Çocuğun anlattıkları çok saçma gelmişti. "Ölümsüzlük ve ağzından hastalık üfleyen adam" Ama yinede başka bir tanığımda yoktu. bıyıklarımı parmaklarımla tarayıp bende çocukla beraber okyanusu izlemeye koyuldum. Bir yandanda korsan bayrağımı düşünüyordum. Sonuçta ben artık bir korsandım ve bayrağım olması gerekirdi. "Ama gemide çocuk varken o bayrağı asamam. Bu onun için çok tehlikeli olur." diye düşünüyordum. Birden aklıma kazağımın içinde duran poster geldi. İçimden "Şişman Keşiş" diye geçirdim. Ve posteri çıkartıp çocuğa gösterdim. "Size hastalığı yayan adam bu adammıydı?" diye sordum.
-- Edited by Rayleigh on Saturday 21st of July 2012 01:01:45 PM
Çocuk düşünmek için beklemeden cevap verdi. "Evet... Ama çok kişi vardı buna benzer kıyafetleri vardı. Yaşlı bir adamda bunun yanındaydı... Sonra yaşlı olan kendi gemilerine gidip geldi ve bizim gemimizi yağmalamalarını söyledi. O zaman hepsi bizim gemimize saldırdılar. Sonra.. sonra o yaşlı adam babamı öldürdü. Ve annem beni kaçırdı. Beni aşağıda bir odaya götürüp bana bir meyve verdi. O meyveyi yersem ölümsüz olacağımı söyledi. Bende meyveyi yedim. Yukarı çıktığımızda korsanlar gemimizden çıkıyorlardı. En son şişman adam kaldı ve ağzından yeşil bir gaz üfledi. O zaman herkes hasta oldu işte. Bir tek ben hasta olmadım çünkü ben ölümsüz olmuştum..."
Çocuğun anlattıkları gerçeklikten uzak ama bir okarda gerçekçiydi. Yavaş yavaş bende bu saçmalıklara inanmaya ve meraklanmaya başlamıştım. Sanırım karşımda Kaplan Gözü korsanları vardı ama onlar ne türden bir silah kullanıyorlardı? Ama herşeyden önce bir adaya çıkmalı, çocuğun güvenliğini sağlayıp kendime tayfa bulmalıydım. Ama yinede merak içinde çocuğa dönüp "Bu meyve nasıl birşeydi? Ve annen sana bunun hakkında neler söyledi? Hepsini bilmek istiyorum" dedim.
"Üzerinde kıvrık şekiller olan renkli bir meyve... Bu tıpkı ben çok küçükken bana masallarda anlatılan şeytanın meyvesine benziyor. Ama o sadece bir masal değilmiydi?... Sadece masal olsun veya olmasın olanların tek açıklaması bu." Diye düşünürken aynı anda bende denize bakıyordum.
Aşşağı yukarı 1 saat geçmişti. Biz hala okyanusu izliyorduk. Çocuğa bakıp içimden "Acabe ne düşünüyor" diye geçirdim. Annesi ve babası gözlerinin önünde ölmüştü ve o da annesinin cesedini saygısızca suya atan tanımadığı bir adamla yolculuk yapıyordu. Sonra çocuğa dönüp ona sımsıkı sarıldım ve "Artık ben burdayım. Annen baban olamasamda abin olacam ve seni herzaman korumaya çalışacağım" dedim
-- Edited by muslu on Saturday 7th of July 2012 06:37:01 PM
Çocuk yaşına göre çok olgun davranan biriydi. Fakat yine de o bir çocuktu: Fazla soru sorunca sıkılmış ve cevap vermemişti. Denize seyretmeye başladı. Bir süre geçtikten sonra kendiliğinden: "Üzerinde kıvrık şekiller olan renkli bir meyve. Ve tadı berbattı. Yemek istemedim. Annem bunu yersem hasta olmayacağımı söyledi bende bir parçasını yedim sonra annem geri kalanını suya attı."
