One Piece Rpg

Members Login
Username 
 
Password 
    Remember Me  
 

Topic: [TAMAMLANDI]Yeni Görev

Post Info
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 12, 2012
[TAMAMLANDI]Yeni Görev
Permalink   
 

Adam söylediklerimi hakaret olarak algılamamış gibi gülerek "Üstlerine karşı böyle konuşmamalısın. Kendimi tanıtıyım ben Kaptan Feuerte ve sen de bundan sonra benim subayımsın" dedi. "Ya bi git işine ben daha astsubay olamadım şimdi subay mı olacağım dalga geçme." diyerek adama doğru bakmaya çalıştım. Ah sırtım artık dayanımıyordum. Büyük ihitmalle bir doktor yanıma geliyordu ki kaptan "Şimdi dinlenmen gerekiyor. Yaralarına gemi doktorum ilgilencek ve iki gün sonra burada tutulan mahkumu daha güvenli karargaha götüreceğiz" dedi. "Tamam tamam istediğini yap hadi ben kaçar" diyip gözlerimi kapattım.

Gözlerimi açtığımda tavanın tahta olduğunu gördüm. Neredeydim ben en son savaştaydım bir kaptan gelmişti falan en son orayı hatırlıyordum. Burası Kaptan Forte mi ne işte onun gemisi olmalıydı. Yukarı çıkıp olanları anlamam için kaptanla konuşmalıydım. Kapıyı açtım ve yukarı çıkmak için yola koyuldum.



-- Edited by Monkey D Luffy on Thursday 16th of August 2012 01:20:58 PM

__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 12, 2012
Yeni Görev
Permalink   
 

Güverteye çıktığında doktordan başkasını göreniyorsun. Sırtın ve omzun sargılar içinde ve sırtının hala ağrı yaptığını hissedebiliyorsun. Doktor seni görünce yanına gülerek yaklaşıyor ve ''Yoochun-san uyanmışsın. Söylemem gereken bir şeyler var. Öncelikle kendini fazla yorma. Ayrıca meyven gereği formlar arası geçiş yaparken dikkat etmelisin. Sargılarının patlamasını istemeyiz. Onun dışında şu an için mikrop kapma gibi bir risk görünmüyor. Düzenli olarak kullanman gereken ilaçları odanda bulunan sehpanın üzerine bıraktım.''diyor ve eliyle arkana doğru selam veriyor. Arkana döndüğünde Kaptanın yanında genç bir bayanla birlikte geldiğini görebiliyorsun.



-- Edited by Monkey D Luffy on Sunday 12th of August 2012 04:26:00 PM

__________________
Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 12, 2012
Permalink   
 

Kaptan bir kahkaha attıktan sonra ''Gerçekten bilmiyor gibisin. Senin yılana dönüşmeni sağlayan şey yediğin bir meyve. Bu meyvenin çok çeşidi ve özellikleri vardır. Paramecia, logia ve zoan olarak üçe ayrılırlar. Paramecia senin bazı şeyleri kullanmanı veya değişik yetenekler kullanmanı sağlar. Mesela vücudunu sertleştirmek gibi. Zoan ise senin gibi hayvanlara dönüşme yeteneği kazandırır. Bunun çeşitli formları vardır ve bunları sende kullanıyorsun. Logia ise aralarında en tehlikeli olanıdır. Darbelere karşı yani hakisiz darbelere karşı mutlak bir savunmaya sahiptir. Zehirler, top atışları veya kılıçlar logia kullanıcıları üstünde bir işe yaramaz. Eğer bir logia görürsen onunla mücadele etmek yerine kaçmalısın ne de olsa haki yeteneğine sahip değilsin. Belki ileride bu yeteneğini uyandırabilirsin ki o zaman tuğ amiralliğe kadar yükseleceğine emin olabilirsin. Birden fazla tuğ amiral var. Hangisinden bahsettiğini bilmiyorum. Evet ya yanımdakinin kim olduğunu tahmin ediyorsundur. Sizi tanıştırayım kendisi Binbaşı Auri. Yani senin üstün ona göre davranmalısın.'' diyor. Binbaşı ise oldukça sıcak bir gülümsemeyle elini sana doğru uzatırken ''Memnun oldum.'' diyor. Yanında taşıdığı iki tane kısa kılıç ise dikkatinden kaçmıyor.Dikaktinden kaçmayan diğer şey ise sağ güzndeki yara oluyor.

 Sadece iki tane kılıcı bulunmakta resimdeki diğer ekipmanlarının olup olmadığını bilmiyorsun.

Spoiler



-- Edited by Monkey D Luffy on Sunday 12th of August 2012 09:11:24 PM

__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 12, 2012
Permalink   
 

Güverteye çıktığımda bayan doktordan başkasını görememiştim. Nerde bu kaptan ona soracağım sorular var. Hem neden benden izinsiz gemiye bindirmişti ki? Ben sudan nefret ederim. O suyun maviliği şimdi her yerdeydi. Ne güzel kendime uygun ada bulmuştum ah kaptan ah. Merdivenlerden çıkarken kendimi biraz zorlamış olacağım ki hala yaralarım ağırıyordu. Biraz acı çektiğimi gören doktor gülerek yanıma yaklaştı "Yoochun-san uyanmışsın. Söylemem gereken şeyler var. Öncellikle kendini fazla yorma Ayrıca meyven gereği formlar arasında geçiş yaparken dikkat etmelisin. Sargıların patlamasını istemeyiz. Onun dışında şu an için mikrop kapma gibi bir risk görünmüyor. Düzenli olarak kullanman gereken ilaçları odanda bulunan sephanın üzerine bıraktım " dedi. Bir bu kadın adımı nerden biliyor? Hadi marineler söyledi diyelim meyve olayı ne? Formlarımı nereden biliyor? Bu soruları sormak için hazırlanırken arkama doğru selam veriyor. Kime selam verdiğini görmek için arkamı döndüğümde kaptan ve yanında genç bir bayanla geliyordu. Oh iyi kaptan geliyordu ama yanındaki genç bayan da kimdi? Neyse beni şu an kaptan ilgilendiriyordu. "Hey kaptan Forte size sorularım var." dedim. Ve ona bunun ne gemisi olduğunu? Nereye gittiğimizi ? Meyve olayının ne olduğunu? Benim lanetimle ne alakası olduğunu? ve şu zindanda tutulan adamın kim olduğunu sordum. Daha merak ettiğim bir kaç konu daha vardı ancak şimdilik bunlara cevap verse yeterdi.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

OUT: Kıza uygun bir resim bulamadım diğer rp' de koymaya çalışacağım.

IN:

Kaptan kendisine seslenmenden pek hoşlanmamış olmalı ki yüzünü bir anda asarak ''Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun? Ben kaptanım sen ise subaysın. Yerine göre davran. Yediğin meyveye güvenerek mi böyle konuşuyorsun.'' diyerek oldukça sert çıkıyor sana. Biraz düşününce kaptanın haklı olduğunu anlayabiliyorsun. Yanında dolaşan bayan ise olup biteni gülerek izlemekte. Kim olduğu hakkında hiçbir fikrin yok. 

Bir süre sert sert sana bakan kaptan biraz sakinleştikten sonra ''Mahkum hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Sadece gemideki en değerli kişi olduğunu biliyorum ve yukarıdan gelen kesin emirler onun korunması gerektiği doğrultusunda.''



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Kaptan kendine öyle seslenmemden hiç hoşlananmamış olacak ki yüzünü bir anda asarak "'Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun? Ben kaptanım sen ise subaysın. Yerine göre davran. Yediğin meyveye güvenerek mi böyle konuşuyorsun." demişti. Hala anlamıyor mu bunlar benim meyveler hakkında hiçbir fikrim yoktu ki ona güveneyim. Bildiğim tek şey o acı meyveyi yedikten sonra böyle pislik bir lanete kavuşmam. Ancak kaptan da bir yerde haklıydı. Eğer biraz saygılı davranmazsam yanındakilere rezil olurdu. Baksana şimdiden yanında dolaşan kadın gülmeye başlamıştı. Heralde ona rezil olmaktan korkuyordu ancak bu kızın kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ancak öğrenmek için zaman vardı şu iğrenç denizde.

