One Piece Rpg

Daha yeni olduğum için bana birilerini vermesi güzeldi. Bana inceliklerini öğretecek birilerinin olması lazımdı zaten. Kaptanın "Bugünlük bu çocuğa işin temellerini anlatacak birisi var mı yoksa ben seçeyim mi?" demesi üzerine bir kişi "Ben hallederim patron" dedi. Ardından yanıma gelip elini uzatarak "Ben Kirito işe normalde akşam 9 da çıkarım ama bugün senin için1:30'da çıkarız senin için uygun olur mu?"dedi. Benle ilgilenecek birisinin gönüllü olması hoşuma gitmişti. Bir de benim için iş saatinden fedakarlık yapması daha da hoşuma gitti." Bende Gokudera istersen bana G. diyebilirsin" ardında elini sıkarak "Benim için sorun yok" dedim. Yarım saat sonra ilk işimi yapacaktım. "Eee Kirito nasıl yapıcaz bu işi ve ne lazım?" diye sordum çünkü yarım saat içinde hazırlanmam lazımdı.

-- Edited by Gokudera on Thursday 2nd of August 2012 05:30:21 PM

Kaptanın cevabı basitti ''Bugün ilk günün olduğu için senin yanında birileri olmalı ve bu arada öyle herkesi seçemessin bu köle olucak diye bu yüzden ilk gün yanında birileri olacak kimleri yakalayacağın kimlerle nasıl dövüşüceğin bu iş bilgi ve güç kaynaklıdır işe istediğin zaman çıkabilirsin ama sabahları çok dikkat çekersin o yüzden burdaki çoğu kişi güneş battığında çıkar sabahları herkesin ortasında birini yakalayamazsın değil mi o yüzden bugün yanında birilerini vereceğim'' dedikten sonra ayağa kalkıp bağırıyor''Bugünlük bu çocuğa işin temellerini anlatacak birisi var mı yoksa ben mi seçeyim'' diyor etrafa bakınıyor bir kişi ''Ben hallederim patron'' diyor yanına geliyor ve elini uzatıyor ''Ben Kirito işe normalde akşam 9'da çıkarım ama bugün senin için 1:30'da çıkarız senin için uygun mu?'' diyor...

 Rp out: Saat 1:00

"Normalde sokağa nasıl çıkıyorsan öyle giyin ve okçu olduğun için oklarını al işimize çok yarayabilir ve başında ödül olmaması çok iyi bu bizim avantajımız yarım saat sonra kapının önünde ol ben de kılıcımı alıp orda olacağım" dedi ve masadaki sakeyi alıp arka tarafa doğru gitti Krito. Zaten oklarım olmadan bir yere gitmezdim. En son gittiğimde şeytan meyvesi yemiştim. Ondan sonra bir daha oklarımı yanımdan ayırmadım. Sabah vakti başımıza bir şey gelmez deyip hazırlanmaya başladım.Hazırlanmam için yarım saat çok fazlaydı.Şimdiden hazırdım zaten. Fakat yapıcak başka bir işim yoktu şu anlık.

Okum,yayım ve 1000 beli dışında hiç bir şey almadan ayrılmıştım adamdan. Fakat bu kiyafetlerim normal dışarıda giydiğim kiyafetler gibiydi o yüzden sorun olacağını düşünmedim. Oklarımı ve yayımı kontrol edip sırtıma aldım. Saatin gelmesi dışında her şey hazırdı.

Saat geldiğinde kapının önüne gelmiştim. Adamı bekleyeceğimi düşünmüştüm fakat Krito benden önce gelmişti. Silahı normal uzunlukta fakat diğer kılıçlara bakışla geniş bir kılıçtı. Beni görünce "Geldin demek burası haydutlarılyla ünlü bir şehirdir öncelikle her gazeteden topladığımız posterleri alıyoruz bunların arasından güçlü görünenleri seçiyoruz şimdi elimizde 3 kişi var bunlardan istediğini seçebilirsin" dedi. Önüme 3 tane kağıt koymuştu.
Morchan: 1 000 000 Beli
Kelly: 2 500 000 Beli
Berry:2 000 000 Beli
Burası haydutların şehriydi demek. Köle tüccarlarının bu adayı seçmesine hiç şaşırmamak gerek. Önüme koyduğu kağıtlardan en düşük ödüllüyü alırsam güçsüz gözükebilirdim. En yüksek ödüllü ise bana fazla gelebilirdi bu yüzden "Berry olsun" dedim. 2 000 000 Beli iyi paraydı. %20 sinin benim olduğunu düşününce burada zengin olabilirdim. "Eee şimdi ne yapıyoruz? Adamın yerini biliyor muyuz?" dedim.

