One Piece Rpg

Members Login
Username 
 
Password 
    Remember Me  
 

Topic: [Tamamlandı] Başlangıcın ve sonun şehri...

Post Info
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 4, 2012
[Tamamlandı] Başlangıcın ve sonun şehri...
Permalink   
 

Amcasını kendi diktiği ağaçlar ormanına gömdükten sonra en yakın denizci karargahına doğru yola çıkacakti. Denizci olmasını meyve yedikten sonra ertelenen tek şey, amcasının senelerce o muhtaçken ona aynı şekilde bakmasıydı. Tek ailesi, amcasını, o halde bırakıp gidememişti. Amcasının tek aileside Dios ve babasıydı. Gençken evlenen amcasının, bir de cocuğu vardı, ama babasının sürekli anlatmayı red ettigi bir sekilde kaybetmişti onları. Koyün ve ailesinin ölümünden sonra kelimenin tam anlamıyla çöken amcasına bunu bunu sorma zalimliğini göstermemişti Dios. Çokta meraklı biri degildi zaten... Amcasının ailesinden sonra sen çok deger verdigi şey olan kılıcını, mezarına dik sekilde yerleştirdi, geniş orman serinliğinde yürümeye başladı. Her bir ağaç, köydeki her bir kişiyi temsil ediyoru. Bu yüzden çok saygı duyuyordu onlara... Ektiğinden bei ağaçlar tüm dünyaya inat yükselmişti, ölüme inat yeşermişlerdi, koyüne ithafen yasam doluydu. İçinde sincaplar, tavşanlar, hatta geyikler bile görmüştü. Ama su an hiç göremiyordu. Ormanın 2. Ustası amcası öldüğü içindi belki... Amcasının ölümüne çok üzülmemişti. Tüm köyünü bir gecede kaybettiği için mi, yoksa zaten çok yaşlı olduğu için mi emin degildi. Her ikisindende biraz dedi orman çıkışına vardığında. Dönüp arkasina bakmadı. Kırsala çıktı birden. Serinlikten ve gölgeden, derisine tecavüz eden güneşe çıkmak çarpmıştı onu. Matarasindan su alıp ensesine döktü ve boynunu ovaladı. Her ne kada serinlese de, yeterli degildi. Çok sıcaktı. Kutuplarda buzlar arasında olduğunu düşündü, serinlerim belki diye, ama pek işe yaramışa benzemiyordu. Meyve yeteneğini kendi üzerinde kullanmayı düşündü, ama dengesizlik olusturabilirdi, kontrolunu kaybedip kendini tehlikeye atabilirdi. Sadece kutupları düşünmekle yetindi... 1 saat sonra vardı, varmak istediği şehre. Eski korsanlar kralı Gold Roger'in idam edildiği yer. İdam yerini görmek istiyordu, ama bir sebepten yıkıldığını duymuştu. Başlangıcın ve sonun şehri. Onun için uygun bir isimdi. Her şeyin başlayacağı şehir Dios için, her şeyin biteceği şehir korsanlar için. Gördüğü ilk yetişkinin yanına gidip meyve yeteneğini aktif etti. Ağlayan bir cocuk göstererek denizci karargahını sordu. Sadece ağlayan cocuk gören kadın hemen söylemişti... İnsanlarla konuşmayı sevmezdi. Zaten onu görenler korkunç gözlerinden korkarak konuşmak bile istemezdi. Son 12 yılda konuştuğu tek kisi amcasıydı. Konuşmaların gereksiz olduğunu anlamak için 12 yıl yeterliydi. Karargaha girdi...