Kaptan bir süre sonra yumuşamıştı. Soruma da cevap vermişti "'Mahkum hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Sadece gemideki en değerli kişi olduğunu biliyorum ve yukarıdan gelen kesin emirler onun korunması gerektiği doğrultusunda." . Ah kimse bu adam hakkında bir şey bilmiyordu lanet olsun. Belki tuğ-amiral biliyordur ancak onu bir daha nerede görecektim ki. Bana milyonlarca soru ve sorun bıraktıktan sonra çekip gitmişti grandline'a. "Efendim herkes bana meyveden bahsediyor ancak meyve olayı ne bana anlatır mısınız?" diye sordum. Efendim demem hoşuna giderdi. Yanındaki bayana da havasını atardı böylece. "Bir de bana bu olaylar hakkında bilgi veren tuğ-amirali tanıyor musunuz?" Böyle kibar böyle resmi konuşuyordum ki kendim bile şaşırıyordum. Ancak şu anlık böyle idare edecektim. Herhangi bir rütbe atlayana kadar. Ya da kaptanla samimi olursam işler daha iyi olurdu. Ancak ben insanlara yaklaşamıyordum nasıl samimi olacaktım ki. Bir de insanlarla samimi olmamamın nedeni lanetimdi ya da ben öyle düşünüyordum. Kaptan ise lanetimi bir meyveye bağlayıp normal bir şeymiş gibi bahsediyordu. Diğerleri ise bu işe hiç şaşırmıyordu. Bu arada kaptanın yanındaki kadın hakkında da bilgi edinemek istiyordum. Ancak ilk önce sorularım.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Rp out : Lol oynuyorsanız beraber oynayabiliriz bir ara

Rp In: Demek birden fazla meyve vardı. Ben ne kadar da cahilmişim. Fakat logialar kaptanın söylediğine göre çok tehlikeliydi. Onlardan bir tane görmemem büyük şanstı. Ancak şimdi de hakiden bahsetmişti. Konuştukça yeni sorular ortaya çıkıyordu. Bizim tuğ-amiral ise hakiyi biliyordu demek. Belki de o sayede korsan barında adamın gücünü engellemişti. Eğer ben de hakiyi uyandırırsam tabi uyandırmak ne demekse işte o zaman haki hakkında bir çok şey öğrenecektim. Fakat nedense bilmediğim olaylar dönünce etrafımda sabırsızlanıyordum. "Haki ne demek? ve haki nasıl uyandırılır?" diye sordum. Bu sırada yanındaki kadın Binbaşı Auri de bana sıcakkanlılıkla gülümseyip "Memnun oldum." dedi. Gerçekten marine hayatımı değiştirmiş olabilirdi. Şu ana kadar ilk defa bana böyle gülümseyen bir kadın görmüştüm hem de lanetimi bildiği halde. "Ben de memnun oldum Binbaşı Auri-sama" dedim ve bana uzattığı eli bir kibar beyfendi gibi öptüm.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

OUT: Lol oynamıyorum sadece karakterlerini kullanıyorum. Wow' u daha çok severim.

IN:

Binbaşının elini öpüyorsun ancak bu onun pek hoşuna gitmemiş gibi. Kısa bir durum değerlendirmesi yaptığında şu an için gemide senden rütbesi yüksek olan iki kişi var ve bu durumdayken kendine hakim olman gereken durumlar olabilir. Sorunun cevabını binbaşı vermek istese de kaptan onu durdurarak ''Geliştikçe uyandırma ihtimalin artar. Bir şok durumu bunu tetikleyebilir veya ölene kadar bu güce sahip olamazsın.'' diyerek oldukça kısa bir şekilde ihtimallerden bahsediyor ve arkasını dönerek ilerlemeye başlıyor. Neşeli bir sesle ''Ben dinlenmeye çekliyorum binbaşı. Gözcüye dikkat etmen gerektiğini unutma. Geçen seferki gibi adanın birisine çarpmayalım. Ayrıca önümüze çıkan ilk adada erzak stoğu yapacağız. Sonuçt denizde karşımıza neyin çıkacağını bilemiyoruz.'' diyor ve binbaşının tepkisini beklemeden gözden kayboluyor. Güverteyi silmekte olan askerlerden başka sen, doktor ve binbaşı güvertede bulunmaktasınız. Yapacak bir işin yok gibi duruyor. Dinlenebilirsin, olta bulabilirsen balık tutabilirsin veya sohbet edebilirsin. Şu an tamamen serbestsin.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Binbaşının elini öptüğünden pek de hoşuna gitmiş gibi davranmıyordu. Fakat çekici bir kadın olduğundan hoşuna gideceğini sanmıştım. Pembe saçları ve yüzündeki ifade insanı kendinden alıyordu. Ancak bir o kadar da zırhı, gözündeki yarası ve sırtında bulunan iki kılıcı bana ne kadar tehlikeli olduğunu anlatıyordu. Şu anlık kaptan ve binbaşına karşı dikkatli davranmalıyım. Benden üstün iki rütbelilerdi sonuçta. Acaba bu gemide daha fazlası var mıydı? Binbaşı haki hakkındaki sorumun cevabını vermek istese de kaptan onu durdurarak "Geliştikçe uyandırma ihtimalin artar. Bir şok durumu bunu tetikleyebilir veya ölene kadar bu güce sahip olamazsın" demişti. Eğer şu anlık kaptan ve binbaşının yanında durursam gelişeceğim kesindi. Fakat onlar beni haki kullanacak kadar geliştirirler mi onu ancak zaman gösterirdi. Bir de ölene kadar bu güce sahip olamama durumu vardı. Ne yani logia gördüğüm zaman hep kaçacak mıydım? Zaten logia isminini yeni duymuştum bir de şimdi ona korkuyla yaklaşacaktım. Yok yok öğreneceğim olmadı bana tuğ-amiral öğretirdi değil mi? Sonuçta yukarıda görüşürüz demişti her ne kadar bu cümleden pek bir anlam çıkartamasam da sonuçta içinde görüşmek kelimesi vardı.
Binbaşı arkasına dönerek ilerlemeye başlamıştı. Bana kızgınlığı tamamen geçmiş gibi neşeli bir sesle "Ben dinlenmeye çekliyorum binbaşı. Gözcüye dikkat etmen gerektiğini unutma. Geçen seferki gibi adanın birisine çarpmayalım. Ayrıca önümüze çıkan ilk adada erzak stoğu yapacağız. Sonuçt denizde karşımıza neyin çıkacağını bilemiyoruz." dedi. Haha bunlar denizciydi ama normal bir korsandan farkları yoktu. Ne yani buradaki adaları bilmeleri gerekmez miydi? Bunu soracaktım ancak şimdiden güverteden kaybolmuştu. Güvertede burayı temizlemek dışıındaki askerlerden başka, ben doktor ve binbaşı vardı. Bana yaralıyım diye görev vermemiş olabilirlerdi. Bu yüzden işim yoktu şu anlık. Eğer binbaşı müsait ise onunla konuşmak isterdim. "Efendim müsait iseniz sizinle konuşmak isterim o sırada da bir şeyler yiyebiliriz belki. Kalktığımda direk güverteye çıktım da" dedim binbaşıya. 