Dağda yaşaması onu av için ideal kişi yapardı. Saat 3 gibi barda olacaksa Krito nun dediği gibi orda olmalıyız. Fakat %10 %10 bölüşmemiz biraz kötü olmuştu ama yine de 400 000 beli iyi paraydı. "Hadi Estebanın barına gidelim" dedi ve ayağa kalktı. "Ne duruyoruz dedim" ve bende onun peşinden yürümeye başladım. Yolda ilerlerken insanlar bana bakıyormuş gibi hissettim. Krito ya baktığımda ise çok rahat yürüyordu. Gerçekten işini bilen bir adama benziyordu. Adamı araştırıp rutinlerini öğrenmişti. Bu bir avcı için mükemmel bir özellikti bence. "Bu işe ne zaman başladın?" diye sordum maksat muhabetti. Uzun bir yol sessizcene ilerleyen iki kişi için daha da uzadığı için sormuştum bu soruyu. Fakat bir yandan da adamın hayatını da merak ediyordum.

3 yıldır bu işi yapıyordu demek. Düşündüğüm gibi avcılık zordu fakat Krito bir çok konuda ustalaşmıştı. Anlattığı planda ise çok az eksiklik görmüştüm. Söylediği gibi dağı bize karşı kullanabilirdi. Ama uzak mesafe bu iş için biçilmiş kaftan gibi duruyordu. "Anlattıklarında pek bir eksiklik görmedim. Büyük ihtimal oklarım hedefini bulur rahat ol. Herife fazla zarar vermesek iyi olur." dedim. Uzun bir yol gitmiştik. Saat 2.30 olmuştu. Yarım saat vardı bara gelmesine. Bizim ise 200 metre kadar yol vardı. Plan söylediği gibi işlerse çok rahat para kazanmış olacaktık. Fakat dağdaki sığınaktaki heriflere dikkat etmeliydik." Sığınağa yaklaşmadan işini bitirmeliyiz yoksa adamları gelirse bu iş biter" dedim. Yarım saat sonra olacakları düşünürek yola devam ettim.

Bara girdiğimizde saat 2:40 olmuştu. Krito kendine sake söyledi ve sonra bana dönerek "'Sende bir şeyler içer misin adamın gelmesine daha 20 dakika var'' dedi. Zaman geçene kadar bir iki tane içki içsem sorun olmaz diye düşündüm fakat içkiyi fazla kaçırırsam hedefimi tutturamazdım. Fazla içmemeye dikkat etmeliydim bu yüzden. "Ben de bir sake alayım o zaman" dedim. 20 dakika vardı. "Şimdi adamın buraya gelmesini bekleyip sonra onu takip mi edeceğiz?" diye sordum kimsenin duymamasını sağlayacak kadar alçak sesle. 

Krito bana gayet iyi moral vermişti. İyi ki benle çalışmak için gönüllü olmuştu. "Bu güzel plan farkedilmezsek sorun olmaz" dedim normal bir sesle bu sefer. Krito" Heyecanın çok belli oluyor kendine hakim ol" dedi. Demek o kadar belli oluyordu heyecanım normalde sakin bir insandım fakat hiç suça karışmamıştım daha önce ondan olsa gerek. "Bundan sonra daha rahat davranırım. İlk olduğu için böyle olmalı normalde sakin bir insanım" dedim. O sırada sakelerimiz gelmişti. Krito geldiği gibi bir yudum aldı ve garsona teşekkür etti. Ardından ben de bir yudum alıp teşekkür ettim. Krito'nun dediği gibi yavaş yavaş içecektim. Her bir yudumu hissederek içtim ve her bir yurdumda da güvenim gelmeye başlamıştı. Sakin bir şekilde Berry i beklemeye başladım.

