Aletlerin bulunduğu yere doğru gittim.Elimle çenemi sıvazlayarak yapacağım testi düşündüm.Belki onları dövüştürmeliydim?Hayır, hayır bunun için sayıları fazlaydı.Bir süre daha böyle düşündüm ve kafamda bir anda bir şimşek çaktı.Evet aklıma gelmişti! Aletlerin arasından 30 kiloluk yükler aldım.Yükleri adamlarıma bağladım.Şimdi ise gençleri biraz gaza getirecektim. Elime idman aletleri arasından bir kılıç aldım.Kılıcın ucunu duvara doğru tutarak duvarda yazılı olan bir isyan cümlesini gösterdim: ''Eğer bu sözü gerçek kılmak istiyorsanız kendinizi kanıtlamalısınız çocuklar! Şimdi herkes eline kullandığı silahı alsın.'', diye bağırdım.Kalan 15 kişiyi 3'erli kişilere ayırarak 5 grup oluşturdum.Grupları numara-landırdım.İlk önce 1. gruptakileri çeşitli denge ve güç testlerinden geçirdim.Sonra 2, sonra 3. gruptakileri...Böyle yaparak kimlerin içlerinden en güçlü olduklarını anlamaya çalışıyordum.
-- Edited by Krose on Saturday 11th of August 2012 03:43:15 PM
Ryugen Krallığının Plutzer Şehrindeyim.Kaplan Gözü Korsanlarına katılalı 2 ay olmuştu ve tam 2 haftadır da tayfam adına gizli bir örgüt evinde devrimci askerlere talimcilik yapıyorum.Eğiteceğim 60 kadar genç var ve ana devrimci karargahı benden 3 kişilik özel bir ekip çıkarmamı istedi.Bu çocuklardan hangilerinin bu ekibe dahil olacağını zaman geçtikçe göreceğim.Hoş, zaten 2 haftadır kafamda bu kişiler oluşmaya başladı.Dinlendiğim sandalyeden kalktım ve biramı masaya bıraktım.Kahverengi Kutu adlı ana devrimci karargahının amaçları aklımdan geçerken ağır adımlarla talim yerine doğru yürüyorum.Oraya ulaştığımda ''Sıraya geçin!'' diyip eğitilecek kişilere sesleniyorum.
Talim alanında en iyi çocuklardan oluşan 15 kişilik bir grup var. Daha önce kamptaki öğrenciler dörderli gruplara ayrılmış ve her grup tan bir kişi bu 15 kişilik özel gruba girebilmişti. Şimdi gençler senin yapacağın ikinci testi bekliyorlar. Talim alanı Örgüt binasının en altındaki geniş yer altı salonundan oluşuyor. İçinde ekipmanlar ve idman aletleri dışında bir şey yok. Duvarlar beton ve üzerlerinde şimdiki krala karşı yazılmış isyan cümleleri barındırıyor.
Gençler kendi sınırlarını zorlayarak testi geçmeye çalışıyorlardı ama sadece 6 genç senin istediğin kadar iyi bir şekilde bu görevi başarabilmişti. Diğerleri onların çok gesinde kalmış gibi görünüyordu. Bu altı gencin üçü kardeş, ikisi köylüydü. Sonuncusu ise sana yetiştirmen ve saklaman için Ryugenin başkentinden gönderilmişti. Bu son çocuk kendine en yakın rakibinden 2 kat daha iyiydi. Fakat onun tam olarak kim olduğu hala bilmiyordun. Tek bildiğin adının Flephin olduğuydu.
-- Edited by Rayleigh on Sunday 12th of August 2012 08:24:52 PM
Out: Ryugen başkenti Plutzer şehri mi oluyor? Orayı tam anlamadım.
