One Piece Rpg

Members Login
Username 
 
Password 
    Remember Me  
 

Topic: Azrail'in Habercisi

Post Info
Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 16, 2012
RE: Azrail'in Habercisi
Permalink   
 

HEr şey düşündüğün şekilde gidiyor ancak doğru olmayan tek şey anahtar oluyor.Anahtarın zinciler üzerindeki kilidi açamadığını görebiliyorsun ve bu sırada adamın acıdan inlemesini duyuyorsun. Aslında bu inleme sana biraz zevk verse de kulağını tırmaladığı için bir süre sonra rahatsız etmeye başlıyor seni. Adama bazı şeyleri sorman gerektiğini biliyorsun.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Kapıyı açmayan anahtarı öfkeyle fırlattı ve lanet etti. Yerde yatan adamın çığlıklarını dinleyerek düşünmeye başladı. Bir şeyler yapması gerekiyordu, sorular sorması ve cevaplar alması gerekiyordu ama, adamın çığlıkları rahatsız etmeye başlamıştı. Adama bir yılan boğazına giriyormuş gibi gösterdi, boğazınada bir el sıkıyormuş gibi. Hava almasını engelledi bir süre, öfkeyle "Ölene kadar sıkmamı istemiyorsa söyle, anahtar nerede?" dedi. Eğer bu sözcükler yeterli olmazsa tekrar acının gücüne başvuracaktı. Yaşadığı acıyı katlayıp tekrar sunacaktı ona, tekrar ve tekrar. Kapının içindekileri öğrenme merakı, ve acı çektirme isteiği birbirine karışmıştı. Kendine engel olamıyordu. Öldürmek istemiyordu, sonsuza kadar acı çekmesini istiyordu ama buna devam edemezdi. Merakı ağır basıyordu ve o anahtarı her şeyden çok istiyordu. Bu yüzden ölmeden önce çekecekti eli geri ve nefes almasını sağlayacaktı...



__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Adamın serbest bıraktığında derin derin nefes almaya başladığını görebiliyorsun. Her ne kadar ilüzyon olsa da insanların duyularını hükmediyor olman oldukça üstün bir yetenek. Adam kendisini topladıktan bir süre sonra ''Hiçbir şey söylemiyorum. Lanet olsun sadece bana acı yaşatmış gibi yapıyorsun ama onların hiçbiri gerçek değil. Gerçek olamyan şeylerle beni kandıramazsın.'' diyor. Senin yeteneğini anlamış olması senin için oldukça büyük bir sorun. Ayrıca adama yapacağın gerçek hamlelerde dikaktli olman gerekiyor. Sonuçta doktor değilsin ve yanlış bir damarı kesme ihtimalin oldukça yüksek. O yüzden fazla riskli olmayan ama acı verecek yerleri tercih etmelisin çünkü ilüzyonların bir işe yaramayacak gibi. Ancak bir insanın acıya dayanma kapasitesini ölçme gibi bir fırsatı da eline geçirmiş durumdasın. Bu senin için büyük bir tecrübe sağlayabilir.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 
Lanet korsan. Hiç bir saldırısı etkilemiyordu onu, ne yapabileceğini bilmiyordu. Acı ise yaramıyor gibi görünüyordu. Daha fazla acı uygulayıp komaya girmesini istemiyordu. Kılıcının keskin tarafinı adamın kolunun üzerine koydu. Birazcık bastırır kan çıkmasını izledi. "Buna ne diyorsun. Sence bu gerçek mi? Sadece kana güveniyorum dedin. İşte sana bir sürü kan. Ama acaba gerçekmi? Birazdan bu kolu kesmeye başlayacağım, istediğim cevabı aldığımda ise duracağım, yani yarın kolun olup olmaması senin elinde, ama bu kolu gercekten kesiyor muyum? Yoksa buda mı sahte? Risk almak ister misin?" dedi. Bu sırada bir ayağıyla karaciğerinde açtığı yaraya belli aralıklarla baskı uyguluyordu. Bu şekilde kanın içeride birikmesini sağlayıp bir anda çıkmasını sağlayarak oluşan kan gayzeriyle adamı korkutmak istiyordu, diğer taraftan acı çektirmeye çalışıyordu.

