One Piece Rpg

Members Login
Username 
 
Password 
    Remember Me  

Topic: Akira Korsanları - Başlangıç

Post Info
Korsan
Status: Offline
Posts: 16
Date: Jul 23, 2012
Akira Korsanları - Başlangıç
Permalink   
 

Tam da bitmiş gibi gözüken olayların bitmediğini, filmin devamının hemen geldiğini söyleyen belirtilere şahitlik ediyorlardı. Umi'nin göğsünün ortasından akmaya başlayan kan, uzun ince bir delikten geldiğini belli etmekte bekleyemeyecek kadar megaloman bir şeydi. Garip sayılmayacak şeyler söyleyen, fakat garip davranan biri tarafından almıştı bu yarayı Umi. Bir iskambil kağıdıyla bunu yapabildiğine göre güçlü olmalı diye düşünmüş ve ona bakmaya devam etmişti. Kırmızıyı andıran saçlarına getirdiği tabanca misali eliyle garip davranışlarını sergiliyordu Carter ve yanındakilere. Carter garip hissettiğinin farkına vararak o gariplikte uzaklaşmıştı. Umi için üzülmüş, hatta berbat hissettiğini fark etmişti. Umi'yle ve tayfanın geri kalanıyla tanışalı bir gün bile geçmemiş olsa da onlara zarar gelsin istemiyordu. En azından kanlar içinde yatmaya yüz tutmuş Umi'ye böyle bir şey olsun istemiyordu. Vakti nakitti, her saniyesi Umi'den canının gittiği bir köprüyü yıkmaya çalışan kişilere karşı bir dezavantajdı. Yüzündeki canlı, sevecen ve hayat dolu ifadelerin hepsi, her an kurumaya başlayabilirdi. Bütün bunları düşünerek kendine çektirdiği acı, beklenmedik tepkilerden ötürü yok olmaya başlıyordu. Kendine bağırarak Umi'yi kurtarmasını söyleyen siyah takım elbiseliye bakmış ve ses etmeden bir şeyler yapmayı planlamaya başlamıştı. Kanamasını durdurmak için bir şeyler yapmalıydı. Üzerinde giydiği koyu renkli tişörtü iki eliyle tutarak yırtmış ve iki parçayı da ne olur ne olmaz diye eline hafif, fakat düğümün açılacağı kısmı avuçlarının içine koyarak Umi'ye doğru baktı. Geliyorum, dercesine baktıktan sonra içinden, sanyaku pasento, demiş ve gücünü katlamıştı. Hızlı koşmalıydı. Olabilecek her şeye karşı Umi'yi korumalı ve en kısa zaman zarfı içinde onu bir doktora götürmeliydi. Vücudunda bulunan gücün ardından Umi'nin olduğu yeri hedef bilerek koşmaya başlamıştı.



-- Edited by Carter Salvatore on Monday 23rd of July 2012 12:38:57 AM

__________________

 

Adı: Carter Salvatore

Ödülü\Rütbesi: 0

Silahı: -

Mesleği: -

Meyvesi: Zonbi Zonbi no Mi

Tayfası: Akira Korsanları

Yetenek Statları: M:1 DY:1

Bitirdiği RP Konuları:-

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 
Carterlar köşke bakan orman tarafından koya doğru koşmaya başlıyor. En arkada umi vardı ve tam Akiranın başına silah dayayan adamın Kainin okuyla devrildiğini görmüştü ki. Acı bir inlemeyle dizlerinin üstüne düştü. Bir anda tüm tayfa umiye baktılar. Uminin göğsünün ortasından bir kan hüzmesi aşağıya doğru süzüldü. Kan iyice arttığında uminin göğsünde bir çizgi halinde yukarıdan aşağı doğrı dört santimlik bir delik olduğu belli belirsiz kendii göstermişti. Uminin beş-altı metre arkasında ise Kaptanın sağ kolu elindeki iskambil kartlarıyla gülümsüyordu. Adam Umini göğsünü bir iskambil kartıyla delmişti. İlk tepkiyi Kai verdi ve Umiye doğru dikkatsizce hamle yaptı. Fakat boğazına dolanan bir kırbaçla birden geri düştü. Koy sorumlusu sırıtarak Kaiye doğru yürüyordu elindeki kırbacı ne kadar iyi kullandığını göstermişti..

__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 
Neler oluyordu bu adam ne zaman gelmişti ? Umi Umi yere düşüyordu göğsünde kan gözlerinde bir korku vardı. Aman allahım nasıl bir rüyaydı bu böyle .Donup kaldı napacaklardı.Akira ya baktı kai ye baktı Carter a baktı hepsi şaşkılık içerisindeydiler .Birşey yapılmalıydı harekete geçilmeliydi.umi ye hemen doktor bulunmalıydı kan kaybediyordu derken Umi ye tekrar baktı ..

__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Korsan
Status: Offline
Posts: 39
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

Neler oluyordu tam göğsünün ortasında delik vardı herşey bu kadarmıydı.Daha yeni başlamıştı hayatı .Sebebsiz bir yere ölecekmiydi. Kimse yok muydu yardım edecek. Ogün hava sıcaktı ancak hava birden soğumuştu sanki.Ölmek istemiyordu Seikatsu ya Carter a Kai ye ve Akira ya baktı. Ve Akira ya doğru kısık bir sesle

' Yardım et kurtar beni' 



__________________

umi.png

ADI :UMİ BARA

ÖDÜLÜ: 0

SİLAHI :Kırbaç Ve küçük Bombalar

Mesleği : Korsan

Meyvesi : -

Tayfası : Akira Korsanları

Yetenek Stadları

Güç :                     İz Sürme: 3              Çeviklik:  9                Refleks:

Germe:                   Mühendislik:            Dayanıklılık               Yön Bulma: 8+1

Ateşli Silah:           Ticaret :                   Fırlatma:                    İlk Yardım:

Karakter Stadları : 

Meyve:    Meslek: 2 +1 Liderlik: +1    Silah Ustalığı:       Talimcilik: 

Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

O anda tren çarpmışa dönmüştü.En son Kai nin adamı öldürdüğünü görmüştü ve ondan sonrada bir anda Umi nin yerde kalışını izlemişti. Napıcaktı ? Derken Umi ona 'Yardım et kurtar beni 'dedi. Akira aklını kaybedecek gibiydi bir anda inanılmaz derecede öfkelendi. Ve Kartlı adama  dönerek ' Lanet olası orospu naptını sanıyorsunn Geberticem senii Kahrettsin geberticem seni!!!!'  dedi ve kai yi tutan kırbaça doğru katanasını çekti. Kırbaçı koparıp Adama saldıracaktı.



__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

Akira katanasını kırbaca doğru savurunca kız aniden kırbacını geri çekiyor. Boğazını adeta bir yılan gibi sıkan kırbaçtan kurtulan kai nefes nefese kalıyor. Hagane kai tam köşede duryordu yarım metre önünde Akira ve onunda bir iki metre ötesinde üniformalı kız vardı. Tayfanın diğer üyeleri ise Kainin sol tarafındaydılar. üç-dört metre kadar ileride seiketsu ve Carter onların hemen arkasında Umi Ve onun beş metre kadar arkasında da Umiyi vuran genç duruyordu..
Genç; mutlu ve sakin bir görünüme sahipti Akiranın haykırışına aldırmadan yavaşça konuşmaya başladı: "Bu bir korsan savaşı öylde değil mi? Burada kimse oyun oynamıyor." Sonra sol elini tabanca gibi tutup kendi kafasına getirdi. "Eğer yeteri kadar güçlü değilseniz, Ölürsünüz!"

OLAN_1~1.PNG



__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

Adami süzdü çatlağın tekine benziyordu adam . Onunla kendisi dövüşecekti ancak artık ciddi olmanın vakti gelmişti bu adamlar güçlüydü .Ayrıca acele etmeleri gerekiyorlardı . Bir plan düşündü. Öncelik umi yi doktora götürmekti .Bu göreve en uygun Carter dı hızını kullanabilir ve onu denizci karargahının olduğu yerdeki bir doktora götürebilirlerdi.Planı açıklamaya başladı.

'Tora artık ciddi olma zamanı onları hafife alamayız sen seikatsu yla bu  kırbaçlı piçi al ben arkadaki kartlı çocuğu halledeceğim. Bu arada Cater yeteneğini kullanıp Umi yi doktora götürecek onlar gidesiye kimseyi buradan geçirmeyeceğiz ve bnları yenip bir gemi alıp umi nin yanına gideceğiz. Hey Seikatsu Carter anladınız mı '

 



__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

Güzel Carter umi ye alacaktı ancak kartlı herif birşey yapmamalıydı .Gerçi yapacağını yapmıştı piç ama başka birşey yapmasına müsade edemezdi. Uzaktan 

Hey piç bakalım ne kadar yeteneklisin seninle ben oynayacağım ' 

dedi ve umiye doğru koştu hedfi adamla umi nin arasına geçmekti . Bu sayede Carter daha kolay kaçardı. Ve ondan sonra savunmasını ölçmek için 5 kurşun yollayacaktı adama .Harakete geçti..



-- Edited by akira on Monday 23rd of July 2012 12:02:00 PM



-- Edited by akira on Monday 23rd of July 2012 02:25:01 PM

__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

KAptan adama doğru saldırı yaptı galiba adamın güçlerini görmek istiyordu. Bende kaptana destek çıkmalıydım kaptan saldırırken bende adamın bir boşluğunu yakalayıp saldıracaktım.Umi ye yaptıklarını ödedtecektim onaKai nin de bir planı var gibiydi.Burada boş boş durup onları izlemiyecektim En azından Carter buradan uzaklaşasıya onu savunmalıydım.
'Carter acele et '

 

Gm rp bekleniyor. 



-- Edited by Seikatsu on Monday 23rd of July 2012 12:19:53 PM

__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

İlk önce içinde alevlenip büyüyen öfkesini bastırmak zorundaydı. Eğer öfkeyle hareket ederse zararla otururdu. En sevdiği zamanları düşündü Soğuk bir gecede yıldızlara bakıp huzur bulması o ışıl ışıl parlayan yıldızlar ne rahatlatırdı insanı.Ah keşke burasıda öyle olsaydı.

Düşünceleri işe yarıyordu.Biraz sakinledi. Ve adamlara baktı .Çoğu yeni yetme gibiydi. Rahatlıkla yeneceği tipler.Ancak onlarla uğraşamazdı şimdi.Onları seikatsu ya bırakması en uygunu olurdu.

SEikatsu sen arkadaki herifleri al ben bu kartlı çocuğu hallederim çabuk ol daha fazla karışmalarını istemiyorum' dedi.

 İlyadiv attığı mermilerden kaçmıştı , bu onun savunmada fazla kabiliyeti olmadığını gösteriyordu . Buna bakarak saldırılarında kartları kullanacak demekti.Gelen kartları kılıcıyla kesebilirdi.Eskiden yaptığı yaprak kesme eğitimini andırdı bu fikir.Zarif ve güçlü.

Diğer yandan pistolünde de mermileri bitmişti. Zaten pistolü kullanmayı düşünmüyordu. En iyi olduğu kılıç dövüşünü sürdürecekti. İlk saldırıyı kendi yapacaktı.Bu ona avantaj sağlayabilirdi .İlk önce seri hamlelerle düşmanın üzerine gidecek ve kabiliyetini ölçecekti . 

Düşamana doğru koşmaya başladı bakalım ne olacaktı ?






-- Edited by akira on Monday 23rd of July 2012 09:14:34 PM



-- Edited by akira on Monday 23rd of July 2012 09:18:35 PM

__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 259
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

İyi iş Akira. Göt kendini yere bıraktı. Tek olayı hızlıca attığı kartlar olmalı. Gri saçlı göt şimdilik iyi durumda. Burayı halledip Umi'me koşmalıyım. Boğazım yanıyor koyayım. Boğazımda yanan acı yetmezmiş gibi, bir de Umi'ye olanlar yüzünden kendimi sorumlu hissediyorum. Ne zaman bu kadar yumuşak oldum ben. Hiç bir şeyi umursamazken nasıl bir lanetin içindeyim? Arkadaşlık kavramı mı beni bu kadar yumuşatan, yoksa güven duygusu mu? Aşk mı? Daha önce hiç yaşamadığım şeyleri tatmak mı? Bilmediğim ailemde beni seviyor muydu acaba? Ya da 10 yaşımdan önce hiç arkadaşım var mıydı? Akira'nın dediklerine göre küçükken de böyleymişim. Beni çok seven yoktur heralde. Pehh. Lanet olsun. Asıl ben kimseyi sevmiyorum. Ama Umi. Onu koruyacağıma söz verdim. Aşk mı? Hayır benim olayım bu değil. Sahiplenmek. Bir çocuğun en sevdiği oyuncağı gibi. Bağlandığı birşey. Kendini huzurlu hissettiği. Evet. Başta Umi olmasa bu tayfaya katılmazdım zaten. Belki de tayfaya katılma isteği, bilinç altımdan Umi'ye aşık olmamı sağlamıştır. Belki de bu olayın mantığı tamamen budur. Arkadaşa sahip olmak. Sırtını dayayabileceğin birilerine...

Şimdi savaş zamanı. Koruyamadığım şeyin intikamını alma zamanı. Şimdi benim oyun zamanım. Yeterli cephanem var. Başta 3, sonra 4, en sonda 1 tane ok attım. Toplamda 8 tane kullandım. Bu kızla uzaktan dövüşmek ne kadar işe yarar emin değilim. İşte geliyor.
Öhö. Öhhö. Öhhö. Bu ne. Ne yaptı bu kaltak. Bana değmediğine eminim. Sadece patlamasıyla mı bu kadar etki etti. Sokayım. Bundan bir tane daha yersem ölürüm. Yaşlı moruğun tüm gücüyle vurduğu zamanlardaki gibi. Nefesimi kesti. Bundan yememeliyim. Şimdilik uzaktan saldırayım. Hareketlerinden anladığım kadarıyla çok çevik. Uzaktan saldırarak dikkatini dağıtıcam. Yavaş görünmeliyim. Hızlı olmadığımı sanarsa bir anda hızımı kullanıp yakınlaşabilirim. Eğer yakınlaşırsam kollarını, bacaklarını, hatta kırbacını meyvemle etkisiz hale getirebilirim. Kırbaca baktım ve boyunu ölçmeye çalıştım. Ulaşamıycağı mesafeyi kafamda hesaplayıp yavaşça geri gittim. Okumu çektim ve fırlattım...