Talim sırasında gözüme çarpan çok yetenekli bir çocuk vardı.Bu çocuk diğer beş kişinin arasından en yetenekli olan kişiden bile en az 2 kat iyiydi.Hakkında fazla bir şey bilmiyordum tek bildiğim adıydı fakat bu çocuk hakkında daha fazla şey öğrenmem gerektiğini yeteneklerini gördükten sonra anlamıştım.Bu çocuk yetiştirmem ve güvenli bir yerde saklamam için başkentten gönderilmişti.Onun hakkında bilgi almak için birilerine sormalıydım ama kime sormalı?Biraz düşündükten sonra aklıma şu son testi geçen 2 köylüye sormak geldi.Köylülerle hep iyi anlaşırdım.Şimdiye kadar gördüğüm kadarıyla bu garibanlar(bütün köylüler) sen ne dersen sana yaranmak için ellerinden gelenleri yaparlardı.Köylülere doğru yürümeye başladım onlara Flephin'in nerden geldiğini, kimin nesi olduğunu soracaktım.Umuyordum ki bir şeyler bilsinler çünkü böyle kişileri ilk önce araştırmak gerekirdi..
-- Edited by Krose on Sunday 12th of August 2012 08:30:50 PM
Lanet olası çocuklar her zamanki gibi bir bok bilmiyorlardı.Bir anda duygularım tamamen değişmişti artık onlardan nefret ediyordum.Kaşlarımı çattıp oradan ayrıldım.Flephin ile kendim bizzat konuşacaktım tek çare bu kalmıştı artık..Belki de onunla kendim konuşursam onu daha iyi tanıyabilirdim hem bu 2 köylü onun yeteneklerini kıskanıp onun hakkında kötü şeyler diyerek aklımı karıştırabilirlerdi.Flephin'i aramaya koyuldum amacım onu çabucak bulmaktı.
-- Edited by Krose on Sunday 12th of August 2012 08:37:37 PM
Flephini bulabildim.Kılıçla çalışıyordu hemde çok garip bir şekilde.Sanki daha önce böyle bir hınç görmemiştim.Biraz korkmuştum.Tedirgin adımlarla sessizce Flephin'e yaklaştım ve ''Flephin denen kişi...Sen misin?Dinle yeteneklerin ve yaptığın şeyler uzun zamandır herkesin olduğu gibi benim de ilgimi çekiyor.Gel biraz konuşalım ne dersin?'' diye sordum.Umuyordum ki o anki hınçla bir anda kılıcıyla bir anda bana saldırmaya başlamasın.
-- Edited by Krose on Sunday 12th of August 2012 08:55:50 PM
RP-out: Plutzer Ryugen ülkesinin taşrası. Ülkenin ve başkentin adı aynı. çocuk başkentten sana gönderilmişti...
RP-in: Gidip kölülere bu çocuğun kim olduğunu soruyorsun fakat sana çocuğun başkentten geldiğini diğerleriyle neredeyse hiç konuşmadığını ve kim olduğunu bilmediklerini söylüyorlar.
Flephini çalışma eşyalarının arasında kılıç çalışırken buluyorsun. Çocuk büyük bir hırla vuruyor kuklalara. Bir ona bir diğerine... Sanki bir nefreti açığa çıkarır gibi ya da birinden yıllardır beklediği intikamını alır gibi.
Hınç ve intikamla dolduğu belli olan çocuk aslında gayet sakin bir yapıya sahipti. "Siz bilirsiniz hocam. Benimle ne konuda konuşmak istemiştiniz ?" Gayet mütevazi ve alçak bir ses tonuyla konuşan çocuk ilgini çekmeye başlıyor..
Çocuk konuşmasından sakin biri gibi gözüküyordu.Galiba duygularını hep içine atıyordu.Onun bu derece sakin bir şekide konuşacağını tahmin etmemiştim."Siz bilirsiniz hocam. Benimle ne konuda konuşmak istemiştiniz ?" diyerek cevapladı
sorumu.Bu gayet mütevazi ve alçak ses tonu ile ilgimi daha çok çekti ve ben de "Neden bu kadar yetenekli biri olduğun halde diğerleriyle hiç konuşmayıp yalnız başına takılıyorsun?Benim bildiğim böyle kişiler daha konuşkan olur.Ayrıca neden yalnız başına kuklalara böyle bir hırsla vuruyorsun acaba?Hayatınla ilgili bir sorunun mu var? diye ona tekrar bir soru yönelttim.
