Sabah uyandığımda her yer bomboştu, anlaşılan herkes gitmişti, sağa sola bakarken yanı başımda Daniel in bana bıraktığı bir not buldum, '' Sende Shiro nun seçtiği yolu seçiyorsun, umarım bahtın açık olur... '' Görünüşe bakılırsa Daniel i istemeden kırdıydım, fakat beni anlaması gerekirdi, ben kendi başıma bir şeyleri başarmayı amaçlayan biriydim, yurtta birlikte o kadar zaman geçirdiydik sonuçta... Notu okuduktan sonra ayağa kalktım, ve içimden '' Umarım bir gün tekrar karşılaşırız eski dostum... '' diye geçirdim. Yeni bir gün beni bekliyordu, zaman kaybedemezdim, yaralarım hemen hemen iyileştiydi, rahat hareket edebiliyordum, fakat denize açılmakta biraz aceleci davrandığımı anladım, dövüştüğüm ilk kişiye kolayca yenildiydim, bu aklıma gelince daha çok hırslanıyordum, ve beni ateşleyen olay bu oluyordu. Eğer şimdiki gücümle dışarı çıkarsam karşıma çıkan bir çok zorluk olucağını biliyordum, ve şimdiki gücümle bunları aşmam çok zor olabilirdi, bu yüzden güçlenmem lazımdı, fakat bana antrenman yapıcak bir yer gerekliydi, ve bu boş depo gayet uygun görünüyordu. Buraya bir kaç malzeme alıp meyvem üzerine ve kendimi daha da güçlendirmek için boksum üzerine çalışabilirdim, ve boksumla meyvemin gücünü kombine edip daha güçlü saldırılar oluşturabilirdim, evet, böyle yapmayı planlıyordum, ve daha fazla zaman kaybetmemek için dışarı çıktım ve bir kaç antrenman malzemesi ve karnımı doyurmak için biraz yiyecek içecek gibi şeyler aramak için yola koyuldum...
Cebinde 2000 beli kadar bir paran vardı. İlk önce karnını doyuracak bir yerlere gidiyorsun daha sonra da malzemeleri alabileceğin bir dükkan buluyorsun. Dükkan da aradığın malzemelerin olduğunu görünce yüzün gülüyor. Kırmızı tenli sert bir adam dükkan sahibi olarak çıkıyor karşına ve ne tür malzemeler almak istediğini soruyor...
Malzemeleri temin edebileceğim bir dükkan bulduktan sonra içeri giriyorum, biraz etrafı inceledikten sonra aradığım malzemelerin olduğunu görüyorum, dükkan sahibine, '' sağlam bir bıranda, ve bir tane antrenman amaçlı benim boyumda bir maket istiyorum.' diye istediklerimi belirtiyorum. Çok param olmadığı için malzemelerimin temelini aldıktan sonra geri kalan zımbırtıları çevreden temin etsem benim için daha iyi olacağını düşündüm. Sonrasında dükkan sahibinin vereceği cevabı bekliyorum...
Adam tıpkı bir embesil gibi cümlen bitene kadar hiç bir duygu göstermeden suratına bakıyor. Sonra aynı şekilde embesil tavrıyla: "Branda kaça kaç olacak ? Maket ahşap mı olsun Metal mi Kum dolu mu ?"Diye soruyor.
Çalıştığım barda öğle tatili vaktiydi, patron bugünlük izinli olabileceğimi söylemişti fakat borca girmeyi sevmeyen biri olduğum için reddettim. Olayların oluşundan birkaç gün geçmisti. Kendimi alıştırabilmiştim. Babamın ölmesi, bir denizkızının bana şeytan meyvesi vermesi... Sanki gerçekten seçilmis gibiydim. Üzüntü odağı olmuştum belki de. Bana uygun görülen bu muydu? Neyse. Bunları düşünerek yemek yemek için eve doğru yola çıktım. O kadar açtım ki gözümün önünde canlanan yemekler ağzımı sulandırıyordu. Yorgundum da. Dinlenmek iyi gelecekti. Devam ettim. Sokak bomboştu. Acaba bu boşluk ve sakinlikten yararlanabilir miydim? Gökyüzüne baktım ve güneşin parlaklığını hissettim. Bu biraz da olsun iyi hissettirmişti. Eşyalarımı da kendimle sürükleyerek evin yoluna ilerledim. Sokakta kendimleydim. Yürürken bileğimi burktum ve biraz acısının geçmesi için durdum. Bileğime bakarken hareketli birisi gözüme çarptı. O da belirlediği yolda yürüyordu. Dikkatlice baktığımda onun Darius Fiddlesticks olduğunu anladım... Ayağa kalkıp zor da olsa arkasından bağırdım, '' Dariuus ! ''
-- Edited by rebeccaztre on Monday 21st of January 2013 03:53:01 PM
İlginç bir adam diye düşünüyorum kendi kendime, sanki resim defteri alıyorum da resim defteri soruyor, brandayı alıp elimlen istediğim ebatı gösteriyorum, sonra maket için kırılmasın hemen diye düşünerek demir olsun istiyorum. Adam bana tip tip bakarken rahatsız olmamak işten bile değil, eş cinsel mi acaba diye bile şüpheleniyorum, hangi amaçla tanımadığın birinin deli gibi suratına bakabilirsin ki, ve de bu hemcinsin ise birde ?!, Ve alıcaklarımı alıp vakit kaybetmeden çıkmam gerektiğini düşünüyorum...