-- Edited by Rayleigh on Friday 10th of August 2012 01:32:23 AM

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 4, 2012
Başlangıcın ve sonun şehri...
Permalink   
 

Karargaha girdiğinde 2 asker tarafınfan karşılanıp, Kaptanın odasına götürülmüştü.Şehir meydanını gören geniş odada Kaptan dışında bazı rütbeli subaylarda vardı. Kaptan ve 2 tane subayda dosyası vardı. "Dosyanda yazılanlara göre bir mistik zoan gücüne sahipsin genç adam bu doğru mu ?" dedi kaptan. Neden bu kadar kalabalık olduğu belli olmuştu şimdi. Herlesin gözündeki merakı okuyabiliyordu. Kaptan'a baktı. 100 kilo civarı görünüyordu. Pek güçlü görünmesede bu dünyada öğrendiği şey görünüşer aldanmaması gerektiğiydi. Yaşlı ve ya şişko, çocuk ve ya kadın kimse küçümsenmemeli...
Tüm gözleri üzerinde hissediyordu. Biraz rahatsız olmuştu. Normalde kendisine bakana aynı şekilde cevap verirdi. Ya kavga çıkarırdı ya da gözlerni çekmelerini beklerdi. Cevap vermek yerine göstermenin daha uygun olacağına karar verdi. Kanatlarını çıkardı önce. 2 kere sallayıp sırtındaki yerlerini almalarına izin verdi. Kırmızı aurasını saldı sonra. Odada bulunan herkese odanın ters durduğunu, ve tavanda oturduklarını gösterecekti. Böylece güç seviyelerini de anlayabilirdi...



-- Edited by Ojo de Dios on Saturday 4th of August 2012 03:38:29 PM

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 4, 2012
Permalink   
 

Odada oturan herkes bir anda koltuklarına sarılıyorlar. Ayaktaki tek kişi olan emir eri masanın ayaklarına yapışıyor. Öyle ki Marinenin bu adadaki temsilcileri olan bu rütbeliler komik duruma düşüyorlar. Bir iki saniye sonra olayı tam olarak anlayan Kaptan şaşkın bir şekilde ellerini koltuğundan çekip yine de ister istemez temkinli bir şekilde ayağa kalkıyor. "Tamam Genç adam anlaşıldı kes şunu. Şükür ki böyle bir güç korsanların değil de marinelerin elinde. Umarım bu şehirde uzun süre kalmazsın ve hemen gidersin. Böylesi hem senin için hem bizim için daha faydalı olacaktır."



-- Edited by Rayleigh on Saturday 4th of August 2012 04:39:53 PM

__________________
Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 4, 2012
Permalink   
 

Karargaha giriyorsun seni iki asker karşılayıp kaptanın yanına çıkarıoyorlar. ikinci yada üçüncü kattasınız kaptanın ofisi şehir meydanını gören genişçe bir oda. Odanın içinde kaptanın dışında diğer rütbeli subaylarda var. anlaşılan seni görmek için bekliyorlar. masanın üzerinde dosyan duruyor ve bir iki rütbeli subayda başka kopyalarını inceliyor. İçeri girince kaptan hemen seni kabul edip boş olan bir sandalyeye oturtuyor. "Dosyanda yazılanlara göre bir mistik zoan gücüne sahipsin genç adam bu doğru mu ?" Kaptan belli ki yüksek bir dövüş yeteneği olmayan bir adamdı vücudu kas yerine yağ ile sarılmıştı. belki 100 kilonun üzerindeki şişman bir adamdı. masanın hemen bitişiğindeki karşılıklı iki sandalyede binbaşı ve yüzbaşı oturuyordu. onun ardından gelen iki sandalyede ise üsteğmen ve asteğmen. Ve birde masanın arkasında  kaptanın sağ omzunun ucunda kaptanın emir eri duruyordu. bu altı kişi gözlerini açmış senin üzerinde garip bir şeyler arıyorlardı...



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 5, 2012
Permalink   
 

Odada duran herkes bir anda en yakınındaki şeye tutunmuştu. Komik bir manzaraydı doğrusu. Gülümsemişti ama kahkaha atmamıştı. "Tamam Genç adam anlaşıldı kes şunu. Şükür ki böyle bir güç korsanların değil de marinelerin elinde. Umarım bu şehirde uzun süre kalmazsın ve hemen gidersin. Böylesi hem senin için hem bizim için daha faydalı olacaktır." demişti kaptan.
Dios'un istediğiyde buydu. En güçlü korsanların işini bitirmek için en güçlü denize gitmesi gerekiyordu. Bunun için ihtiyacı olan şey rütbeydi. Grand line'a girdikten sonra daha da fazla rütbeye ihtiyacı vardı. Tamamen özgür olana kadar...
"Benim için göreviniz yoksa ben dinleniyor olacağım." dedi. Kısa ve özdü. Cevap bekledi. Cevap gelirse görevi alacak, gelmezse kütüphaneden bir kitap alıp odasına çekilecekti...



