İdrisovic amcasından aldığı salla denize açılmıştır fakat deniz kendisi için çok tehlikelidir çünkü bir şeytan meyvesi yemiş ve yüzemez olmuştur denize düşerse onu kurtaracak kimse yoktur.idrisovic bindiği salla grand line doğru yola çıkmıştır.İdrisovic salda 1 günlük bir yolculuk yaptıktan sonra bir ada görmüştür.idrisovic adayı görünce sevinçten dört köşe olmuştur.
İdrisovic salını kıyıya yaklaştırdıktan sonra karnını doyurmak için adanın içinde bir lokanta aramaya koyulmuştur.idrisovic adada biraz ilerledikten sonra bir lokanta görmüş lokantaya doğru yönelmiştir.
-- Edited by idrisovic on Saturday 30th of June 2012 08:55:15 AM
-- Edited by Roger on Wednesday 4th of July 2012 06:43:36 PM
-- Edited by Rayleigh on Thursday 19th of July 2012 03:47:06 PM
Lokantaya doğru ilerlerken burnunu pis bir koku rahatsız ediyor. Etrafını dikkatle incelediğinde şehirde bir çöplük havası olduğunu görüyorsun. İnsanların üzerinde eski ve yırtık kıyafetler var. O sırada iki haydutun yaşlı bir kadını zorladığını görüyorsun, birinin elinde kör bir satır var. Kadın "Yardım edin." diye bağırıyor ama etraftaki insanlar buna alışık gibi aldırış etmeden devam ediyor. Kadına yardım etmek veya lokantaya girmek senin elinde...
Lastik meyveni kullanarak hem tekme hem de yumruk atmaya çalıştın. Ama tek ayağın uzayan iki uzvu dengeliyemedi ve yüz üstü düştün. Satırlı adam sinirlenerek yaşlı kadının boynuna bir hamle yaptı. Kadının kanlar içinde düştüğünü görüyorsun. Diğer adamda sana doğru koşuyor ve başına geldi sayılır
-- Edited by Rayleigh on Sunday 1st of July 2012 08:13:19 AM
İdrisovic lokantaya doğru ilerlerken birden bir kadının çığlığını duyuyor.idrisovic sesin geldiği yere bakınca iki haydutun yaşlı bir kadına doğru saldırdığını gördü.çevredeki insanların bu olaya ses çıkarmaması idrisovicin çok garbinie gitmişti bu şehrin bir çöplükten ibaret olduğunu düşünmüştür.idrisovic karnını doyurmak için geldiği lokantada böyle bir belaya bulaşacağını hiç düşünmemişti ama yaşlı bir kadını böyle bir durumda bırakıp yemek yemek der idrisovice uygun bir davranış değildi.idrisovic yaşlı kadına yardım etmek için elinde kör satır olan adama gomu gomu meyvesiyle bir yumruk sallayıp diğer adama da bir tekme sallamıştır.
lokantaya girmiştim.lokantada 4-5 masa vardı ve etrafta iki garson dolaşıyordu.hemen bir masaya oturdum ve garsonlar beklemeye koyuldum.adamın cebimden aldığım paralar beni doyurmaya yetecek kadar çoktu bu yüzden rahattım.masaya oturmamdan 5 dakika geçmişti ve hala garson gelmemişti.bende sinirlenerek garson yok mu diye bağırdım.
-- Edited by idrisovic on Monday 2nd of July 2012 05:21:34 AM
Henüz lastik meyvemi tam olarak kullanamam sonucu yaşlı kadının ölümüne sebep olmuştum.fakat bunu düşünecek zamanım yoktu.diğer adam üstüme doğru koşmaya başlamıştı çevikliğimi kullanarak ondan kurtulup kontra bir vuruşla adamı alt etmeyi düşündüm.satırlı adamı en sona bırakıp ona yaptığının bedelini ödetmeyi düşündüm.
Lastik bir yumruk gerçekten beklemediğibir şeydi adam havada bir dönüşün ardından yere kapaklandı. Satırlı olanı ise "Büyücü" diye haykırdı ve kaçmaya başladı şimdi onu kovalamak yada kadına bakmak arasında kaldın. artık bir iki kişi kadınla ilgilenmeye başlamıştı. Yani sana pek ihtiyacı yok. Hızla ayağa kalktın yerde yatan adamın bayıldığından emin oldun ve uzayan elin eski halin aldı. Şimdi koz sana geçmişti. Fakat çevrede meraklı onlarca göz de senin üstündeydi...