Çocuk benim yüzüme bakıp "Her zaman mı?" diye sormuştu. O an bir çocuğa moral vermek için bile olsa yalan söylememem gerektiğini anladım. Çocuğa "Söz veriyorum tehlikede olduğun her an en kısa sürede yardımına geleceğim. Ama seninle sürekli kalamam. Ben bir korsan olacam ve seninle kalmam yada senin benimle kalman senin için çok tehlikeli olıur. İndiğimiz ilk adada senin için uygun kalacak biryer bakacağız. Ama seni sürekli ziyaret edeceğim." dedim. Çocuğu bırakıp göz yaşları içinde yeniden okyanusu seyre daldım.
out: gm bu nhe ya tv deki dizilerin rpsi mi yoksa korsan rpsi mi belli değil :D
Çocuk sana dönüyor ve elini omzuna koyuyor ne söyleyeceğini duymak için ona dönüyorsun daha fazla duygusallığı kaldıramam derken çocuk: "Bir ada gördüm." Diyor hemen çocuğun gösterdiği tarafa bakıyorsun gerçekten de bir adaya yaklaşıyorsun çok küçük bir ada ve büyük ihtimalle tek bir köyden ibaret.
İçimden "Oh be sonunda bir ada" diye geçirip çocuğa "Sen burda kal ben gemiyi ayarlıyım." diyorum. Dümenin başına geçip gemiyi adaya doğru çeviriyorum. Adaya doğru son sürat ilerlerken yine çocuğun yanına gelip "Adada sakın yanımdan ayrılma. Seni kaybetmeyi hiç istemem." diyoyum. Artık çocukla beraber teknenin adaya yaklaşmasını bekliyoruz. Yüzümde sonunda bir kara parçasına olaşmanın verdiği bir sırıtış var
Teknen adaya yanaşıyor. Beklemediğin kadar heyecanlısın çocuğun elinden tutuyorsun. Ona dokunmanla beraber Bir anda kalp atışlarını dahi hissediyorsun. Çocuk: "Sakinleş biraz." Diye fısıldıyor; fısıltıyı içinde hissediyorsun. İstemsiz bir şekilde kalp atışların tekrar eski halini alıyor. Çocukta bir acayiplik olduğu kesin. Yüzüne baktığında o bunun farkında değilmiş gibi görünüyor. Şimdi köyün merkezine kadar geldiniz.
Köyün merkezine kadar çocukla yürüyoruz. Çocuk kendinin acayipliğinin farkında değil gibi. "Ben sanki çok normalim." diyip geçiyorum. Önce çocuğun sonrada benim karnımızı doyurmamız lazım. Ama cebimde sadece bir ekmek almaya yetecek kadar param olduğunu hatırlıyorum. Aklıma bir fikir geliyor. Çocuğa bakıp "Benden korkuyormuş gibi yap" diyorum. Çocuğu kucağımda rehine tutar gibi tutup ilk gördüğüm han kapısını tekmeliyorum. "Bana biraz sıcak çorba vermezseniz çocuğu öldürürüm" diyorum. Bunu yapmamın sebebi bu köyün çocuğa sahip çıkmasını istemem.
Adamın çorbayı koydu masaya çocuğu bırakmadan oturuyorum. Çorbayı hem kendim yiyorum hem çocuğa yediriyorum. Çocuğun ağzına verdiğim her lokmada çocuğa, çaktırmadan göz kırparak "Senide çok uzun zaman önce kaçırdım sakın açlıktan ölme" diye bağırıyorum.
O sırada Yanına köylülerden biri yaklaşıyor adamın üzerinde lüks elbiseler var. Köyün en zengini olduğu her halinde belli. "Elindeki çocuk için kaç para istersin delikanlı?" Diye soruyor
Adam benden çocuğu ona satmamı istiyordu. İyide para veriyordu. Bir yanım "Ver kurtul. Zaten çocuk ölümsüz. Ne yaparsa yapsın adam ölünce dilediğince yaşar." diyordu. Diğer yanım "O daha küçücük bir çocuk. Ölümsüz nolduğu kesin değil. Adam ona neler yapar. Annesine onu koruyacağına söz verdin." diyor. Adama tekrar soruyorum. "Bu çocukla ne yapacaksın?"