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Sözlerin üzerine binbaşı arkasını dönerek sana çekici bir şekilde gel dercesine bir işaret yapıyor ve yürümeye  başlıyor. İster istemez sende onun peşinden ilerlemeye başlıyorsun. Geminin alt katına indiğinizde dar bir koridor boyunca sıralanmış odaları görebiliyorsun. Birçok oda bulunuyor. Zaten geminizde normal bir marine gemisinden oldukça büyük. Binbaşı odasına giriyor ve seni kapının dışında durdurarak içeriye girmene müsade etmiyor. Bir süre bekledikten sonra katlanmış bir şekilde kıyafete benzeyen bir şeyle geri dönüyor. Bunun ne olduğunu ilk görüşte anlayamasan da sirkeledikten sonra beyaz ve maviler içerisinde bir pelerin olduğunu görebiliyorsun. Arkasındaki ADALET yazısı dikkatinden kaçmıyor ve binbaşı sana göz kırparak ''Adaya çıkacağımız zaman bunu da yanına al. Senin kim olduğunu ve ne için çalıştığını gösteren bir simgedir bu.'' diyor ve tekrar ilerlemeye başlıyor. Üç kapı geçtikten sonra bir yere giriyor ve burnuna gelen yemek kokuları burada en yüksek seviyeye oturuyor. Birkaç askerin yemek yediğini görebiliyorsun ve binbaşı da herhangi bir masaya oturuyor. Sende karşısına geçiyorsun ve önünüze yemekler geliyor. Pirzola, biraz çorba ve bir miktar makarna. Yanında ise içecek olarak meyve suyu geliyor. Binbaşı gözlerini yakalayarak ''Bu gemide askerler ve biz aynı yerde yemek yeriz. Bu şekilde askerlerin morali hep yüksek olur.'' diyor ve ardından sesini yükselterek ''Hepinize afiyet olsun arkadaşlar.'' şeklinde askerlerle iletişim kuruyor. Ardından tekrar sana dönerek ''Evet seni dinliyorum. Konuşmak istediğin şey nedir?'' diyerek cevap beklemeye başlıyor.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Sonunda açlığım dinecek ve sorularımın cevabını bulabilecektim. Bu binbaşı çok iyi bayandı gerçekten. Beni yemekhaneye götürüp önüme türlü türlü yemekler koydurtmuştu. Ve dediğine göre herkes burada yiyordu. Böylece moralleri artıyormuş. Gerçekten doğruydu hani tamam binbaşıyla yemesem sorun değildi fakat bu yemekler gerçekten çok iyiydi. Bir de bana arkasında ADALET yazan bir mavili beyazlı pelerin vermişti. Bu marinedeki üst rütbelerinin kullandığı pelerindi. Ancak şimdi ben de kullanacaktım. Bu benim adaletin temsilcisi olduğumu gösterecekti. Ancak kimin adaleti? Ben hangi adalet için savaşacaktım? Hangi adaleti temsil edecektim? Bu sorular o kadar belirsizdi ki. Belki bunu yazdıran kişi bile bilmiyordu. Ancak bu karizma sözcük halkın gözündeki itibarı arttırıyordu. Bu arada bir de bana pelerini verirken "Adaya çıkacağımız zaman bunu da yanına al. Senin kim olduğunu ve ne için çalıştığını gösteren simgedir bu" deyip göz kırpmıştı. Ah göz kırparken çok tatlıydı. Böyle bir bayan nasıl dövüşebilirdi. Onu dövüşürken görüp büyünün kaybolmasını istemiyordum. Bu düşünceler içerisinde kaybolacakken binbaşı bunu anlamış olacak ki beni kurtarmak için "Evet seni dinliyorum. Konuşmak istediğin şey nedir?" diyerek benim konuşmamı beklemeye başladı. Evet şimdi sorularımı sormanın tam zamanıydı. Yemeğimden bir parça alıp meyve suyunu içtikten sonra "Efendim" ona saygılı davranmalıydım. "Öncelikle bu geminin nereye gittiği hakkında bilgi edinmek istiyorum? Ben heralde o meyveden dolayı sudan nefret ediyorum. Bu diğer meyve kullanıcılarına oluyor mu bilmem ancak bu gemi bir adaya varacak ve biz de orada kalacağız değil mi?" dedim. Ve sorumun cevabını bekledim. Ardından ise meyve hakkında kaptandan farklı bildiklerini ve Auri'nin veya kaptan Forte'nin meyve kullanıcı olup olmadığını soracaktım.  En son ise hakiden bahsedecektim. Tam olarak ne olduğunu logia olayından farklı ne işe yaradığını ve onun kullanıp kullanmadığı hakkında bilgiler edinecektim. Sorumun cevabını beklerken bir parça daha alıp yemekten binbaşıya doğru bakmaya başladım.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Senin soruların karşısında yüzündeki şaşkınlık ifadesini saklamayı başaramıyordu. Ancak bu durumdan tecrübesi sayesinde seri bir şekilde kurtularak o çekici gülümsemesini tekrar yüzüne takınıyordu. ''Gerçekten bir amrine olduğuna emin misin? Meyveler hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Deniz suyunu sevmemen normal. Meyvenin sana sağladığı güç karşılıksız olsaydı yenilmez olurdun. Bir meyvenin gücünü etkisiz hale getirmenin en iyi yollarından birisidir deniz suyu. Temas ettiğinde gücün hızlı bir şekilde azalmaya başlar. Eğer denizin içine düşersen yüzmek senin için imkansız bir hal alır. Ne kadar uğraşırsan uğraş bir daha asla su yüzeyine çıkamazsın. Nereye mi gidiyoruz? A-101 karakolundan daha iyi korunan ve daha yetenekli askerlerin bulunduğu A-205 karakoluna doğru ilerlemekteyiz. Belkide bulunduğumuz denizin içinde en güçlü karargahlardan birisidir. Senin gibi meyve gücü olanları orada görmen mümkün ancak gemide meyve kullanıcısı yok. Yani denize düşersen seni kurtaracak bir çok insan var etrafında, endişelenmene gerek yok.'' diyerek önündeki yiyeceklerden birkaç lokma atıyordu ağzına. Karnı doyduktan sonra ''Yemeklerin tadı gerçekten harika değil mi? Orada kalıp kalmayacağımız belli değil. Sonuçta bizim için tahsis edilmiş bir gemi var ve bu yüzden sürekli denizde yolculuk yapıyoruz. Karargahlar arası sevkiyatlar, yardım çağrıları ve buna benzer her şeyle biz ilgileniyoruz. Anlayacağın destek kuvvet veya yardımcı birim olarak çalışmaktayız. İlk uğrayacağımız adada erzak stoğumuzu yenileyerek yolumuza devam edeceğiz. Yaklaşık olarak bir üç gün gibi bir süre o adada konaklayabiliriz. Tabiki bir sorun çıkmazsa.'' diyerek seni aydınlatıyor.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Binbaşı sorduğum sorulara şaşırmıştı ancak tecrübe bu olsa gerek haki haricindeki tüm sorularıma o güler yüzüyle cevap vermişti. Lanetimin yani meyvenin zayıflığını öğrenmiştim. Denizde yüzememe ve ondan nefret etme. Zaten denizden nefret etmeye başladığım için hiç girmemiştim denize o yüzden yüzüp yüzemediğimi bilmiyordum. Denememem iyi olmuştu. Belki logialara karşı bu zayıflığı kullanabilirdim ancak kullanırsam deniz beni de etkilerdi. Hala tek çarem hakiydi onlara karşı ancak logia gibi büyük bir güç denizlerde az bulunurdu ve bu denizde daha da az. O yüzden şu an için problemim yoktu. Gideceğimiz A-205 marine karargahını ise hiç duymamıştım ancak söylediğine göre orada elit denizciler kalıyordu ve meyve kullanıcıları da bulunuyordu. Kendimi orada çok rahat geliştirirdim. Onlarla beraber antreman belki orada onlarla birlikte savaşa girerdik. Ama önce şu erzak toplayacağımız adadan sağ sağlim çıkmalıydık. Yemeklerimiz neredeyse bitmişti kalkmadan ondan önce "Efendim ben marineye başvurmuştum ancak daha kabul edilmemiştim. Bana yarın gel demişlerdi ve ben ise o gece tuğ-amiral ile karşılaştım. Bana sen bizim işimize ileride çok yarayacaksın dedi. Aynı zamanda şu saldırı olayından bahsetti. Bende haber vermek için karagaha doğru koştum. Sonrasını ise biliyorsunuz. Yani daha orada hiç çalışmadan sizin yanınıza katıldım. Hiç deneyimim ve bilgim yok. Bu yüzden bunlar hakkında meraklıyım" dedim.  Hemen ardından "Sorularımla sizi sıktığım için üzgünüm Binbaşı Airu-sama



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Binbaşı seni gülerek izliyor ve ''Tuğ amiralin gücüne şahit olmuş birisi olarak kendi gücün hakkında ne düşünüyorsun. Sence şu an neredesin veya nereyi hedefliyorsun? Ayrıca kaç yaşındasın?''. Birkaç soru sormuştu sana. Anlaşılan yeteneklerini vekişiliğini çözmek istiyordu. ''Birazda yeteneklerinden bahset. Savaş sırasında nasıl bir pozisyonda bulunacağına karar vermek benim işim. Yeteneğinin ne gibi güçleri ve yan etkileri vardır? Bunları anlat. Mesela orada herkesin yüzünde neden gaz maskesi vardı? Bunun sebebini açıkla.'' diyordu. Seni konuşturarak buraya alışma sürecini hızlandırmaya çalıştığını düşünüyorsun.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Binbaşı bu söylediklerimin üzerine gülerek benden daha fazla soru sormuştu. Beni buraya adapte etmeye çalışıyordu heralde. O zaman istediği cevapları vereyim. "Tuğ-amiral ile bir korsan barında tanıştık. Eğer o orada olmasaydı ben öldürecektim hepsini ancak ihtiyar olmasına rağmen gücü benim kat kat üstümde. Onu ulaşmak için önümde çok uzun bir yol var. İleride ondan daha iyi olacağıma emin olabilirsiniz. Bu arada 24 yaşındayım efendim. Yeteneğim ise normal sıradan bir kılıç kullanıcısıyım ancak lanetim pardon meyvem sayesinde yılana dönüşme özelliği kazandım. Tam form ve yarı formum var. Yarı formum üst tarafım normal olmasına rağmen alt tarafım 10 metreye yakın kuyruğa dönüşür. Tam formumda ise neredeyse ada boyundaki büyüklüğe ya da 5-10 cm bir yılana bile dönüşebilirim. Yani şu anlık benim bildiklerim bu kadar. Ha bu arada gaz maskesi olayı benim yeteneğimin bir parçası. Kuruğumda ağzımda hatta nefesimde bile zehir vardır. Bu zehir o kadar güçlüdür ki insanları direk felç eder. Bu yüzden gaz maskesi takmasını söyledim herkese. Bu sayede yaralanmayacaklardı benim yüzümden. Yeterince açıklayıcı oldum mu efendim " dedim. Bu konuşmanın ardından dilim damağım kurumuştu. Bardağımda kalan son meyve suyunu da bu nedenle kafama dikmiştim hemen ardından.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

''Demek hepsini sen öldürecektin. Zaten elimize ulaşan raporda onların hepsini senin öldürdüğün yazıyor. Anlaşılan yukarıdakilerin dikkatini çekmeyi başarmışsın. Ayrıca şu zehirli gaz olayın bize sorun oluşturacak gibi. Eğer zehrini havaya yaymadan kullanmayı becerebiliyorsan bu şekilde yapmalısın. Çünkü gemide gaz maskesi bulunmuyor ve çevrendekilere zarar gelmesi senin hatan olur. Böyle bir şey olursa senin için hiç iyi olmaz. Kılcınla meyve gücünü birleştirerek daha üst seviyelere çıkabilirsin. Yani kılıcını rastgele sallamak yerine yılansı özelliklerini kullanarak etkisini arttırabilirsin. Şimdi odama çekiliyorum. Askerleri senin emrine bırakıyorum. İster git güvertede bir sandalyaye otur dinlen veya burada oturmaya devam et. Ancak ada göründüğü zaman haberim olsun. Gözcüyü kontrol etmeyi de unutma biraz aylaktır.'' diyerek yanından ayrılıyor.Mutfağın kapısını kapattığında ise tamamen gözden kaybol oluyor. Sözlerindeki iyi niyeti fark edebiliyorsun. Kaptan hakkında pek fikir edinememiş olsanda binbaşının iyi birisi olduğu belli. Ancak kriz anlarında nasıl birisi olacağını bilmiyorsun. 