İdrisovic şimdi ne yapacağını düşünüyordu.ya adamı kovalayacak ya da gitmesine izin verecekti.ama idrisovic adamın gitmesine izin veremezdi yaşlı ve savunmasız bir kadına yaptığı affedilemezdi.idrisovic kadını köylülere emanet ederek koşan adaımn peşine düşmüştü.köylülerin meraklı bakışları kendisini rahatsız etmesine rağmen kaçan adaımn işini bitirmeye kararlıydı.
Adamın peşine düştün bir birinin aynı bir kaç kenar mahalleye girip çıktınız ardından adam eski bir binaya sığındı. binanın kapısına kadar koştun. Etraf korsan dolu gibi gözüküyordu fakat tek bir marine bile yoktu. İçeride ne ile karşılaşacağını ise bilmiyorsun. Bu senin sorunun değildi kadını tanımıyorsun ve artık yapabilceğini yapmıştın. kendini tehlikeye atmana gerek yoktu tek yapman gereken geri dönüp bayılttığın korsanın ceplerin yoklamak ve lokantaya girmekti ya daq uzunca bir maceraya adımını atıcaktın...
adamı eski bir binaya kadar kovalamıştım.binanın içinde birçok korsan olduğunu farketmem uzun sürmedi.bundan sonra adamın peşinden gitmem benim için sorun olacaktı hem karnımda çok acıkmıştı.önce bayılttığım adamın ceplerini yoklayıp paralarını almalıydım.aldığım parayla karnımı bir güzel doyurabilirdim.hemen adamın yanına gidip paralarını aldım ve lokantaya girdim.
Adamın Cebinden Birkaç bin yüz para çıktı bu para karnını doyurman için yeterliydi. Ama daha fazlası değil. Lokantaya girdin ve bir masaya oturdun, beklemeye başladın. Ama kise seninle ilgilenmiyor gibiydi. Yanından garsonlar geçip gidiyor.
Başka bir masadan kalkan sinirli bir adam masana oturdu. Adamın üstünün pislik içinde olduğunu gördüğünde lokantadaki herkesin de öyle olduğunu farkediyorsun adam suratını sana yaklaştırıyor ve soruyor: "Kimsin sen"
bağırmamdan sonra pis görünümlü bir adam masama benden izinsiz oturmuştu.adam haddini bilmeyip masama oturmuştu.adam masama oturduktan sonra bir de küstahça kimsin sen diye bir soru sormuştu.adamın sorusu üzerine adama baktım ve cevabım olan fiyakalı bir yumruk atmıştım
-- Edited by idrisovic on Tuesday 3rd of July 2012 11:59:31 AM
adama attığım yumruk içimi rahatlatmıştı.ama ondan sonra etrafıma bakındığımda etrafta çok kişinin kötü bakışlarına maruz kaldığıımı farketmiştim.o anda başımın büyük bir belaya girdiğini farkettim ama iş işten geçmişti.hemen etrafıma bir bakış atmış ve saldırmaya karar vermiştim.etrafımda hemen hemen yüz kişi vardı.hemen masadan kalktım ve saldırıya geçtim gomu gomu no makineli tüfek saldırımı kullanarak adamların çoğunu indirmeyi düşündüm.
-- Edited by idrisovic on Tuesday 3rd of July 2012 12:16:04 PM
Zaten kavgaya gelen bir adam için bu yumruk şaşırtıcı olmasada çevikliğin sayesinde rahatça adamı yere yığıyorsun. Adamın yere düşmesiyle birlikte onlarcası bir anda etrafın sarıyor lokantanın içinden dışından belki yüz kişi masanın başında toplandı başının büyük belaya girdiğini farkediyorsun. Mutfaktan gelen aşçılar dahi eski püskü ve yırtık kıyafetler içinde burasının normal bir ada yada normal bir lokanta olmadığı belliydi.
Saldırmayı seçmiştin fakat kısa süre sonra yanlış bir tercih yaptığını anladın makineli tüfek saldırın istediğin kadar hızlı olsa da savunma olarak zayıftın omzuna aldığın bir kesik artık sağ kolunu kullanmanı engelliyordu çok fazla düşman vardı belki yirmi kişiyi indire bilmiştin ama sonunda gözünün karardığın hissettin en son elinde iple sana gelen bir adam gördün ve birinin ceplerini yokladığını hissettin. Sonunda gözlerin kapandı ve baygın düştün...
saldırmayı seçmiştim ama etrafımda birçok adam vardı ve hepsine karşı koyabilmem imkansızdı.20 ye yakın adam indirmiştim ama bunu yaptığım sırada sağ koluma bir darbe alıp bayılmıştımbayılmadan önce cebimin yoklandığını hissettim ama yapabilecek birşeyim yoktu.uyandığımda ise...