__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 5, 2012
Permalink   
 

Sen sözünü bitirdiğinde pencereden bir gürültü geliyor. Seslerin arasından çığlık halinde gelen tek bir ses kelime seçiliyor: "Korsanlaaar." Odadaki herkes bir anda ayaklanıyor. Kaptan sana bakıp sorunu cevaplıyor: "Görevmi istiyorsun işte görev şeytan çocuk."



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 5, 2012
Permalink   
 

Görev yoktu galiba. Sadece kaptana bakarak bile yatmayı seven bir adam olduğunu anlamak için yeterliydi. Umutsuz arkasını dönüp çıkacakken, dünyadaki en iyi haberi duydu.
"Korsanlaaar."
"Ölme zamanı geldi pis korsanlar."
"Görevmi istiyorsun işte görev şeytan çocuk."
Hiç bir şey demeden odadaki pencereye koşup atladı. Yere düşmeden kanatlarını çıkarıp yumuşak bir iniş yapmaya çalıştı. Yere indikten sonra halkın koştuğu yönün tersine doğru koşmaya başladı. Tahmini bu yönün korsanların ortaya çıktığı yön olmasıydı. İçindeki heyecanı dindiremiyordu. Belki ailesini ve köyünü öldürenler değildi ama işte korsanlarla ilk çarpışması gelmişti. Elinden geldiğince yaklaşıp önce bir analiz yapacaktı. Hiç kimseyi küçümseme kuralı herkes için geçerliydi. Altın kuralını göz ardı etmeyecekti. Bu yüzden korsanlara vardığında bir köşede saklanıp izleyecekti. Sayılarını ve gördüğü kadarıyla yeteneklerini...



__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 5, 2012
Permalink   
 
Kıyıya bir korsan tayfası yanaşmıştı. gemiden inen hala bir kaç kişi vardı ve elli kadarı çoktan şehri yağmalamaya başlamıştı. Geminin altı ya da yedi tane topu vardı ve şehri top yağmuruna tutmaya başladı. Korsanların başını henüz görememiştin ama büyük bir kargaşa başlamış şimdiden bazı binalar ateş almıştı.

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 5, 2012
Permalink   
 
Tek bir korsan tayfası görmüştü. Gemiden bir kaç kisi inmeye devam ediyordu, 50 civarı kisi saymıştı. Gemiden top atışı yapılırken, kıyıdakiler şehri yağmalıyordu. Hemen tam zoan moduna geçip karga oldu. Geminin üzerinden uçup sehrin ters tarafından gemiye inecekti. Böylece öndeki 50 korsanı şimdilik es geçip, şehiri kurtarabilirdi. Havadan 6 tane top saydı. Sehir yanıyordu ama durmaya niyetleri varmış gibi görünmüyorlardı. Gemiye indiğinde tüm topçulara gemiyi şehir gibi gösterecekti. Biraz fazla yukarı nişan aldıklarını düşündürüp, 180 derece çevirittirdiğinde topları tam gemiye nişan almış olacaklardı. Birine özellikle direği vurdurtmasi şarttı. Planını aklında kurguladiktan sonra gemiye inmeye karar verdi. Uzun zamandır uçmamıştı. Yukarının manzarasından izlemek hosuna gidiyordu. Evinin camından izlerken adayı, hep böyle düşünmüştü. Hep o manzarada uçtuğunu, kuşlar misali süzüldüğünü. Bunları düşünmenin zamanı degildi, korsanların sonu olmak için başlangıcını yapacaktı...