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Cevaplarımın üzerine verdiği cevaplar beni her ne kadar mutlu etse de bana görev vermesi beni üzmüştü. O da yukardakilerden bahsetmişti. Şu an üst rütbeliler olduğunu anlamıştım ve tuğ-amiral beni üst rütbe olarak görmek istiyordu heralde. Yoksa neden öyle söylesin ki. Ancak zehirli gazımı kullanamam benim gücümü büyük ölçüde düşürecekti. Koskoca gemi de gaz maskesi bulunmaz mıydı?Neyse sıvı zehirim ve bir de ısırarak insanların vücuduna yerleştirdiğim zehirler de vardı. Bunları kullanmak diğerine göre biraz daha zordu fakat diğer askerleri tehlikeye atamazdım. Bu onlara değer verdiğimden değil üst rütbelileri kızdırmak istemememdendi. Eğer burada katliam yaparsam bütün hayatım boyunca peşimi bırakmazlardı. Hem de binbaşı iyi birine benziyordu onu da üzmek istemezdim. Ama o beni üzmüştü her ne kadar iyi niyetli olsa da. Daha ilk gün tanıştığı birine emir yetkisini vermişti. Bu büyük sorumluluktu fakat bana güvendiğini gösterirdi. Büyük bir gemi de o kadar insan içerisinde bana vermişti yetkiyi. Bir de yaralarım daha iyileşmediği için yatmaya gitmem gerekirken gözcüye dikkat etmemi ada görününce bana haber vermesini söylemişti. Ardından da kapıdan çıkıp gözden kaybolmuştu. Benim de yemeğim bitmişti. "Afiyet olsun herkese" dedikten sonra ben de çıktıp kapıdan. Gözcünün nerede olduğunu bilmiyordum ancak güverte veya güvertenin yakınlarında olması gerekiyordu. Güverteye çıkıp gözcüyü aramaya başladım.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Rp out : Tamam devam ediyorum üstteki mesajı sileceğim sonra
Rp ın: Kaptan sorumun üzerine "Karargah mı? Bu adada bir karargahımız yok. Olması için de bir sebebimiz yok zaten. Burası küçük bir ada olduğu için korsanların dikkatini çekmez. Benim halletmem gereken birkaç evrak işi var. Ters giden bir şeyler olursa ben sizi bulurum.'" demişti. Sen kimsin bizi bulacaksın neyse simdi atarlanmayayım ne de olsa kaptanım. Fakat ona karşı olan saygım gittikçe azalmaktaydı.

Gemiden inmiştik. Küçük bir şehire benziyordu. Etraftaki evler de şehir gibi küçük ve sevecendi. Belki ileride ben de öyle evlerde yaşardım. Komşularımla bu insanlar gibi iyi ilişki kurardım. Bir dakika bu insanlar böyle güzel bir adada yaşadıklarına sevinmiyorlardı. Hatta gözlerinde hiç bir ifade yoktu. Boş boş etrafa bakıyorlardı. İlk defa gelsem bile bu adada bir gariplik olduğunu hissetmiştim. Binbaşının da seri adımları ve sert bakışlarla etrafı gözetlemesi de bunun göstergesiydi heralde. Fakat bugün insanların bakışları bana karşı bir farklıydı. Ne olduğunu çözmek için etrafıma bakınırken giydiğim pelerini gördüm. Sargılarımın üzerinde olan adalet yazılı pelerin bunun için ne kadar çalıştığımın göstergesi oluyordu hiç adalet için çalışmasam bile. Marinenin simgesi bile olabilirdim bu halde. Gerçekten bu sözcüğün halk üzerinde büyük bir etkisi vardı. Biraz daha yürüdükten sonra şehrin meydanı gibi olan bir yere geldik. Bir kaç dükkan bulunuyordu burada. Binbaşı direk kağıtta yazılan dükkana doğru ilerlerdi. Kapının önüne vardığında "Ters giden bir şeyler var. Konuşma işini bana bırak. Sesini çıkarmamaya çalış." dedi. Ah biliyordum adaya adım attığımızdan beri biliyordum. Tamam diyecektim ancak dükkana girmişti bile. Daha sonra dükkan sahibi ile konuşmaya başlamıştı. Ancak sahibi onun sözüyle ilgilenmeyip bana "Adın ne evlat? Sence de ölmek için genç değil misin?" diye sormuştu. Senin yaşın almış başını gidiyordu ama. Fakat bunu söyleyemezdim. Hem onunla ticaret yapacaktık hem de paramız yoktu bir de kaptan konuşma demişti. Bu yüzden cevap verip vermemek konusunda emin değildim. Binbaşıya bakıp konuşup konuşmamak için işaret bekledim. Ona göre ismimi söyleyecektim.



-- Edited by MurdocK on Monday 13th of August 2012 09:14:11 PM

__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Güverteye çıktığında direğn tepesinde bir adamın etrafı dürbünle seyrettiğini görüyorsun ve onun gözcü olduğuna eminsin. Şu an işini yapıyor gibi duruyor. Geminin seyir hızı oldukça iyi ve kıs bir sürede adalardan birisine ulaşmanız mümkün gibi. Adalar hakkında bilgiyi rotacıdan alabilirsin ve rotacıyı da güvertede görebiliyorsun. Elinde bir kağıt parçası var ve şu an onunla ilgileniyor.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 13, 2012
Permalink   
 

Güverteye çıktığımda bir kaç asker ve rotacı olduğunu düşündüğüm kişiden başka kimse yoktu. Ancak gözcünün diğerin tepesinde olabileceğini tamamen unutmuştum. Hemen yukarı baktım ve elinde dürbünle etrafa bakan birisini görmüştüm. Bunun gözcü olduğuna emindim. Fakat onla konuşmak için yukarı çıkmam yaralarım için kötü olabilirdi. Ben de rotacıyla konuşmaya karar verdim. Elindeki harita sandığım bir kağıtla ilgileniyordu şu an. Yanına vardığımda ise "Selam siz rotacı olmalısınız anladığım kadarıyla. Ben subay Yoochun. Şu an hangi adaya gidiyoruz ve ne zaman varırız? diye sordum. Deniz de olmaktan hoşlanmadığım içindi bu acelem. Adaya vardıktan sonra rahatlayabilirdim belki  ama şu an için geminin her tarafı kaplayan su sanki beni öldürmek için vardı. Sanki beni almak için dalgaları gemiye vuruyor ama hepsinde de sonuçsuz kalıyordu. Bıkmak bilmeden devam ediyordu bu döngü. İşte bundan kaçmak için sormuştum bu soruları ve şimdi ise bekliyordum cevabını.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 14, 2012
Permalink   
 

Adama sana doğru seri bir şekilde dönerek ''Öncelikle aramıza hoşgeldiniz efendim. Rüzgarın esiş yönü ve hızı tamamen bizim lehimize. On ya da on beş daklika içinde adanın görüş mesafemize gireceğini tahmin edebiliyorum. Ancak net bir şey söyleyemem. Küçük bir adaya gidiyoruz efendim. Genellikle korsanların uğramadığı, marinelerin ihtiyaçlarını karşılamak için kullnadığı bir ada.'' diyordu. Ardından arkandan gelen sese yöneliyordun ister istemez. Kaptan oldukça uykulu bir ses tonuyla ''Yoochun denizden bu kadar nefret etmemelisin. Artık benimle çalışacağını söylediğimde ciddiydim ve ben sürekli seyahat halindeyim. Belki de daha büyük yerlere açılırız ne dersin?'' diyordu göz kırparak.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 14, 2012
Permalink   
 