Adam istediğin malları hazırlayıp sana veriyor. Mallar için 1000 beli ödüyorsun ve yemek parası da çıkınca cebinde 700 beli kalıyor. Sen dükkandan çıkarken adam hala arkandan embesil bakışını sürdürüyordu. Dükkandan çıktığında öğle saatleri olduğunu farkediyorsun. Güneş en tepedeki vaktinde, etrafı kavuruyordu. İnsanlar evlerine girmiş olmalı, sokaklar bomboştu...
Çıkarken adam hala mal mal bakarken ellerimi cebime koyup bir de dükkandan çıktım, bir sigara yaktıktan sonra malzemelerle depoya yürümeye başladım, bunları koyduktan sonra brandanın içine sağdan soldan taş toplayıp koyucaktım, ve bir kaç taşı da düz bir şekilde dizip duba niyetine kullanmayı planlıyordum, ve maket için de amacım uzaktan saldırılarla meyve yeteneklerimi geliştirmekti, ve gücüme güç katmaya devam edicektim. Sokak bomboştu, ama benim için daha iyi bir durum, yalnız olmak etrafına bakmadan ve düşünmeden, özgür düşünebilmek için gereken koşulların en iyisiydi. Depoya doğru yürümeye başladım, bir yandan da etraftan brandanın içine koyup bağlamak için taş topluyordum...
Ha, ne ? Kim sesleniyordu bana, gene ne vardı, zaten bir sürü sıkıntı varken ... Kafamı çevirdim, bir kız, gözüm bir yerden ısırıyor ama... Yaklaşmaya başladım. '' Hey sen, bana seslendiğini duydum, adımı nerden bili... '' tanıdıydım, patronumun kızıdı, emindim ... Zor ayakta duruyordu, ayağını tutuyordu, bileğini burkmuş belli ki... Bir şey demeden yürümesi için yardım etmek için kolunu omzuma attım ve depoya doğru yola koyuldum tekrar...
Eğer konuşmasına fırsat versem aramızda bir ton muhabbet dönüceğini biliyordum, hem üşenirdim, hem vaktim yoktu. Onun için kısa kesmek istedim, soru sormasına fırsat vermeden, '' Seni tanıyorum, başından beri tanıyordum, sen yetimhanedeki, ve aynı zamanda patronumun kızısın, hava çok sıcak, bir depom var, buraya yakın. Orada hem istediğin cevapları alırsın, hem de ayağın biraz iyileştikten sonra evine gidersin ... '' depoya az bir mesafe kaldıydı...
Biraz daha yürüdükten sonra depoya varıyorsunuz. Deponun kapısı kapalı. Darius açmak için elini kapı koluna attığında içeride birilerinin olduğu fark ediyor. Adamların seslerini duyabiliyordu,Valery'nin duyamadığı sesleri... Şeytan meyvesinde henüz ustalaşmadığı için onu yeterince iyi kullanamıyor fakat odaklandığında içeride üç ya da dört kişi olduğunu anlayabiliyor. .Belki korsan tayfasından birileri olabilirlerdi. Ama belki de onların peşinde olan birileriydiler.Bir anda içeri girmek tehlikeli olabilir...
Darius' da şeytan meyvesi yemişti. Kolundan tutup onu durduğum sırada: ''Benim de sana bir sürprizim var'' diyerek, algılarıma odaklanıp onun duyu sinirlerini kuvvetlendirmeye çabaladım. Gözlerimi kapadım ve sadece buna odaklandım. Bütün gücümle onun içeride ne olup bittiğini iyice ayırt etmesini istedim. İçimde iyi şeylere dair bir his vardı. ''Bekle ve sadece fark etmeye çalış, bana güven..,Shinkei : Chikaku...''
RP - Out : Gm bekleniyor.