-- Edited by Ojo de Dios on Sunday 5th of August 2012 04:47:25 AM

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 5, 2012
Permalink   
 
Bir karga haline gelip gök yüzüne süzülerek gemiye iniyor. Gemiye konan bir karga.. Kırmızı gözlü bir karga ya da bir ölüm meleğiydin. Bu onlar için böyleydi. Senin içinse sadece Ojo'ydun... Geminin içinde çok fazla korsan yoktu sadece her iki yanda altı topu idare eden üçer korsan. Gemi yan durduğu için şehirden sadece altı topu gözüküyordu. diğer yandakileri de ekleyince toplam on iki topu vardı ve bu toplardan sorumlu otuz kadar adam. Yeteneğini aktif ettiğinde buna karşı koyabilecek güçte kimsenin olmaması işleri kolaylaştırıyor. top mermiler bir anda geminin üzerinde patlıyor. Kara bayraklı direğin öne doğru yıkıldığını görüyorsun. Gemi tarafı hallolmuştu Ama şehir hala harap haldeydi..

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 5, 2012
Permalink   
 
Planı tam düşündüğü gibi şe yaramıştı. Kırmızı gözlü karga azrailin habercisi olarak gemiye konmuş, sonra azrailin kendisi olup ölüm getrmişti. Gemide gördüğünün 2 katı top ve asker olamasına rağmen planı sorunsuz işlemişti. Ama korsanlar hala şehire saldırıyorlardı. Gemi batarken gururla çıkardı kanatlarını. Tekrar azrailin habercesi olmuştu. Şehrin üzerinde uçup korsan ve denizcilerin yerini tespit edecekti. Asıl aradağı kaptanları ve dövüşmeyi bilenlerdi. Gördüklerini aklına kazıdıktan sonra planını uygulayacaktı. 100 kiloluk kaptanın acaba dövüşmeye niyeti var mıydı acaba? Pek öyle olduğunu sanmıyordu. En azından çöp korsanlar için, düşük rütbeli erleri gönderseydi. Böylece onlarla uğraşmak zorunda kalmazdı.

Az önce yaptığı şey birazcık yüzünü gülümsetmişti. Kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu. Korsanların bu adadan kaçışı yoktu artık. Hepsini öldürecekti, bir tane bile kurtulamayacaktı...

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 6, 2012
Permalink   
 
Azrail'in habercisi şehrin üzerinde kuş gibi süzülürken, kırmızı bir çift göz sehri tarıyordu. Karakolun önündeki kargaşadan subayların karşı saldırı için çıktıkları anlaşılıyordu. Kırmızı göz es geçti orayı. Başka bir tarafta yağma yapan bir grup vardı, kırmızı göz onlarida görmezden gelmişti. Korsanların gemisi battı nasıl olsa diye düşündü. Bir başka tarafta denizciler ve korsanlar çatışıyordu. Burayı denizcilere devretti kırmızı göz. Başka yöne bakınca gösterişli bir palto ve çift pistolle, yolundaki tüm denizcileri harcayan bir korsan gördü. Aradığı adamı bulmuştu kırmızı göz. Azrail'in habercisi adama doğru ilerledi. En yakın çatıda durup, adamın seviyesini öldecekti önce. Adamın tüm olayı silahlar mı diye düşündü. Üzerini aramaya başladı. En iyisi paltonun altını görmekti. Meyve gücünü devreye soktu. Kırmızı aura cehennemin geldigini haber veriyordu sanki. Adama pistollerini ve paltosunu sanki kendini yiyecek bir yılan şeklini almasını gösteriyordu. Planı ise yararsa pistollerden ve paltodan kurtulacaktı. Başka silahı olup olmadığına göre de yeni bir saldırı düşünecekti...

-- Edited by Ojo de Dios on Monday 6th of August 2012 08:57:49 AM

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 6, 2012
Permalink   
 
Tekrar şehre vdönyorsun. Karakolunn önünde büyük bir kargaşa var. Anlaşılan subaylar savaşmak için dışarı çıkmışlar. Korsanların bazılar etrafa dağılmış yağma yapıyor bazıları ise marinelerle savaşıyor. Aralarında Bir kişi gösterişli paltosuyla dikkatini çekiyor elinde iki tane pistol var ve seri bir şekilde denizcileri avlayarak karargaha doğru ilerliyor.