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Adam sanki meleğe cevap verirmişçesine ''Hepsini yaşaması gerekiyordu. Ben dinime sadık birisi olarak geleceğe yön verebilecek birisini gücü konusunda uyarmak istedim. Gücünün değerini bilmesini öğütledim ona. Ama o bunu anlamadı.Anahtara falan ihtiyaç yok. O kapıyı elindeki kılıçla açabilmeli. Anahtar istiyorsa yerdekine kanını bulayıp açabilirdi. Rahiplerimizle yaptığımız oyun işine gelmedi. Kilidin açılması için kan yutması gerekir. O kaçakçılardan aldığımız silahların insanlara zarar vermemesi için böyle bir yol seçmek zorunda kaldık. Şimdi beni cennetimdeki yerime götür lütfen.'' diyor.Sen ise bu adamın bir din adamı olduğuna pek inanmak istemiyorsun. Adam iyice kan kaybettiği ve yorulduğu için ilüzyonların karşısındaki gücünü kaybetmiş durumda. Adamın senin iyiliğin için uğraşması ve şu an aşırı kan kaybetmiş olması gerçekten bir oyun gibi. Anahtarı ya kendi kanına ya da adamın yerde bulunan kanına bulayarak kapıyı açabilirsin artık. Ya da adamı kucaklayarak bir doktora yetiştirebilirsin. İlüzyonların ustası olmana rağmen adamınki kadar gerçekçi bir ilüzyon yapma yeteneğin olmadığını farke diyorsun ve adamın meyvesi olmadan bunu yapabilmesi seni şaşırtıyor.



-- Edited by Monkey D Luffy on Thursday 16th of August 2012 02:32:06 PM

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

"Daha değil." demişti melek. Azrail'in habericisi yanlış haber getirmişti. Kader şu an iin bu adamın ölmesini istemiyordu. Söylediklerinden etkilenmişti Dİos. Gerçektende meyveyi kullanacak kadar iyi değil miydi? Kader onu seçmişti ama. Hep böyle düşünmüştü. Ama babası uygun görmemişti onu, yoksa ona vermez miydi meyveyi? Düşünceleri bir kenara bırakıp yerden anahtarı aldı, cebine koydu, her ne kadar gerçek anahtar olmasa da, alması gerektiğini hissetti. Omuzlayıp kanatlarını çıkardı. Daha önce biriyle uçmamıştı hiç, ne kadar dayanilirdi bilmiyordu ama eğer kaderinde yaşamak varsa bu adamı hastaneye götürecekti. İlüzyon yeteneğiyle adama kılıç yarasının dikildiğini gösterdi, her ne kadar bu gerçekten bir dikiş olmasa da, beyin gibi mükemmel bir mekanizma kanı durdurabilirdi belki. Ayrıca adama rahat ve huzurlu hissettirmeye çalışıyordu. İyi duygular her zaman işe yarardı. Tek yapması gereken hastaneye varmaktı şimdi, eğer adamları kütüphanenin önündeyse kütüphaneye kimseyi almamalarını söyleyecekti, adamı hastaneye yetiştirdikten sonra geri dönecekti...