-- Edited by Hagane Kai on Monday 23rd of July 2012 08:59:45 PM

__________________

 

 

 

Spoiler

Aranyorum.png

Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 

Lanet olsun bu korsanlarda nereden çıktı şimdi Onları biran önce öldürüp asıl adam, kartlı pezevenki halletmek istiyordu. Düşmanlara doğru harekete geçti. Amacı güçlü bir saldırı yapmaktıböylece 2-3 kişiyi devre dışı bırakabilirdi. Adamlar güçsüz gözüküyordu ama tedbiri elden bırakamazdı o yüzden direk önden saldırmayacak soldan girecekti burası hem daha avantajlıydı çünkü diğer tarafta deniz vardı. Onların ayağını kaydırabilirdi. Planı uygulamaya başladı.

 



-- Edited by Seikatsu on Monday 23rd of July 2012 09:06:59 PM

__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Jul 23, 2012
Permalink   
 
Durum her saniye daha kötüye gidiyordu , ve aşağıya doğru süzldükçe vaktinizi daraltan bu sefer saatin kum taneleri değil uminin kızıl kanıydı. Carter Umiye doğru koşarken tayfanın renklisaçlı rotacısı artık bilincini yitirmişti. Tek bir vuruş bu kızı yenmek için yeterli olmuştu. Ve artık acıdan bile uzaklaşan Umi kendini rüyalara bıraktı. Carter yere yığılmak üzre olan kızı hemen kucaklayıp geldikleri yöne doğru koşmaya başladı. Ama önce İlyadivin yanından geçip gitmeliydi. Carterı bir kupa asından koruyan şey ise altı öfkeli mermi çekirdeği olucaktı. Vurduğu kız yanından öylece geçip giderken İlyadivin tek yapabildiği kendini yere atmak olmuştu.
Seiketsu sıranın kendine geldiğini farketmişti şimdi ne yapacağına karar vermesi gerekiyordu fakat üç beş çapulcudan kurtulmak için uyguladğı El drecto saldırısı onu biraz yormuştu akıllıca davranmalyıdı.
Boğazındaki acıyı umursamayan Hagane düşmanın silahına delicesine odaklanmıştı öyle ki onu tutabilirse herşeyi değiştire bilirdi. Sırtındaki oklara baktı; dikkat çekmek için üç tane sıkmıştı, Akiraya koşarkende takım elbiselilerin yanındaki çapulculara dört ok feda etmişti. Ve bir tanede Akiranın başındaki adama. Kalan okları pek az sayılmazdı ama yinede temkinli olmalıydı. Kızın ilk hamlesini yaptığını farkedince bu düşünceleri bir kenara attı. Tutmak için uraşacağı kırbaç hızla harekete geçmişti. Ama işler düşündüğü gibi ilerlemedi kırbaçla arasında bir metre kadar kala bir anda havada şaklayan kırbaç kıza geri dönmüştü. Havadaki patlaması Kanin tam göğsünde bir ağrı oluşturdu sanki biri eliyle basıp çekmiş gibiydi. Nefesi bir anlığına kesilen Hagane tekrar düşmanına odaklandı fakat yeni bir şeyler düşünmeliydi. Aralarındaki mesafe şimdi 4 metre kadardı ve kırbaç düşündüğünden daha hızlıydı
Tayfanın dengeleri koruyan kaptanı ise kendi rakibini seçmiş ve üstüne doğru koşuyordu sıktığı altı kurşun işe yaramıştı fakat silahı tekrar doldurmak için vakti yoktu. Tek düşmanı olarak gördüğü İlyadive koşarken kendi elinde çıkmayan bir silah sesiyle irkildi. İlyadive ulaşmasına üç metre falan kalmıştı ki iki mermini hemen arkasından kendini ıskaladığını fark etti. Koyda hala silahlı on kadar adam vardı ve onları unutmuştardı. Siallarıı dolduran adamlar Kalan üç tayfa üyesini tekrar hedefe aldılar.

__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 39
Date: Jul 24, 2012
Permalink   
 

Neler oluyor derdeyim ben . Burasıda neresi. Bu kızda kim .Bu ,bu  benim ama nasıl nasıl küçüklüğüm bu benim . Güzel hoş ve sıcak küçüklüğüm. 8-9 yaşlarında falan Bana bakan haritacı  Sai amcada burada. Saçlarına ak düşmüş , 1.75 boyunda kambur kısa saçlı Sai amca. 

Şimdi hatırladım rüya görüyor olmalıyım.En son vurulmuştum. Yoksa öldüm mü ? Ahhh kafam iyice karıştı . Ama niye bu rüyayı görüyorum.Amacı ne.

Herzamanki günlerden biri . Sai amca bana herzamanki gibi rotacılık çalıştırıyor. Akıntılar , hava durumları, haritalar.

Bu sırada Sai amca uminin önüne bir harita koyar . Bak umi bu çok önemli bir haritadır. Tüm korsanlar bu haritadan arar buna Grandline haritası denir. Korsanlar grandline a bu harita olmadan gidemezler.'

Ahhh tabi ya nasılda unuttum sai amcanın endeğerli haritasıydı o .Gözü gibi bakardı. Acaba şimdi neredeydi. Hadi Umi hatırla eğer yaşıyorsam Grand line a gitmek için lazım olacak , Hadi Umi çalıştır saksıyı. Hatırladım onu South Bluedaki bir köye götürmüştü. Burası onun doğup büyüdüğü yer olan  Karaku köyüydü. Beraber gitmişlerdi . Şelalenin olduğu bir mağaraya girmişlerdi. Ve oraya bir kutunun içinde haritayı bırakmıştı . Hem bunu ölmeden 1 ay önce yapmıştı. Şimdi anladı bunu kendisi için yapmıştı. Çok küçük olduğu için haritaya sahip çıkamazdı. O da büyüdüğümde ihtiyacım olacağını bildiği için oraya koydu.Hala orada olmalı. Teşekkürler sai amca.

Neler oluyor   her yer beyazlaşıyor. Engin bir ufka yolculuk ediyor gibiyim . İnşallah bu ölümün kokusu değildir.Daha çok gencim. Gezecek gidilecek yerler  tanışılacak çok indan var lütfen lütfen olmasın bu olmasın. 



__________________

umi.png

ADI :UMİ BARA

ÖDÜLÜ: 0

SİLAHI :Kırbaç Ve küçük Bombalar

Mesleği : Korsan

Meyvesi : -

Tayfası : Akira Korsanları

Yetenek Stadları

Güç :                     İz Sürme: 3              Çeviklik:  9                Refleks:

Germe:                   Mühendislik:            Dayanıklılık               Yön Bulma: 8+1

Ateşli Silah:           Ticaret :                   Fırlatma:                    İlk Yardım:

Karakter Stadları : 

Meyve:    Meslek: 2 +1 Liderlik: +1    Silah Ustalığı:       Talimcilik: 

Korsan
Status: Offline
Posts: 16
Date: Jul 24, 2012
Permalink   
 

Carter, bir anlığına tişörtünü yırtıp ellerine bağlamış ve Umi’nin olduğu yere doğru koşmaya başlamıştı. Savunmasız bir şekilde koşuyordu. Diğerlerinin ona arka çıkmasından başka yapacak bir şeyi yoktu, aksi taktirde kendi yavaşlar, bu da Umi’nin sağlığını olumsuz yönde etkileme eylemine destek vermiş olurdu. Saçını kırmızı gördüğü iskambilci adamın saldırısını durduran Akira sayesinde kurtulmuş ve Umi’yi kucaklayıp koya indikleri yolu izleyerek şehre doğru koşmaya başlamıştı. Umi’nin kanın kırmızılığıyla dolan göğsünün ortasındaki üzerine tişörtü bastırmış, sadece bastırarak yarayı tam anlamıyla kapatamayacağı için tişörtü sündürmüş ve iki parçayı bağlayarak neredeyse onu sarmıştı. Terlemiş, adeta terler onu kurutmuş gibi yatıyordu Umi. Neden üzgün hissettiği hakkında en ufak bir fikri bile yoktu, kızı yaralayan iskambil kağıdının eserini gördüğü andan beri böyle hissediyordu. Hızlanması daha da artarken onu sarsmanın ona zarar vereceğini düşünmüş ve onu kendine iyice bastırmıştı. Ona bir şey olmasını istemiyordu. Bir hastane, ya da şifacı her ne olursa olabildiğince hızlı bir şekilde onu oraya taşımayı kafasına yerleştirmiş bir robot gibiydi. Onu kendine iyice çekmiş, adeta ona sarılmış gibiydi. Fakat Umi’nin gördüğü şey, sözü edilen o beyaz ışık, ya da deryalardan deryalara atlayan birinin gözünden hayatını izliyordu. “Biraz daha dayan, dayanmaya çalış, lütfen.” Diyerek onu biraz olsun rahatlatmaya çalışıyordu. Kendinin onun yanında olduğunu bilip bilmediğinden bile emin değildi. Fakat bu durumda bu tür detaylara takılmak sadece karamsarlığı üst düzeye çıkarıyordu. Carter kendini daha çok motive ederek bir hastane aramaya devam ediyordu. Kulağına gelen büyük kanat çırpma sesleri de bu motiveyi bozmaya çalışan bir diğer faktördü. Adeta her şey Carter’ın yolunu kesmeye çalışıyor gibiydi. Bunlara aldırmadan geldikleri yolu izlemeye devam ediyordu.



__________________

 

Adı: Carter Salvatore

Ödülü\Rütbesi: 0

Silahı: -

Mesleği: -

Meyvesi: Zonbi Zonbi no Mi

Tayfası: Akira Korsanları

Yetenek Statları: M:1 DY:1

Bitirdiği RP Konuları:-

Korsan
Status: Offline
Posts: 11
Date: Jul 24, 2012
Permalink   
 

 