Sorumun üzerine adam bana doğru dönerek "Öncelikle aramıza hoşgeldiniz efendim. Rüzgarın esiş yönü ve hızı tamamen bizim lehimize. On ya da on beş daklika içinde adanın görüş mesafemize gireceğini tahmin edebiliyorum. Ancak net bir şey söyleyemem. Küçük bir adaya gidiyoruz efendim. Genellikle korsanların uğramadığı, marinelerin ihtiyaçlarını karşılamak için kullandığı bir ada." demişti. Efendim mi? Ben kendimden rütbelilere efendim diyordum ancak rotacının bana efendim demesine anlam verememiştim. "Bana sadece Yoochun diyebilirsin. Bu arada bir ada gözükünce binbaşı ile benim haberim olsun" dedim. Ah yetki ah sen nelere kadirsin. Dünden kendimi güç olarak farklı hissetmesem de bu yetkiyle kendime özgüven gelmişti. Bu tutkuyu tatmam rütbe almam için çalışmam gerektiğini hissettirdi bana. 10-15 dk'ya adaya varmamız güzel olacaktı. Karaya ayak basmak, kumun ve güneşin birbiri ile o güzel uyumunu yakalamak bunlar bana göreydi buradaki mavi sular değil. Fakat bu düşüncelerimi anlamış gibi arkadamdan seslenen kaptan "'Yoochun denizden bu kadar nefret etmemelisin. Artık benimle çalışacağını söylediğimde ciddiydim ve ben sürekli seyahat halindeyim. Belki de daha büyük yerlere açılırız ne dersin?" diyerek göz kırpmıştı. O zaman A-205 karargahında kalmayacaktım. Bütün gün seyehat edecektim. Bu yeni yerler ve yeni güçler görmek için mükemmel fırsattı. Tek sorunun deniz olması beni o kadar da rahatsız etmiyordu şimdi. Çünkü zaten babam öldükten sonra ben tek başıma ada ada geziyordum. Bir adada bağlanamama sorunum vardı. Ve bu alışkanlığım kaptan sayesinde devam edecekti. Zaten sorun olmadıkça da odamdan çıkmazdım olur biterdi. "Kaptan Forte" her ne kadar saygılı davransam da arada takılmak iyi gelirdi. "Denizlerden nefret etmem benim elimde değil. Bunu siz söylemiştiniz zaten. Ancak sizinle sürekli seyehat etmeye varım. Zaten babamın ölümünden sonra bir adada uzun süre kalmam benim çıldırmama neden olduğu için her zaman o küçük dostum kayığımla yolculuk ediyordum adadan adaya. Marineye ise bu sefil hayatımı değiştirmek için katılmıştım ancak bu alışkanlığımı devam ettirmem benim için sorun olmaz efendim. " dedim.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 14, 2012
Permalink   
 

Kaptan senin hikayeni umursamaz bir şekilde dinliyor. Dinleyip dinlemediği konusunda emin olamasan bile dinlemiş gibi görünüyor. Kaptanın etrafında olanları pek umursamayan bir tip olduğunu anlayabiliyorsun. Bu sırada yukarıdan gelen bir ses adanın gözüktüğünü söylüyor ve kaptan sağa sola emirler yağdırmaya başlıyor. Kimisine erzak sayımını yapmasını kimisine hazırlıkları yapmasını kimisine ise silahlrını almalarını söylüyor. Bu hareketlilik devam ederken binbaşı da güverteye geliyor ve kaptan ikinizi de yanına çağırdıktan sonra binbaşına bir kğıt veriyor. Bu kağıtta bir satıcının ismi ve adresi yazmakta. Kağıdı verdikten sonra ''Siz ikiniz gidin ve bu adresten gerekli erzağı tamamlayın. Para isteyeceksiniz bunu biliyorum ancak geçen sefer hepsini denize düşürmüştüm bu yüzden adamın birkaç işini yapın ki size erzak versin.'' diyor ve seni oldukça şaşırtıyor. Bu adamın nasıl kaptan olduğu konusunda şüpheye düşmekten alıkoyamıyorsun kendini.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 14, 2012
Permalink   
 

Ben anlatmıştım kaptana onla neden yola devam edeceğimi. Peki o dinlemiş miydi? Her ne kadar dinlemiş gözükse de bence sadece" sizle seyehate çıkacağım efendim" kelimelerini duymuştur. Bu kadar ilgisiz kaptana rastlayacağımı düşünmemiştim bu sefer. Zaten karargahtakiler böyleydi bir de şimdi bana emir verecek insan da mı böyle olacaktı. Bunlardan hiç bir zaman kurtulamayacaktım. Bu sırada yukarıdan bir ses adanın göründüğü hakkında bilgi veriyordu. Birden bu sessiz güverte hareketlenmiş kaptan herkese emir yağdırmaya başlamıştı. Ha sonunda adam gibi kaptan oluyordun. İşte ben böyle kaptan istiyordum. Olanlara ve anlatılanlara karşı ne yapacağını bilen. Zaten ben ilgisizdim bir de üstümün böyle olması beni geliştirmek yerine daha da çok alçartırdı. Bu hareketlilik devam ederken binbaşı ile beni yanına çağırmıştı. Elimize bir kağıt verip bu kağıtta satıcının ismi ve adresi yazmaktaydı. "Siz ikiniz gidin ve bu adresten gerekli erzağı tamamlayın. Para isteyeceksiniz bunu biliyorum ancak geçen sefer hepsini denize düşürmüştüm bu yüzden adamın birkaç işini yapın ki size erzak versin." Ah kaptan ah geçen ki övgülerimi şimdi geri almıştım. Senden adam olmaz forte. Neyse ilk görevimi diğer marinelerle değilde binbaşı ile yapmam güzel olacaktı. Şu an az insanla samimi olabilirdim ve binbaşı da bunlardan biri gibi duruyordu.

Gemi sonunda adaya varmıştı.(Rp out: Bunu rp biraz ilerlesin diye yazdım sorun olursa editlerim) Binbaşı ile ikimiz satıcıyı bulmak için şehrin içine dalacaktık. Fakat önce merak ettiğim bir soru vardı "Efendim siz de kaptanla beraber mi yolculuk edeceksiniz. Yoksa karagahta mı kalacaksınız?" Böyle bir soruyu merak etme nedenim üstlerimden en az birinin bile benle ilgilenmesini istememdi.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 14, 2012
Permalink   
 

''Karargah mı? Bu adada bir karargahımız yok. Olması için de bir sebebimiz yok zaten. Burası küçük bir ada olduğu için korsanların dikkatini çekmez. Benim halletmem gereken birkaç evrak işi var. Ters giden bir şeyler olursa ben sizi bulurum.'' diyerek odasına doğru yöneliyordu. 

Binbaşı ile ilerlemektesiniz ve etraftaki evlerin hepsinin kendine ait küçük bahçeleri var. İnsanların yüzlerinde ne mutluluk ne de hüzün görüyorsun. Sadece boş boş etrafı izliyorlar. Biraz daha şehrin içine girdikten sonra küçük bir meydan karşılıyor sizi. Bu meydnda çeşitli malzemeler satan dükkanlardan başka birkaç tane lokanta trzı dükkan var. Üstüne geçirdiğin pelerin sayesinde insanların sana bakışlarının değiştiğini görebiliyorsun. Kıyafetinin altından gözüken sargı bezleri ise senin büyük bir savaştan çıktığını ve adaleti sağlamak için her şeyi yapabileceğini anlatmak için yeterli oluyor çevredeki insanlara. Binbaşı ise oldukça sert adımlarla ve keskin bakışlarıyla etrafı inceleyerek yürüyor.Dükkanın önüne geldiğiniz de ise binbaşı sana dönerek ''Ters giden bir şeyler var. Konuşma işini bana bırak. Sesini çıkarmamaya çalış.'' diyor. İçeriye girdiğinizde etrafın yiyeceklerle dolu olduğunu görebiliyorsun. Sucuklar, salamlar, süt ürünleri, ekmekler ve daha bir çok şey... Karşınızda duran bir masa var ve yaşlı sayılabilecek bir adam size doğru yaklaşırken ''Binbaşı Auri hoşgeldiniz. Kaptanı göremiyorum. Bu velet yeni çırağınız olmalı. Malzemeler hazır.'' diyerek parayı almak için elini uzatsa da binbaşı oldukça net bir şekilde ''Kaptan tüm parayı denize düşürdü. Bu yüzden...'' diyor ve yaşlı adam tarafından susturuluyor. İhtiyar sana dönerek ''Adın ne evlat? Sence de ölmek için genç değil misin?'' diyor ve masanın arkasındaki sandalyeye oturup seni süzmeye başlıyor.