Uyandığında kendini geniş salonda sütuna bağlanmış halde buldun. Ağrılarına bakılırsa biri omzunda(Sağ) diğeri boynunda iki önemli yaran vardı. Ve bağlı durumda olduğun için haraketde etme şansın yoktu. Derken içeriye bir grup insan girdi ve yanına geldiler. Birinin sesini duydun: "Şeytan meyvesini onun içinden çıkartamadık kaptan. yani bunu nasıl yapacağımızı bulamadık." Kaptan dedikleri adam iri yapılı ve benzer kıyafetler giymiş bir adamdı. Eliyle çenende tutarak kafanı kaldırdı: "Bunun bir şeytan meyvesi yeteneği olduğuna eminim onları daha önce duymuştum insanlara bu tip yetenekler kazandırırlar... onu bir şekilde söküp almanın bir yolu olmalı ve belki o bize söylemek ister. "
uyandığımda kendimi bağlı halde bulmuştum.iplerden kurtulmak için gösterdiğim çaba işe yaramıyordu.sağ omzumdan ve boynumdan ağır yaralar almıştım.ben bunlarla uğraşırken içeriye bir grup insan girdi ve "Şeytan meyvesini onun içinden çıkartamadık kaptan. yani bunu nasıl yapacağımızı bulamadık." bu lafı kaptan dedikleri iri yapılı bir adama iletti.adam yanıma yanaşarak başıma kaldrdı ve "Bunun bir şeytan meyvesi yeteneği olduğuna eminim onları daha önce duymuştum insanlara bu tip yetenekler kazandırırlar... onu bir şekilde söküp almanın bir yolu olmalı ve belki o bize söylemek ister. " dedi.adamın bu sözleri karşısında kendimi tutamayıp gülmüştüm.şeytan meyvesini çıkarmak mı sıçayım isterseniz hahahahahaha.daha şeytan meyvesinin çıkmayacağını bilmiyorsunuz ve kendinize şeytan meyvesi mı diyorsunuz diyip lafımı bitirmiştim.
idrisovic merakla adamın cevabını bekliyordu.ve beklediği cevap "Eğer Şeytan meyvesi gücünü bana verirsen buradan canlı çıkmanı sağlarım." oldu.idrisovic bu cümleleri duyunca çok şaşırdı ama bu şaşkınlığını belli etmedi adam şeytan meyvesi hakkında bilgisizdi.idrisovic bunu çok iyi kullanabilirdi.'Anlaştık seni uyanık pislik şeytan meyvesinin gücünü sana vereceğim ama beni özgür bırakacaksın.şeytan meyvesinin gücü ancak bir seramoni ile başkasına devredilebilir.iki kişi avuç içlerini keserek ellerini birleştirir ayini bitirmek içinse birleştirilen elleriyle bir seramoni dansı yapmalı ve ayini tamamlamalılar tamam mı. şimdi ellerimi çöz de şu transfer seramonisini gerçekleştiriyim.hem bu lanetten hem de sizden kurtulayım'.
-- Edited by idrisovic on Wednesday 4th of July 2012 01:13:25 PM
Adamlar sözlerini pek ciddiye almıyorlar. Kaptan "Elinde sonunda onu çıkartıp alıcaz" diyip çıkıyor. Geriye kalan yardımcısı diğerleri çıkana kadar bekliyor. ve herkez çıkınca sana doğru yaklaşıp önünde bir sandalyeye oturuyor. "Delikanlı burası korsanlar tarafından yuva edinilmiş çok küçük bir adacık. Bizim tayfamızın görevi de bu adayı diğer tayfalar yokken yönetmek ve büyük tayfalar için burada hazırlık yapmak. Yani burası bir çeşit "korsan askeri üssü" Bunları sana anlatmamın sebebi seninle anlaşma yapmak istemem... İkimizin de kârlı çıkacağı bir anlaşma buna nedersin ? "
adamlar söylemiş olduğum laflara pek aldırmamış şeytan meyvesini çıkarmayı düşünüyorlardı.bir kişi hariç diğer herkes odadan çıkmıştı.kalan kişi kaptanın yardımcısıydı ve idrisovice yaklaşarak "Delikanlı burası korsanlar tarafından yuva edinilmiş çok küçük bir adacık. Bizim tayfamızın görevi de bu adayı diğer tayfalar yokken yönetmek ve büyük tayfalar için burada hazırlık yapmak. Yani burası bir çeşit "korsan askeri üssü" Bunları sana anlatmamın sebebi seninle anlaşma yapmak istemem... İkimizin de kârlı çıkacağı bir anlaşma buna nedersin ? " dedi.idrisovic de buradan nasıl kacacağını kara kara düşünüyordu ve eline bir fırsat geçmişti.adamın sorusuna 'Anlaşma mı anlat bakalım neymiş bu anlaşma' diye cevap verdim.