-- Edited by Krose on Monday 13th of August 2012 07:46:01 AM
Hayatınla ilgili bir sorunun mu var? .. Büyük ihtimalle konuya bundan daha bodoslama giremezdin. Düşüncelerini adeta bir kova içerisindeki kumu döker gibi bir anda boşaltmıştın. Sorun üzerine bir an duraksayan çocuk; Saikn bir şekilde cevap veriyor: "Hayır efendiim. İlgilendiğiniz için teşekkür ederim. Gerekmedikçe insanlarla konuşmayı sevmem. Burası bir eğitim kampı olduğu için kuklalarla dövüş talimi yapıyorum." Çocuk hakkında en küçük bir bilgi dahi almayı başaramamıştın. Ve çocuk açtığın konunun gereksizliğini fark edip önündeki işine dönmüştü. Bu sırada içeriye den den mushi ile bir iletişim zabiti girdi. "Talim görevlisini ana karargahtan arıyorlar. Burada mı acaba?"
-- Edited by Rayleigh on Monday 13th of August 2012 02:17:04 PM
Zabit den den mushiyi bana uzattı ve karargahla konuşmaya başladım.Şehire tayfamızdan bir grup daha gelecekmiş.Yanında önderden mesaj taşıyan bir grup olduğundan olası bir operasyon için acil bir şekilde 3 kişilik ek bir grup getirmem isteniyordu. Ben de ''Emredersiniz'' diyerek cevapladım.Flephin'e döndüm:''Duydun mu Flephin? Acele edelim.Benle Örgüt evinde buluş.'' diyerek örgüt evine doğru ilerlemeye başladım.Yolda giderken ekibe Flephin hariç kimleri alsam diye düşünüyordum..İki köylüyü mü yoksa kardeşlerden ikisini mi?Bunları düşünürken eve yaklaşmıştım ve kararım 2 köylüyü seçmekti onlar da fena değillerdi yanlarına gidip onları alacaktım Flephin de gelince beraber karargaha güvenli bir yoldan gitmeyi planlıyordum.
-- Edited by Krose on Monday 13th of August 2012 05:21:12 PM
Köylüler vır vır vır vır konuşuyorlardı! "Efendim başkente nasıl gitmemiz gerekiyor? Siz de bizimle gelecek misiniz? Yakalanırsak ne olur? Bize ne görev verecekler?" gibi sorular soruyorlardı.Cevap vermemiştim ama bu sorular yavaş yavaş benim aklıma da takılmaya başlamıştı.Başkente nasıl gidilecekti?Özellikle yakalanırsak büyük ihtimal işimiz biterdi.Buradan Ryugen'e gidiş yolu denizdendi hatta bizi başkente götürecek yer olan limana nasıl gideceğimiz bile belli değildi.Benim için 2 yol vardı. Biri şehirden diğeri ise ormandan geçiyordu.Yer altından giden tünel yolunu saymıyordum bile çünkü yolun sonu denize çıkıyordu.Ben de limana gidilecek yolu orman olarak belirledim.Buradan gitmek daha güvenli olurdu ve karşımıza pek tehlikeli bir şey çıkacağını sanmıyordum.
-- Edited by Krose on Monday 13th of August 2012 07:27:54 PM
Salakça bir iş yapmıştım.Direk hayatınla ilgili bir sorunun mu var diyerek daha hayvanca bir giriş yapamazdım.Fakat ne yazık ki bunu söyledikten sonra farkettim.Neden kuklalara vuruyorsun soruma ise kendince haklı olarak ne kadar gerizekalı olduğumu farkettirecek bir cevap vermişti.Sonra sanki yanından gitmişim gibi işine geri döndü.Hiç bir bilgi alamamıştım Flephin hakkında.Birkaç saniye sonra içeri elinde den den mushi ile bir iletişim zabiti girdi. "Talim görevlisini ana karargahtan arıyorlar. Burada mı acaba?" diye sordu.Ben de bunun üzerine "Benim buyrun?" diyip den den mushiye baka baka zabite yaklaştım.