Derin bir nefes daha çalmıştım bu anlamsız dünyada neyin ne amaçla olduğunu bile daha anlayamadığım bu dünyadan. O günden sonra ne yapacağımı bilemeden öylece düşünüyorum bu şeytan meyvesi denilen şey bana ne yapacak gerçektende bilmiyorum. Şimdi sahip olduğum gücü kullanma yolda ilerlemeye başladım. O meyveyi yedikten sonra vücudumda oldukça fazla değişiklik olmaya başladı, tırnaklarım birer pençeye, ellerim tüylenmeye başladı ve en garibi ise tam manasıyla bir kuşa dönüşe biliyordum. İstersem tam manasıyla bir kuş olabiliyordum ama tek bir özelliğini de vücudumu değiştirmeden kullana biliyordum ama sadece buda değildi bu sahip olduğum yetenek sadece vücudumda değil gözlerimde de etkisini göstermişti. O çok sevdiğim sahil kenarında, bir meşe ağacının gölgesine oturmuş rüzgârın saçımı ve tenimi okşayışına seyirci kalıyordum. Dalgaların ağır şekilde kıyıyı dövmesi ve denizden gelen dalgaların sesi bütün karamsarlığımı alıyordu benden ama sonsuzmuşçasına önümde serili duran bu mas mavi denize girememek gerçekten üzücüydü. Bu nedenle hayalim olan kardeşimle birlikte denize açılmak daha başlamadan bitmiş gibiydi ama 3-4 gün önce annemden gelen bir mektup bütün bu düşüncelerimi batırmaya yetmişti. Mektupta kardeşimin annemin yanında ayrılıp denize açıldığı yazıyordu, babam her ne kadar bu mektubu görmememi istese de mektubu kendi elinde okurken, o mektubu görmeyi ve okumayı o kadar istemiştim ki beklide kardeşimden bir haber alabilecektim. Babam mektubu eline alıp okumaya başladığı andan itibaren mektubu bana vermeyeceğini anladım ve sahip olduğum meyve yetisinin göz özelliğini kullanmaya başladım, gözlerimin içine toz kaçarmış gibi oldu sulanmaya başladı ve ondan sonra görüş açım oldukça değişmeye başladı. Mektubu istediğim gibi okuya bilmiştim. Babama mektupta neler yazdığını sorunca sadece sıradan şeyler demiş ve mektubu parçalamıştı ama yalan söylediğini de çok iyi biliyordum. Baba ve oğul olarak birbirimize dürüst olamıyorsak daha baştan kaybetmişiz, en uzak mesafe ne Ay’dır, ne Güneş ne Seyyareler, nede geceleri ışıldayan yıldızlar. En uzak mesafe 2 kafa arasındaydı birbirini anlamayan. Biz babamla başından beri birbirimizi hiç anlayamamıştık ya da belki anlamaya bile çalışmamıştık. Ben kendimi bu lanet adaya adayarak bütün bir hayatımı heşleyemem ben onun istediği gibi konuşup yaşamaktansa, kendim gibi konuşup ölmeyi yeğlerim. Şimdi sadece ağabeyimi bulmak kalmıştı geriye, buradan eve dönmeyecektim. Evden ayrılmadan önce babamın kendine yaptırdığı işlemeli 2 katanasını alıp evden ayrıldım. Şimdi geriye sadece bu nalet adadan ayrılıp kardeşimi bulmam gerekiyordu. Bu önümde yerde yatan sonsuz güzelliği bir daha nasıl göreceğimi merak ediyordum ama yapacak bir şey yoktu. Sırtımı dayadığım ağaçtan, 2 elimi yanlara koyarak ayaklandım ve bir yandan da kafamda odadan ayrılma planları kuruyordum. Gemi ile ayrılsam adadan bir diğer adaya gitmek oldukça zaman ala bilirdi, bu adanın deniz yolculuğuna göre 8 saatlik bir başka ada vardı. Orada korsanlar ve denizcilerin oldukça fazla olduğunu duymuştum belki kendime bir şey bula bilirdim orada ama benim kaybedecek 8 saatim yoktu ve dahası o adaya bugün bir gemi kalkar mı? Tanrı bilir. O adaya havadan gitsem 1 saatimi alabilirdi, sahip olduğum yeti de buna oldukça müsaitti fakat kanatları kullanarak uzun mesafeli yol kat etmek oldukça yoruyordu beni. Ne koşmaya benziyor nede diğer yorgunluk getiren eylemlere ama bu 1 saat dayana bilirsem yeni bir hayata sahip olabilirdim ve hayallerime 1 adım daha atmış olacaktım. Kararımı vermiştim ne olursa olsun bu yolculuğa katlanacaktım, olabildiğince de hızlı olmaya çalışacaktım. Ayaklanmıştım zaten katanalarımı sırtıma ve belime bağlayarak havadayken düşmeyeceğinden emin oldum. Üzerime giydiğin t shirt ü çıkartıp belimdeki katananın yanına sıkıştırdım, sonuçta çıkacak kanatlarım elbisemi mahvetmemesi gerekiyordu. Gözlerimi kapattım ve meyvenin sadece kanat özelliğini kullanabilmek için sadece kanatlarıma odaklandım ve kendimi hafiften kasmaya başladım. Sırtımdan, omuz hizasının biraz daha aşağısında kanatlarımın çıktığını hissede biliyordum, her seferinde çıkarken ve çıktıktan sonra o garip hissi beraberinde getiriyorlardı. Gözlerimi açtıktan sonra kanatlarımı harekete geçirdim. Bulunduğum yerden hafifçe yükselmeye başladım ama kanatlarımın bu gücü beni daha fazla yukarı çıkarmaya yetmiyordu. Biraz daha hızlı kanat çırp maya başladım ve bulunduğum yerden yükseldikçe yükseliyordum. Bulunduğum sahil kenarındaki meşe ağacı ve insanlar gittikçe küçülmeye başladılar, cebimdeki pusulayı çıkartıp doğu yönüne doğru yavaşça ilerlemeye başladım. Kıyıdan oldukça garip sesler yükselmeye başlamıştı sanırım beni gördükleri içindi. Artık doğu yönünde hızlı ilerlemenin zamanı gelmişti ve biraz daha yükselmeliydim. Yükseldikçe o önümde duran sonsuz deniz daha da büyüyor ve ayrıldığım ada aynı oranda küçülüyordu. Yeterli yüksekliğe ulaşmıştım sanırım artık hızlıca gitme zamanıydı ve artık adadan ayrılma zamanı, elveda baba bir daha görüşmek üzere, hayallerimi gerçekleştirip bu adaya kardeşimle geleceğim diye kendime bir söz verdim ve yola koyuldum. Doğu yönünde istediğim kadar hızlı gidemiyordum esen rüzgâr gözümü açmama engel oluyordu ve tenimi sanki dövercesine şiddetli bir şekilde rüzgâr geri itiyordu bu olay ne kadar hızlanırsam rüzgârın bana karşı kuvvet uygulayacağının kötü bir kanıtıydı. Dahası yükseldikçe nefesimi toplamam ve ciğerlerimi havayla doldurmam biraz daha zorlaşıyordu ama bütün bu aksiliklere rağmen her şeyden öte uçmak gerçekten güzel bir his veriyordu. Keşke biraz daha dayana bilsem kanatlarımın verdiği yorgunluğa ama şimdilik buna rağzı olmak lazım ama ilerde kendimi eğitip kanatlarımla daha çok ilgileneceğim ve onları geliştireceğim. Daha yola yeni başladım şimdilik yorgunluk hissetmiyordum ama yolun sonuna doğru kesin çok yorulacağım ve bitkin düşeceğim ama buna değerdi kendime yeni bir gelecek hazırlamak için bu yorgunluk hiçbir şeydi benim için. Denize yukarıdan bakmak oldukça eğlenceli ve görsel olarak mükemmel bir hazdı. Denize açılmış gemiler ağır ağır seyirlerinde gidiyor, bazıları oldukları yerinde durup balık yakalamaya çalıyordu ve altımda duran sonsuzmuşçasına yatan denize öylece bakmak beni büyülemeye yetiyordu. Kardeşinin de bu mükemmel manzarayı görmesini o kadar çok isterdim ki ama sonunda onunla bir yerlerde karşılaşa bilecektim ve hayallerimizi bir şekilde gerçekleştirecektik onu çok özledim lanet olası seni tam 4 senedir hafızamdaki o soluk teni ve dağınık gri saç şekliyle duruyor acaba değişmiş midir? Annemden gelen mektuplar da hiçbir resim ve benzeri şeyler yoktu sanırım benimde onda beni anımsatacak hiçbir şeyim yoktu ama hayallerimiz vardı birbirimizi en iyi şekilde hatırlamamıza yardımcı olan. Kanatlarımdaki yorgunluk beni düşüncelerimden ayırmaya yetmişti bu güzel manzarayı böyle uzun süredir izlemenin bedeli de bu olsa gerek nalet olası ada ne zaman varacağım oraya uçmaya başlayalı 45dk olmuştu. Karanın da fazla uzakta olmadığını da söyleye bilirdim çünkü büyük balıkçı gemileri kendini göstermeye başlamıştı ve uzaktan karanın ucu görünmeye başlamıştı. Bütün gücümü toplayıp ola bildiğince hızlı kanat çırpıyordum, rüzgâr bana karşı oldukça sert esiyor ve gözlerimi nerdeyse kapama mesafesine getiriyor ve nefes almak eskisi kadar kolay olmuyordu. Yüksekliğimi iyice düşürmüştüm,  limanı artık tam olarak göre biliyordum gittikçe yaklaşmaya başladım ve sonunda 55dakikalık uzun yolculuğum bitmişti düşündüğüm kadar yorulmamıştım. Şehre liman tarafından girmiştim oldukça kalabalık ve işlek bir limana benziyordu yüksekliğimi biraz düşürsem de hala havadaydım ve herkes işiyle o kadar meşguldü ki beni fark etmemişlerdi. Her neyse kanatlarımı içeri alma zamanım gelmişti ama ondan önce yüksek bir yere çıkıp her yere iyice bir göz atmam gerekiyordu nede olsa buraların yabancısıydım. Limanda bulunan en yüksek yapının üstüne çıktım ve kanatlarımı içeri çekip etrafa iyice bir baka bilmek için sahip olduğum göz özelliğimi devreye koydum. Limanda bir gurup kapışıyordu sanırım oldukça fazla gürültü vardı ve yaralanan insanları da göre biliyordum ne için bu kavga acaba? Her neyse beni alakadar etmez ama o anda biri hızlıca hareket etmişti limanda oldukça hızlı koşuyordu dikkatimi ona yönelttim ve gözlerime inanamamıştım. Bu solgun ten bu gri saçlar ve dağınık duruşu aynı bana ağabeyimi anımsatıyordu hatta ta kendiside diye bilir miydim? Emin olmak için gözlerimi 4 açarak daha iyi bakıyordum ve artık hiç şüphesiz bu kişinin ağabeyim Carter Salvatore olduğunu söyleye bilirdim. Are? Bu kucağında bir şeyden kaçarmışçasına taşıdığı kızda neyin nesiydi acaba? Ağabeyim yaklaşık 400metre uzağımda ve şehre doğru tabanları yağlamış koşuyordu kucağındaki kızla. Hemen göz özelliğini kapatıp bu binanın tepesinden aşağıya kendimi bıraktım. Hemen emektar kanatlarımı tekrardan çıkartıp ağabeyimin yanına ola bildiğince hızlı kanat çırpmaya başladım. Yerdeki insanların merak ve şaşkınlık dolu bakışları ben tedirgin ediyor ama kardeşimle karşılaşacağım düşüncesi üstümden bütün yükleri alıyordu. Carter koşa bildiği kadar hızlı koşuyordu ve ona yetişmek düşündüğümden biraz uzun sürmüştü ve beni fark etmemişti Carter arkasındaki gürültücü kanat çırpma seslerimi gerçektende duymuyordu sanırım bunun nedeni kucağında taşıdığı kızdı bütün dikkatini ona vermiş gibi duruyordu. Dayanamayıp bağırmaya başladım “Carter seni soluk benizli pislik o kucağında taşıdığın kızla nereye gittiğini sanıyosun! Heey sana sesleniyorum yukarı bak.”



-- Edited by Hitsugaya Salvatore on Tuesday 24th of July 2012 11:48:42 PM

__________________

 

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 259
Date: Jul 25, 2012
Permalink   
 

"Öleceğim. Hepimiz öleceğiz burada. Lanet olsun size. Ölmek istemiyorum." Aklıma yaşlı morukla antremanlarımı getirdim. Beni neredeyse ölümüne dövdüğü zamanı. Eğer o zamanları yüzüme yansıtabilirsem kesinlikle kandırabilirdim kaltağı. Lanet kaltak. Okumu dal gibi kırdı. Hiç bir şey değilmiş gibi de yakaladı. Tiyatro yeteneğim var ama acaba işe yarayacak mı? Korktuğumu sanarsa ondan sonra ani bir atakla işini bitirebilirim. Korkuyormuş gibi görünmeliyim. Korkarak bir adım geri attım. Atağı geliyordu işte. Tam saldıracakken hızımı kullanıp yanında bitecektim. Sonra çelikten kırbacını kullanamayacağı bir oda yapacaktım. Kırbacını engellersem avantaj kazanırım. Evet bu plan işe yarar ama hem korktuğumu sanması lazım hem de yavaş olduğumu düşünmesi lazım. İyi oynamalıyım. Ayrıca arkadan bir sürü adam geliyor. Seikatsu ne yaptığını sanıyor. Pehh. Onun da başı belada gibi. Lanet olsun. Kafasına silah dayanmış. Ne yapmalıyım. Yardım edebilirim ama o zaman ben tehlikede olurum. Seikatsu kendi başının çaresine bakmak zorundasın. Eğer sana yardım edersem ben ölürüm. Henüz ölemem. Evet planım kendimi ve bu kaltağı bir çelikten kafese kapatmak. Hem dışarıdaki adamlardan korunurum hem de kaltağın kırbacını kullanmasını engelliyebilirim. Sonra Akira'ya yardıma gidebilirim. Planı uygulama zamanı...




-- Edited by Hagane Kai on Wednesday 25th of July 2012 08:12:08 PM



-- Edited by Hagane Kai on Wednesday 25th of July 2012 08:31:30 PM

__________________

 

 

 

Spoiler

Aranyorum.png

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Jul 25, 2012
Permalink   
 

Akira İlyadiv'i kendine rakip olarak seçmişti. İlyadive bunun farkına vardı ve eliyle iskambil kartlerını hazırladı. İlk hamleyi yapması için kirayı bekliyordu. Akira hırs içinde değil ama kızgınlıkla belki; hızla ileri atıldı. Seri bir şekilde hamleler yapmaya başladı. İyadiv ise temkinli bir şekilde her hamlede bir adım geri çekilmişti.
Onların gittikçe uzaklaştıkları Hagane ise karşısındaki Simba ve 4-5 metre kadar olduğunu düşündüğü kırbacıyla uğraşıyordru. Zaten araları yeterince açıktı ama Hagane güvende olmak için bir iki adım daha geriye çekildi. Aralarındaki mesafe 7 metreyi bulduğunda hızla okunu çekip fırlattı. Kızı muhtemelen sağ omzundan vuracak ok. Sanki bir kurbağanın sineği yakaladığı gibi yakalanmıştı Simbanın kırbacına. Uzun kırbacın sadece ucunu dalgalandıran simba ıhlamur ağacı gibi kırıvermişti demirden oku.
Artık tamamen koydan çıkan Carter sadece kafasındaki hastahane düşüncesiyle koşuyordu fakat zaten bardan buraya kadar bir veya iki saat yürüyerek gelmişlerdi. Hatta bara varsa bile oradan şehre kadar nasıl ulaşıcaktı bilmiyordu. Belki Buradan Şehre geçen bir orman yolu olabilirdi ama Eğer böyle bir yol bulmak için sağa sapıp ormana girerse tamamen kaybolma ihtimalide vardı.
Hızlı kıç darbeleriyle düşmanına yaklaşan Akira İlyadivin elinde bir anda bir Kupa ikilisi gördü ve daha temkinli hareket etmek için savunmaya geçti. Genç adam elindeki kartı hızla Akiraya doğru savurdu ve Umiyi vuran silah şimdi Akiraya doğru süzülmeye başladı. Ne yapması gerektiğine çok önceden karar veren Akira kılıcını karta doğru savurup kendini korumayı düşündü. Tüm hızıyla kılıcın kullandığında iskambil kartınıvurduğunu hissetti fakat onu ikiye bölmeyi başaramamıştı. Kart kılıca tam ortasından saplanmıştı. Düşmanlarını Ardı ardına parçalara bölen kılıç bir iskambil kartını kesememişti bu şaşkınlık içinde Akira düşmanın elinde üç yeni kart tuttuğunu fark etti. Bir kupa dörtlüsü, bir sinek vale, ve bir de karo altılısı.
Okunun kırılmasına şaşıran Kai ikinci hamlesini yapmay hazırlanırken Simbanın kendinden daha hızlı davranıp saldıracağını farketti. Kendini daha bu saldırıdan nasıl koruyacağını düşünürken çevresinde ona doğru gelen korsanları fark etti. Altı yedi adam ellerindeki bıçaklarla kendisine doğru koşuyordu. Aslında onlarla Seiketsu ilgilenmeliydi ama onun başıda aynı şekilde kalabalıktı. Hatta gözleriyle bir anlık koyu taradığında bir korsanın ona arkasından silah doğrulttuğunu gördü. Onu uyarmak ya da kurtarmak kendisini tehlikeye atabilirdi. İşler iyice sınırlarını zorluyordu
Kafasındaki düşünceleri atmaya çalışırken kendine selenen birini fark etti Carter. Ama şimdi sohbet etmenin vakti değildi ve durup yavaşlıyamazdı. “Carter seni soluk benizli pislik o kucağında taşıdığın kızla nereye gittiğini sanıyosun! Heey sana sesleniyorum yukarı bak.”