Berry içeriye girdi ve alacaklarını aldı. O alacaklarını alırken ben ve Krito sakemizi bitirdik. Berry bardan çıkınca Krito hemen saatine bakmaya başladı. 20 saniye dolunca parayı masaya koydu ve ayağa kalktı bana bakarak "Haydi kalk gidiyoruz" dedi ve sol eliyle takip işareti yaptı. Bu arada içkiler bedavaya gelmişti :) Hala cebinde 1000 belisi vardı. Krito çıktığında ben de hemen arkasından takip ettim.Çok seri hareket ediyordu takip etmekte zorlanıyordum.Bu arada Berry her şeyden habersiz her gün olduğu gibi yürüyordu tahminimce . Köşeyi dönünce Kirito koşarak gidiyor köşeden adamı izliyor ve her köşeden döndüğünde çok hızlı ve sessiz biçimde ilerliyordu. Bu 3 yılın tecrübesi olması lazımdı. Ben ise arkasından sessizce takip edip Kirito nun yaptıklarını yapmaya çalışıyordum. Dışarıdan bakıldığında rezil bir durumdaydım. Fakat yanımda Kirito olunca biraz olsun kendimi güvende hissediyordum. Farkedilmemek için elimden geleni yapıyordum. Aynı zamanda küçük bir sorun çıkar diye bir elim oklarımın ucundaydı. Kötü durumlara hazırlıklı olmalıydım.

40 dakika sürmüştü takibimiz. Sessiz sedasız yol boyunca hiç konuşmadan takip etmiştik adamı. Aslında Kirito takip etmiş ben ise onun hareketlerini taklit etmiştim. Hiç bir sorun çıkmadan planı uygulayacağımız yere gelmiştik. Anladığım kadarıyla da adam bizi farketmemişti. Şu ana kadar sorun çıkmaması açıkçası beni rahatlatmıştı. Planı uygulamak için artık hazır ve kendimden emindim. Heyecanımı da hissetmiyordum sanki 3 yıllık avcı gibiydim ben de.
Kirito planı uygulamaya koyuldu. Ağacın tepesini hızla çıktı. Okumu fırlatmam için bana işaret ediyordu. Okumu yayıma yerleştirdim, ayağına doğru nişan alırken yayımı gerdim. Okumu yolladım. Asıl iş şimdi başlamıştı.

Hedefi tam 12 den vurmuştum. Berry'yi bacağından vurmuştum. O acıyla öyle bir bağırdı ki şehir bile duymuş olabilirdi. Oku bacağından çıkarıp biraz aksayarak bana doğru gelmeye başlıyor. Ben ise korkmuş gibi bir rol oynuyorum ki Kirito nun var olduğunu düşünmesin. Çok geçmeden anlıyorum ki bu bağırma benim okumun verdiği acı değil de haydutlara verdiği sinyalmiş. Tepede şimdiden bir iki tanesi gözükmeye başlamıştı. Bu sefer rol oynamak yerine gerçekten bu sefer sıçtık gibi his vardı içimde. Bu sırada Berry Kirito'nun olduğu ağacı bir iki adım geçmiş olacaktı ki, Krito" Hey artık veda etme zamanı geldi" dedi. Adam kafasını bir an için yukarıya çevirirken Krito Berry'e yumruğu geçiriyor. Artık etkisiz haldeydi Berry. Kirito onu omzuna alıp koşmaya başlıyor. Arkasına bile bakmadan "Hadi! Çabuk kaçmalıyız" diyor. Ben ise okumun derdine düşmüştüm. Okumu alıp yerine koymak istiyordum ama 9 kişi üzerimize doğru koşarak geliyordu. Siktir et dedim oku içimden 400 000 beliye kaç tane ok alırım ben dedim. Ben de arkasından koşmaya başladım."Bunlar nerden çıktı şimdi?" diye bağırdım. Ardından "KOŞ KOŞ KOŞ!!" Arada bir de yavaşlasınlar diye arkamı dönüp bir kaç tane ok atıyordum. Artık işler çığrından çıkmış gibiydi.