Zabit konuşma gereği duymadan iletişim aygıtını sana uzatıyor. Den den mushinin karşı tarafında Devrimcilerin Ryugen karargahı var. "Bu gün şehre tayfanızdan bir grup daha gelecek. Yanında önderden biir mesaj taşıması bekleniyor. Olası bir operasyon için sizden acilen üç kişilik bir ek grup oluşturup acilen buraya getirmenizi istiyoruz. Ve güvenli bir yoldan geldiğinize emin olun."
Köylülerin yanına gidip durumu haber veriyorsun. İki köylü gençle beraber örgüt evine geçip Flephin ile buluşuyorsunuz. Flephin'in aksine köylüler daha konuşkan ve meraklılar: "Efendim başkente nasıl gitmemiz gerekiyor? Siz de bizimle gelecek misiniz? Yakalanırsak ne olur? Bize ne görev verecekler?" Çocukların soruların sanki bir şarkı ritmi gibi ard arda geliyordu adeta. Ama bu sorulardan bazıları seninde kafanda yer etmeye başlamıştı: Başkente nasıl gidecektiniz. Ve yakalanırsanız ne olacağıydı. Buradan Ryugene tek geçiş su üzerindendi fakat nasıl ryugene gidecektiniz. Bu çok önemli bir soruydu. Hatta örgüt evinden limana kadar bile nasıl gideceğiniz bir soru işaretiydi. Limana gidebileceğin iki yol vardı biri şehirden diğeri ise ormandan geçiyordu. Ve bir de yer altından giden tünel yolu vardı ama yolun sonu denize çıkıyordu yani bu yolu kullanamazdın . Acil bir kaçış içindi ve senin zaten şeytan meyven vardı...
Orman yolundan yavaş ve güvenli bir şekilde limana ulaşıyorsunuz. Yanındaki üç çocukla limanı orman yolundan süzüyorsunuz. Vapura binmeyi deneyebilir, Bir tekne çalabilir ya da bir marine gemisine sızmaya çalışabilirsiniz..
Tahmin ettiğim gibi orman yolundan sağ salim şekilde limana varmıştık.Yoldan limanı süzdük.Vapura binebilir, bir tekne çalabilir yada marine gemisine sızabilirdik.Tekne çalarsak biri bizi görebilir ve herkes etrafımıza toplanabilirdi.Marine gemisine sızmaya çalışırsak büyük ihtimal yakalanırdık.Bu yüzden sessiz ve dikkat çekmeyecek bir şekilde vapura binmeye karar verdim.Vapurların oraya doğru yürümeye başladık.Dikkat çekmeyelim derken çok fazla sessiz durursak da bu sefer asıl dikkati üzerimize çekerdik.Bu yüzden biraz konuşmalı, diğer insanlar ne yapıyorsa onlar gibi tavırlar sergilemeliydik.Sessiz ve gözlerimi bir sağa bir sola çevirip etrafı süzerekten ''Bakın gayet normal bir şekilde rahat bir tavır sergilemenizi istiyorum tamam mı?Kendinizi ne çok kasın, ne de çok fazla rahat olun.Eğer başımıza bir iş gelirse kaçmaya çalışalım, gerekirse de dövüşürüz..'' dedim çocuklara.Bu sırada vapurların beklediği yere doğru ilerlemekteydik...