-- Edited by Ojo de Dios on Thursday 16th of August 2012 03:26:20 PM

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Kanı içeride biriktirmenle beraber kanın etrafa yayılışı aniden ve tazyikli bir şekilde olsa da bu adamı pek etkilemiyor gibi. ''Tek gerçeğin kan olduğunu ancak bunun senin karşında hiçbir anlamı olduğunu belirtmiştim ahmak velet. Acıda bu hayatın bir parçasıdır ve nefes almak kadar doğaldır. Kolumu istiyorsan ikisini de alabilirsin. Çünkü ölümüm ne senin ne de benim işime yarar. Eğer kolumu kesersen ve akan kanı durduramazsan o zaman ölmüş olurum ve belki de amacına asla ulaşamazsın. Hissettiğim acı gerçek veya sahte. Hiçbir önemi yok. Çünkü onu hissediyorum ve nereye kadar hissedebileceğim şu an senin ellerinde. Bence bu fırsatı değerlendirmelisin.'' diyordu. Ardından ise yüzüne takındığı tahrike dici gülümsemesiyle gözlerinin içine nefret dolu bir gözlerle bakıyordu. Bu adamın bu kadar zorlu çıkmasını pek ummuyordun ancak adam gerçekten işine sadık.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 
Adam gerçekten sağlamdı. Ne acı, ne uzuvsuz kalması ne de ölmesi korkutmuştu adamı. Hiç bir şey yokmuş gibi konuşmaya devam ediyordu. Bilgi vermektense bunlara göz yumabilirdi. Pes etti Dios. Tüm ilüzyonları iptal etti. Kader adamın ölüm emrini vermişti artık. Adama daha fazla acı çektirmekte ilgisini çekmiyordu. "Ölme zamanın geldi o zaman. Birazdan öldüreceğim seni, ve anahtarı üzerinde arıyacağım, eğer bulabilirsem ne hoş bulamazsam sana ölene kadar lanet edeceğim. Çekti kılıcını kınından, öldürmek zorundaydı, ama içeriyi de görmek istiyordu. Son numarasını oynamaya karar verdi. Yüzüne en vahşi görüntüsünü verip kılıcı kaldırdı, tam karnının üstünde tuttu. Tam saplayacakken ilüzyona alacaktı onu. Kılıcın saplanması, ve ölümünü gösterecekti ona. Ölümünden sonra beyaz bulutlar üzerinde uçan bir melek, anahtarı neden vermediğini soracaktı. "Eğer verseydin, yaşayabilirdin. Neden ölümü tercih ettin. Basit bir anahtar için..." diyecekti. Sonrasında iluzyonu bozup, anahtarı vermesini umacaktı. Eğer yine vermesse anahtarı gercekten öldürecekti. Kalbini delip bitirecekti bu gereksiz savaşı...

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 17, 2012
Permalink   
 

Adamı kucakladığın gibi havalanıyorsun ve kütüphanenin önünde kimse yok. Hiçbir insan sokakta dolaşmıyor ve oldukça ilginç. Adama ne kadar yarasının dikildiği gibi şeyler göstermeye çalışsanda boşa oluyor. Adamın artık dayanamayarak bayıldığını görebiliyorsun. Hızlı bir şekilde hastaneye ulaşıyorsun ve adamı yetkililere teslim ediyorsun. Burada işin bitmiş gibi ve tekrar kütüphaneye dönmen gerektiğini düşünüyorsun.

 

OUT: Oldukça hızlı geçtim burayı. Çünkü bayram tatiline çıkacağım ve ziyaretler sırasında konuya ne kadar bakacağımı bilmiyorum bu yüzden konunun yarım kalmasını istemiyorum.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 17, 2012
Permalink   
 
Out: Teşekkür ederim ama beklemek sorun değil :)
İn: Görevini yaptığını düşünüyordu, sadece aracıydı bu yolda. Kaderin ölüm görevini üztlenen melek ilk defa hayat kurtarmaya çalışıyordu. Belki öldürdüğü hayatlar dolaylı yoldan kurtarıyordu insanları ama o bunlarla ilgilenmiyordu. Adamın dediklerini düşündü, gerçekten de mükemmel meyvesine rağmen bilgi alma yeteneği neredeyse hiç yoktu. Ama başka neye güvenebileceğini bilmiyordu. Bİldiği kadarıyla acı her zaman doğruları ortaya çıkarmaya yetmişti, bu yüzden sadece acya güvenmişti ama karşısında ki adam hatalı olduğunu göstermişti ona. Tekrar kütüphaneye uçarken daha hafif olduğunu hissetti. Azrail'in habercisi olup bir karga gibi süzüldü havada. Böylesi daha iyiydi. Şehri tepeden izlemenin verdiği keyfi hiç bir şeye değişmezdi. Küçüklükten beri istediği bir şeydi bu. Aklına silahlar geldi. Ne yapacaktı onlarla, Komutana vermek istemiyordu çünkü güvenmiyordu ona. Az önce neredeyse ölen adam, her türlü eziyete katlanıp saklamıştı girişi, şimdi aynı şeyi kendisinin yapması gerekiyordu. Silahları bulamadığını söylese yeterli olur muydu? Belki. Belki de gömmeliydi hepsini, ama böyle bir iş gücünü nasl bulacaktı. Yok edemezdi tüm silahları. Ne yapacağını bilmiyordu. Kaderin ona yön göstermesini umarak süzüldü havada...