__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 25, 2012
Permalink   
 

Karo yanıkları dedi İlyadiv saldırıyı çözdü Akira attığı kartlar patlıyor ve düşmana zarar veriyordu. Pisliğin kendisi gibi pis bir numaraydı. Bu arada Tora nın saldırısını gördü kendisini daire şeklinde bir odaya kapamıştı. Düşmanı da odadaydı.Pisliğin sapıklığı mı tutmuştu yine. O kadar da olamazı düşmanıydı onun o. Derken seikatsunun son adamı da yendiğini gördü ancak sağ eli kötü gözüküyordu. Kırmış olabilirdi belki.
Sıra kendi dövüşün deydi . İlyadiv daha önceki kart gibi kartları atıp patlatmayı düşünüyordu. O saldırılara maruz kalmamalıydı. Saldırılardan kaçacaktı kendini savunmaya kapatacaktı ve en az zararla atlatacaktı. Daha sonra yaralıymış gibi yapıp ani bir şekilde 2 kere Tskiakari- Shiage yapacaktı bu sırada ilyadiv bunlardan kaçmaya çalışacaktı. Ve kendini sağa veya sola atacaktı .Bu fırsatı değerlendirip atladığı yere Havadan bir tane daha Tskiakari- Shiage yapıp ilyadivin işini bitirecekti.Son yapacağı Tskiakari- Shiage de meyve gücünün çoğunu kullanmayı düşündü daha büyük bir saldırı için böylece ilyadivin kaçma şansını 0 a indirecekti. İlk saldırı karşısından geldi.





-- Edited by akira on Wednesday 25th of July 2012 08:59:33 PM

__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 259
Date: Jul 25, 2012
Permalink   
 

Lanet olsun. Omzuma tecavüz etti kaltak. Yayımı bile tutamaz hale geldim. Ama en azından planım tuttu. Onu ve kendimi kapattım. Kafamdan hesap yapmaya başladım. Aramızda 4 metre var. Yaklaşık 6 metrekare bir dairedeyiz.  O kırbacı o kadar etkin kullanamaz artık. Bundan sonrası hızım ve gücüm. Omzum yaralandı ama bacaklarım sapa sağlam. Tüm bacak gücümü kullanıp maximum hızıma ulaşmalıyım. Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyorum. Bu kaltağı yensem bile Akira'ya yardım edecek gücüm kalmayabilir. Ayrıca o patlamada neydi? Lanet olsun. Dışarıyı göremiyorum. 1 elde silah sesi geldi. Seikatsu vuruldu mu acaba? Umi'nin durumu nasıl? O piç onu yetiştiremezse öldürürüm onu. Dikkatimi toplamalıyım. Omzum çok acıyor lanet olsun. Yumruğumu sıktım ve hızımı kullanarak ve zikzak çizerek kıza doğru koşmaya başladım. Elimden geldiğince kırbaçtan sakınıp, yumruğumu tam çenesine vuracaktım. Çenesine attığım bir yumruktan sonra başı dönecekti ve dengesi bozulacaktı. Sonra benim acı verme sıram gelecekti...



-- Edited by Hagane Kai on Wednesday 25th of July 2012 09:11:37 PM

__________________

 

 

 

Spoiler

Aranyorum.png

Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 25, 2012
Permalink   
 

Offff lanet olsun neden bu kadar güçlüydü iskambil kağıdı. Kesebilecek gibi gözükmüyor dahası 2 tanesi daha geliyor. Bunları savuşturmalı biraz geri çekilip tüm gücüyle sola saptırmalı diğer gelen 2 sindende sağa hamle yaparak kaçmalıydı. Yoksa işler kötüleşecekti. Bu kartlardan bir tane yemek bir kurşun yemek gibi olacaktı. Dahası bu adam daha kaç tane atabilirdi . İşler daha fazla uzayamazdı .Zaman geçmesi dezavantajdı seikatsuda kötü durumdaydı tora nın yardım edecek durumu yoktu kendi birşeyler yapmalıydı. Bu güzelim kızıl akşam üstünü bu bis kartlı herifle geçiriyordu. Şimdi sakin bir yerde uzanıyor olabilirdi. 

Gelen saldırılardan kurtulmak için harekete geçti..



__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 26, 2012
Permalink   
 
Karınca sürüsü gibiydiler ,Birini öldürünce diğeri ,diğerini öldürünce bir başkası geliyordu. Derken arkasında kafasına silah doğrultan birini farketti. Tehlikedeydi çabuk birşey yapması gerekiyordu. Adam arkasındaydı diğerleri ise soluna doğruydu. Adam silahı çekmeden sağa kaçacaktı. Büyük ihtimal kurşun sıyırırdı. Kolunu kendine sper edip kolunu sıyırmasını sağlayacak ve en az zararla kurtulmaya çalışacaktı.Ve arkasındaki adamın sol kaval kemiğine yumruğu basıp kıracaktı.Daha sonra bir sol kroşeyle işini bitirebilirdi.Herşeyi kafasında canlandırdı ve uygulamaya başladı. Bakalım bu akşamüstü ona yarayacakmıydı.

__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Jul 26, 2012
Permalink   
 

Bir tanesini ve sonra başka bir tanesini daha, sonra bir tanesini daha... ARtık yer seiketsu için hareket kabiliyetini zayıflatacak kadar cesetle dolmuştu. Bir anda arkasında bir silah fark etti. Sağ elini kendine siper ettiğin için Adam rahatça ateş edebilmişti. Mermi sağ elinin kenarını sıyırıyor saldırıyı hafif atlatmıştın fakat sonra verdiğin ani bir kararla adamın kaval kemiğine kadar eğilip yumruk atıyorsun zaten yaralanmış olan elin bu saldırıya dayanamıyor. Son adam da devrildiğinde artık sağ elini kullanamıyacağını fark ediyorsun...
Seiketsunun vurulması dışarıda kainin gördüğü son şeydi Sonra etrafını demir bir odayla kapattı ve yanlız kaldı. Ama bunu yaparken çok vakit kaybetmişti Simbanın saldırısına karşı savunmasız kalmıştı. Kıza doğru hızla hareket ettiğinde aslında onun menziline girmişti. Kırbacın ilk dokunuşunu omzunda hissetti. Sol omzu tarifsiz bir acıyla yandı ve sol elindeki okunu yere düşürdü..
Akira tarafında işler biraz daha iyiydi. iki kartı atlatmıştı akira ama üçüncüsünü tam atlattım derken arkasındaki bir patlamayla öne doğru savruldu ayağa kalkarken Karo kartının patladığını fark ettti İlyadiv gülümsiyerek yeni saldırısına hazırlandı ve beş kart daha çekti ağzından saldırının ismi dökülüverdi: Karo Yankıları



__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 15
Date: Jul 26, 2012
Permalink   
 
HogHang evinde çantasını toplayıp çıkmak üzereydi çantasında doktor malzemeleri vardı neşter,dikip iğnesi, dikiş ipi .... herşey tamamdı yola koyulmuştuki zehirlerine bakmayı unutmuştu ve ulu orta bir yerde bakamazdı eve geri dönüp zehirlerini kontrol etti iyikide etmişti 3 tane özel zehrini unutmuştu onlarıda alıp yoluna devam etti zehirleri kemerindeydi limana 1,5 kilometrelik bir yolu vardı 1 saat içinde oraya varmış olurum diye düşünüyordum herkes bana deneylerim yüzünden ters bir şekilde bakıyordu ama artık alışmıştım o soğuk bakışlara ve yoluma devam ettim belki bir tayfa bulabilirdim...

__________________

Adı:HogHang

Ödülü\Rütbesi : -

Silahı:Zehirler

Mesleği:Doktor/Bilim Adamı

Tayfası : Akira Korsanları

Karakter Statları :Güç:5 Çeviklik:8 Dayanıklılık:7

Yetenek Statları :Meslek:1 Dövüş Yeteneği: 1

Bitirdiği RP Konuları :-

Spoiler

Korsan
Status: Offline
Posts: 16
Date: Jul 27, 2012
Permalink   
 

 

 

Umi'yi kucaklayıp Akira ve diğerlerinin yanından ayrılmasından ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Attığı adımların hızının ve kuvvetinin sağladığı tepkiden dolayı sarsılmaya başlayan Umi'yi göğsünün ortasında bir karo kartı kadar uzun olan kesiği kapatan tişörtünü görmezden gelebilecek kanların önünü kapatmak için onu kendine daha da yakın bir hale getirmişti. Attığı adıma göre sallanan ayağı için yapabileceği falza bir şeyi yoktu, fakat zaten ayaklarında bir sorun olmadığını görebiliyordu. Beyaz ve kırmızının ahengi, olarak adlandırdığı kız, şimdilik için bile olsa kırmızıya bürünmüş gibiydi. Kafasında bir tutam kırmzının küçük egemenliğini görünce onu ilk gördüğü an gelmişti aklına. Ne zaman onun için bu kadar endişelenir bir hal almıştı kendi bile bilmiyordu. Yeni tanıştığı insanlara bu kadar üzülmesi, bundan da önemlisi onlar için bu denli tedirgin olması normal bir şey miydi?Sorularla oluşturduğu kafa karışıklığından kurtulmaya çalışması, Umi'yi taşımaya başladığından beri zorladığı fakat beceremediği bir şeydi. Yaranın üstüne örttüğü tişört parçasının altında bulunan yarayı açan şeyin bir kart olması her ne kadar saçma gelse de, kendi durumunu hatırladıkça saçma adını alan bir şey bu Dünya'da bulunmuş olsa bile şu an buralarda değil, diye düşünerek bir şeyleri açıklığa kavuşturuyordu. Attığı adımların yeteri kadar hızlı olup olmadığı bilinmezliği, onun kafa karışıklığını gerçeklikle birleştirerek onu biraz rahatlatıyor gibiydi. Kızı kendine iyice çekmiş, adeta ona sarılmıştı. Onu rahatlatmak için biraz kendinden uzaklaştırsa, yaptığı hareket onun yarasını tekrar açacak ve hastaneye dahi yetişemeden kızın hayatının oracıkta havaya karışmasına izin verecek olan kişinin kendi olduğunu hissediyordu. Yüzü gittikçe daha da solgun bir renk almaya başlıyordu. Carter'ı korkutan bu durum, onun daha hızlı adımlara başvurmasına sebep oluyordu. Bir şeyler söylese onu duyup duymayacağından bile emin değildi. "Umi, dayanmak zorundasın. Unuttun mu, seni bekleyen arkadaşların, hatta siyah takım elbiseli bir sapık var. Onları, beni yüz üstü bırakamazsın. Lütfen." Yalvarışlarını, hatta hıçkırmaya yüz tutmuş dilini duyan cansız varlıklar bile duygulanmak istercesine ona bakıyordu adeta. Etrafı fazla bilmiyordu, gözü kapalı gitmeye kalksa, düz yolda koşuyor olması yine de ona bir avantaj kazandırma garantisi vermiyordu. Onu kendine doğru bastırmaya devam etmiş, kafasını kızın omzuna gömmeyi bırakarak yola odaklanmaya başlamıştı. Başaracağını biliyorum, dercesine kıza bakıyordu ara sıra.

 Kendini Umi ve onu bu duruma sokan yarasına öylesine kaptırmıştı ki, neredeyse diğer her şeyden soyutlanmıştı. Lanet olsun, daha ne kadar gitmek zorundayım, hastane yok mu buralarda hiç?! Kendi kendine nefret akıtarak söylenirken bir yandan da gözlerinin gördüklerinin tam olarak ne olduklarınçözmeye çalışıyordu. Haklıydı, şimdilik bile olsa görünürde bir hastane olmaması onu çileden çıkartıyordu. Birinin ona seslendiğini duyduğunu zannetmesi, o çileden çıkmış yüzünü ve ruh halini biraz olsun dizginlemeye yetiyordu. Kafasını arka tarafa çevirdiğinde hiçbir şey görememişti. Nereden geldiğini çözemediği sesin sahibini bulabilmek için kafasını sağdan sola çevirmediği, bakmadığı yer kalmamıştı. Bulamıyor olması, sesin sahibini biraz daha esrarlı bir perdenin arkasına atıyordu. Bakmadığı tek yerin gökyüzü olması, sesin gelmesi için saçma da gelse kartların açtığı yara hakkında düşündükleri saçmalığı ortadan yok ediyordu. Kafasını yukarı kaldırdığında gördüğü manzara, onu hem sevindirecek, hem de çileden çıkan halinden daha da sinirli bir hale sokmaya yetecek türden bir görüntüydü. Kendisinden daha açık renkte beyaz saçları, açık yeşil gözleriyle, kısa boyuyla orada duran kişi, yıllar önce annesini yalnız bırakan adamla birlikte giden kendinden fazla küçük olmayan kardeşiydi. Hiç değişmemişti Carter için. Masmavi gökyüzünde havada duruyordu. Fakat işi ilginç yapan, havada kanat çırpıyor olmasıydı. İndirip kaldırmasıyla onu havada tutan kanatlar, sadece bir tek şeyin sonucu olabilirdi düşüncesi kafasına onları görür görmez yankı yapmıştı. Göz bebeklerinin büyümüş bir şekilde ona bakıyordu Ona seslenmeye çalıştığında hıçkırmaya başlayacak kadar şaşkın dili kaskatı kesilmiş ve "Hitsu! Aptal kardeşim, bana daha sonra bağırmana fırsat olacak, emin ol. Geldiğim yolu izle ve orada çatışma içinde olan insanlar göreceksin. Onlara yardım et. Üstünde takım elbise olan uzun saçlı çocuk gibi davrananın tarafına, sakın elinde kart olanlara yardım etme aptal! Yediğin meyveyi işe yarar şeylere kullanabiliyosundur umarım. N'apıp edip oraya git. Yardımcı ol biraz." Diyerek ona bağırmıştı. Ona ne kadar güvenebilirdi bilmiyordu, ama kardeşi olduğunu hatırlaması bir ihtimal bile olsa ona güvenebileceği söylüyordu. Onu görünce her ne kadar görmek istemese de anılara giden kapının önünde buluyordu kendini. Özet geçen film şeritlerinin hepsi, babası evi terk edene kadar mutlulukla parıldamaya çalışıyordu, fakat sonrası siyah ve nefret doluydu. Hitsu diye bağırdığı kardeşinin ona doğru biraz olsun yardımcı olmasını istiyordu. Dediklerini yapması için onları bir kez daha tekrar etmek istemiyordu. Zaman kaybetmeyi göze alamazdı. Kan kaybının ona verdiği zarar sonucu kucağında yatan Umi'ye bakmış ve koşmaya devam etmişti.