-- Edited by Krose on Tuesday 14th of August 2012 09:36:08 AM
Vapura bir sorun yaşamadan bindik.Köylüler bir şey diyecek diye korksam da demediler.O sırada biz kenarda otururken yanımıza bir genç geldi.Sert sert bakıyordu bize.Ben acaba ne oldu diye düşünürken bin beli vapur ücreti istediğini söyledi.Bu parayı çok pahalı bulmuştum ama yapcak bir şey yoktu her yerde vardı böyle fırsatçılar.Neyse birşey demeden tüm paramı ücrete harcadım.Zaten param azdı artık hiç yok belki de bir tekne çalmalıydık diye düşünceler geçmekteydi aklımdan.Fakat artık çok geçti ve Ryugene ulaşmıştık.Limanda büyük bir kalabalık olduğunu gözlemledim.Vapurdan inerken yüzlerinden rahatlamış olduğu anlaşılan köylüler ''Hocam şimdi ne yapacağız?'' diye sordular.''Karargaha gidelim ilk. .Bu arada yanınızda para varsa bana verin gene para lazım olursa benim vermem daha uygun olur.'', diye cevap verdim.
-- Edited by Krose on Thursday 16th of August 2012 09:04:38 PM
Vapura hiç bir sıkıntı olmadan biniyorsunuz. Kenara oturuyorsunuz her an köylü çocuklardan biri bir şeyler söyleyecek diye korkuyorsun. O sırada yanınıza bir genç delikanlı geliyor. Bir süre size sert sert bakıyor. Sen acaba bir şey mi oldu diye düşünürken adam senden bin beli vapur ücretini istiyor: Dört kişi için bin beli ödüyorsun. Cebindeki son parayı da verip beş parasız olarak ulaşıyorsun Ryugene limana vardığında limanda büyük bir kalabalık var. vapurdan indiğinizde rahatlayan köylüler soruyorlar: "Hocam şimdi ne yapacağız."
Karargah binasına daha önceki gibi gemi imalathanesinin arka kapısından geçtik.Kapının başında iki asker bekliyordu ve beni görünce girmeme izin verdiler.İçeri girdiğimizde bir devrimci askeri "Hoş geldiniz bir sorun çıkmamıştır umarım. Tayfanızdan bir heyet geldi kumandan ile görüşme odasındalar. Birazdan çıkarlar beklerken bir kahve içmek ister misiniz?" diye sordu.Bizim heyet geldi demek.Uzun zamandır ağzımın tadına layık bir şeyler yiyip içememiştim beklerken kahve içmem iyi olurdu.''Tamam içerim'' dedim ve beklemeye başladım.
-- Edited by Krose on Saturday 18th of August 2012 07:01:20 PM
Limanda bulunan gizli karargah binasına her zaman olduğu gibi gemi imalathanesinin arka kapısından geçiyorsunuz. Kapıda iki asker bekliyor seni görünce kapıyı açıp geçmene izin veriyorlar. Bir devrimci askeri: "Hoş geldiniz bir sorun çıkmamıştır umarım. Tayfanızdan bir heyet geldi kumandan ile görüşme odasındalar. Birazdan çıkarlar beklerken bir kahve içmek ister misiniz?" diye soruyor
Asker yanından ayrıldıktan kısa süre sonra yanına dönüp: "Çok özür dilerim. Uzun yoldan geldiniz bir şeyler yemek istersiniz herhalde. İsterseniz buyrun sizi bir odaya alayım önce bir şeyler yiyin." Diyor
Asker yanımdan ayrıldıktan kısa süre sonra yanıma gelip: "Çok özür dilerim. Uzun yoldan geldiniz bir şeyler yemek istersiniz herhalde, İsterseniz buyrun sizi bir odaya alayım önce bir şeyler yiyin." dedi.Bir anda özür dilemesindeki amaç ne anlamamıştım ama karnımı doyururdum iyi olurdu.''Peki uzun zamandır bir şeyler yemedim karnımı doyurmam iyi olur odaya geçeyim'' dedim.
Odaya geçiyorsunuz bir süre sonra adam dışardan söylediği birkaç yöresel yemekle geliyor: "Tekrar özür dilerim aslında gelir gelmez size yemek ikram etmeliydim. Düşüncesizlik ettim. Ama işler çok yoğun durumumuzu biliyorsunuz..." Sonra yemekleri size dağıtıp yanındaki çocukları süzdü: "Meşhur Flephin bu güzel çocuk mu?" Diyerek Flephini gösterdi.