-- Edited by muslu on Monday 9th of July 2012 02:13:53 PM
Adam öyle derdemez sinirime hakim olamayıp yaşlı adamın yüzüne sert bir yumruk geçirip adamı deviriyorum. Ordaki herkese "Bize yaklaşan olursa kendini bu adamın yerine koymuş olur." diye bağırıyorum.
-- Edited by muslu on Tuesday 10th of July 2012 07:03:04 PM
Adamın yüzüne iğrenç bir gülümseme geliyor. "Kız çok küçük ve onun gibi bir kızla ilgilenebilecek tanıdıklarım var. Anlarsın ya küçük bir eğlence... Ve pahalı bir eğlence."
Adama vurmanla beraber adam yere yığılıyor ve çevredeki herkes birden senin üstüne çullanıyor. İçeridekilerin üstüne dışarıdan da koşarak gelenler var. Bir kaçının elinde kılıç var. Barın içine doluşmuş altmış kadar kişi üstüne yürüyor.
rp out: benim yazdıklarımı niye hiçe saydın? en azından bir açıklasaydın?
Bir anda adamlar etrafımı sarmış bana doğru geliyordu. Çok pis dayak yiyeceğimi anlamak için kahin olmaya gerek yoktu. Ama çocuğu korumak istiyordum. Ona dönüp "Caravel, sen çorba kasesini de alıp masanın altında çorbanı iç" dedim. Oturduğum sandalyeyide ona siper olarak koydum. Adamlara baktım. Bana en yakın olana sert bir yumruk daha attım. Ama kılıçlı adamlar beni endişelendiriyordu.
Adamların arasından yaşlı adam ayağa kalkıtığında diğer adamlar tamamen etrafınısarmıştı zaten. Yaşlı adam öne çıktı: "Ben Koramiral Balver'in özel pezevengiyim ve bu adayı ondan bir hediye olarak aldım. Yani sen benim adamın üzerinde bana vurdun. Şimdi ben çocuğu alıcam ve seni de... tabiiki" Adamlar saldırmak için üstüne doğru hareket ettiler
Adamlar üstüme üstüme geliyor. çok korkuyorum. Ama korkunun ecele faydası yok. O an keşke ekmek alıp eve gitseydim diye düşünüyorum. Yada parayı kabul etseydim. Yada en azından çocuğu kurtarabilseydim de ölümüm bir işe yarasaydı. Ama hiçbirini yapmamıştım/yapamamışttım. Burda körü körüne ölecdektim. rp out: allah iyiliğinizi versin emi benimde içimi kararttınız ne yapacağımı şaşırdım:D Adamlar üstüme gelmeye devam ediyordu. Birden "Durun biraz hala anlaşabiliriz" diye bağırdım.
Adamlar senin ''durun biraz haal anlaşabiliriz'' demenle gülmeye başlıyorlar. bu sırada sağ köşede siayh cübbeli bir adam sana gel işaretiyopıyor adam çok gizemli duruyor ve bir o kadarda korkutucu... gel işareti yaptığı elinde ilginç bir bıçak var bu bıçağın aynısını gözüne giren ışık hüzmesinin ucundanda görebiliyorsun sen bekledikçe adam dahada çokgel işareti yapıyor senin orada takılıp kaldığını görünce ayağa kalkıp eline bir iskembe alıyor ve sana doğru tehdikar bir biçimde yürümeye başlıyor
rp out:istersen ben devam edeyim muslu istersen ray i bekleona göre yazarsın cevabını
-- Edited by MonkeyDDragon on Sunday 15th of July 2012 09:58:20 AM
Şansa bak ben korsan olacakken bir denizci kaptanı hayatımı kurtardı. Ama yine beni öldürecek olanda bir denizcinin adamıydı. kafam çok karışmıştı.