__________________
Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 14, 2012
Permalink   
 

Binbaşı senin yerine ''Adı Yoochun ve bu seni neden ilgilendirsin? Ölmek mi neyden bahsediyorsun.'' diyor ve adama bir iki adım yaklaşıyor. Ardından ise adam ''Paranız yoksa benim için çalışacaksınız demektir. İki ay gibi bir süredir adaya hiçbir marine gemisi uğramadı ve bu yüzden adayı bir adam mesken edindi. Önce esnafın parasını çaldırıyor ardından ise haraç almaya geliyor. Para olmazsa malzemelerden alıyor. Vermek istemeyeni ise bir güzel pataklıyor. Adamın elinde yaklaşık olarak 30 000 000 beli param var ve siz bunu bana geri getirirseniz istediğiniz kadar malzeme vereceğim.'' dedikten sonra binbaşı kafasıyla adamı onaylıyor ve seni omzundan çekerek dışarıya çıkarıyor. Sana dönerek ''Soruyu bana sorduğunu biliyorum ama kaptanın cevap vermesini yadırgama. O umursamaz bir adam gibi görünse de oldukça güçlüdür. Gücünü ise zor zamanların dışında saklamayı tercih eder. Onun gücünün sınırlarını ben bile bilmiyorum. Benim karargahta kalıp kalmayacağımı merak ediyorsun ancak bu gemide senden önce hatta kaptandan önce bile ben vardım. Bu gemi benim evim ve evimi bir karargaha tercih etmem.'' diyor ve ilerlemeye başlıyor. Sanki adamların yerini biliyormuş gibi bir his uyandırıyor sende. ''Zehrini havaya salmadan kullanabileceksen tamamen serbestsin ancak söylediğin gibi nefesin bile zehir yayıyorsa yanında ben olduğum için bunu yasaklıyorum.'' diyor oldukça kesin bir tavırla. Bunun bir emir olduğunu anlayabiliyorsun.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 14, 2012
Permalink   
 

Binbaşı benim yerime konuşmuştu. Gerçekten konuşmamı istemiyordu fakat bunun sebebini hala anlamış değildim. Adama güvenmiyor desem hep ondan alışveriş yapmazdı. O zaman bana mı güvenmiyordu. Fakat beni o zaman yanında istemezdi ki. Şu binbaşının aklından neler geçiyor acaba. Bir de binbaşı paramız olmamasına rağmen adama kötü davranıyor gibi duruyordu.  Adam ise bu davranışları takmamış gibi bize paramız olmadığı için görevini vermişti. Kötü adamı yakalamak tam marineye göre işti. Bu yaşlı adamı sevmesem de erzağımız için verdiği görevi yerine getirmemiz gerekiyordu. Hey hey neler oluyor? Bir el omuzumdan tutmuş beni dışarı çekiyordu. O beni çeken güzel el meğerse binbaşınınmış ben de şimdiden kötü adamlarla dövüşeceğiz diye sevinmiştim. Gel desen yeterdi sonuçta üstümsün emirlerine uymam gerekiyor. Binbaşı hiçbir şey olamamış gibi benle konuşmaya başladı. O sırada da kendi evine gidermişcesine emin adımlarla yürüyordu. Sanki nereye gittiğini biliyor gibiydi. Söyledikleri kelimeler de içimi rahatlatmıştı. Binbaşı ile yolculuk yapmak güzel olurdu. Ancak kaptan hakkındaki söyledikleri ile benim düşündüklerim çelişiyordu. Belki ileride kaptanın bu yönünü de görürüm. Yoksa şu anki düşüncelerim belliydi. binbaşı dedi diye direk ona karşı saygım ve güvenim olamazdı. Bir de yine zehirimden bahsetmişti. Bu sefer biraz daha keskin bir ifade kullanmıştı. "Anladım zehirimi senin yanında kullanmayacağım. Zaten kuruğumun ucunda, dişlerimde ve tükürüğümde de zehir var tek özelliğim nefesim değil rahat olun Auri-sama" diyip hem kullanmayacağımı belirtmek hem de sadece nefes yüzünden savaşta etkisiz kalmayacağımı belirtmek istedim. Sonuçta marine savaşında da nefesimi kullanmadan yorgun olduğum halde iyi idare etmiştim. 



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

İlerleyişiniz köyün çıkışında bulunan bir depoda son buluyor. Binbası sana ''İçeriye gir ve adamlarla konuş. Konuş, sinirlenip de saldırma. Niyetlerini öğren. Kim için çalıştıklarını anla. Ben arkadan giriş var mı diye bakacağım. Partiye yetişmeye çalışırım.'' diyor ve sen daha konuşamadan gözden kayboluyor.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Yürüdük, yürüdük ve bir daha yürüdük ta ki köyün çıkışında bulunan bir depoya kadar. Binbaşı "'İçeriye gir ve adamlarla konuş. Konuş, sinirlenip de saldırma. Niyetlerini öğren. Kim için çalıştıklarını anla. Ben arkadan giriş var mı diye bakacağım. Partiye yetişmeye çalışırım.''dedi ve ben konuşmadan uzaklaştı. Demek burada kalıyorlardı kötü adamlar. Peki binbaşı nereden biliyordu burasını? Hiç tereddüt etmeden gelmişti buraya. Acaba ihtiyar ben duymadan yerlerini mi söylemişti. Hayır tüm dikkatimi vererek dinlemiştim onları. Neyse binbaşının kendine göre bildikleri vardır. Fakat onlar bana saldırsa bile ben onlara saldırmayacak mıydım? Binbaşı hiçbir şey söylemeden gittin sen de. Tüm üst rütbeliler mi böyle yoksa sadece bana rastlayanlar mı? Bazen sorunun kendimde olduğunu düşünüyorum.

Kapıyı açtım ve içeri girdim.(Eğer kilitliyse çalabilirim bilgi vermemişsiniz) İnsanların olup olmadığına bakınmak için etrafıma bakındım. Daha sonra ise tam olarak içeriye girdim. Bakalım niyetleri neymiş?



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

İçeriye girdiğinde seni dört adam karşılıyor. Karşılıklı oturmuş sohbet etmekteler. İçerisi dışarıya göre oldukça serin ve etrfta yağmaladıkları yiyeceklerin ve içeceklerin depolandığını görebiliyorsun. Senin içeriye girmenle beraber adamların dikakti senin üstünde yoğunlaşıyor. Üzerindeki pelerin senin hangi tarafta olduğunu açıkça gösteriyor ve aralarında birisi ''Buyrun.'' diyor oldukça kibar bir ses tonuyla. 



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

İçeri girdiğimde dört tane adam karşılıklı oturmuş sohbet etmekteydiler. İçerisi serindi ve normal bir depoya benziyordu ancak normal sahiplerinin bu adamlar olmaması dışında. O dört tane "kötü" adam ben içeriye girmemle beraber bana bakmaya başlamışlardı. Son günlerde insanların tüm bakışları benim üzerimdeydi. Bu alışmadığım durumdu. Fakat belki de marine olmam bunu gerektiriyordu. Kötü adamlar ise marine olduğumu pelerinim tarafından anlamış olmalarına rağmen aralarından bir tanesi "Buyrun" dedi oldukça kibar bir sesle. Adamların yanına doğru yaklaştım hiçbir şey söylemeden. Böyle daha karizmatik oluyordum değil mi? Adamların yanına vardığımda ise direk konuya mı girseydim yoksa yavaştan mı alsam karar verememiştim. Doğrudan girmek doğru karar gibi gözüküyordu. Zaten birazdan binbaşı da gelir o zaman curcuna kopardı. "Selam gençler, siz de bize ait olan bir şeyler varmış" dedim. Yaşlı adamın parasından bahsedemezdim. Eğer bu işi halledemezsek yaşlı adama kim bilir neler yaparlardı? Cevaplarını beklemek için eğer yakınlarda bir sandalye varsa çekip oturacaktım.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Senin sandalye çekmene gerek kalmadan konuşan adamın sağında bulunan sana bir sandalye getiriyor. Karşındaki adam tekrar konuşmaya başlıyor ve ''Öncelikle buyrun oturun. Bizim marineyle ne işimiz olabilir? Yaptığımız hatayı düzeltmek isteriz efendim.'' diyor. Adamın konuşmayı becerebildiği inkar edilmeyecek bir gerçek. Elindeki tek şey ihtiyarın sözleri ve bunlarla adamları suçlaman ne kadar doğru olur!



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Ben sandalye çekmek için uzanırken sağımdaki adam bana sandalye getirmişti bile. Oturdum ve adamın cevabını bekledim. Cevap ise hiç ummadığım cevaplardan bir tanesiydi. "Kötü" adamalar böyle konuşmayı nereden öğrenmişti acaba.Bizim marineler bile böyle düzgün konuşmuyordu. Belki de ihtiyar bize yalan söylemişti. Sonuçta onu tanımıyordum hatta tanıdıklarıma bile güvenmiyordum ona niye güveneyeyim ki. Ancak bu diğer adamlara güveneceğim inanacağım anlamına da gelmiyor. Yaşlı adamdan bahsetmeyecektim ancak erzak konusundan bahsetmeliyim belki de "Bizim erzaklar bu depoda saklanıyormuş. Bende onları almak için geldim. Buranın sahibi kim? " diye sordum. Cümlelerim alakasızdı fakat büyük ihtimal "siz yanlış gelmişsiniz buradaki tüm mallar bizim" gibi bir cevap gelecekti ama yine de adamın o güzel konuşmasını merak ediyordum.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Aynı adam seni dinledikten sonra ''Buranın sahibi benim. Ayrıca bu malların hepsini parasıyla aldık efendim. Biz tüccarız ve bu malları başka yerlere taşıyarak satarız.''.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Al işte beklediğim cevaptı fakat sahibini öğrenmiştim bu iyiydi." Peki o zaman bizim erzakların nerede saklandığı hakkında bir bilginiz var mı? Çünkü kaptan beni buraya yollamıştı. Eğer almadan geri dönersem beni öldürür" dedim. Aptal rolü yapıyordum. Her ne kadar hiç bir bilgi koparacak olmasam da binbaşının gelmesi için oyalıyordum onları. Normalde saldırıp onlardan bilgi öğrenebilirdim. Ama emirler beni sınırlandırıyordu. Niyetlerini öğrenmekti amacım ama sadece patronun kim olduğunu öğrenmiştim o da gerçek patron ise eğer. Gel artık binbaşı seni bekliyor bu gözler...