Odaya geçtikten bir süre sonra adam dışardan söylediği yemeklerle geldi: "Tekrar özür dilerim aslında gelir gelmez size yemek ikram etmeliydim. Düşüncesizlik ettim. Ama işler çok yoğun durumumuzu biliyorsunuz..." dedi.''Sorun değil işlerinizin ne kadar yoğun olduğunu tahmin edebiliyorum'' diye cevap verdim.Yemekleri dağıtmaktaydı.Ben acıkmış olduğum için yemeğe odaklanmıştım.Yemeğimi ağzıma götürürken adam: "Meşhur Flephin bu güzel çocuk mu?" diyerek Flephin'i gösterdi.Gözlerimi Flephin'e doğru çevirdim ve yemek istediğim lokmamı yutup mideme doğru bir yolculuğa çıkardıktan sonra ''Evet..Bu o.Demek sizin de mi Flephin'den haberiniz var bayım?'' diye cevap verdim.Bu adam da bayağı bir konuşkandı belki de bir şeyler biliyordur diye ''Flephin hakkında ne biliyorsunuz ben pek birşey bilmiyorum da?'' dedim.
Adama flephini sormanla beraber adamın yüzü bir milliyetçi gurula doluyor sanki. "Bu noktaya kadar geldiğiniz için size bazı şeyleri anlatmakta bir sakınca görmüyorum. Bu çocuk önderin oğludur. 3 yıl önceki darbe girişimimiz sonuç vermeyince önder ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Kaplangözü tayfası ve Beiwan-sama yüce önderimizi koruması altına aldı. Flephin ise burada kaldı. Bizler onu bir eğitim kampına bir köylü çocuğu gibi yerleştirdik. Gerçek kimliğini ise çok az kişi biliyor. Öyle değil mi Flephin?" Soruyla beraber ister istemez kafanı çevirdiğin 16-17 yaşlarındaki bu genç sadece başıyla onaylamakla yetindi.
-- Edited by Rayleigh on Sunday 26th of August 2012 08:58:12 PM
Adama Flephini sorunca yüzü bu çocuğun boş bir ''hakkında''sı olmadığını kolayca anlayacağım şekilde gururla doldu "Bu noktaya kadar geldiğiniz için size bazı şeyleri anlatmakta bir sakınca görmüyorum. Bu çocuk önderin oğludur. 3 yıl önceki darbe girişimimiz sonuç vermeyince önder ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Kaplangözü tayfası ve Beiwan-sama yüce önderimizi koruması altına aldı. Flephin ise burada kaldı. Bizler onu bir eğitim kampına bir köylü çocuğu gibi yerleştirdik. Gerçek kimliğini ise çok az kişi biliyor. Öyle değil mi Flephin?" diyerek Flephinin kim olduğunu öğrenmemi sağladı.Demek önderin oğluydu..Açıkcası onun ailesinin boş kişilerden oluştuğunu sanmıştım fakat bu yanlış çıktı.Öyleyse bu ilgi çekici davranışları da diğer çocukların arasında böyle birinin oğlu olmasındandı.Yüzümde istemeden pis bir sırıtış oluştu, ''Demek öyle Flephin.Bunu gerçekten bilmiyordum'' dedim.
Siz sohbet ederken kapınız açıldı ve içeriye giren genç devrimci kumandanın ana salona geçtiğini bildirdi. Siz de odadan çıkıp ana salona geçiyorsunuz. Ana salonda 4-5 tane kumandan rütbeli adam, Tayfadan tanıdığın Reva ve tanımadığın bir başka genç vardı. Revanın burada olması seni çok şaşırttı. Onu burada görmeyi hiç beklemiyordun. Belki senin görevin bitmiş ve gemiye geri dönmen gerekmiştir diye düşündün.