 



__________________

 

Adı: Carter Salvatore

Ödülü\Rütbesi: 0

Silahı: -

Mesleği: -

Meyvesi: Zonbi Zonbi no Mi

Tayfası: Akira Korsanları

Yetenek Statları: M:1 DY:1

Bitirdiği RP Konuları:-

Korsan
Status: Offline
Posts: 259
Date: Jul 27, 2012
Permalink   
 

"İşte bu. Tadımı beğendin mi Kaltak?" HEhee. Saldırım başarıya ulaştı. Şimdi yapmam gereken bu kaltağı öldürüp Akira'ya yardım gitmek. Umarım diğerleri iyidir. Önce hareket edemeyecek hale gelene kadar seri yumruk atacaktım. Kırbacını eline almadan hamlemi yapmalıyım. Sonra çelik meyvemle uzun ucu sivri bir çelik çıkarıp kızın karaciğerine saplayacaktım. Upps o da ne. O ses yoksa... Lanet olsun bu patlama da ne? Çelik oda mı kırdı. Lanet marineler geldi. Kurtuluşumuz olabilir ama gemi çalma şansını kaybettik. Yapacak bir şey yok. En azından bu ikisinin başıdnaki ödülleri talep edebiliriz. O garip ibne kılıklı herifte kim. Bizimkilere yardım ediyor. Ayrıca Seikatsu'da iyi görünüyor. 3'e 1 piçe saldırıyorlar. Pehh belli ki bana gerek kalmamış. Ayrıca çok zorlarsak bir gemi bile isteyebiliriz. Evet onları nasıl kandıracağımı biliyorum. Keh keh keh. Zekisin Kai.Neyse yarım kalan işimi bitireyim. Demiri alıp kaltağın karaciğerine saplıycam. Acıdan kıvranırken hareket bile edemeyecek. Ne olur ne olmaz. Kırbacıyla da bağlıyayım. Sonra Marineler gelmeden piçi yakalamalıyız. Paramıza konmasın götler...



-- Edited by Hagane Kai on Friday 27th of July 2012 08:41:22 PM

__________________

 

 

 

Spoiler

Aranyorum.png

Korsan
Status: Offline
Posts: 11
Date: Jul 27, 2012
Permalink   
 

 

Yıllar sonra gördüğü kardeşinin yüzünü hiç böyle hatırlamıyordu. Kardeşi arkasını dönüp kafasını yukarı çevirdiğinde, ilk defa kardeşini bu kadar tedirgin ve umutsuz görüyordu. Kucağında taşıdığı kız, ağır bir şekilde yaralanmış. Carter kızın kan kaybını önleye bilmek için üstündeki t-shirt ü çıkartmış ve kızın göğsüne doğru bastırıyordu. Sanırım bunda başarılı olmuş kızın kanamasını durdurmuştu sanırım çünkü t-shirt ü bastırdığı yerden kan gelmiyordu. Carter’in gözlerinde ne olduğunu anlaşılmayan şaşkınlık ve biraz da sinirle Hitsu’ya bakıyordu. Sanırım kardeşini ilk defa böyle görüyordu. Hitsu’nun da kardeşiyle böyle bir anda karşılaşacağı hiç aklına gelmemişti. Carter iri yeşil gözleriyle Hitsu’yu süzmeyi bitirdikten sonra biraz şaşkın ve birazda sinirli bir ses tonuyla "Hitsu! Aptal kardeşim, bana daha sonra bağırmana fırsat olacak, emin ol. Geldiğim yolu izle ve orada çatışma içinde olan insanlar göreceksin. Onlara yardım et. Üstünde takım elbise olan uzun saçlı çocuk gibi davrananın tarafına, sakın elinde kart olanlara yardım etme aptal! Yediğin meyveyi işe yarar şeylere kullanabiliyosundur umarım. N'apıp edip oraya git. Yardımcı ol biraz." Yıllardır görmedi kardeşinden böyle bir çıkış beklemiyordu Hitsu, ama kardeşinin de gerçekten ihtiyacı olmasa böyle bir yardımı beklemezdi. Carter, Hitsu’ya güvenmek ve ona kendi yarım bıraktığı işi teslim etmek istiyordu. Her şeyden önemlisi Carter in kucağında taşıdığı kızın hayatı da söz konusuydu. Nalet olası Carter seni pis soluk benizli yıllardır görüşmüyoruz ve beni görür görmez başka bir yere gönderiyor. Diye hayıflandı kendi kendine. Sonra Carter’e dönüp “Şuan ne haltlar karıştırıyosun bilmiyorum seni soluk benizli pislik ama yavru kedi gibi bana bakman gerçekten içimi burktu. Dediğin yeri biliyorum gelmeden önce görmüştüm limanın orda kapışıyordu bir grup insan. Olabildiğince hızlı gidicem sen hiç merak etme.” Dedi Hitsu kendinden emin bir şekilde. Limanın orada kapışan kişileri adaya gelir gelmez görmüştü zaten. Şimdi ola bildiğince geriye doğru uçup, Carter in dediği insanlara yardım etmek kalmıştı. Kanatlarını ola bildiğince hızlı çırpıyor ve yükseliyordu Hitsu ve kardeşini arkasını dönüp limana doğru uça bildiği kadar hızlı uçmaya çalışıyordu. Yerden 20 metre kadar yükselmiş, limana doğru hızlıca kanat çırpıyor ve bir yandan da insanların ona bakışına bir anlam vermeye çalışıyordu. Sanırım ilk defa bir uçan insan görmüşlerdi. Limana ola bildiğince yaklaşmıştı Hitsu ve artık yere inmenin vaktiydi çünkü kapışacağı insanların onu böyle görmesini istemiyordu. Kanatlarını içeri aldıktan sonra Gankyuu özelliğini açmıştı. Carter takım elbise giyen bir adamdan bahsediyordu, evet tarife uyan bir kişi vardı. Bir kadınla birlikte kafes benzeri bir şeyin içinde kadına saldırıyordu. Tariflere uyan bir kişi ama neden bir kadınla ve neden kafesin içinde dövüşüyordu? Lanet olası Carter kendi gibi sapık arkadaşları var. Diye düşündü Hitsu. Sanırım onun yanına gitmemi istiyordu. Koşar adımlarla yanına vardıktan sonra “Beni Carter gönderdi. Kucağında da Kırmızı ve beyaz saçlı bir kadın vardı. Sanırım arkadaşsınız?”



__________________

 

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 11
Date: Jul 27, 2012
Permalink   
 

 

Hitsu kardeşinin ona söylediği yere gitmiş ve orada bir takım insanlarla tanışmıştı. Kafesin içinde takım elbiseyle bir kadınla baş başa savaşan sapık bir adam görmüştü ve onun bulunduğu yere gitmişti. İçerden sadece o adamın kendi kendisine konuşma sesi geliyordu. Sanırım adam paranoyak idi diye düşünmeye başlamıştı Hitsu. Tam o sırada Hitsu’ya doğru yürüyen siyah saçlı, kahverengi gözlü ve üstünde sarı bir gömlek olan adam çıka gelmişti ve Şu an açıklama yapamam o garip odanın içinde bir arkadaşımız var ancak o iyi durumda. Şu arkada savaşan kaptanımız savaştığı adam çok güçlü  ona yardım edelim eğer gerçekten yardıma geldiysen beni takip et.”Sanırım bu kadar meşgul olan bir insana adını bile sormak sadece zaman kaybı olurdu. Sarı gömlekli adam ona ne söylerse yapmaya çalışıyor ve kardeşinin ona bıraktığı görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyordu. Belinde duran mavi katana Karu’yu kınından çekmişti Hitsu. Her ne kadar insanları yaralamayı sevmese burada bir işe yaraması gerekiyordu bu kılıçların. Elinden geldiğince sarı gömlekliye yardım ediyordu. Biraz daha ilerimizde ise sanırım Carter’in arkadaşlarından biri daha dövüşüyordu. Acaba hangisi düşmanı ve hangisi dostuydu? Kahverengi saçlı, gözlüklü, siyah gömlekli adam elindeki kartları karşısındaki diğer siyah saçlı adama fırlatıyordu. Hitsu daha her şeyi anlayamadan sapık adamın etrafındaki kafesin parçalandığını görmüştü, demir bir kafesi parçalamak sadece güçlü toplarla mümkün olabilirdi. Burada olduğu sürecede hiçbir yerde topçu kulesi veya ona benzer bir şey görmemişti. Gözlerini denize çevirdiğinde düşüncesinde yanılmadığını gördü, büyük bir marine gemisi geliyordu. Bu nalet olası yerde neler oluyor! Carter beni nasıl bir cehenneme yolladın! Bu adamlar kim ve amaçları ney. Hitsu sürekli kendi kendine söyleniyor ve bir yandan da kardeşi Carter’e söyleniyordu. Gözlüklüyle savaşan siyah saçlı adam, sarı gömlekli ve bana seslenerek  Hey beyler bu adamı öldürömenin vakti geldi herkes en güçlü saldırısını adama yollasın  savunması yok kaçmaya çalışcak  şimdi herkes saldırsın.” Herhalde gözlüklü bizim dostumuz değildi. Çünkü siyah saçlı, bize doğru arkasını büyük bir güvenle dönerek gözlüklünün işini bitirmemizi istiyordu. Gözlüklünün ölmesi lazımdı. Öldürülecek ise Karu ve sırtında taşıdığı beyaz kılıcı Korosu çıkarma vakti gelmişti. İki katanayı birlikte eline almıştı Hitsu ve “Jisoku” tekniğini bağırarak söylemişti. Sırtındaki kanatlarını ortaya çıkarma vakti gelmişti artık. Kanatlarını kaldıra bildiği kadar yukarı kaldırmıştı Hitsu. Tek seferlik kanadını ola bildiğince hızlı çırpmalıydı ki bu ona kazana bileceği maksimum hızı kazandırsın. Kanatları iyice havalanan Hitsu tek seferde bu işi bitirmeyi düşünüyordu. Gözlüklüyü oyalayan, başında bizden siyah saçlı duruyordu. Hitsu’yu fark etse bile bir anlık işti bu. İki katanasını da saplarından yanlara doğru tutmuştu, Hitsu ve artık kanatlarını indirme zamanı gelmişti.

 

Rp out: gm görme gücüm kendimi merkez alarak tepeden baktığı için Kai'i göre biliyorum. Kai de odanın tepesini kapattığıyla ilgili birşey yazmadığı için onu görebildim.



-- Edited by Hitsugaya Salvatore on Friday 27th of July 2012 08:14:38 PM



-- Edited by Hitsugaya Salvatore on Friday 27th of July 2012 08:15:45 PM



-- Edited by Hitsugaya Salvatore on Friday 27th of July 2012 08:20:48 PM

__________________

 

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 27, 2012
Permalink   
 

Offff eli çok kötü durumdaydı ancak adamları yenmişti . Ama Akira ve Kai çetin bir savaştalardı. KAi nin olduğu tarafta Kainin yaptığı oda gibi birşey vardı. Akirada ise patlayan cartlar. Neler oluyordu acaba. Derken birinden bir ses duydu:

“Beni Carter gönderdi. Kucağında da Kırmızı ve beyaz saçlı bir kadın vardı. Sanırım arkadaşsınız?”  Bu adamda kimin nesiydi. Kısa boylu ak saçlı ufak bir tipti. Ayrıca bize yardıma gelmişti herhalde . Carter gönderdi diyordu. Neyse şu an bunları düşünecek zaman değildi. Madem biri yardım teklif ediyordu kabul edecekti bu yardım elini. Adama dönerek  Şu an açıklama yapamam o garip odanın içinde bir arkadaşımız var ancak o iyi durumda. Şu arkada savaşan kaptanımız savaştığı adam çok güçlü  ona yardım edelim eğer gerçekten yardıma geldiysen beni takip et 



__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Jul 27, 2012
Permalink   
 
RP-out : Kai'nin bulunduğu odanın içi görünmüyor dikkat edin.

RP-in: Akira hamlelerini yapmaya hazırlanırken dövüşün bir anda üçe bir haline geldiğini fark eden ilyadiv koya doğru hareket edip üçünüzün aranıza giriyor. Elindeki üç kartı düşmanlarına pay edip saldırıyor. Havadaki üç kart üç düşmanına doğru havada hevesle uçuyor. Daha ilk kartlarını yeni fırlatmıştı ki İlyadiv üç yeni kart daha çekiyor...
Kai hızı sayesinde Simbanın yanına kadar girebilmişti. Sağ eliyle vurduğu sert bir yumruk Simbayı sarsmaya yetmişti şimdi bir ikinci geliyor diye düşünmüştü ki bir anda demir odasının büyük bir gürültüyle önce çatladığını sonra kırıldığını gördü. Demir odası parçalar halinde dağılıp açıldığında deniz tarafından yaklaşan büyükçe bir Marine gemisi gördü. Denizciler bu savaşı durduracaklardı. Bu pek de iki korsan tayfasının savaşı sayılmazdı. En azından Akiraların ödülü yada arama emri falan yoktu yani Marineler şu an için ölümden kurtuluş demekti..
Evinden bu gün belki de son kez çıkan doktor sahile doğru ilerlerken Yavaş yavaş akşamın çökmeye başladığını fark ediyor. Limana doğru yürürken kafasında artık korsan olma düşüncesi yer etmişti. Bunun düşüncesiyle dalgın dalgın limana doğru yürürken tanıdık bir sesle irkildi: "İyi günler doktor bey nereye böyle?" Bu karakoldaki denizcilerden biriydi çavuş bilmem ne şimdi onun ismini hatırlayacak durumda değildi...