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

''Hayır efendim. Ne yazık ki bir bilgim yok. Bizim müşterilerimizde mallarını alamazlarsa bizi öldürürler. Size yardımcı olamadığım için üzgünüm ama elimden bir şey gelmiyor.'' diyor. Olay iyice çıkmaza girmiş durumda. Elinde bir sözden başka kanıt yok ve bu şekilde onları suçlaman mantıksız olur.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Ah ah işler iyice çıkmaza girdi. Bu binbaşı da gelmiyordu. Elimde sadece yaşlı adamın sözlerinden başka hiçbir şey yoktu. O da kanıt sayılmazdı. Şimdi ne yapacaktım ki ben. Konuşmaya devam mı etsem yoksa çekip gitsem mi ? Yok yok binbaşı gelene kadar burada durmalıyım yoksa bana kızabilirdi. Konuşmada kitlenmişti ne diyeceğimi bilmiyordum. "Üzünüm ama benim kaptanım daha güçlüdür sizin müsterilerinizden. Dolayısıyla o malları bulmalıyım Yani buralarda bildiğiniz başka depo yok mu? Eğer yoksa bu malları aramam gerekiyor belki karışmıştır" dedim. Belki bu onları korkutabilirdi sonuçta marine rütbemi kullanarak bunu yapabilecek güçteydim yoksa değil miyim ?



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

''Bilemiyorum efendim. Başka depo olup olmadığı konusunda bir fikrim yok. Ayrıca sizin kaptanınızın gücü veya başka bir şeyi bu durumu çözmenize yardımcı olamaz. Pelerininizde de yazdığı gibi ADALET denilen şeye inanıyoruz ve bu yüzden tüccarlar olarak sizi destekliyoruz. Bunun aksi bir durumun sizin yüzünüzden oluşmasını istemediğinizi umuyorum.''. Tehditlerin bu adamı çözemeyeceği kesin. Ayrıca binbaşıda ortalıkta gözükmüyor. Şimdiye kadar gelmiş olması lazımdı ve nerede olduğunu merak etmeye başlıyorsun.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Bu adamlar konuşmada zorladığı kadar acaba dövüşmede de zorlayacaklar mı beni? Ah bunu öğrenmeyi şu an çok isterdim ama binbaşı da hala gelmedi. Bir şeyler olup yakalanmış mıdır acaba? Eğer öyle bir şey olmuşsa şu an onu aramam gerekirdi. Her ne kadar bana verdiği emirler farklı yönde olsa da." Peki öyle olsun şimdilik işim var ama yine geleceğim" dedim. Binbaşıyı bulmam gerekiyordu eğer başına bir şeyler geldiyse o ihtiyarın sözlerine inanmasam da bu adamlarla savaşa girerdim. "Her şey için teşekkürler" diyerek kapıya doğru yürümeye başladım. Kapıdan da çıkarken "İnandığınız ADALET belki de bizim ki değildir. " diyerek çıkış yaptım.  Çok artist değil miyim lanet olsun. Ancak şimdi bunu düşünmenin sırası değil binbaşıyı aramalıydım. Bana söylediklerinden sonra gittiği yöne doğru dikkatlice gitmeye başladım. Etrafımdaki herhangi bir çıtırtıya bile tepki vererek. Aynı zamanda da etrafıma bakarak bana işaret verip vermediğini de kontrol ediyordum.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Dışarıya çıktığında omzuna dokunan bir elle irkiliyorsun. Arkana dönüp baktığında bu elin binbaşı ait olduğunu görebiliyorsun. ''Ne öğrendin?'' şeklinde bir soru soruyor. Oldukça basit bir soru!



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Hala arıyordum ama bir şey bulamamıştım. Bir el omzuma dokunmuştu.  O kadar korkmuştum ki binbaşıyı almış gibi beni de alacaklar sanmıştım. Hemen küçük yılan formuma döndüm. Bir an olsun şaşırsınlar diye. Daha sonra kim olduğunu anlamak için arkama baktığımda ise binbaşı olduğunu anlayınca gülmekten konuşamıyordum. Tekrar eski formuma gelerek gülmeye devam ettim.  O ise gülmeme takmadan ''Ne öğrendin?" diye sormuştu. Sorduğu soru basit olmasına rağmen cevap veremiyordum. Gerçekten bu kadar aciz miydim? "Efendim adamlardan hiç bir şey öğrenemedim. Her şeye bir cevapları var. Siz de gelmeyince merak edip dışarı çıktım sizi aramak için. Sizce ihtiyarın söyledikleri doğru mudur?" diye sordum. Son cümleme tepkisi çok farklı olabilirdi. Hatta gözünden bile düşebilirdim ancak sormadan edememiştim. Kimseye güvenmiyordum şu an için. "Bu arada siz nerde kaldınız?" diye sordum.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

''Söylediklerinin yanlış olma ihtimali yok ancak adamlara da doğrudan bir saldırı yapamayız. Elimize somut bir şeyler geçirmemiz gerekiyor.'' diyor ve deponun kapısını tekmeleyerek içeriye giriyor. Sen ise ister istemez onu izlemek zorunda kalıyorsun. Adamlara doğru yaklaşırlen sırtından kılıçlarından birisini çıkarıyor ve adamın boğazına dayayarak ''Anlatın ne işler çeviriyorsunuz burada? Sizinle uğraşacak vaktim yok.'' diyor oldukça sert bir şekilde. Az önce konuştuğun adamın burada olmadığını görebiliyorsun. Arkadan içeriye hızla giren üç adamın ardından konuştuğun adam tekrar mekana giriyor ve ''Anlaşılan sizinle uğraşmak zorunda kalacağız. Her şeyi öğrenmiş gibisiniz.'' dediği anda binbaşı boğazına kılıç dayadığı adamın ense köküne indirdiği darbeyle onu bayıltıyor ve karşısındaki üçlüye doğru koşmaya başlıyor. ''Yoochun arkamı kolla.'' şeklinde bir uyarı veriyor sana. İçeride toplam 7 kişi var ve patron en arkada. Binbaşıyla aranda 3 kişi var ancak birisi yerde baygın bir şekilde yatıyor. Senin rakibin iki kişi gibi duruyor. Binbaşı ise önündeki üç kişiyi halletmek için oldukça hızlı bir şekilde harekete geçmişti.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

''Söylediklerinin yanlış olma ihtimali yok ancak adamlara da doğrudan bir saldırı yapamayız. Elimize somut bir şeyler geçirmemiz gerekiyor.'' dedi. Gerçekten güveniyor olmalıydı yaşlı adama. Ne zamandan beri tanıyorlardı birbirlerini acaba. Hop hop bekle demeden kırmıştı kapıyı tekmesiyle. Bu binbaşı da gerçekten korkutucuydu ama şu an bile o büyünün etkisi kaybolmamıştı. Ben de arkasından hemen girdim içeriye. Hiç vakit kaybetmeden sırtındaki kılıçlardan birini çıkartmış adamın boğazına dayamıştı bile. Helal olsun binbaşı önünde saygıyla eğilmek istiyorum. Ama madem böyle yapacaktık niye baştan beni konuşturdun ki adamlarla. Bizim girmemizle arkamızdan(Burayı yanlış anlamış olabilirim arkamı kolla dediği için arkamızdan girdi yazdım) 3 tane daha kötü adam gelmişti. İşler heyecanlanmaya başlamıştı. Patron ise önceki konuşmasının aksine "Anlaşılan sizinle uğraşmak zorunda kalacağız. Her şeyi öğrenmiş gibisiniz" demişti farklı bir tavırla. İnsanların bu değişimini seviyordum. En fazla değişim ise ölüm zamanlarına geldiği zaman oluyordu. Ah o anlardan birini şimdi yaşasam. Binbaşı da çok acımasızdı. Direk bir adamı etkisiz hale getirmişti dinlemeden adamları. İçeride toplan 7 kişi vardı ve 2'si bizim arkamızdaydı. Binbaşı "'Yoochun arkamı kolla." dedi. Dövüşeceğim adam sayısı 2 gibi duruyordu. Binbaşı ise diğerlerini indirirdi eğer güçlüyse. Ben de yarı formuma döndüm ve "Hay hay Kaptan" dedim. Sonra ise alacağım 2 kişiye doğru baktım. İlk önce onların saldırmasını bekleyecektim. İlk saldırana zehirimi fışkırtacaktım. Diğeri ise daha dikkatli davranacaktı bundan sonra. Ama birini halledersem diğerini de halletmem kolay olurdu.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 15, 2012
Permalink   
 