Merdivenlerden hızlı adımlarla çıkıyordum.En sonunda bir ışık süzmesi gözlerimi kamaştırmıştı.Sonunda penceresi olan bir kata çıkabilmiştim ve görünüşe göre zemin kattaydım.Bu da buranın yer altında bir bina olduğunu kanıtlıyordu.Hemen aşağıya doğru bir bakış atmıştım adamlarla aramda bir iki kat vardı bu da beni rahatlatmıştı.Hemen kapıya doğru yöneldim.Fakat kapıya yöneldiğimde üzerime soğuk sular dökülmüş gibi oldum.Karşımda tayfanın kaptanı duruyordu.Kaptanlarının elinde iki silahı vardı.Sağ elinde tabanca sol elinde kılıç vardı.Kılıç tuttuğu eli havadaydı ve saldırıya hazırlanıyordu.İçimden bu adamla uğraşacak zamanım olmadığını, aşağıdaki adamların gelmesiyle zor duruma düşeceğimi geçiriyordum.Hemen bu binadan ve bu adadan kaçmalıydım.Tabanca bana işlemiyordu bu benim için bir avantajdı ama kılıçlara karşı bir zayıflığım vardı.Önce yaptığı kılıç saldırısını durdurmalıydım.Hemen kaptanın sağına doğru savrulup ilk önce kaptanın kılıç saldırısından kaçıp verdiği açıkla çevikliğime ve yakın dövüş sanatlarındaki ustalığıma güvenerek kaptanın boynuna doğru bir darbe girişiminde bulunacaktım.Bu fikir gayet iyiydi ve bu planı hemen uygulamayı hayata geçirmem gerekiyordu yoksa tahtalı köyü boylayacaktım.
rp out:dışarının tavsirini yapar mısınız ağaç olup olmadığı ona göre kaçmayı planlıyorum.ben kendim tavsir yapmak istemedim.
-- Edited by idrisovic on Wednesday 4th of July 2012 04:46:37 PM
"Eğer Şeytan meyvesi gücünü bana verirsen buradan canlı çıkmanı sağlarım." Adamın teklifi hala meyve hakkında birşey bilmediği gösteriyordu ama bu saçma teklif tek çıkış biletindi.
Adam beklemediği bu yumruk karşısında tepki dahi veremeden 1-2 metre yerde sürükleniyor. Hemen Bulunduğun Depanun kapısından çıkıp merdivenlere geliyorsun. Yukarı baktığında üç ya da dört katlı bir bina olduğunu tahmin edip merdivenlerden yukarı doğru tırmanmaya başladın. Eski ve kerpiçten yapılma binanın duvarlarında çeşitli korsan bayrakları asılmış görünüşe göre aşağıdaki adamın söyledikleri doğruydu. Bu sırada ikinci kata kadar gelmiştin duvarların hiçbirinde pencere olmaması dikkatini çekti. Galiba burası bir yer altı deposuydu. Aşağıdan gelen sesler kaçışının farkedildiğini gösteriyor...
Attığım yumrukla adamı 1-2 metre uzağa fırlatmıştım.Adamı yere serip hemen depodan dışarı doğru çıktım.Depodan çıktığımda adamın söylediği gibi bir binada olduğumu fark ettim.Görünüşe göre bina üç ya da dört katlıydı.binanın duvarlarına dikkatlice bakınca binanın eski bir bina olduğu anlaşılıyordu.Binanın boyaları sökülmüş duvar diplerinde fareler ve örümcek yuvaları ilk gözüme çarpanlar olmuştu.Eski olan duvarlara asılmış çeşitli korsan bayraklarını görünce bu kadar çok korsan bayrağının burada ne işi olduğunu düşünmeden edemedim.Belki de katlettikleri korsan tayfalarının bayraklarıdır diye düşünmeden edemedim.Etrafa göz atarken yukarıya doğru hızlı adımlarla koşmaya devam ediyordum.Ancak depoda adamı yere sererken çok ses çıkarmıştım ve kaçışım fark edilmişti.2. kata gelmiştim ama etrafta pencere olmaması dikkatimi çekmişti.Bu durum buranın yer altında bir yer olduğu düşüncemi güçlendiriyordu çünkü adaya çıkarken 3-4 katlı bir bina görmediğine emindi.Fazla zaman kaybetmeden hemen bu binadan çıkmalıydım.Bir daha yakalanmaya niyetim yoktu ve bu sefer yakalanırsam sonuçları daha kötü olacaktı çünkü arkamda bir leş bırakmıştım.Merdivenlerden yukarı doğru kaçmaya devam ettim.