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 17, 2012
Permalink   
 

Kütüphaneye ulaştığında komutanın da orada olduğunu görüyorsun. Kan gölünün biraz gerisinde dururken etrafındakilere kapıyı açmalarını emredip duruyor. Ancak marine askerlerinin kılıç teknikleri ve güçleri yetersiz olduğu için kapıyı koruyan zincileri kesmeyi beceremiyorlar. Sadece senin bildiğin bir şekilde kan isteyen bir kilidi açıp açmamak tamamen senin ellerine bırakılmış durumda. Ancak komutanın yükselen sesi ''Herkes dışarıya çıksın ve topları buraya getirin. Bu kapı neden mühürlü öğrenmek istiyorum. Kütüphaneyi yıkacağız.'' seni ürkütmek için yeterli oluyor. Kütüphaneyi yıkmak fikrini sadece bir çılgın uygulamaya koyabilir ve komutan kafayı yemiş olmalı. İlüzyon kullanarak her ne kadar karşındakini yıpratsanda sende yıpranmış durumdasın. Aklına bu gelince adamın sana verdiği öğütlerin bir diğerini daha anlıyorsun. Meyvenin yan etkilerinden bahsetmiş olması da oldukça ilginç. Canını ortaya koyduğu düşünülürse, sana gerçekten güveniyor olduğunu anlıyorsun.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 17, 2012
Permalink   
 

Kütüphaneyi yıkmak mı? Kararını vermişti artık. Böyle bir komutana silah verme fikri onu korkutuyordu. Ama kütüphanenin yıkılmasına da izin vermeyecekti. Çok yorgun hissediyordu kendini o yüzden "Herkes dışarı." diye bağırdı. Komutanın yanına yaklaşıp, "Burada önemli bir bilginin saklandığı dedikodusunu duydum. Sadece sizin görmeniz iyi olur." dedi. Kapıyı gerçek anlamda açmayacaktı. Sadece kendini yormak istemediği için ilüzyon uyguladığı insan sayısını bire indirmeye açlışıyordu. Kapıyı açtığını, içeri girdiklerini ve içerinin boş olduğunu göstercekti, sonra lanet olsun diye tepki verecekti. Komutanı kandırabilirse uğrunda öldüğü silahları koruyacaktı rahibin, sonrasında ise sonsuza kadar mühürlemenin yollarını arayacaktı. Kan kilidi gibi belki sonsuz bir ilüzyon yapabilirlerdi her gelen kişiye. Böylece içeri girmek isteyen boş oda görebilirdi, ya da tamamen kapı yokmuş gibi gösterebilirlerdi. Rahiplerin o büyüyü nasıl yaptığını bilmese de eğer iyileşirse bunu yapabilirdi belki, şimdilik komutanı atlatıp içeri girmek istiyordu...



__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 18, 2012
Permalink   
 

Senin bağırman sonucunda kimse seni umursamıyor. Ne de olsa yanında kibirli bir komutan var. Ardından içeriye bir asker giriyor ve ''Komutanım toplar hazır.'' diyor ve tekrar dışarıya çıkıyor. Komutan ise dışarıya doğru yönelirken ''Ojo yanımda bağırıp durma. Burada emirleri ben veririm. Şimdi içeriden çık yoksa sende ölebilirsin.'' diyor ve dışarıya çıkıyor. Senin söylediklerini umursadığı pek söylenemez.