Arkamıza bakmadan koşuyorduk. Arada bir attığım oklar ise çok isabetsizdi ve amacına ulaşmamıştı. Hiç hız kesmeden bizi kovalıyordu. En öne bir adam geçti ve bağırdı" Pistollerle ateş edin ama dikkat edin Berry'ye zarar vermeyin o bizim patronumuz" ardından herkes pistollerini çıkarıp ateş etmeye başladı. Mermilerden biri Krito'ya gelmişti. Yaranın verdiği acıyla yavaşlamaya başlamıştı. İyi olduğunu öğrenmek için yanına gidince" Berry i sen al ben onları hallederim" dedi."O zaman uyandığım evde buluşuruz" dedim. Krito Berry'i bana verip kılıcını çekti. "Ittoryu Bàozhà" diye bağırıp saldırmıştı. Bir kılıç olmasına rağmen uzak mesafe bir saldırıydı. Düşündüğümden de güçlüydü. Tek saldırıda 3 kişinin işini bitirmişti. Fakat daha 6 kişi vardı ve onlar hala peşimizden geliyordu.
Berry'i bana vermesi iyi olmuştu. Şeytan meyvesi yeteneğimle hızlı hareket edebilirdim. Onunla sonra da evde buluşabilirdik. 6 kişiyi yaralı şekilde yenebilmesi zor olacaktı fakat Berry burda uyanırsa avantajımız tamamen kaybolurdu. Ona yardımcı olmak için Berry'den sonra en yetkili kişi olarak duran önde durup emir veren kişiyi okumla hedef almıştım. "Haru Katsu" derken okum havada ıslıklar çıkartarak ilerlemeye başladı. Eğer hedefini bulursa okum, kanatlarımı çıkartıp var gücümle uçmaya çalışacaktım. 

En öndeki adam okumu görmüş olacaktı ki saldırımdan hemen kaçmıştı. Fakat arkasındaki adama o kadar şanslı diyemezdim. Tam kafasından vurmuştum. Yere yığılmıştı. Kirito peşimden geliyordu. Yanıma gelince "Eğer vurulmasaydım bu saldırıyla hepsini indirirdim ama elim çok kötü durumda" Bu kadar güçlü bir saldırısı olması onu çok güçlü kılıyordu gözümde. Aynı zamanda yaralı haliyle bile 3 kişiyi tek saldırı da almıştı. Fakat şu an ki yarası hiç de iyi gözükmüyordu. Kurşun bir taraftan girmiş bir taraftan çıkmıştı. Kan kaybediyordu. Bu durumda savaşmasına izin veremezdim. "Berry'i sen götür uyanırsa bir yolunu bulup yine halledersin. Fakat burda dövüşmene izin veremem. Kendini fazla yorma, Ben oyalarım onları" dedim. Okumu çektim." Hadi sen git" diye bağırdım. Okumu yine aynı adama yollayıp yine aynı saldırı kullanacaktım. Vurmasa bile patlaması nedeniyle sendeleyecekti. Eğer sendelerse ikinci okum hazır bekliyor olacaktım.

Attığım oku eliyle tutmuştu. İlk kez okumu eliyle tutan birisiyle karşılaşmıştım. Çok güçlüydü "'Beni bununlamı öldüreceksin salak herif Berry'yi bize ver." dedi. " Çok istiyorsan kendin al" dedim. Adam okun ucundaki patlayıcıyı farketmemiş olacaktı ki ok elinde patladı. Sağ kolu neredeyse yok olmuştu. Artık gücü yarı yarıya düşmüştü. Bu iyi oldu. 5 kişi kalan grup şimdi 4 kişiye düşmüştü. Aralarından bir tanesi "Ben onun yanında durucam siz gidin Berry'yi getirin'' dedi. Yok artık bunlarda kaç tane liderimsi kişiler var dedim. 3 kişi kritoya doğru koşmaya başladı. Kritoyla aramdaki fark 30 metre ya var ya yoktu. Düşmanlarla aramdaki fark ise 50 metreden fazla değildi. Kritoya 3 kişi ulaşırsa dayanamazdı. Herifler koşarken savunmasını eksik bırakacaklardı. Bir kişiyi bile indirsem yine de kardı. Okumu bu sefer Kritoya doğru koşan adamlara doğru yönelttim. Heriflerin koşu yoluna ipli oklarımdan birini yolladım. Eğer önlerine düşerse ok takılıp düşebilirlerdi. Bu da onları yavaşlatırdı. 