-- Edited by rebeccaztre on Sunday 27th of January 2013 06:50:22 PM
Valery ile depoya vardıydık, ardından tam kapıyı açıcakken, meyve yeteneğimin sayesinde içerde birilerinin olduğunu fark ettim, biraz duymaya çalıştım fakat anlaşılmıyordu, Valery tam içeri girecekken kolundan tutup , '' Valery, dur. İçeride birileri var. Ses frekanslarını kontrol etmeye yarayan bir şeytan meyvesi yedim, bu sayede senin duyamadığın sesleri duyabilirim, fakat daha tam ustalaşamadığım için anlayamıyorum ... Girmemiz tehlikeli olabilir, yaklaşık 3-4 kişi olduklarını söyleyebilirim, fakat dediğim gibi ne konuştuklarını duyamıyorum ... Öğrenmemiz için deponun yan camından baksak iyi olucak. '' dedim ve gidicekken Valery kolumdan tutup durdurdu, '' Hey Valery, ne oldu ? ''
Birbirinizi yöneten "Sonra *** şöyle yaptı" gibi cümleler kulanmayınız.
Rp'lerinizde gerçek dünyadaki gibi düşünmeye gayret gösteriniz. Yani biri size gerçek dünyada şeytan meyvesinden bahsetse nasıl bir tepki verirdiniz ? Yıllardır haber alamadığınız birini yolda görseniz ne yapardınız gibi, bu gerçekçilik rp içinde çok önemli.
RP-İn:
Darius daha rahat bir şekilde içerideki sesleri duymaya başlıyor, İçeride tam olarak üç adam var, Biri 120 kilo civarında iri cüsseli ağır bir adam, diğer ikisi 80 kilo civarı muhtemelen orta yaşlı sıradan adamlar. Adamlardan biri söylenmeye başlıyor: "Daniel ve adamları gece buradan tüymüş olmalılar. Herifler bir aynı yeri iki gece üst üste kullanmıyorlar." Diğeri de onunla dalga geçiyor:"Bulsaydın ne yapacaktın ? Hepsine tek başına mı saldıracaktın ? Hah Aslında burayı boş bulmamız bizim için en iyisi oldu."
Demek Danielleri arıyorlar, hmm... '' Valery, şimdi beni çok dikkatli dinle, yapıcağımız şeyi açıklıyorum ... Bu adamlar 3 kişi, Danielleri arıyorlar, bunlar büyük ihtimal başka bir ticaret çetesi, ve Daniel in çetesi ile alıp veremediği bir olay olduğu açıkça ortada, büyük ihtimal bir borç durumu, veya anlaşmazlık yaratıcak başka bir durum, ve adamın dalga geçerek dediği şu, hepsine tek başına mı saldırıcaktın ? Bu söz Daniel in çetesinin güçlü olduğunu gösteriyo ve aynı zamanda bu üç adamın korktuğunu gösteriyo. Yani belli ki bunlar kavgaya değil, patronlarının borcunu tahsil etmeye veya başka bir anlaşma yapmaya gelmişler. Bu borç olayını da Danieller depodan ayrıldığı ve hemen ardından bu adamlar geldiği için tahmin ediyorum. Şimdi plan şu, bu adamları burda halledicez, zaten adamları depoya patronları göndermiş olmalı, ve patronun aklındaki olay büyük ihtimal şu, adamları Daniel le görüşecek, sonra sonuçlar patrona bildirilip ona göre hareket edilecek. Şimdi, biz burda adamları hakladıktan sonra patronları şüphelenmeye başlıyıcak, ve ardından daha fazla adam göndericek, belki kendi bile gelicek. Biz adamları hakladıktan sonra içeriye saatli bir patlayıcı bulup patlayıcı yerleştiricez, yani tuzak kurucaz. Tuzakta şöyle olucak, saatli bombanın pimine bir ip bağlıyıp saatli bombayı farkedilmiyicek bir yere koyucaz, saatli bombanın zamanı 20 saniye olucak. Adamlar içeri gelip kapıya açtıktan sonra 20 saniye kadar depoya girme, adamları bulma, oyalanma gibi durumlar olacak, ve herkes depoya girdikten sonra bomba patlamış olucak ... Bu olay bittikten sonra Danielleri aramaya başlıyıcaz, belli ki başları dertte, onları yüz üstü bırakıcak değilim ... Ve seninde aynı duyguları paylaştığından eminim, hepimizin içinde yurt arkadaşlığının apayrı bir yeri var ... '' Yalnız farketmeleri gibi bir durum olursa eğer ne yapıcaktım, onun için ekstra bir plana ihtiyacım vardı ... Düşünmeliydim, düşünmeliydim ... Yenildiğim dövüşün telafisi olmalıydı bu dövüş, üst üste yenilmeyi kesinlikle reddediyorum...