__________________
Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 6, 2012
Permalink   
 
Adam bir anda korkuyla ellerindekileri ve paltosunu çıkarıp atıyor. Altında bir pantolon ve kemer onların üstünde de bir gömlek var. Telaş içindeki adam geminin olduğunu düşündüğü yere doğru koşmaya başlıyor. Adamın kaçışmasıyla çevresindeki bir kaç korsan ne olduğunu anlamasalar da geri çekilmeye başlıyorlar

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 6, 2012
Permalink   
 
Demek seviyen bu gereksiz korsan. Şimdi benim ellerimdesin. Azrail'in habercisi olarak kaptana gösterdikleri sayesinde silahlarından ve paltosundan kurtulmasını sağlamıştı. Paltonun altında başka silah yoktu. Kaptan gördükleri karşısında dehşete düşüp kaçmaya başlamıştı. Azrail'in habercisi havalandı. Kaptanın omuzuna konacaktı ve onu dogruca karargaha sokacaktı. Önce tüm binaların ve yolların yıkıldığını gösterecekti. Uçurumlar arasından giden bu yol kaptana gemiye giden yol olarak görünse de bu karargaha giden yol olacaktı. Karargahın kapısında normal haline dönüp onu içeri takacaktı. Gereksiz korsan için kılıcını bile kullanmasına gerek yoktu. Kaptan düştükten sonra çöpleri toplamak çokta zor olmazdı. Planını yaptı ve havalandı. Kırmızı aura etrafını sarmıştı. Kırmızı gözleriyle bir karga Azrail'den haber, ölüm getiriyordu. Ojo de Dios...

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 6, 2012
Permalink   
 
Bu sefer hepsinden daha büyük bir alanda yeteneklerini zorlamıştın. Bütün sokaklar evler yollar. Yeniden tasarlanmış bir şekilde senin aklından adamın gözlerine doğru aktı. Bu hayal dünyası içinde adam istediğin şekilde karargaha doğru gidiyor. Karargah kapısına geldiğinde bir anda durumu farkedip iyice telaşlanan adam; yerdeki bir cesedin kılıcını çekerek sağa sola savurmaya başlıyor. Denizcilerin ortasına düşmüştü ve kılıcını rastgele savuruyordu. Adamın bir iki marine tarafından vurulduğunu görüyorsun. Yere düşerken kılıcını ilk gördüğü askere doğru savuruyor. Ve havada hızla uçan katil kılıç As teğmenlerden birinin boynuna saplanıyor. Kargaşa içinde asteğmen yere yığılıyor.

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 7, 2012
Permalink   
 
Gücünü çok büyük alanda kullanması aleyhinde işlemişti. Onun yüzünden asteğmen ölmüştü. Lanet piç diye yakındı. Neredeyse girmişti karargaha. Ölüm meleği gorevini yapmadığı için ölüm baskasına geçmişti. Pis korsanı tekmeledi ve lanet etti. İlk gördüğü yerde öldürseydi keşke. Bu asteğmen'in ailesi onun yüzünden baba, evlat, ya da kardes kaybetmişti. Kendi durumuna ne kadar üzüldüğü geldi aklına, kahrolmuştu. Şimdi öldürmeme kararı aldığı için, birileri acı çekiyordu. Ama bunlar hepsi Tanrı'nın planıydı. Bunu koyü katledildiğinde düşünmüştü sıkça. Gerçekten büyük olaylara insanlar neden olabilir miydi? Yoksa bunlar hepsi Tanrı'nın planı mıydı? Az önce sırf öldürmeme kararı aldığı için mi ölmüştü asteğmen? Bir insanın buna karar verme gücü var miydi? Tabi ki hayır. Kader. Her şeyi belirleyen tanrı asteğmenin böyle ölmesini uygun görmüştü. Ama yine de sinirleniyordu. Etrafına baktı. Gözüne tüm korsanları kestirdi. Dimensión de Dios diye fısıldadı usulca. Hepsine yandıklarını gösterecekti. Zaman ve uzayın kontrolünde olduğu bu dünyada 1000 yıl yakacaktı her birini...