Ben Krito'ya koşan 3 adamla ilgilenirken ağaçtan Krito'nun önün iki kişi daha çıkmıştı. Lanet olsun bunlar kaç kişiydi. Zaten okum adamları yavaşlatmamıştı. Birde 2 kişi daha çıkmıştı ortaya fakatKrito iki kişiye karşı dayanıyordu onları yere seremese de. Eli yaralı olmasaydı çoktan şu an yerde olurlardı diye düşünüyordum. O iki adama karışamazdım çünkü 20 metre kadar önümde 3 tane adam ellerinde kılıçlarıyla bana doğru geliyordu. Korkmam lazımdı fakat şu an çok mutluydum istemsizcene. Ne zamandır böyle bir savaşa girmemiştim. Bu benim için güzel bir antreman olacaktı. Ortadaki herif bana doğru bakarak "Planımızı nasıl buldunuz?" dedi. Bunların hepsi planlanmış bir olaydı demek belki Berry de gerçekte etkisiz hale gelmemişti. Krito tehlikede olabilirdi. İlk önce bana gelen 3 adamı yenip daha sonra Krito'ya yardım edecektim. Kılıçları olması benim için sorun olacaktı fakat şeytan meyvesi gücüyle uçup onları bana saldırı yapmasını engellerdim. Bu sefer ise Krito'ya doğru yönelirlerdi. Bunu yapamazdım. Adamlar yanıma yaklaşana kadar ardı ardına ok atacaktım. Yanıma yaklaştıklarında ise her ne kadar yakın mesafede güçsüz olsam da onlarla çarpışmak zorundaydım. "Sanki biraz eksik olmuş gibi" dedim ve okumu çektim.Adamlara nişan alıp oklarımı yollamaya başladım.

Ardı ardına oklarımı fırlatıyordum. Ortadaki adamın üstüne iki tane ok gitmişti fakat ikisinden de sıyrılmıştı. fakat yanındakiler ise onun kadar çevik değillerdi.Hatta hedef tahtaları gibilerdi. Atığım okların hiçbirinden kaçamamışlardı. İki adam yere yığılmıştı şimdiden. Ortadaki adamla ise aramda bir metre falan kalmıştı ki Krito "Ahhhhh hepiniz bir pisliksiniz o bağırınca hepimiz koşccak iki kişi ağactan gidip önlerini kesecek bu mu sizin planınız yani çok saçma bunlar beni durduramaz Ittoryu:Mièjué" diye saldırdı. Önündeki iki adamı da indirmişti. Krito gerçekten çok güçlüydü. Yaralı olmasa şu an zorlanmadan tüm adamları tek başına alabilecek güçteydi bence. Ben o tarafa bakarken adam bana daha da çok yaklaşmıştı. Aramızdaki mesafe bir metreden azdı. Kılıcı kısaydı şu an bana yetişemezdi fakat bir iki adım sonra yakın dövüşe girecektim. Adama doğru atıldım. İlk saldıracağı ataktan hızlıca kaçıp okumu ona saplayacaktım. Eğer başarılı olursam çok büyük bir avantajı ele geçirecektim.