RP-out: Carterlar için bir şey yazmıyorum onlar koşmaya devam ediyorlar.

__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 27, 2012
Permalink   
 

Marineler mi nerden çıktı bunlar . Dahası bu adamın karo kartları patlıyor ne kadar kaldı acaba. Ayrıca bu seikatsunun yanındaki adamda kim neyse bize yardım ediyor iyiki. Denizcilerin yardımıyla onları yenebilir ödüllerini talep edebiliriz belkide diye düşündü . İlk iş şu ona doğru gelen kartı durdurmak. Yeni kartlar çekiyor güçlü bir saldırı yapıp adamın işini bitireceği ama seikatsu ve yandaki adamda yapmalı onlara sesleniyorum : Hey beyler bu adamı öldürömenin vakti geldi herkes en güçlü saldırısını adama yollasın  savunması yok kaçmaya çalışcak  şimdi herkes saldırsın .

Ve son saldırı için hazırlandı ..

Tskiakari- Shiage 

 

Akizuki_by_reammara.jpg



__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 28, 2012
Permalink   
 

Kaptan haklıydı ancak sağ elini kullanamazdı sol eliyle saldıracaktı. Ayrıca bir adam daha vardı yanlarında güçlü gibiydi .El drecto uygulayacaktı Karttan kaçıp direk düşmana vuracaktı . Lanet olsun keşke elinin hali böyle olmasaydı. Marinelere adamı teslim edip paralarını da alabilirlerdi o yüzden onlar gelmeden teslim etmelilerdi derken Akra nın saldırı hazırlığını gördü gerçekten kılıca büyük bir güç yüklüyordu. Kenside hazırlanmalıydı ve harekete geçmeliydi. Koşmaya başladı.

__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Korsan
Status: Offline
Posts: 15
Date: Jul 28, 2012
Permalink   
 

Yavaş yavaş akşamın çökmeye başladığını fark etmiştim. Limana doğru yürüyordum aklımda artık korsan olma düşüncesi yer etmişti. Bunun düşüncesiyle dalgın dalgın limana doğru yürürken tanıdık bir sesle irkildim: "İyi günler doktor bey nereye böyle?" Bu karakoldaki denizcilerden biriydi çavuş bilmem ne şimdi onun ismini hatırlayacak durumda değildim.Bu soruya korsan olucam diyemezdim çünkü karşımda bir marine vardı aklım donmuştu ne diyeceğimi bilemedim ve birazda kekeleyerek cevap verdim ''Biraz gezmek için dışarı çıktım'' dedim ve ufak bir sırıtmayla bana inanmasını sağlamaya çalıştım...



__________________

Adı:HogHang

Ödülü\Rütbesi : -

Silahı:Zehirler

Mesleği:Doktor/Bilim Adamı

Tayfası : Akira Korsanları

Karakter Statları :Güç:5 Çeviklik:8 Dayanıklılık:7

Yetenek Statları :Meslek:1 Dövüş Yeteneği: 1

Bitirdiği RP Konuları :-

Spoiler

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Jul 28, 2012
Permalink   
 

Üç savaşçı en güçlü tekniklerini kullanarak düşmanlarına saldırdı. Kanatlarını büyük bir hızla çarpan Hitsu düşmana ilk ulaşan olmuştu. İki kılıcıyla yaptığı saldırı İlyadivin geri çekilmesine rağmen bacağında uzun bir yara açmıştı. Fakat hızla İlyadivin üstüne uçarken onu fırlattığı kartla vurulmuştu. Omzunu sıyırıp geçen kart arkasında patladığında Hitsu da Dengesini kaybedip öne doğru düştü. Akira bu kart saldırısına karşı daha temkinliydi. lk saldırıyı kolayca atlattı ve meyve gücünü kullanarak kılıcını savurdu. Bu sırada zaten bacağından kesilmiş olan İlyadiv yere düşüyordu. Savurmanın etkisiyle geriye doğru uçup sırtını arkasına aldığı köşk duvarına çarptı. Seiketsu diğer iki arkadaşına göre daha yavaştı hem zaten yaralı olan sağ kolu İlyadivin kartıyla tekrar vurulmuştu. Hem de o daha düşmana saldıramadan düşmanı savrularak uzağa düşmüştü. Kai Düşmanını yendiğini düşünerek seri yumruk saldırılarına geçmeye karar vermişti. Dövüşün başından beri çeşitli oyunlar hileler tiyatrolar yapıp karşısındakini kandırmaya çalışıyordu. Ama asıl hileye kendisi yakalanmış gibiydi Simba önce yerde hızla yuvarlanarak Kaiden uzaklaşıyor. Daha sonra da arkasından ikinci bir kırbaç çıkararak kendini yendiğini zanneden rakibine hızla savurdu. Şimdi kırılmış olan oda içinden rahatlıkla yükselen kırbaç 3 metre kadar hızla yükselip Toranın sağ dizine bir kaplan kibi saldırdı. Bir anda acıyla yere düşen kai kaval kemiğini kırıldığını fark etti.
Bu sırada bir iki top atışıyla işaret vermiş olan denizciler gemileriyle koya yanaşmış ve askerlerini indirmeye başlamıştı. Gemiden inen çok sayıda doktor yerde yatanları kontrol ederken yüzlerce marine askeri koyun her tarafına dağıldı. Köşkün içindende adamları ile beraber tayfa kaptanı çıkıp marineleri karşılamıştı. Gemiden inen rütbeliler arasında öne çıkan marine kaptanı dövüşleri durdurduktan sonra üzerine silah doğrultulan herkese sordu: "Neler oluyor burada? Bunu sorarken özellikle buralarda ilk kez gördüğü Akira ve yanındakilere bakıyordu.

    Aynı zamanda hala umiyi kurtarmak için koşmaya devam eden Carter Limanın uzun direğini karşısında görmüştü ama oraya ulaşması daha on dakikasını alacaktı ve oradan da şehre gitmesi gerekiyordu. Hastahaneyi bulması için daha çok zaman vardı ama Uminin fazla vakti kalmamıştı.

    Limana yeni varmış olan doktar içinse bu akşam yepyeni bir yaşama giriş olacaktı  liman taraflarına geldi ve limanın yanındaki bara girdi (RP'nin başındaki bar)



-- Edited by Rayleigh on Saturday 28th of July 2012 12:18:27 PM



-- Edited by Rayleigh on Saturday 28th of July 2012 12:20:16 PM

__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 16
Date: Jul 28, 2012
Permalink   
 

Kardeşinin kendisini dinleyip ‘yeni’ tayfasındaki arkadaşlarının yanına gitmesiyle biraz olsun umutlanıyordu. Nedenini bilmese de, kardeş, Carter’ın dediğini itirazsız bir şekilde yeri getirmek için yola koyulmuştu. Kardeşini yollamakta tereddütsüz bir şekilde davranmasının tek mantığa çıkmaktan çekinen mantıksız sebebi, sırtından çıkmış, vücudunun yarısı kadar kalın ve neredeyse ondan daha da uzun olan kanatlarıydı. Ona, sadece havada durma özelliği katmadıklarını biliyordu. Kim bilir daha ne tür özellikleri var, diye geçirmişti içinden. Kardeşine her ne kadar kızgın, ne kadar öfke ve kin dolu düşüncelerle seslenmiş olsa da, onun için endişelenmeden de edemiyordu. Kardeş bağının olacaklara karşı kuvvetli kılan şey buydu belki de. Rahatlamaya başladığı anda, adeta bir işaret alırcasına kayan gözleri direk Umi’ye kayıyordu. Hala solgun, neredeyse ruhu başka bir aleme gitmiş gibi yatıyordu kucağında. Her şey çok hızlı gerçekleşmişti. Adamın gelmesi, elindeki diktörtgen, üzerinde yamuk bir kalbi andıran terimsel ifadenin kızı delip geçmesi. Kısa olmaları, Umi’yi taşımaya başladığından beri gözlerinin önünde olmalarını ve neden oradan gitmediklerini açıklamıyordu.

Tayfanın kaptanı sayılan kişiye acı dolu bir şekilde, ‘Yardım et kurtar beni’ Diyerek kulağını karıncalayan sesi, Carter’ın kalbinin kaldırabileceği türden bir şeye benzemiyor gibiydi. Akira isimli adama denmiş olsa da Carter bile o kız için bir şeyler yapma isteğiyle dolmuştu birden. Neşeli, hareketli kız, birden bire tozlu topraklı, garip şekillerin asfalta kazındığı yeri boylamıştı. Kızın yere devrilmesini, beyaz bir perdenin açılışı olarak gören ‘katil’ boy göstermeye başlıyordu. O katili oynatmak için yanlış kişiyi siluete girdirmişlerdi. Kahverengi orta denli uzun saçları, taktığı kare çerçeveli gözlük, üstündeki siyah gömlekle örtüşen ağzındaki kartın üstündeki simge, her şeyiyle düzgün biri olmadığını dışarı vuruyordu sanki. “Bu bir korsan savaşı, öyle değil mi? Burada kimse oyun oynamıyor.” İşaret ve orta parmaklarını adeta silah namlusu gibi yaparak kafasına götürmesi bile akli dengesinin bozukluğuna başka bir delildi. Parmak boğumlarından fırlamaya çalışan kemikleri görmezden gelerek kafasına dayanan parmakları sabitliyordu.Ardından da, “Eğer yeteri kadar güçlü değilseniz, ölürsünüz!” Carter, bunları sadece kulağına gelen sinek vızırtıları olarak algılayabilmişti.Umi’ye olanları görmesi, kulağının işlevleri sadece ‘süs’ olarak orada durmadığını göstermek için açık bırakılmış gibiydi. Sessiz bir şekilde bağıran Umi’den sonra tamamen onu alıp buradan götürmeye odaklanmıştı.

Hepsi gözlerinden önünden bir saniye bile olsun ayrılmamıştı. Ne zaman göz kapakları kapansa, adeta yeni bir kabus gibi karşısına dikiliyordu. Umi’nin yarasına olan tedirginliği yetmezmiş gibi, bir de kardeşi hakkında endişelenmeye başlamıştı. Annesini yalnızlığa sürgün bırakan babasıyla giden, aptal kardeşine kızgındı. Fakat kardeş olduklarından dolayı hissettiğini düşündüğü tedirginlik hissi, Carter’ı Hitsu çatışmaya gittiğinden beri yalnız bırakmamıştı. Gözünü diktiği yol, adeta çıkmaz sokakların birleşmesinden oluşmuş gibiydi. Zamandan bol bir şey yoktu, fakat zamanla yarışmaya çalışan Umi her an geri düşebilirdi. Böyle bir şey olduğu zaman neler olacağını düşünmek bile istemiyordu. Biraz daha dayan Umi. Ona düşünceleriyle hitap ederken  olabildiğince umut dolu bir şekilde seslenmeye çalışsa da, can yakıcı gerçeği kendi de görmeye başlıyordu. Ne zamandır koştuğunu fark etmekte zorlanıyordu. Ve hala bir çıkış yolu yoktu. Umudunun ateşini kaybetmeden koşmaya devam ediyordu.

Gördüğü manzara, biraz olsun Carter’ı rahatlatmaya çalışan türden bir gaz salıyordu atmosfere. Limanın uzun beyaz direği, onlara bardan çıktıktan sonra koya gittikleri yolun tam tersi istikametten sapmadıklarını müjdeliyordu. Daha ne kadar süre oraya koşması gerektiğinden habersiz koşmaya devam ediyordu. Meyvesine minnattar olması için bir sebebin daha gün yüzüne çıktığını düşünüyordu. Normal bir insan olsa ne bu hızda koşabilirdi, ne de yorulmadan devam etme gücüne sahip olabilirdi. Koşma hızını daha üst seviyelere de taşıyabilrdi, fakat başından beri tedirginliğin ana hattı olan Umi’nin sarsılıp daha da kötü olacağı korkusuyla yanıp tutuştuğu için denemeye bile cürret edemiyordu. Gördüğü beyaz direğin rehberliğine vererek kendini koşmaya devam ediyordu. Bu yol, onu Akira ve diğerleriyle tanıştığı barın önüne çıkartacak yol olduğunu belli ediyordu. Bardan birilerinden en yakın hastaneyi öğrenebilir, ya da orada kafası ayık olan birilerinden yardım isteyebilirdi. Bu yardım isteme ne kadar sağlam ve iyi olurdu bilmese de yapacak başka bir şeyi yoktu. Umi’yi o durumun içine sokmaktan nefret etse de, ölüme bir adım daha yaklaştığını hisseder gibiydi. Bu tedirginlik, Carter için fazla büyük türde bir histi. Kardeşine bir şey oldu mu, Umi ölüme bu kadar yakın mı diye düşünmekten gerginlik sarmıştı tüm vücudunu. Adımlarının onu taşıdığı barın önüne geldiğinde, tanışdıkları insanlar bir anda hatırlamıştı. İsimlerini tam olarak bilmese de, onların olduğu tayfadan biriydi artık. Barın kahverengi ahşap kapısını açarak içeri girmiş ve “Doktor! Aranızda doktor var mı?” Diye bağırmaya başlamıştı. Tekli oturaklarda oturanlar, elinde içki şişesini aldığı tezgaha koyan barmen ve iki tane camdan güneş almasa kara bir mahseni andıracak barın için ne kadar müşteri varsa Carter’a bakmaya başlamıştı.