Planı tamamiyle anlamıştım, güzel bir plandı, zor olan tek tarafı adamları haklamak... Adamları hakladıktan yapmamız gerekenler için önümüzde hiç bir engel olmıyıcak. Fakat ya olmazsa, adamlar fark ederse ? Bunun için ne yapıcaktık ? '' Darius, yapmamız gereken şeyi anladım, fakat bana sorarsan düşmanımız kim olursa olsun hafife almamalıyız, eğer bomba farkedilir ve planımız bozulursa ne olucak ? ''
'' Ben de bunu düşünüyorum ya ... Alternatif bir plana ihtiyacımız var, yani haklısın, eğer plan tutmazsa başımız derde girebilir ... Bunun içinde düşünmemiz lazım Valery. '' eğer plan tutmazsa Daniel inde başını derde sokabilirdim, plan tutması gerekti, Daniel in zaten bu adamlar ile görüşmek istemediği açık, yani binevi başı dertte. Daniel e yardım etmek için en azından bazılarının icabına bakmalıydık ...
Ben de yardım etmeliydim, edebilirdim, benimde çorbada tuzum bulunsun istiyordum, konuşurken aklıma alternatif olacak bir plan daha geldi, ve bunu Darius a anlatmaya başladım, '' Darius, aslına bakarsan benim bir fikrim var, dediğimiz gibi bu planın işe yaramama ihtimaline karşın şöyle bir şey yapmalıyız, bu adamların Danieller ile kavgalı olduğu belli, biz denizcileri buraya çağırıcaz. Daniel ler ticaret çetesi olsa bile sonuçta korsan değil. Denizcilerin Daniel ile bir sorunu olduğunu sanmıyorum, denizcilere şöyle diyicez, yetiştirme yurdundan eski dostumuz Daniel ile karşılaştık, bir iki lafladıktan sonra bir ticaret işletmecisi olduğunu öğrendik, fakat bazı adamlara başı belada olduğunu söyledi, ve diğer gün onu ziyarete gittiğimizde depoda olmadığını gördük, bir kaç adam deponun içindeydi, konuştuklarını dinledik, Daniel i ortadan kaldırmayı planladıklarını duyduk ... İçeri bir saatli bomba yerleştirmişlerdi, ve belli ki amaçları Daniel i havaya uçurmaktı. Biz vakit kaybetmeden size koştuk, bize yardım etmeniz gerek ... Bu şekilde bir ihbar vericez Darius, ve ardından denizcilerle birlikte bombanın patlama saatinde denizcileri depoya götürücez. Eğer patlarsa zaten herkes ölücek, ve ölenleri Daniel in adamları sanıcaklar, ve denizcilei peşlerine takmış olucaz. eğer patlamazsa zaten zamanında, denizcilerle birlikte içeri girip yaptığımız planı onların üstüne yıkıcaz. Eğer Denizciler bize inanmazlarsa denizcilere Daniel i buldurup durumu anlatıcaz, ve Daniel de bizi doğrulıyıcak, böylece Daniel i de bulmuş olucaz. Bu şekilde ilk yaptığımız plan başarılı olmazsa, bu plan tutucak .., evet, ne diyosun ? '' artık büyüdüğümü bir kez daha kendi kendime kanıtlamıştım, gerçekten işe yarar bir plan bulduğumu düşünüyordum ...
Valery nin anlattıklarını bir bir dinledim, gayet akıcı bir şekilde anlatmıştı, ve gerçekten güzel bir plandı. Zeki biri olduğunu kanıtlamıştı gerçekten .. '' Kulağa hoş geliyor, işe yarar bir plan, evet, alternatif planımız bu olucak, artık işe koyulmanın zamanı geldi o zaman he ne dersin, yeterince vakit kaybettik .., Kendini hazırlasan iyi edersin, Valery '' Ardından elimi kapıya attım, buraya kavgaya gelmediklerini düşündüğüm için adamların çok güçlü olduklarını düşünmüyordum. Kapıyı açtım, ve ardından '' Hey, gerizekalılar ! Yolun sonuna geldiniz ... Onpa: Chokutetsu !!! '' klamentin ile dövüşürken attığım yumruktan yayılan ses dalgalarıyla verdiğim zarar saldırısını burda kullanıcaktım, sonuça ne olduğunu anlamıyıcaklardı ve birine ilk darbeyi vurmuş olucaktım ... Saldırı ismini bilerek sessiz bir şekilden söyledim, hemen şeytan meyvesi yediğimi anlamalarını istemezdim ...
Darius'un girmesiyle adamlar bir anda kapıya dönüyorlar. İlk hamle hızla aralarından birini arkadaki duvara kadar fırlatıyor,-Diğerine göre daha zayıf olan iki adamdan bir tanesi ses saldırı ile geriye doğru fırlayıp 10 metre kadar arkasındaki duvara çarparak yere yığılmıştı.-Şimdi geriye iki adam kalmıştı. İri yapılı herif belinden bir tabanca çıkarıp Darius'a doğru nişan alıyor. Diğeri ise deponun arkasına doğru koşmaya başlıyor. Muhtemelen yaptığın şeyden korkup kaçmaya çalışıyordu.