Adam kılıcıyla sağ taraftan saldırmıştı. Yavaş bir saldırı olduğu için kolaylıkla savuşturmuştum. Okumu tutan bir adamdan böyle ezik bir saldırı beklemiyordum ama fırsat benden yanaydı. Öne eğilerek yumruk atacaktım. Aslında amacım yumruk atmak değildi. Adamı şaşırtıp elimdeki okumla karnını deşecektim.
Krito ise iki adamı indirmiş bekliyordu. Kaçması lazımdı bir kaç adam daha gelebilirdi. Bu arada Berry uyanıyor gibi oluyordu ama Krito hemen br yumruk daha vurup yine bayıltmıştı adamı. Onun tarafında işler iyiye gitmeye başlamıştı.

Her şey planladığım gibi gidiyordu. Açığını yakalamıştım. Bundan sonra saldırımı zor karşılardı. Sırtı tamamen açıktaydı. Okumu tam omuriliğine sokmuştum. Yaşama şansı olabilirdi ama bundan sonra hareket etmesi imkansız gibiydi. "Planınızı çok güzel buldum bizim de eğlenmemizi düşünmeniz hoşuma gitti" dedim.Kanatlarımı kapatıp normal insan halime döndüm.Krito'nun anlattığına göre çok kolay bir iş olacaktı fakat her gün böyle tehlikeler yaşamak tıpkı Krito gibi beni de güçlendirirdi. Bu arada o iyi miydi? Hemen Krito'nun yanına koştum "İyi işti dostum. Çok kanaman var çabuk hareket edelim. Ben taşırım Berry'i " deyip sırtıma alıyorum.

Krito "Eğer bunlara dayanamayacaksam neden her gün savaşa gireyim" diyor. Haklıydı fakat o da bir insandı sonuçta. Yaralanmıştı ona iyi bakılması gerekiyordu ama beni dinleyeceğini düşünmüyordum. Ayağa kalktı ve Berry'nin ceplerini karıştırdı. 100 beli bulmuştu 50 sini bana verip 50 sini kendi almıştı. Berry fakir çıkmıştı benden bile daha fakirdi fakat edeceği para üstünden çıkanın çok fazlasıydı. Kirito'ya döndüm ve '"Teşekkürler, Hadi yola çıkalım " dedim. Yol uzundu ve Kirito çok kan kaybetmiş ve hala da kaybediyordu. Fazlasıyla bitkin düşmüştü. Artık koşmayı bırak yürümekte bile zorlanıyordu. Fakat gözleri ve aklı hala eskisi gibi çalışıyor olacaktı ki köşedeki el arabasını bulup Berry'i arabaya atıp götürmeyi akıl etmişti. Sığınağa iyicene yaklaşmıştık. Artık gözlerimle onu görebiliyordum. "Sonunda ulaştık" dediğim de Kirito yere düştü. Kan kaybına bu kadar dayanması bile yeterliydi. Onu Hemen sığınağa götürmeliydim. Sırtıma aldım Kirito yu elimde de el arabasıyla beraber elimden geldiğince hızlı yürümeye başladım. "Hey Krito dayanmalısın dostum" diye bağırıyordum. Sığınağa ulaştığımda durmadan kapıyı yumruklamaya başladım. Açan birisi olursa Kirito'nun yaşama şansı oldukça yüksekti.

Kapıyıyı ardı ardına yumrukluyordum. Kapıyı bir adam açmıştı. Sonunda biri açabildi çok şükür. Kirito için hala şans vardı. Ben de yorulmuş bir halde adamı süzmeye başladım. Daha önce hiç görmemiştim bu adamı. İri yarı güçlü birisine benziyordu. Sığınınakta olduğuna göre güvenilir olmalıydı. Adama Berryve Kirito'yu uzattım. Adam Berry ile Kirito'yu benden alıp arka tarafa götürdü. Sonra yanıma gelerek "Kirito nasıl bu hale geldi" diye sordu. Yüz ifadesi oldukça kızgın olduğunu gösteriyordu. Benim yaptığım düşünmüyordur heralde bu çok saçma olurdu. Olanları anlatmak için biraz zaman ihtiyacım vardı. Nefes nefese kalmıştım. Biraz dinlendikten sonra anlatmaya başladım Kirito'nun nasıl vurulduğunu. "Kirito iyileşecek mi doktor var mı?" diye soruyorum hemen ardından.