-- Edited by Carter Salvatore on Saturday 28th of July 2012 08:50:48 PM

__________________

 

Adı: Carter Salvatore

Ödülü\Rütbesi: 0

Silahı: -

Mesleği: -

Meyvesi: Zonbi Zonbi no Mi

Tayfası: Akira Korsanları

Yetenek Statları: M:1 DY:1

Bitirdiği RP Konuları:-

Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 29, 2012
Permalink   
 

Ah durumum gerçekten kötü saldıramadan saldırı aldım .Bir doktora görünmeliyim daha fazla savaşamam. Ancak ilyadiv de yenildi. Kai malı napıyor tek bir kadını yenemiyor . Carter da yetiştirmiştir inşallah umiyi. Derken denizciler gelmişti. Bu bizim için bir şanstı onları teslim edip paralarını alabilirlerdi. Güzel şans onlara gülmüştü. Şimdi kaptan halletmeliydi bu işleri . Kaptan marineler geldi teslim edelim onları paralarını alalım .



__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Korsan
Status: Offline
Posts: 259
Date: Jul 29, 2012
Permalink   
 
Lanet kaltak. Böyle bir tiyatro ustasına rol kesmek. Orospu iyi rol yaptı bana. Yendiğimi düşünmüştüm ama 2. kırbacını arkasından çıkarıp kaval kemiğimi kırdı. Durum umutsuz. Umi sanırım cehennem senden önce gidecem. Orda seni bekliyor olucam.
Ohh. Nihayet marineler çıkabildi. Korsanların etrafını sardılar. Şimdilik kurtulduk. Korsan olduğumuz kimse bilmiyor o yüzden iyi durumdayız. Ama paramıza göz koyabilirler. Neyse önemli şeyler önce gelir. "Lanet olası denizciler. Doktor varsa aranızda boktan kırık ayağıma bakın. Lanet olsun acıyor çabuk... Akira gerisini sen hallet. O piçin ölmediğinden emin olun." Lanet olsun ölmek üzereyim. Bir tane tam göğsüme, bir tane sol omzuma ve bir tane boktan sağ bacağıma 3 tane sağlam saldırı yedim. Şıllık çok güçlü. Denizciler gelmese ölmüştüm. Bir an cehennemi gördüm. Lanet olsun Tanrı cehenneme gidecek ha. Sadece gülerim buna. Güçlenmeliyim. Gerçek bir Tanrı olana kadar. Kimsenin beni yenemiyeceği bir seviyeye geçene kadar. Güçlenmem lazım. Sokayım. Kendimi yere bıraktım ve doktoru bekledim...

__________________

 

 

 

Spoiler

Aranyorum.png

Korsan
Status: Offline
Posts: 15
Date: Jul 29, 2012
Permalink   
 

Barda oturup bir sake içeyim akşam orda olmuş olurum hem acelem yoktu ilk sakemi söyledim bekliyordum ama millet beni takmıyordu bile hatta yakınımda oturanlşar uzaklaşmaya başlamıştı sakemi elime aldım ilk yudumu tam içiyordum ki kapı açıldı ve içeri kucağında bir kız olan gri saçlı bir çocuk girmişti üstü başı kan olmuştu ve bağırdı  “Doktor! Aranızda doktor var mı?” çocuğun kucağındaki kızı alıp hemen limanın yanına yatırdım kız bayılmıştı göğsünün üstündeki yara 4 cm genişliğinde ve 6 cm derinliğindeydi çok kan kaybetmişti kan grubunu öğrenmek için kanından 3 damla yeterdi 3 damlayı göğsünden aldım ve kan grubunu belirleyen tüpe koydum kanamayı durdurmam 6 dakikamı alır ama kızın yaşamak için 20 dakikadan fazlası yoktu kanamayı durdurmaya başlamıştım tüpteki sıvı maviydi kan grubu A+ yani çocuğa dönüp ''A+ kan lazım 2 kişinin kanı yeter sen git kan bul'' dedim ve kanamayı durdurmaya çalışıyordum bu kadar derin bir yarayı ancak savaşta açmış olabilir yani büyük ihtimalle korsandılar ve tayfamı bulmuş olabilirim diye düşünüp dururken kanamyı durdurmuştum ve hemen üstüne dikiş atmaya başlladım çocuk hızlı olursa kız kurtulur ama çocuk yavaş davranırsa kız ölür kan kaybı tehlikelidir keşke ben kan verebilseydim ama benim kan grubum S- bu yüzden yapacağım tek şey çocuğu beklemekti.



__________________

Adı:HogHang

Ödülü\Rütbesi : -

Silahı:Zehirler

Mesleği:Doktor/Bilim Adamı

Tayfası : Akira Korsanları

Karakter Statları :Güç:5 Çeviklik:8 Dayanıklılık:7

Yetenek Statları :Meslek:1 Dövüş Yeteneği: 1

Bitirdiği RP Konuları :-

Spoiler

Korsan
Status: Offline
Posts: 11
Date: Jul 29, 2012
Permalink   
 

Kanatlarının verdiği hızla, elindeki katanalarının birisi boşa geçmiş diğeri ise gözlüklünün bacağında uzunca bir yara bırakmıştı. Hitsu’nun daha ilk savaş deneyimiydi, yerden hızlıca katanayı bacağını kestikten sonra ola bildiğince yerden ivmeyi arttırarak hızlıca gözlüklüden uzaklaşmaya çalışıyordu Hitsu. İlk saldırısının toyluğunu, aynı zamanda başarısının verdiği onuru aynı anda yaşıyordu ve bacağını kestikten sonra “İşte böyle yapılır bu iş ne olduğunu bile anlayamadı koduğumun 4 gözü!” Diyerek kendi kendini övüyordu.Gözlüklünün arkasından o kesici kartlardan fırlatacağını hiç düşünmüyordu. İşte yavaş yavaş deneyim ve savaş tecrübesi kazanmaya başlamıştı Hitsu. Gözlüklünün, bacağını kesen Korosu’nun üzerinde süzülen kırmızı kan, sapındaki beyaz işlemeye ahenk katıyordu. Kılıcının üzerinden süzülen kırmızı kandan kurtulmak isteyen Hitsu, o adamdan uzaklaşırken katanasına bakıyor ve sağa sola sallıyordu, üzerindeki kandan kurtulmak için. Gözlüklü, Hitsuya hiç unutamayacağı bir hediye bırakmak istemişti ve elindeki kart destesinden, yere düşmeden kartını çekip Hitsu’ya doğru fırlatmıştı. Hitsu sol elinde duran Korosu’yu istemsizce yere düşürdü ve sol omzunda, şimdiye kadar hissetmediği bir acı belirmişti. Bu acı kanatları üzerindeki konsantrasyonu kaybetmiş ve kanatları tekrardan sırtının içerisine girmişti. Sırt üstü yere düşmüştü Hitsu ve yarasının verdiği acıyla haykırmaya başlamıştı “Doktoooooor! Doktoooooor yok mu? Şurda Düştüğümüz Durumlara Bakıııııııınnnn! Bern böyle durumlara düşecek adammıydııım! Carter! Tanrı cezanı versin senin hep senin yüzünden bak şimdi kardeşine ne oldu! Birazdan son nefesini vericek!!” Diyerek sırt üstü yattığı yerden kendi kendine bağırıyordu Hitsu. Sonra sol omzuna doğru baktı ve de bu yaranın bu kadar büyütülmeyecek bir şey olmadığını anlamıştı sadece küçük bir sıyrıktı. Hemen sırt üstü yattığı yerden mermi gibi doğruldu ve gözlerini kısarak etrafına bakıyordu. Biryandan da “Tanrım ne olur kimse duymamış olsun! Umarım şu pislik Carter’in arkadaşları duymamıştır! Yoksa rezil olurum.” Diyerek kendi kendine hayıflanıyordu. Düştüğü yer, diğer arkadaşlarından biraz daha uzak olduğu için sesinin gitme olasılığı biraz azdı ama yine de tedirgin bir şekilde olduğu yerden iyice doğruldu ve biraz önce elinden düşürdüğü katanasını almak için hızlı adımlarla geriye doğru yürümeye başladı ve yine kendi içinden “Lan bu adamlar ammada soğukkanlıymış. Adamların dibinde sırtımızdan kanat çıkartıyoruz ve hiçbir tepki yok helal olsun!” Katanasının üzerinde hala kan vardı. Eliyle kanı iyice sildi ve tekrardan kılıcı kınana soktu. Grubun lideri galiba şu siyah saçlı adamdı çünkü saldırıya başlamadan önceki konuşması ve olaylar bittikten sonra sarı gömleklinin koşarak onun yanına gidip bir şeyler söylemesi birşeyler gösteriyordu. Hitsu adımlarını biraz daha hızlandırdı ve hemen diğerlerinin yanına varmak istiyordu. Bu isteğin iki amacı vardı. Birincisi acaba daha deminki seslerini duydular mı? İkincisi onların adını öğrenmek istiyordu. Siyah saçlı ve sarı gömleklinin yanına varmıştı sonunda Hitsu. Hemen yüz ifadelerinden bir şeyler anlamak istiyordu, galiba sesleri duymamışlardı ama hala kesin bir kanıtı yoktu. Ardından hemen aralarına girerek “Selam! Ben Hitsugaya Salvatore, Carter Salvatore’nin kardeşiyim. Carter neden size yardıma koşmamı söyledi ve sizlerin adları nelerdir öğrenmek istiyorum.!”



-- Edited by Hitsugaya Salvatore on Sunday 29th of July 2012 11:43:06 PM



-- Edited by Hitsugaya Salvatore on Monday 30th of July 2012 12:41:55 AM

__________________

 

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 30, 2012
Permalink   
 

Olan bitenin endişesiyle Akira ya birşeyler anlatırken adam geldi. Ve : “Selam! Ben Hitsugaya Salvatore, Carter Salvatore’nin kardeşiyim. Carter neden size yardıma koşmamı söyledi ve sizlerin adları nelerdir öğrenmek istiyorum.!” dedi. Demek Carter ın kardeşiydi bu doğrusu benziyorlardı birbirlerine ikisininde gri saçları ikisinde garip bakışları vardı ancak Hitsu daha nneşeli daha konuşkan birine benziyordu. 'selam ben seikatsu, marangozum ' 



__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 30, 2012
Permalink   
 

Demek Carter ın kardeşiydi. Hayret Carter ın bir kardeşi olabileceğini beklemezdim. Neyse ; Ben Akira ben bu tayfanın kaptanıyım . Yardımın için teşekkürler. Sıra marine kaptanına gelmişti. Kendilerine bakıyordu. bir açıklama yapmak zorunda olduğunu hissetti.

' Ben akira ben ve arkadaşlarım bu korsanların ödülünü almak için onlarla savaşıyoruz . '




__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Jul 31, 2012
Permalink   
 

Marinelerin arasından gelen doktorlar tayfadan sakatlananları tedaviye alırken. Akira gidip tayfa adına kaptanla konuşuyor. Hemen ardından kaptanın yanına korsan tayfasının kaptanı gelince kendi aralarında bir iki konuşmadan sonra Marine kaptanı arkasına dönerek askerlerine emir veriyor: "Tutuklayın." Yüzlerce asker etrafınızı sarıp silahlarını size doğrulttu ve şimdi ya onlarla savaşmaya çalışacaksınız ya da teslim olacaksınız. Yardıma geldiğini düşündüğünüz askerler sizi tutuklamak istiyorlardı. Bu işin içinde bir işler olmalıydı ama ne?
Barın içinden bir adam ayağa kalkıp kanının uyuştuğunu söylüyor. Fakat bu adam kimbilir ne kadar uzun zamandır içiyordu yani kanına alkol karışmıştı bu işlem çok büyük bir riskti.



__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 31, 2012
Permalink   
 

Ahhhh lanet olsun satılmış marineler ibnenin evlatları zaten adam olsalar marine olmazlardı. Teslim olamazlardı belliki kaptandan rüşvet alıyorlardı bizi yakalayıp içeri atarlardı. Bu durumda kai ve seikatsu savaşamazdı tek savaşabilecek hitsuydu . Ama kai ve seikatsunun buradabulunması kötüydü ve onları hitsuyla bile yenemezlerdi. Düşündü plan yapmalıydı. Durum her açıdan kötüydü her şartta yara alacaktı. Ayrıca üzerine doğrultulmuş silahlarda vardı. Buldu hitsulara dönüp anlatmaya başladı : Durum kötü kaçmamız lazım teslim olamayız piç tek bizi tutuklayacak kesin rüşvet alıyor. bir plan yaptım yaralanabilirsiniz. Hitsu sen seikatsu ve kai yi al ve uç gidin bir gemi çalın koydan ve yola koyulun oradan şehire gidip umiyi alacağız ve kaçacağız. Seikatsu kaiyle gemiyi sen yönet . Hitsu sen onları bırakınca diğer gemilerin dümenlerini kır . Bunu yapınca buraya gel ve beni al ben onları oyalayacağım en fazla 10 dk dayanabilirim acele edin . Ayrıca şimdi kanatlarınla etrafımıza güçlü bir hava akımı gönder . 

Hitsu dediğini yaptıktan sonra tek bir planı vardı. Tskiakari Shiage  kullanacaktı ama 360 derece etrafında dönerek atacaktı bu sayede etrafındakileri temizleyebilirdi. Daha sonra onlar gittikten sonra arkasını koya verecekti bu sayede kaçması kolaylasırdı.

Hitsu başla ve anında havalanın .



__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 66
Date: Jul 31, 2012
Permalink   
 
Kaptan bizim için kendini feda ediyordu tüm şartlarda yaralanacaktı. Kai nin durumuda kötüydü ayağı kırılmıştı. Lanet olası bir karıyı yenememişti.Hitsu savaşırdı ama kaptanın dediği gibi boşa savaşırdı. Tek seçenekleri planladıkları gibiydi. O yüzden acele etmeliydi hemen bir gemi alıp koydan kaçacaklardı. Daha sonra da umi gili alıp buradan ayrılacaklardı. Hitsunun dümenleri kırması lazım ama hızı sayesinde bunu yapabilir. Ayrıca Carter inşallah bir doktor bulmuştur. Bulamadıysa umi ölmüş olabilir. Şimdi onlar için endişe edemedi kendileri daha kötü durumdaydı. Kendi kendine dua etti . Ve olanları izlemeye başladı.