Çevikliğinin etkisiyle son kata kimseyle karşılaşmadan çıkabilmiştin. Son katın pencereleri vardı ve dışarı bakınca zemin katta olduğundan emin oldun. Dışarı çıkmadan önce merdiven boşluğundan yukarı koşan korsanlara baktın daha aranızda iki kattan fazla vardı ve zaten senden çok yavaştılar. Tekrar kapıya yöneldiğinde tayfa kaptanını bir anda karşında buldun. Sol elinde bir tabanca vardı sağ elinde ise Uzunca bir kılıç... Ve havadaki eli kılıç tutandı. Sol elinle atıcağın bir yumruğun Sağdan gelen bir kılıç vuruşuyla sonlanıcağının farkına vardın. Ama hemen bir şeyler yaman gerekiyor.
Hızlı bir hamleyle adamı sola doğru savuşturuyorsun. Fakat sağ kolun zaten yaralıydı ve iyice sakatlandığını hissediyorsun. Şimdi bunları düşünecek vaktin olmadığı için kapıyı açıp dışarı atıyorsun kendini. Binadan çıktığında buranın sabah kovaladığın haydutun girdiği yer olduğunun farkına vardın. Neyse en azından nereden gideceğimi biliyorum diye düşündün. Tamamen ara sokakların bulunduğu bir mahalledeydin. Bütün evler kerpiçten yapılmış gece kondu tarzı evlerdi. Artık ada hakkında daha çok bilgin vardı ve büyük ihtimalle bu evlerin tamamında korsanlar yaşıyordu. Bu mahalle hatta bu ada senin için bir cehennemdi. Adada tahminen 1-2 bin kişi yaşıyordu ve hepsi senin için muhtemel düşmandı. Güneş hala havadaydı fakat artık akşam olmuş sayılırdı. Yani orada uzun süre kalmayacaktı. Bu senin için bir şans mı yoksa şanssızlık mı bu az sonra belli olacaktı.
Yaptığım plan başarıya ulaşmıştı rakibimi sola savuşturmuştum..Ancak yaptığım bu hamle yaralı olan sağ kolumun yarasını dahada ağırlaştırmıştı bu benim için kötü bir haberdi.Sağ kolum daha fazla bir mücadeleyi kaldıramazdı.Rakibimi sola doğru savuşturduktan sonra kapıyı açıp dışarıya fırladım.Dışarı çıktığımda büyük bir sürprizle karşılaşmıştım burası kovaladığım adamın girdiği binaydı.Bu durum niye içeride çok kişi olduğunu ve adamın neden bu binaya kaçtığını açıklıyordu.Artık bu adadan kaçmam gerekiyor diye düşündüm çünkü bu adadaki herkes benim için potansiyel düşmanlardı.Nasıl olmuştu da böyle lanet bir adaya düşmüştüm.İçeride baygın kaldığım süre fazla olmalıydı.Güneşin o yakıcı sıcaklığı artık bana küsmüş ve sıcaklığını saklamıştı.Akşam olmak üzereydi bu onun için büyük bir şans olabilirdi gece saklanmak için büyük bir dosttu.Hemen salıma doğru koşup bu lanet adadan kaçmalıydım.Ama korsanların yolları kapatacağını düşünerek bir eve daldım.Evde hem yaralarımı saracak hem de aç olan karnımı doyuracaktım.Benim için yapılabilecek en iyi şey buydu.Akşam olana kadar evde kalmayı planlıyordum.Gece olunca da evden çıkıp karanlıkta gizlenerek salıma ulaşıp bu lanetli adadan kaçabilecektim.
Mahalleden çıkıp ilk gördüğün eve sığınıyorsun. Dikatlice kontrol ettikten sonra evin boş olduğuna karar veriyorsun. Ev diğerleri gibi kerpiçten. Bir küçük oda ve mutfaktan ibaret. Mutfağı kontrol ettikten sonra küçük odaya geçip yatağa kendini bırakıyorsun. Artık bu gün senin için bitmişti ve tek düşündüğün biraz dinlenmekti. Bu ücra mahallelerde en güvensiz olduğun yerde savunmasız fakat rahat bir uykuya dalıyorsun...