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 8, 2012
Permalink   
 
Bir anlık sinirle gücünün sınırlarını çok aşmıştın.ş Zaten daha yeni kendini zorlamış ve bütün bir liman bölgesini değiştirerek göstermiştin bir tanesine şimdi ise 40 kadar korsana aynı anda saldırıyordun. Önce hepsi bir çığlıkla fırlıyorlar. Ardından bağrışmaya başlıyorlar. Fakat sonra kontrolünü kaybediyorsun ve adamlar eski hallerine kavuşuyorlar. Sınırını aşmış ve başaramamıştın ama bu sırada bir çoğu marineler tarafından vurulmuştu...

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 9, 2012
Permalink   
 
Ne kadar sinirlense de gücünün sınırı belliydi. Daha Kaptana istediğini gösteremeden 40 korsanla baş etmeye çalışmak neredeyse tüketmişti onu. Bir süre yakabilmişti onları. Hepsinin çığlıklarını duyabiliyordu. Bu çığlıklar kendine gelmesini sağladı biraz. Huzurla doluyordu sanki. Ama kontrolünü kaybetmişti ve adamlara fazla zarar vermemişti. Bir çoğu denizciler tarafından vurulmuştu, Şimdilik bu kadar yeter diye düşündü. Ayakta zor durduğunu hissediyordu. Kendi görevini tamamlamıştı. Tanrının çizdiği yolda dayanma noktası bu ise, daha ileri geçmeye çalışmak kafirlikten başka bir şey değildi. Kaderinde dinlenmek yazıyordu artık. Tüm vucudunda bunu hissedebiliyordu. En yakındaki duvara tutunmaya çalışarak, zaten neredeyse geldiği karargaha doğru ilerledi. En yakındaki kişiye odasını sorup uyuyacaktı. Daha önce bitkin düştüğünde uyku iyi gelmişti ona. İnsan çok mükemmel bir yaratıktı. Neredeyse tüm yaralar uykuyla iyileşebilirdi. Uyku bir mekanizmaydı. BU yüzden ağır yaralanınca uyku moduna geçerdi vücut. Düşünen insan bedeni yorardı, ama sanki çouğuna televizyon karşısında iğne yapan bir anne gibi. Rüyayı açıp oyalardı insanı beyin, sonrasında iyileştirmeye başlardı. Odasına vardığında yatağa atacaktı kendini, sonrasında kalanı uyku mekanizmasına bırakacaktı...

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 9, 2012
Permalink   
 
Savaşın ortasında aklına uyumak gelmişti nedense. İlk gördüğün askere odanı soruyorsun adam bir anda şaşırıyor ve daha ne diyeceğini bilemeden bir korsan kılıcı boynuna iniyor çocuğun. Ardından kan içinde kalkıyor kılıç ve ikinci kez bu sefer senin için bırakıyor kendini yer çekimine

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 9, 2012
Permalink   
 
Lanet olsun. Daha kaç kişinin kaderiydi ölmek. Çekti kılıcını. Ustası değildi ama yanında taşırdı sürekli. Babasından hediye. Ölmeden önceki son hediyesi. Kullanabilmek isterdi hep, ama hiç ömğrenme şansı bulamamıştı. Kendi kendine çalışırdı bazen, amcası izlerdi. Amcası ise ustaydı kılıç sanatında tıpkı babası gibi. Keşke öğrenebilseydi o da. Babası öldüğü için, amcası çöktüğü için öğretememişti. Son kez saldı kırmızı aurayı. İşe yarıyacak mıydı bilmiyordu. Ama adama arkasından ona dokunmuş gibi hissettirip dikaktini çekecekti. Gördüğü orjinali ise yok edecekti. Fazla yorulmamak için ucuz şeyler deniyordu, acı çektirmeyi bile denemiyordu. Adam arkasına döndüğünde kılıcı boynuna salayacaktı. Kılıcını kana bulacayacaktı nihayet. Kılıcı güçlendiren kandır. Bunu biliyordu. Saldırısı başarılı olursa karagahta gördüğü ilk yatağa atacaktı kendini. Kaptanı yenmişti nasıl olsa. Gerisi çöptü. Çöplere ölenler çöptür diye düşündü...