 

OUT: Bayramın kutlu olsun. Gecikme için özür dilerim.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 18, 2012
Permalink   
 
Out: Senin ki de kutlu olsun. Hiç önemli değil.
İn: Kütüphaneyi yıkmak ve silahlara ulaşmak. Bu komutana izin vermeyeceği bir şey varsa o da bu ikisiydi. Ama nasıl yapacagını bilmiyordu. Zaten aklına gelen şansı kullanmıştı, komutanı ikna edememişti. Şimdi ise toplar hazırdı ve kütüphanenin yıkılmasını önleyen tek şey toplarla kütüphane arasındaki Dios'tu. Abartılı bir ilüzyon çıkaramazdı, komutan yeteneğini bildiği için hemen anlardı. Aklına gelen tek şey komutanı iluzyona sokupiçerinin boş olduğunu göstermekti ama komutan inatçıydı. Tekrar komutanla konuşmayı deneyecekti, cebindeki anahtarı gösterip "İçeride önemli belgeler ve kitaplar olabilir, eğer yıkarsanız zarar verebilirsiniz onlara. Anahtarla açmamıza ne dersiniz?" diyecekti. Eğer bu da işe yaramazsa, dünya hükümetinden gelmiş gibi görünen bir adam gösterecekti. Bu adam bir kimlik gösterip üst yetkili olduğunu kanıtlayacaktı. Sonra yıkım emrini iptal edip mühürleyecekti odayı. Aklına başka bir şey gelmiyordu. Orada bulunan herkesi iluzyona almak yoracaktı onu, ama başka şansı yoktu...

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 18, 2012
Permalink   
 

''Pekala. Sözlerinden anahtarın sende olduğunu anlayabiliyorum. Aç bakalım kapıyı ne varmış görelim. Silahları bulmamız gerekli. Direk olarak tuğ amiralden emir geldi. Karargahın birisine sevk etmemiz gerekiyor.'' diyerek kapıyı açmanı bekliyor. İlüzyon yapmanı gerektirecek pek bir durum yok. Emir bayağı üstten gelmiş durumdave karşı çıkılması durumunda sorun olabilir. Karnının acıktığını hissedebiliyorsun bu arada. 



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 18, 2012
Permalink   
 

Anahtar numarası işe yaramıştı ama içeride bir şeyler olduğunu biliyordu komutan. Ama silahları verme fikri korkutuyordu Dios'u. Ne olursa olsun saklayacaktı bu silahları, dövüştüğü adam, patronla görüştükten sonra ne yapacağına karar verebilirdi belki. Ama şimdilik odanın boş olduğunu göstermekte kararlıydı. İlüzyonu komutan üzerinde işe yarıyordu daha önce, tekrar yaramasını umuyordu, ayrıca tüm gücünü komutan üzerinde yoğunlaştırırsa sorun olmazdı. İçeri girdiğinde tamamen boş bir oda gösterecekti, sonra sinirli bir şekilde "Lanet olsun, kandırdılar bizi. Biz burada oyalanırken limandan çıkıyor bile olabilirler. Oyuna geldik." diyecekti. Zaten limanda adamlar olduğunu biliyordu, onları yakalayıp kendini haklı çıkaracaktı. Sonra patron denen adamı buraya getirecekti ve rahiplerin büyüsünü oda üzerinde kullanmaya çalışacaktı. En azından silahları çıkarana kadar. Başı belaya girebilirdi ama bu riski alıyordu. Tabi arada yemek yemesi gerekiyordu. Acıktığını hissetmeye başlamıştı...



__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 19, 2012
Permalink   
 

Senin sözlerin üzerine komutan askerlerine ''Pekala burada bir şey olmasına ihtimal yok zaten. Kütüphanede kitaptan başka bir şey olamaz. Ojo kendisine oynadığımız oyunun farkına varmış anlaşılan. Uzatmanın bir anlamı yok. Silahlar marine karargahına çoktan yollandı.'' diyor ve sana göz kırpıyor. 

 

 

OUT: Konu sonlanmıştır. Konunun yarım kalmaması için böyle bitirmek zorunda kaldım. Eğitim durumum dolayısıyla gm' liği bırakmam gerekiyor.

 

Karakter Statları +2

Yetenek Statları +2



-- Edited by Monkey D Luffy on Sunday 19th of August 2012 05:56:19 PM

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 67
Date: Aug 20, 2012
Permalink   
 
Teşekkürler. Basarılar bundan sonraki hayatında.

__________________

376627_4077199764353_1543849048_n.jpg

 
«First  <  1 2 | Page of 2  sorted by
Quick Reply

Please log in to post quick replies.



Create your own FREE Forum
Report Abuse
Powered by ActiveBoard