Adam doktoru sormama mı yoksa olanlara mı şaşırmıştı anlamamıştım ama şaşkın ifadeyle" Doktor tabiiki var arka tarafa gidip bunu doktorlarımıza sorabilirsin" dedi ve masadaki içkisini bitirip bana döndü "Onu neden koruyamadın o benim en iyi arkadaşım" dedi gözlerinden hafif de olsa yaşlar gelerek. En iyi arkadaşının vurulması onun için çok üzücü olmalıydı. Onun vurulmasına dayanamazken, eğer ölürse ki zaten şu an ölmeyecek, nasıl dayanacak anlayamazdım. Benim hiç en iyi arkadaşım olmadığı için bilemezdim bu durumu. "Bir anda ortaya çıktı herkes. Ne olduğunu anlamadan zaten vuruldu. Onu korumaya çalıştım. Yaralı olmasına rağmen hala çok güçlüydü. O olmasa ben bu işi başaramazdım ya da ben olmasam o" dedim. Yanına gidip sırtını sıvazladım "İyileşecektir emin ol. Biraz önce tanımama rağmen çok güçlü birisi olduğunu anladım" dedim moral vermek amacıyla

Adam "Peki ben şimdi işe çıkıcam biraz kafamı dağıtmış olurum hem'' dedi ve sığınaktan çıkmıştı. Kafasını rahatlatması gerçekten iyi olurdu ancak delice işler yapmaması lazımdı. Bir an arkasından gitmek istedim fakat yalnız kalması onun için daha iyiydi. Benim heyecanım ise yavaş yavaş geçmiş bu işin bu kadar tehlikeli olduğunu anlamıştım. O sırada birisi "Kirito sağlam bir şeyi yok akşama kadar ayılır" dedi. Büyük ihtimal doktordu. Bu haber üzerine odadaki herkesi bir sevinç kaplıyordu. Bu güzel haberi en iyi arkadaşı öğrenememişti. Akşam nasılsa öğrenirdi ve büyük haberi Kirito'nun kendisi verirdi.

Uzun bir süre sessizlik içinde beklemiştim. Daha akşam olmamıştı fakat Kirito ayaktaydı. Elindeki bandaj dışında sanki hiç vurulmamış gibi davranıyordu. Ayağa kalkıp içeri geldiğinde bir çok kişi sevinmiş ve geçmiş olsun demişti. Ben de geçmiş olsun dileyecekken kaptanın yanına gitti. "'Bu adamın fiyatı ne olur sen bu işten benden daha çok anlıyorsun" dedi. Kaptan ise "Adamı gördüm kalıplı bir adam 2 000 000 Belide ödülü var yani 2 000 000 Beliden açık arttırma başlar ve eğer parası çok olan kişilerden fiyatlar gelirse 10 000 000 Beliye bile satıla bilir ama normal insanlar gelirse 5 yada 6 000 000 Beliye satarız bu adamı" diye cevap verdi. Benim duyduğumu bildiklerini sanmıyordum ama satılacağı para gerçekten yüksek bir miktardı. Yaptığımız işe değdi tabi yaralanma olmasaydı daha iyi olacaktı. Kaptanın söylediklerinin ardından konuşmaya dahil olmak istedim "Selam kaptan ve selam sana ey yüce gazi! Geçmiş olsun dostum. Kendini iyi hissediyor musun ?" diye sordum.

Kirito "Evet iyiyim ben güçlüyümdür" diye cevap veriyor. Ardından kaptan da selam veriyor." Zaten güçlü olduğunu yaralı olduğun halde tek saldırıda 3 kişinin işini bitirdiğinde öğrenmiştim. Gerçekten çok dayanıklısın" dedim. Sonra kaptana dönerek "Bugün gerçekten güzel geçti, şu vurulma olayı dışında" dedim. Yarın tek başıma işe çıkmak istemiyordum çünkü hala adanın yabancısıydım fakat Kirito bu haldeyken işten bahsetmem ve yine beraber gitmemizi söyleyemezdim. Muhabbet arasında bunu söylemek için doğru zamanı kolluyordum.