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 9, 2012
Permalink   
 
Adamın arkasından bir dokunuşla irkilmesini beklemiştin ama zaten az önce bilmediği bir acı ile cehennemde yanmış olan bu adam kendinden geçmiş bir vaziyette saldırıyordu. Yani bu ilüzyon için kendini boşuna yormuştun. Adamla kılıçlarınız havada çarpışıyorlar. Fakat iş bir bilek güreşine dönmeden bir marine askeri öldürüyor adamı. Kısa süre sonra bütün korsanlar temizleniyordu. Büyük savaş naraları kesildiğinde Kaptanın sesini duyuyorsun: "Yaralıları revire götürün. Bir iki bina hasar almış onları tespit edip tamir edin. Bu sıralarda bu saldırılar çok fazla arttı. Asteğmenin durumunu kontrol edin." Sen bu laflarla pek ilgilenmeden karargah binasının içine doğru yürüyorsun. Kaptan elini senin omzuna koyarak durduruyor: "Bu zaferde büyük payın olduğunu biliyorum evlat. Bunu rapor edeceğim."

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 10, 2012
Permalink   
 
Her ne kadar gereksiz olsa da en azından hala bu saldırıyı yapabileceğimi öğrendim. Ama kılıcımı gereksiz bir korsanın kanına bulaştırmama gerek kalmamıştı. Kılıcını havada karşılamıştı, ölümün sarhoşluğuyla saldıran korsanın. Daha gücüne abanığ saldırmamışken, bir denizci öldürmüştü adamı. Değerli kılıcım temiz kaldı diye düşündü. Ama yorgundu. Ne kadar daha dayanacağını bilmiyordu. Kader ona başka bir dövüş izni vermişti, ayrıca kılıcını temiz tutmasını sağlamıştı. Memnun kaldı bu kaderden. Tüm korsanların öldüğünü Kaptan'ın sesi ve denizcilerin sevinç çığlığı imzalamış oldu. Kaptan yaralılar ve binalarla ilgili bir şeyler söyleyip yanına gelmişti. Daha dinçti. Saldırıdan hemen sonra tüm enerjisi çekilmiş gibiydi, ama şimdi düşünebiliyordu. Kaptan elini omzuna koymuştu, sevmediği şeylerdi böyle yakınlıklar ama hareket etmedi "Bu zaferde büyük payın olduğunu biliyorum evlat. Bunu rapor edeceğim." demişti. Umrumda sanki diye düşündü.Kafasını sallamakla yetindi. Bu sefer gerçekten yatacak gibiydi. Madem tüm zaferde büyük payı vardı istediği yatağı seçebilirdi. Yatak odalarına gidecek, en büyüğüne kendini bırakacaktı. Uyku mekanizmasını yeterince bekletmişti...


__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 10, 2012
Permalink   
 

Koridorda yürümeye başlıyorsun ve bir iki adım attıktan sonra gözlerin kapanıp yere yığılı veriyorsun Artık sınırını zorlamıştın ve bu günden sonra sınırlarını daha iyi biliyordun.
Gözlerini açtığında askerlerin seni odana yerleştirdiklerini görüyorsun. Anlaşılan sabah olmuş. Odada bir yatak bir dolap bir de masa var. Ve klasik bir marine odası pencerelerin meydana bakıyor..

Upgrade

Yetenek statı +1

Karakter statı +1



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 10, 2012
Permalink   
 
Teşekkürler. İmza resmini sen mi editleyeceksin?

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Admin
Status: Offline
Posts: 907
Date: Aug 10, 2012
Permalink   
 
ben editlerim sen upgradeleri versen yeter

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 10, 2012
Permalink   
 
http://onepiecerp.activeboard.com/t49843871/upgrade-bildirme-blm/?page=1#lastPostAnchor
Mevye+1 Refleks +1
Teşekkür.

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

 
Page 1 of 1  sorted by
Quick Reply

Please log in to post quick replies.



Create your own FREE Forum
Report Abuse
Powered by ActiveBoard