__________________

seikatsu1.png

 

 

 

 

Adı :Seikatsu

Ödülü\Rütbesi : -

Para :1000 Yen 

Silahı: Demir eldiven

Mesleği : Marangoz 

Meyvesi:-

Tayfası: Akira Korsanları

KARAKTER STADLARI 

 Güç :8             Dayanıklılık :6  +2    Fırlatma :               Germe :                  Ateşli Silah  :        

 Çeviklik:         İ z Sürme :            Y ön bulma :         İlk Yardım:            Mühendislik : 7  +1   

  Ticaret :        Refleks:

 

YETENEK STADLARI 

Meyve :        Meslek : 2  +1     Silah Ustalığı :     Liderlik :        Talimcilik : 

Korsan
Status: Offline
Posts: 259
Date: Jul 31, 2012
Permalink   
 

Lanet olası denizciler. Belliydi korsanların yerleşmesinden zaten. Karada yaşamya karar veren korsanlar ha. Yüz karaları. Piçler. Ayrıca denizcilerde onlar kadar piç. Bizi tutuklayacaklar ha. Korsanlarla savaşan ödül avcılarını. BU piçler ne kadar para yiyiyor bu korsanlardan acaba. O gözlüklü orospu çocuğu ve şıllıktan öcümüzü bile almadık daha.
Akira malı. Kendini feda edecek ha. Etrafımızda yüzlercesi var. Şıllık ve gözlüklüde onlara katılacaktır. Tek başına 10 dakika değil 10 saniye bile tutamazsın. Fazla şansımız yok. Dövüşecek durumda değiliz. Kaçabileceğimiz bile kesin değil. Başka bir yolunu bulmalıyız. "Hey hey. Saçmalama Akira. Biz ödül avcıları Marine'le savaşmayız. Bizim tek düşmanlarımız korsanlardır. Belli ki bir yanlış anlaşılma olmuş burda. Teslim oluyoruz biz." diye bağırdım ve yayımı fırlattım. Eğer burada savaşırsak hepimiz ölürüz. Kaçarsakta çoğumuz ölürüz. En azından Umi ve Carter piçi burada değil. Onlar bize yardım edebilir en kötü senaryoda. Şimdilik risk almamalıyız...



__________________

 

 

 

Spoiler

Aranyorum.png

Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Jul 31, 2012
Permalink   
 

Kai napıyor bu . Offff herşeyi berbat etti. Ama neden böyle yaptı .Amacı ne? Anladım bizi ödül avcısı sanmalarını istiyorlar. Ama bize ne yapacakları belli değil . Birşey olursa 2 adamımız var dışarda bizi kurtarabilirler . Şimdilik güveneyim bari Tora ya. İnşallah kötü birşey başımıza gelmez . Plan değiti Kai ye güvenelim teslim oluyruz. 

Kapttan teslim oluyoruz.



__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

Korsan
Status: Offline
Posts: 11
Date: Aug 1, 2012
Permalink   
 

 

Sarı gömlekli, hararetli bir şekilde diğer arkadaşıyla konuşuyordu. Hızlı adımlarla yanlarına varmaya çalışan Hitsu, ilk iş olarak kendini tanıtmak istiyor ve bir yandan da yüzlerindeki mimikleri okumaya çalışarak, daha deminki sesleri duyup duymadıklarını anlamaya çalışıyordu. Birde, gözlüklüden aldığı yarayla ilk düştüğü yere yakın olan takım elbiseli adam vardı, ama o kadınla savaşırken sesini duymuş olabilir miydi? Bir yanda da yıllar sonra ilk defa gördüğü kardeşindeydi aklı. Kucağında taşıdığı kız önem verdiği biri olmalıydı, çünkü Carter’in yüzündeki umutsuz bakışlar, onu kurtaramayacak olabilmesinden korktuğu içindi. Yanından ayrılalı fazla da bir zaman geçmemişti acaba o kızı kurtara bilmiş miydi? Kalbinden “Umarım başara bilmişsindir Carter! Seni nalet olası, benden uzak bile olsan yinede kaygılanmadan edemiyorum. Seni soluk benizli biran önce gel de geçmişi yâd edelim.”  Diyerek Carter’e şans dilemişti. Bu kadar kısa mesafede içerisinde bu kadar çok şeye birden kaygılana bilmesinden dolayı, Hitsu’nun yüzünde, nerden geldiği anlaşılmayan bir gülümseme peydah olmuştu. Adımları sonunda sarı gömlekli ve gözlüklünün işini bitiren adamın yanına varmasına yardımcı olmuştu. Kendini tanıttıktan sonra, sarı gömlekli ince bir göz gezdirdi Hitsu’nun üzerinde sonra büyük bir istekle öne atıldı ve selam ben seikatsu, marangozum.’ Kısa bir şekilde kendisini tanıtmıştı ve birazda aceleciydi, çünkü onlar konuşurken etrafta bir sürü marine askeri doluyordu. Seikatsu’ya doğru dönüp memnun oldum dercesine gülümseyerek, kafasını hafifçe ileri doğru salladı. Birkaç adım geride siyah saçlı Hitsu’ya doğru bakıyordu. O da göz ucuyla Hitsu’ya ince bir bakış attıktan sonra “Ben Akira ben bu tayfanın kaptanıyım . Yardımın için teşekkürler.” Diyerek kendini tanıtmıştı, sonunda asıl adam kendini tanıtmıştı. Aslında Hitsu biraz daha değişik bir insan olarak düşünmüştü kaptanı biraz şaşkın bir şekildeDemek sende kaptansın ha! Carter bu adama güvendiyse elbette iyi ve güçlü biridir.” Diye düşünerek kafasında oluşan olumsuz kaptan tablosunu silmeye çalışıyordu. Tam “Bende sizinle tanışmaktan memnun oldum” diyecek oldu ki, Akira, etrafta karınca sürüsü gibi gezinen askerlerin kaptanının yanına doğru gitmişti bile. Marine kaptanı, oldukça iri cüssesi, şişirilmiş kolları ve oldukça sert bakışları vardı. Akira’dan sonra diğer savaştıkları adamlardan bir kişi marine kaptanının yanına gitmişti. Kaptan, Akira’yla değil de diğer adamlardan biriyle konuşmuş ve yüzünde pis bir gülümseme ile askerlerine dönüp, gür sesiyle "Tutuklayın." Diye bağırmıştı. Yüzlerce asker Hitsu’yu ve diğer arkadaşlarını çember içine almıştı. Her şey olabildiğinden hızlı gelişiyordu. “Koskoca marine kaptanı böyle bir şerefsizlik yaptıysa, bu itinde sahipleri daha neler yapmıyordur ve nice insanlara zulm ediyordur.” İşte bu yüzden bu korsan tayfasının bir parçası olmuştu ama daha ilk günden de hapse girmek istemiyordu, şimdi yapacak hiçbir şeyi yoktu. Birden Akira telaşlı şekilde bir plan anlatıyordu “Durum kötü kaçmamız lazım teslim olamayız piç tek bizi tutuklayacak kesin rüşvet alıyor. bir plan yaptım yaralanabilirsiniz. Hitsu sen seikatsu ve kai yi al ve uç gidin bir gemi çalın koydan ve yola koyulun oradan şehire gidip umiyi alacağız ve kaçacağız. Seikatsu kaiyle gemiyi sen yönet. Hitsu sen onları bırakınca diğer gemilerin dümenlerini kır. Bunu yapınca buraya gel ve beni al ben onları oyalayacağım en fazla 10 dk dayanabilirim acele edin. Ayrıca şimdi kanatlarınla etrafımıza güçlü bir hava akımı gönder.” Kendisi içindemesi kolay bir plan anlatmıştı kaptan, ama Hitsu farklı düşünüyordu Ben daha kendimi zar zor taşıyarak uçabiliyordum şimdide iki kişi birden bana olabildiğinden fazla yük yapar. Ben bu ikisini alıp buradan havalanayım diyene kadar denizciler bizi çok rahat vurur.”  Diye düşünmüştü ve düşüncesinde de son derece haklıydı. Hitsu bu planın kaldıra bileceğinden ağır olduğunu söylemek için Akira’ya iyi bir açıklama düşünürken, arkasından hızlı adımlarla gelen takım elbiseli adam Akira’ya bağırarak "Hey hey. Saçmalama Akira. Biz ödül avcıları Marine'le savaşmayız. Bizim tek düşmanlarımız korsanlardır. Belli ki bir yanlış anlaşılma olmuş burda. Teslim oluyoruz biz." Kendilerini ödül avcıları olarak göstermek oldukça zekiceydi belki de sıyrık bile almadan buradan kurtula bilerdiler. Hitsu bu planı da beğenmemişti çünkü hapse girme ihtimalleri de vardı. Carter onların nerde olduğunu asla bilemeyecekti, hapse girseler bile kurtulmak için Carter’e ve kucağındaki yaralı kıza ihtiyaçları vardı ama yerlerini bilmedikleri sürece, isterse bir ordusu olsun yinede kurtulamazdılar. Kaptanın kafasına yatmış olacak ki bu düşünce Plan değiti Kai ye güvenelim teslim oluyruz.” Marine kaptanına dönerek Kapttan teslim oluyoruz.” Diyerek olduğu yerde tutuklanmayı bekledi ama Hitsu bu kadar soğukkanlı olamazdı. Kendi kafasına göre hareket etmek istiyordu. Kardeşinin gittiği yolu takip edip, olan biteni anlatacaktı sonra tekrar Akira ve diğerlerini kurtarmaya gelecekti tabi o zamana kadar diğerlerinin bir suçu olmadığı anlaşılır ve bırakılırsa her şey daha iyi olacaktı. Hitsu, Akira’ya dönerek “Sizi kurtarmaya Carter’la birlikte gelicem. Eğer her şey ters giderse ve siz hapse tıkılırsanız sizi kurtarmak lazım değil mi? Carter’e olan biteni anlatıcam ve onla birlikte hemen gelicem.” Dedi kendine güvenerek. Sırtından kanatlarını çıkartı marine askerlerinin şaşkın bakışları içerisinde, hemen ardından kanatlarına güç ve arkasından sıkılacak kurşunlar için sertlik kazandırmak için “Kitsui” diye bağırdı. Kanatları içindeki sayısız tüy birbirine kenetlenerek bir zırh gibi görünmüştü. Ardından “Jisoku” yeteneğini sadece hızlı bir şekilde havalanmak için kullandı ve ola bildiğince havada hareket ederek, askerlerin ateş açtığında onu vurmasını engellemek istiyordu. Aklındaki tek plan, Carter’i bulup ona olan biteni anlatmak ve ola bildiğince hızlı bir şekilde Akira ve diğerlerini başlarındaki bu felaketten kurtarmaktı.

 

Rp out: Gm rp bekleniyor...



-- Edited by Hitsugaya Salvatore on Wednesday 1st of August 2012 12:58:26 PM

__________________

 

Spoiler

 

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 2, 2012
Permalink   
 

Kaptanın son anda verdiği akılıca karar tayfasının şimdilik hayatını kurtarmıştı. Fakat Histugaya Onlara nazaran çok daha başına buyruk biriydi ve onları kurtarıcağını söyledikten sonra oradan hızla uzaklaşmak için tekniğini kullanmıştı. Ve marineler tarafından vurulmamak için ilk çıkışını çok hızlı yapıcaktı. Ama sanki omzundan vurulduğunu. unutmuş gibi hareket ediyordu. Bir anda yaptığı bu yüklemeyi omzu kaldırmamıştı ve marrine kurşunları arasında tekrar yere düştü. En kötüsü ise zaten yaralı omzu üstüne düşmesi olmuştu. Hitsu ve diğerleri marineler tarafından kelepçelendi fakat Marine kaptanı bir anda bağırara kelepçeleri çıkarmalarını emretti. Herhalde sonunda yanlış bir şey yaptığını anlamış ya da marine olduğu aklnıa gelmişti kim bilir belki de Akiraların korsan avcısı olmaları onu etkilemişti. Kelepçeleri tüm marineler geri çıkarttıktan sonra Kaptana bakıp bekliyorlar. Kaptanın sesi sinirli ve İsteksiz geliyor. "Bu adamlar normal haydutlara benzemiyorlar. Onlara deniz taşından kelepçeler takın." Hayır kaptan sadece işini sağlama alıyordu. Arkalardan getirilen deniz taşı kelepçelerle tüm tayfanın kolları kelepçeleniyor ve tayfa gemiye taşınıyor. Geminin içinde revir kısmına götürülen tayfaya hemen doktorlar müdahale etmeye başlarken tayfanın geri kalan kısmı ise barda tüm bu olanlardan habersiz.

RP-Out: Bu noktada tayfanın rp'sini ayırıyorum. Yakalanan kısım için bu konunun rp'si bitmiştir diğerleri devam edecekler

Upgrade

Hitsugaya

Karakter statları +1

Seiketsu

Karakter statları + 2

Yetenek statları +1

Hagane Kai

Karakter Statları +2 (Önceki rp'si dahil edilerek)

Yetenek Statları +2

Akira

Karakter statları +2

Yetenek Statları +2

Tayfanın bu kısmı buradan sonra yeni bir konu ile devam edeceklerdir.



__________________
Korsan
Status: Offline
Posts: 259
Date: Aug 2, 2012
Permalink   
 
Rp için teşekkürler.

__________________

 

 

 

Spoiler

Aranyorum.png

Korsan
Status: Offline
Posts: 401
Date: Aug 3, 2012
Permalink   
 
Teşekkürler..

__________________

 akira.png

Spoiler

Wanted

Spoiler

 

«First  <  1 2 3 4  >  Last»  | Page of 4  sorted by
Quick Reply

Please log in to post quick replies.



Create your own FREE Forum
Report Abuse
Powered by ActiveBoard