Adama kılıcımla vurmayı başarmıştım.Ama adam için feci bir son olmuştu kafası vücudundan tamamen ayrılmamıştı.Bu da benim gücümün eksik olmasından kaynaklanıyordu.Yüzüme bu iğrenç herifin kanı sıçramıştı bir kısmı ise ağzımın içine girmişti.Kanın tadı yarı formda olduğum için güzel gelmişti.Diğer tarafa bkatığmda ise binbaşı diğer adamların işini bitirmiş ve patronun boğazına kılıcını dayamıştı.Binbaşı bana el işareti yaparak yanına çağırıyor.Galiba adamı bana devredecek.Bir süre sonra kaptan içeriye geliyor. Ama tam olarak kendinde değil gibi elindeki sakeden durumu anlayabiliyorum.''Ooo! Demek işi hallettiniz. Buradaki erzakları kullanabiliriz galiba.'' diyor. Biz işlerini halletikten sonra gelmişti. Her ne kadar binbaşı onu övse de şu haraketlere bak. Sanki bana inadına yapıyormuş gibi sakeyi içmiş kafası rahat bir şekilde buraya geliyordu.
Ahhhhhhhhhhhhhh siktir omzum kötü ağrıyor.Binvaşının el işareti üzerine yanına gidiyorum ve izin isteyerek konuşmaya başlıyorum. Efendim kusura bakmayın bu adamlarla yaptığım dövüşte omzuma fazla yüklendim ve kanamam başladı. Bu işi hallettikten ne zaman sonra doktora görünebilirim?"  diye sordum. Her ne kadar şu an küçük bir yara da olsa cidden ağırıyordu ama buradaki görevimi de bırakmak istemiyordum.



-- Edited by MurdocK on Thursday 16th of August 2012 04:59:00 AM

__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Adamların sana ikişerden dört tane yıldız şeklinde cisim fırlattığını görebiliyorsun. Adamlar senin yarı formunu gördüklerinden dolayı seni yoklamak için böyle bir şey yapmış durumdalar. Sağından ve solundan ikişer tane olmak üzere dört tane keskin nesne üstüne doğru gelmekte. Başını kaldırıp binbaşının ne yaptığına bakacak vaktin yok.

 

 

 

 

Arkadaki genişçe yer girdiğiniz kapı. Kolaylık olsun diye çizmeye çalıştım. Pozisyonlar şu an bu. Senin yazdığın rp bir sorun oluşturmadığı için buradan devam edebilirsin. Gizli kasadan kesinlikle haberin yok. Elimden bu kadarı geldi ben biraz resim özürlüyümde :)

Spoiler



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Rp out : Sağol resim için :D Hayran kaldım :)

Evet onların saldırmasını bekliyordum. Ancak onlar bana yaklaşmadan uzak dövüşçü gibi bana 4 tane yıldız şeklinde keskin nesne fırlatmıştı. Bunlar çok ninja filmi izlemiş heralde. Ancak bunlardan kaçamazsam ben de izleyemezdim. Arkamda kimse olmadığı için direk küçük formuma geçip kaçabilirdim ama bu tekniklerimi göstermek olurdu. Bunu daha zor durumda kullanacaktım. Şu an birbirimizi deneme aşamasındaydık hem de. Acaba binbaşı ne yapıyor şimdi? Siktir et binbaşıyı yıldızlara odaklan yıldızlara. 2 yanımdan da gelen dört cisimden nasıl kaçabilirdim ki ? Bana doğru hedef almış yıldızlardan insan formuma geçip öne takla atarak kurtulabilirdim belki. Daha sonra ise adamlara yaklaşacağım için yarı formuma dönüp kuyruğum ile hiç beklenmedik saldırı yapacaktım en dikkatsiz olanına doğru. Fakat dönüşümlerim sırasında sargılarımın açılmamasına dikkat etmeliydim. İnsan halime dönüp öne doğru takla attım. Bakalım sonuç ne olacaktı.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Öne doğru takla atarak üstüne gelen cisimlerden kurtulmuş olsanda adamların ortasına inmekten kendini alıkoyamıyorsun ve büyük bir açık vermiş durumdasın. Adamlar ise yaptığın hamle sonucunda oldukça şaşırmış durumdalar. Ancak bu şaşkınlığı kısa sürede üzerlerinden atarak hızlı bir şekilde hamle yapmana izin vermeden yer değişimi yapıyorlar. Bu yer değişimi sırasında herhangi bir saldıraya maruz kalmamış olman seni oldukça şaşırtıyor ancak yer değişimin çarpraz bir şekilde(Birisi önünden diğeri ise arkandan birbirlerine dik bir şekilde) yapmalarına anlam veremiyorsun. Dikaktlice baktığın aman misina var bir ip ile çevrilmiş durumdasın ve adamalrın ipi çekmek için hazır halde oldukları görebiliyorsun. Kılıcın ise tamamen etkisi bir durumda. Kolun gövdene yapışık bir şekilde ve kılıcın ile ipleri kesmek için önce kaldırman sonra ise indirmen gerekiyor. Bunu yaparsan ölebileceğini düşünüyorsun ve haklısın da. Önceden hazırlanmış bir tuzağın içine düşmüş durumdasın ve zehirli gaz kullanamaman ise büyük bir talihsizlik.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Saldırıdan kurtulmuştum ama tuzağın içine çekilmiştim. Siktir ya bu kadar nasıl dikkatsiz olabilirdim ki. İpi çekerlerse bittim gazı zaten kullanamıyordum. Ah binbaşı ah gazı kullansam şimdiden kazanmıştık. Yapıcak iki şeyim vardı. Biri Çok büyük olup ipleri çekseler bile etkilenmem ya da çok küçük olup iplerden direk kurtulmam. Birincisi daha zorlu gibiydi. İkincisini yaparak daha şaşırtıcı olabilirdim. Evet ikincisini yapacaktım bu sayede saldırıdan kurtulacaktım. Daha sonra ise farklı tuzaklar olup olmayacağını bilmediğim için etrafa göz gezdirecektim bir yandan adamların neler yaptığına bakarak. Şimdiden bir çok kozumu kullanmıştım. Adamların yanına yaklaşmıştım ama Bundan sonra eğer tuzaklara yakalanmazsam ben de saldırabilirim. "Görüşürüz" diyerek birden küçük formuma döndüm. Bakalım tepkileri ne olacak.

Rp out: Aramızdaki mesafeyi söyleyebilir misiniz bir daha ki rp de?



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

Gm
Status: Offline
Posts: 118
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Adamların her ikisi ile arandaki mesafe bir metre kadar. Adamlara bu kadar yakın olman hem avantak hem de dezavantaj. Senin küçük forma geçmen ile adamlar oldukça şaşırıyorlar ve iki metre kadar geriye çekiliyorlar. Sanki aralarında telepatik bir bağ varmış ve tek beyinden yönetiliyorlarmış gibi tüm hareketleri birbirinin kopyası. Bu kadar uyum içinde çalışmaları seni zorlayacak gibi. Binbaşının birisini haklamsı işini oldukça kolaylaştırmış durumda. Katanlarını çekerek senin hamleni beklemeye başlıyorlar. Oldukça hızlılar ve saldırılarını yaprken bunu hesaba katarak saldırman gerekiyor. Süzme sırası onlarda saldırı sırası ise sende. Etrafta tuzağa benzeyen başka şeyler göremiyor olsan da doğaçlama bir şeyler yapabilecekleri ihtimalini unutmamalısın.



__________________
Marine Subayı
Status: Offline
Posts: 130
Date: Aug 16, 2012
Permalink   
 

Adamlarla aram her ne kadar 1 metre kadar olsa da küçük formuma dönünce fark 3 metreye kadar çıkmıştı. Bu kuyruğum için oldukça güzel bir mesafeydi. Tek sorun ise bunların tek beyinmiş gibi hareket etmeleriydi. Eğer öyle bir durum söz konusuysa nasıl saldıracağımı biliyordum. En azından onları uyum içerisinden çıkartacaktım. Yarı formuma tekrar dönüp "Süpriz , Geri döndüm" dedim. Daha sonra ise arkamdakine kuyruğumla saldırı yapıp ona kuyruk acısını tattıracaktım. Ancak saldırım adamın ortasına değil de sağ tarafına gelecekti. Bu nedenle sol tarafa kaçmak zorunda kalacaktı. Eğer tek beyin iseler diğeri de sol tarafa kaçacaktı işte o kaçarsa diye tazikli zehrimi fırlatacaktım üzerine. Böylece eğer adam o tarafa kaçarsa zehrimin tadına bakardı ki hiç hoşuna gideceğini zannetmiyordum. Kaçmaz ise uyumlarını bozmuş olacaktım. Ha şimdi diyeceksin bozunca ne olacak? Ben de bilmiyorum maksat eğlence abi canımı sıkıyorlar böyle.



__________________

 6dFIzPKnkSAvR5pv4B3eQywJMrC4Y.png

Spoiler

 

 
1 2  >  Last»  | Page of 2  sorted by
Quick Reply

Please log in to post quick replies.



Create your own FREE Forum
Report Abuse
Powered by ActiveBoard