Bana elini uzatan denizcinin elini tuttum ve biraz destek alarak ayağa kalktım. Çocuğa dönüp "Caravel artık gelebilirsin" dedim. Gülümsiyerek denizci kaptanına döndüm "Ben LORTT bizi kurtardığınız için çok minnettarım." dedim.
out: bende kendimi ölüme hazırlamıştım:D
-- Edited by muslu on Monday 16th of July 2012 06:10:38 PM
Adamlar bir anda üstüne atlıyorlar. Bir ikitanesini indirmek için direniyorsun. Çocuk masanın altında beklerken senin kafanda sadece bu adamların buraya nasıl sığdığı sorusu var. Güçsüz düştüğün bir anda yaşlı adam sana doğru yürüyor fakat dışarıdan gelen bir sesle duruyor: " Hanı boşaltın bu bir emirdir etrafınız sarıldı herkes sakin olsun!" Bir anda marineler etrafı sarıyor. İçerideki insanlar hanı boşaltıyor sen çocuk yaşlı adam içeridesiniz. Az önce seslenen Marine subayı içeri giriyor: "Çocuğu ve bu genci ben alıyorum blasevich. Bu sefer koramiralin torpiliyle istediğini yapmana izin vermiyeceğim." Yaşlı adam kızdı fakat gülümsiyerek konuştu: "Kendini yakıyorsun kaptan. Burası benim adam." Denizci bu sözlere aldırış etmedi ve yere düşmüş olan seni kaldırmak için elini uzattı.
Kaptanla beraber handan çıkıp yürüyorsunuz. Arkanızdaki marineler kaptanın hareketiyle normal düzene geçip dağılıyorlar. Kaptan sana bakıp gülümsüyor: "Çok güzel bir kızın var delikanlı Ne yalan söyliyeyim senin gibi bir tipten böyle bir çocuk beklemezdim.. Ama neyse çattığın adam marinenin kodamanlarından biri tarafından korunuyor ve bu adada istediğini yapabiliyor. Adamın adı Vlap ve koramiral Balver tarafından korunuyor. Benimle karargaha gel aç görünüyorsun."
Adamla köyde yürürken bana bazı şeyler söyleyip karnımın aç olup olmadığını soruyor. Bende şöyle bir açıklama yapıyorum "Ben ve kızım bir ticaret gemisindeydik. Gemimize korsanlar saldırdı sadece 2miz kurtulabildik." biraz üzülmüş gibi yaparak "Çocuğun annesinide ne yazıkki kurtaramadım. Çocuğun ve benim karnım açtı. buraya girdik. Ve bu olaylar..."
Kaptan seni kasabanın karakoluna götürüyor odasına alıp sizin için yemek söylüyor. masada yemeğin gelmesini beklerken soruyor: "Eee şimdi şu hikayenin tamamını dinleyebilir miyim?"
Bende masaya oturup kızı kucağıma aldım. Bir yandan düşünürken bir yandanda mahcup bir ifadeyle anlatıyordum. "Karım karamannis ticaret gemisinin mutfağında çalışıyordu beni ve kızımıda gizlice gemiye sokmuştu. Kamaralarda oturuyorduk o da gizlice yemek getiriyordu. Yine kamarada otururken birinin "Korsanlar saldırıyor" diye bağırdığını duydum. Hemen kızımıda alıp filikalara koştum. Kız ağladığından annesinin yanına gidemedim. Dışardan bağrışmaları duydum kızımı korumak için denize indik mecburen. Bayraklarından anladığım kadarıyla kaplan gözü korsanlarıydı Gemiden yeşil bir duman yayılıyordu. Korsanlar gitiğinde yeşil duman kırmızıya dönmüştü. Gemiye tekrar dönmeye korktum... Ve 4 gün sonra işte burdayız." dedim. İnandımı acaba diye gözlerinin içine bakıyordum.
rp out: karamannis'i kavak yellerinden biliyorum :D
out2: benim karaktere vbak sen ya benden daha güzel rp yapıyor:D
Kaptan gözlerinin içine baktı sonra: "Üzüldüm... Gördüğününz bayrak bu muydu acaba?" masanın çekmecesinden kaplan gözü korsanlarının bayrağını çıkartıp gösterdi.
