laf ciddiyetini ortaya koyuyordu.Şimdi ne yapacaktık bu herifle bu kararı tek başıma alamazdım yanımda G. de vardı. Gokuderayla ufak bir bakışmayla kaçmayı planladık hemen G. dönüğp koşşşş buradan hemen çıkmalıyız kaçmak için gemiye doğru yola koyulduk.Eğer yakalanırsak bu tayfaya katılmaktan başka çaremiz yoktu gibi görünüyor.Haydi G. kaçamazsak sonumuz gelebilir
Bu olaylardan sonra kaçmaktan başka şansımız yoktu. Piç herif de iyi ki görünmezliği var ya bizi onla yenmeyi planlıyor. Eğer burada kalırsak ya öldürüleceğiz ya da onlara katılacaktık. Böyle zorla bizi katmaya çalışan tayfaya asla katılmazdım. Bunu lastiğe söyleyecektim. İsterse o kalabilirdi ama ben yokum diyecektim. Ancak ona döndüğümde gördüğüm bakış o da kaçmamızı söylüyordu. Patlayıcı okumu çektim ve kaptana doğru attım. "Haru Katsu" bu çok az zaman kazandırabilirdi bize. "Şimdi" diye bağırarak lastiğe koşmasını haber verdim. Ben de koşacaktım daha sonra ise kartala dönüşüp teknenin yanına gidecektim.
Birlikte koşarak gemiye doğru kaçıyorsunuz. Gokudera kartala dönüşüp ikinizin arasındaki mesafeyi açarak gemiye doğru uçuyor. İdriste onu arkasından izliyor. Gokudera tam gemiye doğru inişe geçmişken ikinizin tam ortasında büyük bir patlama oluyor. İkinizde bayılıyorsunuz. Ne olduğunu yada ne bittiğinin farkına varamadan yüksek sıcaklığın teninizde bıraktığı acı bayılmanıza neden oluyor.
Gokudera düşerken sadece gemiye düştüğünü görüyor. İdrisi, gelen saldırıyı yada demin kavga ettiğiniz tayfanın üyelerini göremeden bayılıyor.
İdris patlama yüzünden geri fırlıyor ve biraz önce kavga ettikleri tayfanın kaptanı onu havada yakalıyor. İdrisinde son gördüğü kaptanın endişe dolu bakışları. Bunu beklemediğini, yani saldırının onlar tarafından gerçekleştirilmediğini anlayıp bayılıyorsun.
Out: Konu ikiye bölünüp kapanmıştır. İdris ve Gokudera farklı birer konu açıp rüyanızla ilgili bir rp yazın. Herhangi bir görev bitmiş sayılamayacağı için üzülerek upgrade veremiyorum.