Sohbet ederken biri içeri girdi ve genç devrimci kumandanın ana salona geçtiğini bildirdi.Odadan çıkıp salona geçtik.Ana salonda 4-5 tane rütbeli kişi, tayfamızdan Reva ve yanında tanımadığım başka bir genç vardı.Vay canına bu devasa adam Revacık demek buradaydı gerçekten şaşırmıştım onu görmeyi hiç beklemiyordum.Bunları gördükten sonra belki de görevim bitmişti ve artık gemiye dönmem gerekiyordu, fakat Reva'nın neden burada olduğunu soracaktım ayrıca yanındaki herif de ilgimi çekmişti.Reva ile birlikte takılan bir korsan mıydı?Belki de bizim tayfadandı.Bunları düşündükten sonra yanlarına doğru ilerledim ve ''Selam, Reva.Seni burda görmeyi beklemiyordum.Bir görev mi aldın?'' diye sorduktan sonra yanındaki çocuğa bakıp: ''Yoksa aldınız mı demeliyim?'' diye sordum.
-- Edited by Krose on Wednesday 29th of August 2012 07:03:55 PM
Reva kocaman bir gülümseme ile alıyor selamını. "Görev? Evet bir görev aldık. Senin köylerde talimcilik yaptığını sanıyordum ana karargahta görünce ben de şaşırdım biraz." Sonra yanındaki kılıç ustasını gösteriyor. "Bu Pyskos tayfaya yeni katıldı. Beiwan-san'ın yeni öğrencisi."
Reva koca gülümsemesiyle selamımı karşılıyor."Görev? Evet bir görev aldık. Senin köylerde talimcilik yaptığını sanıyordum ana karargahta görünce ben de şaşırdım biraz." Sonra yanındaki kılıç ustasını gösterdi. "Bu Pyskos tayfaya yeni katıldı. Beiwan-san'ın yeni öğrencisi."Hmm demek adı Pykos.Dikkatlice inceleyince kılıç ustası olduğunu anladım.Beiwan-san'ın öğrencisiyse fena değildir heralde.''Merhaba Pyskos''diye selamladım onu.Belki de artık gitme zamanım gelmişti.''Artık gitmeliyim'' diyip ağır adımlarla oradan uzaklaşmaya başladım.Gemiye dönme vaktim gelmişti, zaten param da kalmamıştı bu halde dolaşamazdım.
-- Edited by Krose on Thursday 30th of August 2012 06:55:03 PM
Arkamı dönmüş gidiyorken biriomzumdan tuttu.Bir an için endileşelendim ve hızlıca arkama baktım.Ah bir devrimciymiş."Bekle nereye gidiyorsun ? Yeni bir görev almak istemez misin ? teklifimi bir dinle istersen: Eğer kabul edecek olursan senin yerine talim bölgesine bir başkasını göndeririz. Senden istediğimiz ise belirli bir bölgede Cyborg korsanları adına toplanan haracı kaplan gözü tayfası adına toplaman. Ve topladığın haracın %5'i senin olur. ne dersin ?".Eh, bu gerçekten iyi olurdu zaten param kalmamıştı vapur yolculuğunda.Fakat haracı Cyborg korsanları adında bir tayfanın topladığı haracı bizim tayfaya bağlayacakmışım.Bu tehlikeli olabilir, başımıza bela açabilir.Yine de kabul etmeliyim evet evet zaten yeteneklerimi de test etmiş olurum bir olay olursa.''Kabul ediyorum'' diye cevap vererek kısa ve öz bir biçimde teklifi kabul ettiğimi belirttim.
-- Edited by Krose on Saturday 1st of September 2012 02:48:32 PM
Sen arkanı dönüp giderken bir devrimci omzundan tutarak durduyor. "Bekle nereye gidiyorsun ? Yeni bir görev almak istemez misin ? teklifimi bir dinle istersen: Eğer kabul edecek olursan senin yerine talim bölgesine bir başkasını göndeririz. Senden istediğimiz ise belirli bir bölgede Cyborg korsanları adına toplanan haracı kaplan gözü tayfası adına toplaman. Ve topladığın haracın %5'i senin olur. ne dersin ?"