Adam söylediklerime inanıyormuş gibi görünüyordu. Ama bir şeyler yanlıştı. Yalan her zaman bana zarar vermişti. Şimdi de hayatımı kurtaran adama yalan söylüyordum. Birde kız benim başıma kalacaktı. İçim hiç rahat değildi.
Birden cesaretimi toplayıp doğruyu söylemeye başladım. "Benim aslında karım felan ölmedi. Ailemi korsan olabilmek için terk ettim. Denizde sürüklenirken 7-8 tekne dolusu hasta ve ölmek üzere olan adamla karşılaştım. Aralarında sadece bu kız hasta değildi. Annesinin son isteği kızını kurtarmamdı. Bende kızı kurtardım. Yolda kızdan alabildiğim bilgilere göre kız şu masallarda geçen şeytanın meyvesi sayesinde hasta olmamış. Ve bunlara saldıranlar kaplan gözü korsanlarıymış. Bu adaya geldiğimizde kızın karnını doyurmak istedim ve olanlar oldu." dedikten sonra "Benim daha ne bir korsan bayrağım nede aranıyor posterim var. Yani beni yakalıyamazsınız." diyorum.
gecikme için çok özür dilerim dediğim gibi gerçekten çok hastayım:(
-- Edited by muslu on Friday 20th of July 2012 02:35:38 PM
Sen daha cümlelerini bitirmeden kız bir anda gülmeye başlıyor: "Baba çok komiksin nerden buluyorsun bu şakaları. ha ha ha."Kızın araya girmesiyle kaptanın yüzde yumuşayıp gülmeye başlıyor. O sırada kapı çalınıyor kaptanın gir komutuyla içeri güzel hazırlanmış bir yemek sofrası geliyor. Kaptan kızla şakalaştıktan sonra. "Beyefendi gerçekten harika bir babasınız. kızınızı eğlendirmek için böyle bir durumda bile şaka yapabiliyorsunuz. Neyse şimdi yemeklerinizi yiyin. Ve yukarıda sizin için bir oda hazırlatıcam burada kalabilirsiniz zaten şuan karargahın dışında kalmanız sizin için sıkıntı oluşturur. Gerisinide yarın konuşuruz."
-- Edited by Rayleigh on Friday 20th of July 2012 02:07:06 PM
-- Edited by Rayleigh on Friday 20th of July 2012 02:07:32 PM
bak ben dışardaki beni öldürmek isteyenleri unutmuşum:)
Kız daha ben sözümü birmeden gülerek bana "Baba çok komiksin nerden buluyorsun bu şakaları." demişti. Buna çok şaşırmıştım. Tam yine doğruyu söyliyecektimki ben söze girmeden yemekler geldi. Bende söylemekten vazgeçtim. Sonra kaptan kızla şakaşırken bende yemeğimi yedim. Yemeğim bittikten sonra kaptan bana "Beyefendi gerçekten harika bir babasınız. kızınızı eğlendirmek için böyle bir durumda bile şaka yapabiliyorsunuz. Neyse yukarıda sizin için bir oda hazırlatıcam burada kalabilirsiniz zaten şuan karargahın dışında kalmanız sizin için sıkıntı oluşturur. Gerisinide yarın konuşuruz." diyor. Bende "Herşey için çok teşekkürler. Siz olmasanız kızımda bende ölmüştük." diyip odadan çıkıyorum.
Odadan çıkıp yukarıda sizin için hazırlana odaya giriyorsunuz Daha hala erken olmasına rağmen uzun bir deniz yolculuğu ve altmış kişiden yenen bir dayak seni çok yordu kızı yatağına yatırıp kendinde diğer yatağa kendini bırakıyorsun